Çok Bulutlu 21.4ºC Ankara
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Düzce
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • İstanbul
  • İzmir
  • Kahramanmaraş
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kilis
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Şanlıurfa
  • Şırnak
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak
Gündem
TRT Haber 27.08.2021 09:55

Havana Sendromu asimetrik savaş öğesi mi?

Adını sıkça duymaya başladığımız Havana Sendromu, ABD Başkan Yardımcısı Harris'in Vietnam gezisinin ertelenmesiyle yine gündemde. Nedeni henüz belirlenemese de uzmanlar bu tür olayların asitmetrik bir savaş öğesi olabileceği üzerinde duruyor.

Havana Sendromu asimetrik savaş öğesi mi?
[Kaynak Alex Sandoval - Pinterest]

İstihbarat görevlilerinin özellikle de yurt dışı operasyonlarda görev alan isimlerin çok zorlu şartlarda çalıştığı bir sır değil. Bulunulan ülkenin güvenlik güçleri tarafından teknik ve fiziki takibe alınmak, ofis içerisinde yoğun bir dinleme-izleme faaliyeti olduğundan normalin üzerinde radyasyona maruz kalmak gibi riskler istihbarat dünyası için sıradan…

Ancak son dönemlerde pek de sıradan olmayan bir olay var. Adı ‘Havana Sendromu’ olan gizemli bir hastalık ABD’li diplomatları ve diplomat adı altında faaliyetlerine devam eden istihbarat çalışanlarını hedef alıyor. Peki gerçekten de bu mümkün mü yoksa bir kişide görülen belirtiler ‘histeri’ şeklinde diğer görevlilere de yayıldı ve onlar da bu hisse mi kapıldı?

Ankara Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Adli Bilimciler Derneği Başkanı Prof. Dr. İsmail Hamit Hancı ile Havana Sendromu’nu konuştuk ancak Hancı’nın anlattıklarına geçmeden, söz konusu hastalıkla ilgili bazı bilgileri paylaşalım…

Havana'daki ABD Büyükelçiliği dünya geneline yayılan sendromun çıkış noktası olarak kabul ediliyor.[Havana'daki ABD Büyükelçiliği dünya geneline yayılan sendromun çıkış noktası olarak kabul ediliyor.]

Havana Sendromu nedir?

Havana bildiğiniz üzere Küba’nın başkenti. Bu sendroma başkentin isminin verilmesinin temelinde ise ilk olarak Küba'da görev yapan ABD'li ve Kanadalı diplomatlarda görülen bir rahatsızlık olması var.

2016 ve 2017 yıllarında görülen bu gizemli hastalık bir süre sonra Rusya’dan Çin’e Avusturya’dan ABD’nin içindeki güvenlik birimlerinde çalışan bazı kişilere kadar çok farklı yerlerde ortaya çıktı.

Havana Sendromu'nun en önemli belirtilerinden biri çok güçlü baş ağrıları. [Havana Sendromu'nun en önemli belirtilerinden biri çok güçlü baş ağrıları. ]

Belirtiler neler?

Eğer ortada bir hastalıktan bahsediyorsanız muhakkak bir belirti listesi de vardır. Hastalığı yaşadığını iddia edenlerin aslında çok temel bir şikayeti oldu. Belirli bir noktadan gelen sesler… Daha doğru bir ifadeyle bu kişiler, çevrelerindekilerin duymadığı ancak kendilerinin çok net hissettiği bir sesten bahsetti.

Çalışanlanlar ve aileleri, semptomun ardından ne tür şikayetleri oldukları sorusuna baş dönmesi, ani denge ve duyma kaybı, görme bozuklukları, basınç ve titreşim hissetme, algı sorunlar, hafıza kaybı, uykusuzluk ve anksiyete gibi cevaplar verdi. ABD’nin "En üst düzeyde araştırıyoruz" dediği olay için Rusya ve Çin gibi güçler şimdilik ‘olağan şüpheli’ çerçevesinde. Ancak Havana Sendromu’nun adı olsa da hem kim tarafından yapıldığı, hem de bundan sonra önlenip önlenemeyeceği gibi konularda net bir sonuç henüz yok.

Tüm bunlar yetmezmiş gibi ABD Başkan Yardımcısı Kamala Harris'in Vietnam'a yapacağı ziyaretin Havana Sendromu'na benzeyen "anormal bir sağlık olayı” nedeniyle ertelendiği haberi de gelince biz de konuyu daha derinlemesine işlemek istedik ve Prof. Dr. Hamit Hancı’nın kapısını çaldık.

Havana Sendromu asimetrik savaş öğesi mi?

Dünya yeni model savaş taktikleriyle karşı karşıya

Ankara Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Adli Bilimciler Derneği Başkanı Prof. Dr. İsmail Hamit Hancı’ya göre her ne kadar ABD'de yaşanan 11 Eylül saldırılarından sonra daha çok konuşulsa da aslında ‘Asimetrik Savaş’ olgusu Soğuk Savaş döneminden beri var.

Aradan geçen yıllarda gelişen teknolojiyle birlikte yeni model savaş taktiklerinin ve terimlerinin de konuşulmaya başlandığını anlatan Hancı, asimetrik savaş denilen savaş türünde genelde dünya devletlerinin birbiriyle doğrudan savaşmadığının altını çiziyor.

Uluslararası anlaşmalara rağmen bu yöntem tercih ediliyor

Asimetrik savaşlarda saldırı kaynağının daha gizlenebilir olması gibi bir durum söz konusu. Ancak yine de bu tür olaylarda kimi zaman failler bulunabiliyor. Karar alıcıların bu durumu pek umursamadığını anlatıyor Prof. Dr. Hancı ve bağlayıcı pek çok uluslararası antlaşmaların varlığına rağmen ülkelerin günümüzde asimetrik savaş yöntemlerinden vazgeçmediğini, hatta daha da geliştirdiğini söylüyor.

ABD Başkan Yardımcısı Harris'in yurt dışı seyahati 'Havana Sendromu' nedeniyle ertelendi.[ABD Başkan Yardımcısı Harris'in yurt dışı seyahati 'Havana Sendromu' nedeniyle ertelendi.]

Temel amaç halkın yaşamını ve psikolojisini felç etmek

Asimetrik savaş kavramına dair “Meşru olarak savaşmadan, kritik hedeflere alışılmamış usullerle saldırıp, siber ve bilgi savaşı şeklinde halkın yaşam ve psikolojisini felç eden her türlü savaş” tanımını yapan Prof. Dr. Hancı, şöyle devam ediyor:

“Bu savaşta, düzenli ordular ve klasik savaş yöntemleri kullanılmaz. Bu savaşı sürdürenlerin arkasında mutlaka küresel çıkar güçleri vardır. Hangi yöntemleri kullandıklarına dair bazı örnekler sıralamak gerekirse; siber silahlar, terör, sulara yapılan sabotajlar, gıda ve tohumlara yönelik biyolojik saldırılar, algı operasyonları, salgın hastalıklar, biyoterörizm ve finansal manipülasyonlar bunların arasında sayılabilir.

Havana Sendromu‘nda benzer klinik şikayetlerin kaynağının ne olduğu henüz bulunamadı. Klinik tablonun en önemli özelliği bu şikayetlerin ABD’nin başka ülkelerde çalışan konsolosluk görevlileri gibi son derece özel ve belirli bir grubunda olması.

Tüm bu yaşananlar gizli bir ses silahı saldırısı mı, bilinmeyen bir elektro manyetik saldırı mı, yoksa bir toplu histeri durumu mu henüz ispatlanan bir şey yok.”

Yüksek boyutlu frekanslarla bir binanın tamamı ya da özel olarak belirlenen alanı hedef alınabiliyor.[Yüksek boyutlu frekanslarla bir binanın tamamı ya da özel olarak belirlenen alanı hedef alınabiliyor.]

Frekanslarla insan bünyesine etki etmek mümkün mü?

Yurt dışında yayınlanan makalelerde Havana Sendromu’na dair genel olarak ‘akustik saldırı’ tabiri kullanılıyor. İnsan kulağının duyabildiği ses aralığının 20 hertz ile 20 bin hertz arası olduğu biliniyor. Bu aralığın altına inildiğinde ya da üstüne çıkıldığında bünye sorunlar yaşamaya başlıyor.

Havana Sendromu’nda ses frekansının yoğun olarak aynı bölgeye yönlendirildiği tezi ağırlık kazanıyor. Düşük seviyelerde gönderilen bu dalgaların, kalp gibi atım frekansına sahip organlarda da ritim bozukluna neden olabileceği üzerinde duruluyor.

Biz de Prof. Dr. Hamit Hancı’ya frekanslarla insanların sağlığına nasıl etki edilebileceğini soruyoruz… Gerek ABD gerek eski Sovyetler Birliği’nin uzun yıllar telepatik telsizler, radyohipnotik sistemler, nöro-elektromanyetik frekans saldırıları, parapsikolojik silahlanma, sayısal silah (Elipton), sayısal dalga teorisi, Tesla topu, Tesla kalkanı, HAARP, ECHELON, Pandora Projesi, Monarch Projesi, MK-Ultra Projesi, biyolojik silahlar, radyohipnotik silahlar, ve elektromanyetik silahlar gibi insan zihnini etkileyecek deneyler üzerinde çalıştığını bilgisini veriyor Prof. Dr. Hancı.

CIA Direktörü Burns, yaşananları 'en üst düzey' seviyede araştırdıklarını söyledi.[CIA Direktörü Burns, yaşananları 'en üst düzey' seviyede araştırdıklarını söyledi.]

Beyne erişim için yöntem değiştirdiler

Bunların pek çoğunun istenilen etkiyi elde edemediği bildirilmişse de günümüz teknolojisi ile hedeflenen etkilere ulaşmak teorik olarak mümkün. Prof. Dr. Hancı da buna işaret ediyor ve “Dışarıdan bir cihaz ya da bir kimyasal ile beyne istenildiği gibi ulaşılamayacağını görenler, yöntem değiştirdi. Yeni yöntem ‘beyne yine onun girdi yolları ile girmek’ gibi son derece basit bir formülle ilerliyor. Şu an beyniniz temel girdi yolları işitme, görme, tat alma, dokunma ve koku alma gibi beş duyudur. Bu yolla beynimize çok kolay girilebiliyor; duygu, düşünce ve davranışlarımız yönlendirilebiliyor. İzlediğiniz televizyon, elinizdeki cep telefonu bu yöntem için çok kullanışlı birer araç” görüşünü paylaşıyor.

Marc Polymeropoulos, Rusya'da frekanslarla hedef alındığına inanan eski bir CIA personeli.[Marc Polymeropoulos, Rusya'da frekanslarla hedef alındığına inanan eski bir CIA personeli.]

Havana Sendromu bulaşıcı mı?

Prof. Dr. Hamit Hancı ile sohbetimizin sonuna yaklaşırken, ‘etkilenme’ konusunu açıyoruz. ABD’li ya da Kanadalı diplomatların birbirinden etkilenerek ‘Evet ben de aynı sorunları yaşıyorum’ deme ihtimali var mı?

“Toplumsal histeri denilen bir durum var” cümlesiyle başlıyor Hancı yanıtlamaya… Kitlesel histerinin genel olarak farklı insanların aynı histerik belirtiler, açıklanamayan olaylar veya hastalıklar göstermesi diye tanımlandığını söylüyor.

Havana Sendromu için de bu durumun yaşanmasını ihtimal dahilinde gören Hancı, Türkiye’nin ne yapması gerektiği konusuna da değiniyor ve “Dünyada savaş topla tüfekle değil asimetrik modern yöntemlerle yapılıyor. Bununla mücadele için daha önce sahadaki isimlerle bilim adamlarının birlikte çalışacağı Terörle Mücadele Akademisi kurulmalı ve bu oluşumun bünyesinde Asimetrik Saldırı Tespit Birimleri oluşturulmalı” ifadesini kullanıyor.
 

Sıradaki Haber
Dışişleri'nden Kabil'deki saldırıyla ilgili taziye mesajı
Yükleniyor lütfen bekleyiniz