Çok Bulutlu 7.4ºC Ankara
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Düzce
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • İstanbul
  • İzmir
  • Kahramanmaraş
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kilis
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Şanlıurfa
  • Şırnak
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak
Gündem
AA 09.12.2025 02:09

Cevdet Yılmaz: İyi ki çok tecrübeli ve dirayetli bir liderle, küresel ve bölgesel fırtınalı bir dönemde yaşıyoruz

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, "Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne iyi ki geçmişiz. İyi ki çok tecrübeli ve dirayetli bir liderle, küresel ve bölgesel fırtınalı bir dönemde yaşıyoruz. İyi ki Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi var, iyi ki Recep Tayyip Erdoğan var" dedi.

Cevdet Yılmaz: İyi ki çok tecrübeli ve dirayetli bir liderle, küresel ve bölgesel fırtınalı bir dönemde yaşıyoruz

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, TBMM Genel Kurulu'nda, 2026 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi'nin tümü üzerinde milletvekillerinin soru ve eleştirilerini yanıtladı.

Bütçe hakkının çok önemli olduğunu ifade eden Yılmaz, bütçenin sadece rakamlardan ibaret olmadığını, bütçeler vesilesiyle bir ülkenin bütün politikalarının tartışıldığını belirtti.

Bütçe hakkının nihai olarak Meclis'te olduğunu vurgulayan Yılmaz, "Bütçeler aynı zamanda yürütmenin halka söz verdiği hususlarda, icraat yapabilmelerinde temel araç niteliğindedir. Bütçeler, ülkenin geleceğine ilişkin hem makro ekonomik anlamda hem de sektörel anlamda fikirler ortaya koymaktır. 'Bütçe görüşmelerinde boş yere tartışıyoruz' gibi bir düşünceye kesinlikle katılmıyorum. Bu tartışmalar kıymetli tartışmalardır." diye konuştu.

Rakamlar milli gelire oranla ifade edilmeli

Yılmaz, muhalefetin bütçe açığı, faiz tutarı ve vergileri ifade ederken genelde nominal rakamları söylediğini anımsattı.

Önemli olanın nominal rakamlar değil, oranlar olduğunu vurgulayan Yılmaz, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Bir rakamın iyiye mi, kötüye mi gittiği noktasında yapılacak yorumlarda nominal mutlak rakamlar yerine milli gelire oranla bu hususların ifade edilmesi çok daha sağlıklı olacaktır. Faizlerde evet bir artış var. Bir taraftan nominal gelişmeler nedeniyle diğer taraftan da deprem gibi çok ağır bir yükü bu ülke kaldırdı. 2,5 yılda aşağı yukarı 90 milyar dolar ekstra bir harcamayla karşı karşıya kaldık. Bunu da tabii ki bütçe çerçevesi içinde çözmeye çalışırken borçlanma arttı. Bunun getirdiği bir faiz artışı oldu. Önümüzdeki dönem, giderek bu yükün azaldığını, borçlanma ihtiyacının düştüğünü, faiz yükünün de orta vadede düşeceğini ifade etmek isterim."

Küresel gelişmeler

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, eski düzenin dağıldığı, kurallara, kurumlara güvenin giderek zayıfladığı, hem ekonomik hem de siyasi anlamda dönüşüm yaşanan bir dönemden geçildiğini dile getirdi.

Yılmaz, Gazze'de, uluslararası ve insani hukuku hiçe sayan zulümler gördüklerini, ekonomi alanında ülkelerin tek taraflı, Dünya Ticaret Örgütü'nün kurallarına bakmadan, geçmişteki birtakım teamüllere aldırmadan tek yönlü kararlar almaya başladığını vurguladı.

Yılmaz, şöyle konuştu:

"Bütün dünya ve bölge şartlarında değerlendirmelerimizi yapmak durumundayız. Bu anlamda şu hususun altını özellikle çizmek isterim, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi. Bakın Türkiye'nin bu sisteme geçmiş olması, yaşadığımız konjonktürde son derece anlamlıdır. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne iyi ki geçmişiz. İyi ki çok tecrübeli ve dirayetli bir liderle, küresel ve bölgesel fırtınalı bir dönemde yaşıyoruz. İyi ki Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi var, iyi ki Recep Tayyip Erdoğan var. Şu an içinden geçtiğimiz süreç risklerin yükseldiği, istikrarın eskisinden daha önemli hale geldiği, hızlı, etkili icranın çok daha önemli hale geldiği bir dönem. Bunu biz pandemide gördük. Pandemide bir koalisyon yapısı olsaydı, herkes bir tarafa çekseydi, Türkiye pandemi sürecini bu kadar iyi yönetebilir miydi? Bunu depremde gördük. Türkiye depremde birbirinden farklı fikirleri olan yönetim yapısına sahip olsaydı, depremin yaralarını bu kadar hızlı sarabilir miydi? Bunu ekonomide, jeopolitik gelişmelerde gördük. Bölgemizdeki hususlar, Terörsüz Türkiye'den bölgemizdeki meselelere jeopolitik gerilimlere varıncaya kadar böyle bir hükümet modelimiz olmasa bu kadar etkili politikalar geliştirebilir miyiz? Bunu sizlerin ve milletimizin takdirine bırakıyorum. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi Türkiye için özellikle içinden geçtiğimiz dönemde son derece kıymetlidir. Tabii ki bu Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin iyileştirilemeyeceği, geliştirilemeyeceği anlamına da kesinlikle gelmemektedir."

Yılmaz, muhalefetin sistemin iyileştirilmesi yönünde talepte bulunduğunu ancak sistemi iyileştirecek anayasal çalışmalarda "Yokuz" dediğini belirterek, bunu bir tutarsızlık olarak gördüğünü aktardı.

Cumhurbaşkanlığı bütçesi

Cumhurbaşkanlığının bütçedeki payının binde 1,1 civarında olduğunu anlatan Yılmaz, "Cumhurbaşkanlığının yaptığı işleri geçmişte iki kurum yapıyordu. Cumhurbaşkanlığı ve başbakanlık. Onların bütçeden aldığı pay aşağı yukarı bunun 3 katı kadardı. Dolayısıyla 'Cumhurbaşkanlığı sistemi geldi, Cumhurbaşkanlığı çok kaynak sarf ediyor' yaklaşımı rakamlarla teyit edilen bir yaklaşım değil. Örtülü ödenekle ilgili de yine birtakım fikirler ortaya konuldu. Orada da limitler kanunlarla açıkça belirlenmiştir. Hiçbir şekilde o limitler aşılmıyor." diye konuştu.

"Kalkınma demek sorunların bittiği noktaya gelmek demek değil"

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, 23 yıldır iktidarda olduklarını, 24. bütçelerini hazırladıklarını, bunun da herkese nasip olmayacağını ifade etti.

Son 23 yılda çok büyük başarılara imza attıklarını ve Türkiye'nin altyapısının muazzam oranda dönüştüğünü dile getiren Yılmaz, sözlerine şöyle devam etti:

"Kalkınma demek sorunların bittiği bir noktaya gelmek demek değil. Daha basit sorunları çözüp, daha karmaşık sorunlarla uğraşır hale gelmektir. İlerleme dediğimiz şey bu. Kıyamete kadar sorunlar olmaya devam edecek ama önemli olan sorunların niteliğidir. Daha niteliksiz sorunlardan, temel sorunlardan, karmaşık sorunlara geçiştir önemli olan. Türkiye bunu başarmıştır. Ekonomik rakamlarla bunu daha somut görüyoruz. Son 23 yılda dünya ekonomisi yıllık ortalama yüzde 3,5 büyümüş. 'Halep oradaysa arşın burada' diye bir söz var. Dünyanın ortalama büyümesi yüzde 3,5. Türkiye ne kadar büyümüş bu 23 yılda? 5,4 büyümüş. Dünya ortalamasından her yıl 1,9 puan daha fazla büyümüş. Bu başarı değilse nedir, performans değilse performans nedir?"

"Partiler arası hiyerarşi"

Yılmaz, çok partili sistemde partiler arası hiyerarşi kurulamayacağını, bütün partilerin demokratik hayatın asli unsurları olduğunu dile getirdi.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in çok partili düzendeki yapıyla tek partili dönemi mukayese etmesini doğru bulmadığını söyleyen Yılmaz, "Bugün biz kurucu partiyiz, devletin sahibiyiz" gibi bir imaj oluşturacak söylemin demokratik olmadığını belirtti.

"Dönemsel değişimleri yapmaktan çekinmiyoruz"

Cevdet Yılmaz, ekonomi politikalarıyla ilgili bir süreklilik olduğunu, AK Parti ve Cumhur İttifakı olarak ilkelerinin değişmeyeceğini ancak günün koşullarına göre politikalarının elbette değişeceğini belirtti.

Değişim varken politikaları günün şartlarına uyarlamamanın eleştirilmesi gerektiğini vurgulayan Yılmaz, şöyle konuştu:

"Pandemi döneminde uyguladığınız ekonomik politika ile pandemi sonrası uyguladığınız politika aynı olabilir mi? 'Bunları aynı şekilde devam ettirin' diyebilir misiniz? Bu doğru olmaz. Pandeminin gündemi neydi? Reel ekonomiyi sağlam tutmak, üretim kapasitenizi geliştirmek. Türkiye bunu başardı. Dünya pandemi öncesine göre 100 birimken 115 birime çıktı üretim kapasitesi olarak. Türkiye 100 birimden 130 birime yükseldi. Bu bir güçtür, kapasitedir ve bunu Türkiye başardı. Pandemi sonrası dönemde ise arttırdığımız kapasiteyi koruma, geliştirme ve finansal piyasalarda istikrarı sağlama öncelik hale geldi. Enflasyon öncelikli hale geldi. Dolayısıyla biz farklı dönemlerde o dönemin ihtiyacına göre politika yapıyoruz ama 23 yılımızın hepsi bizimdir, hepsine sahip çıkıyoruz ve hepsini bir çizgi üzerinde, belli prensipler üzerinde ortak bir yaklaşımın sonucu olarak görüyoruz. Ancak dönemsel değişimleri de yapmaktan çekinmiyoruz. Hem enflasyonu düşürüp hem büyümeyi sürdürmek, hem istihdamı korumak kolay bir şey değil. Yoksa sadece enflasyonu düşürelim desek belki bunu 1 yılda da yaparız. Ama her tarafı kırıp dökeriz o zaman. Dolayısıyla enflasyonu düşürürken diğer sosyal dengelerimizi de korumak, gözetmek durumundayız. Bunu aşamalı bir şekilde başarıyoruz."

Yılmaz, geçen yıl ortalarında yüzde 75'leri aşan enflasyonun bugün yüzde 31'i gördüğünü, gelecek yıl sonunda yüzde 20'nin altını, sonra da tek haneli rakamları hedeflediklerini aktardı.

"Temel mallarda enflasyon yüzde 20'nin altına düştü ama hizmetlerde bir katılık var. O da kırılmaya başladı. Dolayısıyla programımızın meyvelerini 2026'da daha fazla alacağız." diyen Yılmaz, bazı sektörlerde sıkıntılar yaşandığını gördüklerini, bu etkileri azaltmak için de çalışmaları sürdürdüklerini ifade etti.

"Asıl olan programdır"

Yılmaz, ekonomi programının ana çerçevesinin doğruluğunu gördüklerini belirterek, şunları kaydetti:

"Bazen program dışı faktörler, kontrol edemediğimiz içsel veya dışsal faktörler programı olumlu veya olumsuz etkileyebilir. Bütün programlar için bu geçerli. Fakat burada da şunun altını çizmek isterim. Asıl olan programdır. Programınız, istikametiniz doğruysa bu dışsal faktörler geçici etkiler yaparlar. Bir süre sonra tekrar normal rayına girer programımız. Biz de kararlı bir şekilde programımızı uyguluyoruz ve bugün geldiğimiz noktada programın çalıştığını, sonuçlar ürettiğini, 2026'da bu sonuçların çok daha belirgin bir şekilde ortaya çıkacağını çok rahatlıkla ifade edebilirim. Bazen bir hedefe ulaşmanız 1-2 ay gecikebilir. Bazı hedeflere biraz daha erken ulaşabilirsiniz. Bunları çok daha belirgin bir şekilde önümüzdeki dönemde hep birlikte göreceğiz."

"2026 yılı Türkiye Yüzyılı yılı doğrultusunda yapısal dönüşümlerin yaşanacağı bir yıl olacaktır. Partimizin de hazırladığı çok kapsamlı bir reform programı var. Hükümetimizle birlikte hazırladığımız çok önemli hazırlıklarımız söz konusu. Önümüzdeki dönemde yapısal reformlarla programımızı daha da güçlendireceğiz." diyen Yılmaz, para, maliye politikaları ve yapısal reformları kapsayan bütüncül bir politikayla sorunların çözülebilir olduğunu söyledi.

Yapısal reformların somut sonuçları itibarıyla ve beklentiler kanalıyla yaptığı etkiler dolayısıyla önemini vurgulayan Yılmaz, "Yapısal reform yapan, dönüşüm yapan ülkelere güven artıyor. Çünkü bu ülkenin geleceği var deniyor. Belki bugün attığınız bir adım 3 yıl sonra, 5 yıl sonra sonuç üretecek ama piyasalar, ekonomi, çeşitli aktörler bu geleceği gördükleri zaman şimdiden hareket etmeye başlıyorlar. Buna beklenti kanalıyla etki diyoruz. Bu etkileri de görmeye devam edeceğiz." diye konuştu.

"Eğer altınla hesaplayacaksak tüm dünyadaki satın alma gücü düştü"

Yılmaz, altın ile satın alma gücü hesabının teknik olarak hiçbir tutarlılığının olmadığını dile getirerek, şöyle konuştu:

"Son yıllarda dolar bazında altın fiyatlarında muazzam bir artış oldu tüm dünyada. Merkez bankaları altın biriktirmeye başladı. Jeopolitik gelişmelerden dolayı belirsizliklerden dolayı altının fiyatı arttı. Yatırımcı psikolojisi bunu etkiledi vesaire ama muazzam bir artış var. Bununla bakarsanız yani eğer altınla hesaplayacaksak tüm dünyadaki satın alma gücü düştü. Sadece Türkiye değil ki Amerika'nın da düştü. Avrupa'nın da düştü. Afrika'nın da düştü. Asya'nın da düştü. Böyle bir hesap olmaz.

Bakın altın cinsinden ben sordum arkadaşlara Amerika Birleşik Devletlerindeki asgari ücret ne kadar düşmüş? Altın cinsinden yüzde 86,6 düşmüş. Amerika'daki asgari ücret altın cinsinden bakarsanız yüzde 86,6 düşmüş. Fransa'da yüzde 82,6 düşmüş. Yunanistan'da yüzde 80,3 düşmüş. Belçika'da yüzde 79,7 düşmüş. İspanya'da yüzde 70 düşmüş. Macaristan ve Türkiye'de de yüzde 60 düşmüş. Bu hesabı arkadaşlarımız size iletebilirler. Altın yediğiniz, giydiğiniz bir şey değil, bir meta. Dolayısıyla bununla satın alma gücü hesabı olmaz. Satın alma gücünü neyle hesaplarsınız? İşte pirinçle, simitle, ekmekle, mazotla, giyecekle, verdiği kirayla bunlarla ölçersiniz."

Yılmaz, 2025 yılının ikinci yarısında, 2002 yılının ikinci yarısına kıyasla asgari ücretin reel olarak yüzde 207 oranında artış sağladığını, aynı dönemde bu artışın İspanya'da yüzde 196, Portekiz'de yüzde 162, Hollanda'da yüzde 102, Fransa'da yüzde 102 olduğunu anlattı. Yılmaz, "Diğer ülkelerden daha yüksek oranda asgari ücretimiz reel olarak artmış." ifadesini kullandı.

"Belediyelerde bir reforma ihtiyaç olduğu çok açıktır"

Yılmaz, belediyelerin öncelikle asli işlerini yapması gerektiğini dile getirerek, "Nedir bir belediyenin asli işi? İnsanlara sağlıklı temiz içme suyu ulaştırmak değil mi? Kaldırımlarının düzgün olması, çöplerinin olmaması, temizlik sağlanması, suyun arıtılması, trafik sorununun çözülmesi şehir içinde, ulaşım sorunlarının çözülmesi değil mi? Bunları çözmemişken belediyeler, tutup da fantastik diyebileceğimiz başka harcama kalemleri açmak bence doğru bir yaklaşım değil. Belediyeler önce asli hizmetlerini yapsınlar sonra bu ekstra hizmetleri kaynakları kalırsa bunları da yapsınlar bir itirazımız yok ama önce asli işlerini yapsınlar. Asli işlerini bırakıp bu tür işlere harcamalara giriyorlarsa doğru yapmıyorlar." değerlendirmesinde bulundu.

2018 yılında belediyelerin toplam harcamalarının içinde yatırımların payının yüzde 36 iken, 2024 yılı itibarıyla yüzde 24,3 olduğunu aktaran Yılmaz, şunları kaydetti:

"Yatırımlar gerilemiş. Belediyeler yatırım güçlerini kaybetmişler. Eskisi kadar yatırım yapmıyorlar. Toplam harcamaları içinde yatırımların payı düşüyor. 2025 yılında bu oranın yüzde 17, 2026'da yüzde 19,5'e düşmesi bekleniyor. Dolayısıyla bu oranları hepimizin sorgulaması lazım ve Türkiye'nin bir yerel yönetim reformuna ihtiyacı olduğunu bu rakamlar hepimize gösteriyor. Kaynakların verimli kullanımı açısından da birtakım usulsüzlüklerin sistematik olarak engellenmesi bakımından belediyelerde bir reforma ihtiyaç olduğu çok açıktır.

Bu konuda da AK Partili, MHP'li, CHP'li veya diğer partilerden belediyeler değil tüm belediyeler için bizim bunu yapmamız lazım. Bazen belediyeler 'merkezi idare bize destek olmadı o yüzden yapamıyoruz' diyorlar. Sabahki konuşmamda ne kadar kaynak gönderdiğimizi söyledim. Diğer taraftan müsaadenizle şunu da söyleyelim. 90'lı yıllarda bir belediye başkanı vardı İstanbul'da, muhalefetti o zaman, iktidarda, Ankara'da başka bir parti vardı ve o belediye başkanı İstanbul'un içme suyundan, çöpünden ulaşımına birçok sorunu kendi imkanlarıyla, yeni kaynaklar yaratarak çözdü. O belediye başkanının adı Recep Tayyip Erdoğan ve orada sağladığı güvenle iktidara, merkezi yönetime yürüdü. Dolayısıyla Ankara'da başka bir iktidar var. O yüzden şunu yapamıyorum, bunu yapamıyorum bahane, kusura bakmayın. İyi çalışan belediye başkanı, kaynakları iyi kullanan, israf etmeyen, öncelikleri iyi belirleyen bir belediye başkanı başarılı olur. Kaynak da üretir, sorun da çözer. Hiç kimse bahanelerin arkasına sığınmasın."

"Sosyal yardım alanında yapısal bir reformu hayata geçireceğiz"

"Kendisini sosyal demokrat parti olarak nitelendiren birçok partiden çok daha güçlü sosyal politikalar uyguladık son 23 yılda." diyen Yılmaz, elde ettikleri seçim zaferlerinde de bunun çok önemli bir rol oynadığını söyledi.

Yılmaz, gelir tamamlayıcı aile destek modeliyle bütün sosyal destek sistemini entegre ettiklerini bildirerek, şöyle devam etti:

"GETAD diyoruz, Gelir Tamamlayıcı Aile Destek Sistemi. Bu sistemin pilot uygulamasını önümüzdeki yıl başlatacağız birkaç ilimizde. 2027 yılında ise tüm ülkeye yaymayı planlıyoruz. Bu yeni destek modelimiz özü itibarıyla bir eşik gelirin altında kalan aileleri destekleyici bir model olacak ama istihdam piyasalarından caydırıcı nitelikte de olmayacak. Bu genel kavramsal çerçeve içinde yeni bir sistemi de ülkemize kazandıracağız. Sosyal yardım alanında yapısal bir reformu da hayata geçirmiş olacağız."

Bugüne kadar 50 bin, 100 bin ve 250 bin konut kampanyasını açıkladıklarını ve bu konutları vatandaşlara teslim ettiklerini belirten Yılmaz, "Ayrıca 6 Şubat depreminden sonra yıl sonu itibarıyla 450 bin konutu hak sahiplerine teslim edeceğiz. Ben hatırlıyorum burada arkadaşlarımız muhalefetten bazı temsilciler 10 yılda toparlayamazsınız demişlerdi. 10 yılda toparlayamazsınız. Ne kadar süre geçti? 2 bilemediniz 2,5 yıl. Bunu alkışlamanız gerekmez mi? Bunu takdir etmeniz gerekmez mi? 10 yıl demiştiniz. 10 yılda yapılamaz demiştiniz. Gerçekten belki sizin perspektifinizden öyledir durum ama biz bunu başardık." ifadelerini kullandı.

Su meselesinin gelecek dönem nüfus gibi beka meselelerinden biri olacağına işaret eden Yılmaz, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Bu alanda da Cumhurbaşkanlığımızın talimatıyla bir komisyon oluşturmuş durumdayız. Başkanlığını da ben yapıyorum. İlgili bütün bakanlarımız var ve ciddi bir hazırlık sürecindeyiz. Strateji Bütçe Başkanlığımız bu konuda kapsamlı bir eylem planı hazırlıyor. Bunu tartışıyoruz. Burada da bazı bölgelerimizde açık sistemli kanaletleri kapalıya dönüştürmek, arıtılmış suyu kullanmak, bitki desenini daha az su kullanan bitkilerle oluşturmak, tarımsal destekleme sistemimizi tamamen buna uyarlamak, gerekirse denizden tatlı su elde etmek gibi birçok alternatifi değerlendiriyoruz.

Ama bir tane husus da şu. Şehirlerimizde maalesef kayıp kaçak çok yüksek. Şehir şebekelerinde. Herkes diyor ki DSİ suyu getirsin. İyi de şehrin içinde kayıp kaçak oranı ne? Sorgulamak lazım önce. DSİ suyu getiriyor, şehirde kaybolup gidiyor şebekede. İşte böyle fantezi projelerden ziyade gelin belediyelere hep birlikte bu çağrıyı yapalım. Şehirlerdeki su şebekelerini yenilesinler, kayıp kaçağı azaltsınlar."

"İşsizlik Sigortası Fonu'nun tek amacı millet işsiz kalsın da para vereyim değil"

İşsizlik Sigortası Fonu'ndan yapılan harcamaların yüzde 61'inin doğrudan işgücüne ve işsizlere yönelik harcamalara, yüzde 35,8'inin istihdamı korumaya ve arttırmaya, diğer kalan yüzde 3 civarında bir miktarın da kurumsal faaliyetler ve harcamalar için kullanıldığını aktaran Yılmaz, "İşsizlik sigortasını iki amaçla kurduk. Sadece para vermek için değil, istihdamı korumak ve geliştirmek için de kurduk. Kanununda bu yazar. Açın kanunu bakın. İşsizlik Sigortası Fonu'nun tek amacı millet işsiz kalsın da para vereyim değil. Öncelikle işsiz kalmasın, bunu engelleyeyim. Daha fazla istihdam oluşturayım. Bu da bu fonun amaçları temel amaçları arasında. Dolayısıyla amaç dışı bir kullanım söz konusu değil." değerlendirmesinde bulundu.

Yılmaz, Şap Enstitüsü'nün ithal şap aşısı kullanmadığını, tüm aşıların yerli üretimle karşılandığını aktararak, Şap Enstitüsü tarafından uluslararası standartlara uygun şekilde üretilen bu aşıların aşı kaynaklı bir rahatsızlık oluşturduğu iddiasının hiçbir bilimsel temele dayanmadığını söyledi.

AK Parti hükümetlerinin sadece ve sadece milletten meşruiyetini alan hükümetler olduğunun altını çizen Yılmaz, şunları kaydetti:

"Bunun dışında söylenen hiçbir şey bizi bağlamaz, yok hükmündedir. Başka bir şeyi de bu kadar yıl bu milletten destek almış bir hükümet olarak hiçbir şekilde kabul etmeyiz. Ancak bir taraftan da milli menfaatlerimiz temelinde Avrupa Birliği'yle de, ABD'yle de, diğer ülkelerle de elbette otururuz diplomasiyle, milli menfaatlerimizi savunacak çalışmaları yaparız.

Ancak ben de bir ifadeyi size hatırlatmak isterim. Sizin yorumunuzu merak ettiğimden. (Joe) Biden vardı biliyorsunuz. (Donald) Trump'tan önce ABD Başkanı. Seçim çalışmaları sırasında kendisine AK Parti, Sayın Cumhurbaşkanımızla ilgili bir soru soruldu. Motamot hatırlamıyorum ama mealen şöyle dedi, 'Erdoğan'ı devireceğiz.' dedi. 'Ama bu sefer darbeyle değil, muhalefete destek olup sandıklarda devireceğiz.' dedi. O zaman bu söze hiç tepki gösterdiniz mi diye sormak istiyorum."

"Kalıcı huzur ortamını sağlayacaktır"

Yılmaz, Terörsüz Türkiye'nin artık bir devlet politikası haline geldiğini, Türkiye'nin birliğini ve kardeşliğini pekiştirecek bir süreç olduğunu anlatarak, "Kalıcı huzur ortamını sağlayacaktır. Sadece ülkemizde değil bölgemizde bunu sağlayacaktır. Emperyalist oyunları tuzakları boşa çıkaracaktır ve bu projeyi hassasiyetle takip ediyoruz. Diğer taraftan aynı şekilde Terörsüz Türkiye kalkınma sürecimizi Doğu ve Güneydoğu başta olmak üzere ama tüm ülkenin kalkınmasını arttıracak, yatırım ortamını iyileştirecek çok daha güçlü bir ekonomik yapı kurmamıza destek olacaktır. Aynı süreç yine sivil siyasetin alanını genişletecek, demokrasinin standartlarının yükselmesi için çok daha elverişli bir ortamı oluşturacaktır." dedi.

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, 2026 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi'nin, hayırlı uğurlu olmasını diledi, bu sürecin başından sonuna kadar liderlik yapan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a, AK Parti ve Cumhur İttifakı'na, tüm gruplara, milletvekillerine, komisyondaki ve genel kuruldaki katkılarından dolayı teşekkür etti.

Bütçenin maddelerine geçilmesi kabul edildi

Öte yandan Genel Kurulda şahsı adına söz alan Demokratik Bölgeler Partisi Eş Genel Başkanı ve İstanbul Milletvekili Çiğdem Kılıçgün Uçar, "ülkedeki en büyük açığın bütçe açığı değil, barış ve adalet açığı olduğunu" savundu.

En ağır enflasyonun sadece mutfaklarda değil, hukukta, demokraside ve adalette yaşandığını öne süren Uçar, bütçeden kadınlara ayrılan paya yönelik de eleştirilerde bulundu.

TBMM Genel Kurulunda, bütçenin tümü üzerindeki müzakerelerin tamamlanmasının ardından yapılan oylamada, 2026 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2024 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi'nin maddelerine geçilmesi kabul edildi.

Kanun tekliflerinin birinci maddelerini okutan TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, birleşimi yarın saat 11.00'de toplanmak üzere kapattı.

Sıradaki Haber
'Yenişehir adıyla İstanbul'da yeni bir ilçe kurulacağı' iddiasına yalanlama
Yükleniyor lütfen bekleyiniz