Kübra Dere’nin hikâyesi 2014’te Kabataş’ta yaşadığı bir trafik kazasıyla başladı. Sağ bacağını diz altından kaybetmesinin ardından sporla tanışması ise 2019’da yüzme rehabilitasyon süreciyle oldu.
“Spordan önce kendisiyle barışık olmayan bir insandım, aynadaki beni beğenmiyordum” diyen Dere, sporun ona özgüven kazandırdığını vurguluyor.
Bugün hem yüzmede hem paratriatlonda Türkiye’yi uluslararası arenada temsil eden bir milli sporcu.

Yüzme kategorisinde Türkiye şampiyonalarında birincilik, ikincilik ve üçüncülük dereceleri bulunan Dere, İstanbul Boğazı’nı dört kez geçti ve engelliler kategorisinde üçüncülük elde etti.
Triatlona geçişi ise 2024’te oldu ve ilk yarışında Türkiye şampiyonluğuna ulaştı. Dere, uluslararası arenada Türkiye adına ilk madalyayı kazandırdı.
“Katıldığım ilk uluslararası yarışta madalya almak gibi bir hedefimiz yoktu, ama alınca bu yolda ilerlemem gerektiğini fark ettim” sözleriyle o anı anlatıyor.

Paratriatlonun yüzme, bisiklet ve koşudan oluşan üçlü bir disiplin olduğunun altını çizen Dere, her yarışta kendisini aşmanın verdiği motivasyona dikkat çekiyor.
Kübra Dere “Her yarışta kendime kendi derecemi geçiyorum. Dönüp baktığımda ‘vay be’ diyorum, demek ki yapabiliyormuşuz” sözleriyle kararlılığını özetliyor.
Ona göre gerçek engel ise bedende değil, düşüncelerde.

3 Aralık Dünya Engelliler Günü’nün yalnızca sembolik bir gün olmaması gerektiğini belirten Dere, toplumda erişilebilirliğin hâlâ ciddi bir sorun olduğunun altını çiziyor.
“Biz farklı değiliz, hepimiz aynıyız” diyen Kübra Dere’nin en büyük isteği daha anlayışlı bir toplum.
Otobüste görmezden gelinmekten ya da acıyarak bakılmaktan rahatsız olduğunu dile getirerek
“Geçmiş olsun diyorlar ama geçti zaten. Biz hayatımıza devam ediyoruz, sizden sadece anlayış bekliyoruz” sözleriyle durumu özetliyor.

Kübra Dere, engelli bireylere seslenirken en güçlü mesajını veriyor:
“Kendinizi sevin. Siz kendinizi sevmeye başladığınızda çevrenin size nasıl baktığını zaten görmeyeceksiniz.”
Başarının sadece sporda değil, hayatın her alanında mümkün olduğunun altını çiziyor.
“Hiçbir eksiğimiz yok, hatta fazlamız var” diyen Dere, hikâyesiyle ilham olmayı sürdürüyor.