Darülaceze’de koronavirüs sessizliği

Bayramlaşmanın, ziyaretlerin, neşeli sohbetlerin ve birlik olmanın simgesi haline gelen Darülaceze de koronavirüs salgınından etkilendi.
Dışardan gelebilecek virüs tehdidine karşı ilk olarak ziyaretçi kabulü durduruldu. Maske ve dezenfektan kullanımının yanı sıra Darülaceze sakinlerinin kurum içindeki sosyal alanları da kontrol altına alındı.

Atölyeler kapatıldı, yemek servisleri tek kullanımlık tabak ve tepsilerle yapıldı.
Tüm bu önlemlerin amacı birçoğu riskli sınıfta yer alan sakinleri salgından korumaktı. Hem kurum yetkilileri hem de sakinler bu amaç doğrultusunda dikkatli ve titiz davranmayı sürdürüyor. Ancak bu süreç herkes gibi onlar için de sancılı geçiyor.

En çok özlem duygusu zorluyor

Hangi Darülaceze sakinine sorsanız görmekten en çok mutlu olacağı ve heyecan duyacağı şeyin sohbet edebileceği, özlem duygusunu giderebileceği, kendilerini unutmayan ziyaretçiler olduğunu söyler. Belki de bu dönemi onlar için en çok zorlaştıran durum da bu. Giderilemeyen özlem duygusu. 

Şanslı olanlar çeşitli iletişim araçlarıyla sevdikleriyle irtibata geçiyor, sohbet ediyor, bir nebze olsun özlem giderebiliyor. Ancak bu dönemde birçok ziyaretçinin en yakın dostu kurum çalışanları olmuş durumda. 

[(Darülaceze Başkanı Hamza Cebeci)]

Önlemler sıkı tutuluyor

Mart ayında kapıların ziyaretçilere kapanması, önlemelerin ilkiydi bu tarihi kurumda, önce dışarıyla temas kesildi. Ardından içerideki sosyal yaşantı sınırlandırıldı. Çoğu riskli grupta olan sakinlerin bağışıklık sistemleri dahi düşünüldü. Bu çalışmaları Darülaceze Başkanı Hamza Cebeci şöyle anlattı:

“Sakinlerimizin bakımlarına son derece hassasiyet gösterdik. Bağışıklık sistemini güçlü tutsun diye yemek listelerinde de farklılıklar yaptık. Tek kullanımlık tabaklar kullandık. Maskeye mesafeye hijyene harfiyen riayet edildi. Güzel bir bakımla güzel bir netice elde ettik. Tabii temennimiz odur ki inşallah en kısa zamanda bu mikroptan da maskeden de sadece biz değil dünya kurtulsun. Millet daha huzurlu daha rahat bir yaşam sahibi olsun.”

2 yıldır Darülaceze sakini olan Ebru Sahavet Sevik de kurumun aldığı önlemleri ve çalışanların özverisinden şu sözlerle bahsetti:

“İnanılmaz dikkatli bir yönetimimiz var, her şeyi çok güzel organize ettiler. Başkanlarımız, doktorlarımız hemşirelerimiz, dairedeki bütün çalışanlar. Evlerini çocuklarını bırakıp geliyorlar 10 günlük vardiyalarla, çok özverili çalışıyorlar. Yediğimiz önümüzde yemediğimiz arkamızda Allaha bin şükür. Tek şey var, farklı daireden arkadaşlarla bahçede oturup çay kahve içip sohbet ederdik, onu yapamıyoruz ama kesinlikle bizim yaşam tarzımız çok iyi.”

Bağışlarda düşüş yaşandı

Darülaceze sadece bağış ve desteklerle hizmetini sürdüren bir kurum. Salgın döneminde insanların yaşam alışkanlıkları gibi önceliklerinin değişmesi, kurumun gelirlerini de olumsuz yönde etkiledi. Hamza Cebeci bu süreci şu sözlerle anlattı:

“Burası devletten pay almayan, kalanlardan bir ücret almayan bağışlarla ayakta duran ve bu hizmeti veren bir kurum. Tabii insanlar sokağa çıkma kısıtlamaları ve birtakım tedbirlerden dolayı buraya gelip yardım yapmakta zorlandılar. Hatta kurban kesim meselesinde bile buranın ihtiyacını karşılayacak günde 15-20 ortalama adak bağış kurban gelirken, bazı günler sıfıra bazı günler teke düştü. Öyle olunca gönüllülerimize, bildiğimiz insanlara mesajlar atarak, buranın ihtiyacını karşılayacak kadar kurban kesilmesi gerektiğini duyurduk. Bu noktada duyarlı insanlar hemen seferber oldular. En azından dışardan et satın almak mecburiyetinde kalmadık. Ama yoksula mağdura mazluma el uzatıp onun bedelini karşılığını dünyada beklemeyecek insanlara buranın her zaman ihtiyacı var. Buradan sesleniyoruz, onların gayretleriyle burası ayakta duruyor. Burada 400 küsur insan çalışıyor, bunların yıllık maaş gideri zaten 40 milyona yakın bir bedel. 3 öğün burada bin kişiye yakın insana, çalışana ve kalanlara yemek çıkıyor” dedi.

Sağlık çalışanları ve sakinlerde pozitif vakalar oldu

Alınan tüm sıkı önlemlere rağmen Darülaceze’de koronavirüse yakalananların da olduğunu söyleyen Cebeci, 100 civarı sağlık çalışanın virüse yakalandığını ancak ölüm vakasıyla karşılaşılmadığını, sakinlerde ise özellikler salgının artış gösterdiği ikinci dönemde az sayıda da olsa ölüm vakasının yaşandığını belirtti.

“Başlangıçtan günümüze kadar çalışanlarımız arasında pozitif vakalar yaşandı 100’ün üzerinde ama ölüm vakası olmadı. Kalan sakinlerimiz arasında da ikinci dalgada parmak sayısı kadar diyebileceğim ölüm vakası oldu ama yüzde 1’ler 2’leri bile geçmeyen. Aralarında 1926 doğumlu olan 1930 doğumlu olan var ve bunların her birisinin belli kronik rahatsızlıkları var. Bir de hani birinci depremde bina yoruluyor ikinci büyük depreme dayanmıyor. Burada da buna mukabil ölüm sayıları az oldu. Ama gerek çalışanlarımız gerek hemşirelerimiz doktorlarımız hepsi tedbirlere ciddi şekilde riayet ettiler, ciddi şekilde çalıştılar. Sakinlerimiz de can kıymetli, onlar da söylemlere harfiyen uydular. Başarılı olmak için mutlaka disiplinli olmak ve işi severek yapmak gerekiyor.”