Çok Bulutlu 20.9ºC Ankara
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Düzce
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • İstanbul
  • İzmir
  • Kahramanmaraş
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kilis
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Şanlıurfa
  • Şırnak
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak
Sağlık
TRT Haber 03.05.2021 10:51

Kapanma sürecini verimli geçirmek elimizde

Dünya bir yılı aşkın süredir COVID-19'un yol açtığı dönüşümlerle mücadele ediyor. Bu mücadelelerden biri psikolojik rahatsızlıklar. Peki 'tam kapanma' döneminde kendimizi psikolojik sorunlardan nasıl koruyabiliriz?

Kapanma sürecini verimli geçirmek elimizde

Panik atak, kaygı bozuklukları, obsesif kompülsif bozukluklar, sağlık anksiyetesi, gelecek kaygısı, depresyon ve daha birçoğu... COVID-19 psikolojik rahatsızlıkların görülme sıklığını artırdı. Hatta uzmanlara göre, korona fobi olarak adlandırılan bir durum oluştu. Daha önce takıntısı olmayan insanlarda ciddi artış yaşanırken, psikolojik destek almak için uzmanlara başvuranların sayısı da tüm dünyada yükselişte.

Her ne kadar maske, mesafe ve hijyen kuralları gözetilerek sosyal yaşama devam etmek mümkün olsa da, bu süreçte evden hiç çıkamayan veya marketten alınan ürünleri çamaşır suyuyla 10 - 20 defa yıkayarak tedbirlerin mantıksal ve rasyonel boyutunu kaybeden kişiler var.

Son bir yılda sadece psikologlara değil, aile içerisindeki çatışmaların artması nedeniyle çift terapistlerine olan başvurular da arttı. COVID-19'un fiziksel sağlık kadar psikolojik boyutu da insanları korkutuyor. Tüm dünya zorlu süreci en az hasarla atlatmaya çalışıyor. Peki psikologların Türkiye'deki üç haftalık kapanma sürecine yönelik önerileri neler? Uzman Klinik Psikolog Cemre Ece Gökpınar, "tam kapanma" sürecinin nasıl verimli geçirilebileceğini TRT Haber'e anlattı.

Uzman Klinik Psikolog Cemre Ece Gökpınar[Uzman Klinik Psikolog Cemre Ece Gökpınar]

"Kurallara harfiyen uymamız çok çok önemli. Çünkü bu keyfi olarak yapılan bir kapanma değil, bizi bir tehditten ve tehlikeden korumak için yapılan bir kapanma. Her bir yeni kapanma, aslında kaygımızı da biraz daha tetikliyor. Kaygı insanı hayatta tutar. Sizin hiçbir şeyden korkmadığınız bir dünyada hayatta kalmanız mümkün değildir çünkü bizi tedbir almaya iter. Tedbirle aşırı korku ve kaygıyı karıştırmamak lazım çünkü aşırı korku insanı hata yapmaya iter."

"Evde kalmaya nasıl bir anlam atfedersek, bizde öyle bir duygu yaratır"

Enstrüman çalmaya başlayanlar, egzersiz yapanlar, mutfakta farklı tatlar deneyenler... Karantina süreçlerinde kişiler kendi eğilimlerine göre farklı alanlara yöneliyor. Ancak zaman geçtikçe ve karantinaların sayısı da arttıkça motivasyon kaybedilebiliyor. Uzman Klinik Psikolog Cemre Ece Gökpınar'a göre bu motivasyonu kaybetmenin en önemli nedenlerinden biri, kaygı...

"Koronavirüs ilk çıktığında hepimizde birazcık kendimizi dinleme başlamıştı. Bir noktadan sonra artık süreç ilerledikçe sanki alışmışız gibi gelmekle beraber, yaşamda yapılan değişiklikler sanki hayatımızın bir parçası haline geldi. Evden çıkarken maskeyi takmayı unutmak gibi bir şey artık olmuyor. Otomatikleşti, hatta maske yokken kendimizi eksik hissediyoruz. Dolayısıyla evden çıkmak artık bir kaygı unsuru. Kısmi açılma dönemlerinde ona uyum sağlamak çok daha kolay oluyor. Tekrar kapanmada tabii ki kaygıda artış çok normaldir. Kapalı alan korkusu dediğimizde, çoğu kişinin tariflediği düşünce şudur: İstediğim an çıkamayacağım. Dolayısıyla karantina bu durumu tetikleyebiliyor. İstediğim zaman çıkamamaktan öte zaten çıkmamamız şu an sağlıklı olan. Dolayısıyla bu kaygı, düşünce geldiğinde insanların kendisine bunu hatırlatması lazım. Evde kalmaya nasıl bir anlam atfedersek, bizde öyle bir duygu yaratır. 'Eyvah üç hafta boyunca çıkamayacağım' şeklinde anlamlandırırsak bu süreci, kaygılandırır. Ama üç hafta boyunca uzun zamandır yerleştiremediğim dolaplarıma bakacağım veya günü planlayacağım dersek kaygı azalır."

"Evde yapabileceğimiz birçok aktivite bulabiliriz"

Uzmanlara göre kaygıya en çok belirsizlik yol açıyor. Dolayısıyla evde geçirilen yaklaşık üç haftayı da günlere bölerek verimli geçirmek için plan yapmak, belirsizliği azaltabiliyor.

"Uzun vadeli şeyleri öngörmeye çalışmak, yine belirsizlik ve çok fazla kaygı yaratır. Diyelim ki önümüzdeki 3 gün için bir plan olabilir, bir hafta için plan olabilir. Bizim duygularımızı yaratan olaylar değil onlara verdiğimiz anlamlar. Dolayısıyla kendimizi böyle zihinsel açıdan yönlendirmek önemli. Bu süreci verimli kullanmak da elimizde. Evde yapabileceğimiz günü verimli geçirmek için birçok aktivite bulabiliriz. Bazı kişiler bunu çok iyi değerlendirdi. Sağlıklı yaşamla alakalı olsun, egzersizler yapmaya başlayanlar olsun, kendini bir alanda geliştirmeye başlayanlar olsun... Mesela enstrüman çalmaya başlayanlar, bazı platformlardan izleyerek öğrenenler oldu. Bu tarz ev içerisinde yapılabilecek aktiviteleri bence herkes araştırsın. Mesela desek ki herkes bir enstrüman çalmayı denesin ya da herkes bir hobi bulsun, nakış, resim vs... Bu herkese hitap etmeyecektir, herkesin ilgi alanı bambaşkadır. Dolayısıyla bu maket yapmak olabilir, bir enstrüman çalmaya çalışmak olabilir, çeşitli sanat dalları olabilir. İnsanın dikkat odağını kaygıdan alarak daha somut bir şeye taşıyor. Herkesin kendisine iyi gelecek alanları araştırarak evde biraz daha bunlara kanalize olmalarını öneririm."

Koronavirüsü çocuklara anlatmak...

Koronavirüsün ortaya çıkışıyla dünyaya gelen çocuklar bugün bir buçuk yaşında... Yani doğduklarından beri karantina, maske, mesafe kelimeleriyle iç içeler ve bildikleri farklı bir dünya da yok. Yetişkinlerde psikolojik rahatsızlıklara yol açan belirsizlik kavramı, çocuklar için daha travmatik durumlara yol açabiliyor. Dolayısıyla bu süreci çocuklara onları korkutmadan anlatmak gerekiyor.

"Virüsün çocuklara nasıl anlatılacağına dair masal kitapları çıktı. Aynı zamanda bazı çevrim içi platformlarda bunlarla alakalı çocukları korkutmadan, kaygılandırmadan, somutlaştırarak anlatan videolar var kısa kısa anlatan... Bunları dilerseniz çocuklarınıza siz okuyabilir veya siz okuyarak nasıl anlatmanız gerektiğini görebilirsiniz. Burada en önemli nokta yetişkinler belirsizlikten korkuyor ama çocuklar daha çok korkuyor. Dolayısıyla onların soyut algılamaları çok zor. Dolayısıyla çocuklarımıza, onların yaş gruplarına uygun olarak, somut haliyle bir dehşet unsuru haline getirmeden, belki oyunlarla anlatmamız gerekir. Bir şey var çocuklar farkında, virüs olduğunu anlatmaktan da kaçanlar oluyor, o şekilde daha fazla belirsizlik oluyor çocuklar için. Bu süreç illa aklımızda kalacak unutmayacağız ama unutulmayan her şey bizde travma etkisi yaratacak diye bir şey yok. Elbette ki adapte olacağız tekrar eski hayatımıza. Nasıl bu sürece adapte olduk, maske hayatımızın bir parçası oldu, bu süreç bittiğinde de yine normale adapte olacağız."

ETİKETLER
Sıradaki Haber
İnaktif aşılarda üçüncü doz gerekebilir
Yükleniyor lütfen bekleyiniz