Çok Bulutlu 26.7ºC Ankara
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Düzce
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • İstanbul
  • İzmir
  • Kahramanmaraş
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kilis
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Şanlıurfa
  • Şırnak
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak
Gündem
19.08.2011 05:37

ÖSYM'de Derin Yapı Var Mı?

ÖSYM Başkanı Demir, sınavlara ve ÖSYM'ye ilişkin gündemdeki soruları cevaplandırdı.

ÖSYM'de Derin Yapı Var Mı?

ÖSYM Başkanı Prof. Dr. Ali Demir, adayların sınav binalarına alınırken kapıda polisler tarafından aranma görüntülerinden kendisinin de rahatsız olduğunu belirterek, ''bunun daha medeni şekilde yapılması için polislere el dedektörleri dağıtılmasını sağlayacaklarını'' bildirdi.

Demir, katıldığı özel bir televizyon programında soruları yanıtladı.

Lisans Yerleştirme Sınavları ile Yükseköğretime Geçiş Sınavı'nın (YGS) kaldırılacağı yönündeki söylentilerin anımsatılması üzerine Demir, LYS ve YGS sisteminin 2010 yılından itibaren uygulanmaya başlandığına işaret ederek, bir sistemin artı ve eksilerini görmeden değişiklik yapmanın doğru olmadığını belirtti. ''Bunu revize edeceksek en az dört defa uygulamamız gerekir'' diyen Demir, ayrıca bu konuda YÖK'ün karar verme yetkisi bulunduğunu hatırlattı. Demir, 2012'de LYS ve YGS sisteminin uygulanacağını, sistemin değişmeyeceğini, her adaya farklı soru kitapçığı uygulamasıyla bunun gerçekleştirileceği vurguladı.

YGS'de cevap kağıtları ÖSYM'ye ulaşmayan 4 aday ile cezaevlerindeki adayların sınavlarının yenilenmesinin bir adaletsizlik yaratıp yaratmadığının sorulması üzerine Demir, bu adayların ÖSYM'nin yasasında da öngörülen eşdeğer sınava alındıklarını söyledi. ''Bu sayede bu çocuklarımızı mağdur etmedik'' diyen Demir, mağduriyeti telafi etmenin tek yolunun eşdeğer sınav olduğunu ifade etti.

Akademik Lisansüstü Eğitime Giriş Sınavında eksik kitapçık çıkması konusuna da değinen Demir, basım hatasının dijital baskının ilk uygulamasından kaynaklandığını, basım hatasının her zaman olabileceğini söyledi. Alınan tedbirler ve geliştirilen yöntemlerle daha sonra hiçbir basım hatası olmadığını belirtti.

''Aynı matbaa ile yola devam edecek misiniz?'' sorusuna Demir, ''Bu çok nitelikli bir matbaa. Türkiye'de bunu yapabilecek başka matbaa var mıdır bilmiyorum. 2012'de biz yine açık ihale yapacağız. Başka matbaalar 'Ben bu imkanı sağlayabilirim' derse onlarla çalışırız'' yanıtını verdi.

TUS'un neden sadece Ankara'da yapıldığı yönündeki soru üzerine Demir, başka yerlerde yapılması için bir talep gelmediğini, bu sınavın Ankara, İstanbul, İzmir'de yapılabileceğini ifade etti.

''ÖSYM'DE DERİN YAPI VAR MI?''

''ÖSYM çalışanları ile iddialar gündeme geldi. ÖSYM'deki bir derin yapıdan söz edildi. ÖSYM'yi zor durumda bırakanın bu derin yapı olduğu söylendi ve sonra bazı çalışanlar YÖK'e gönderildi. ÖSYM içinde bir derin yapı olduğunu siz de düşünüyor musunuz?'' sorusuna Demir, şu yanıtı verdi:

''ÖSYM'de derin yapı, tasvip etmediğim bir tanımlama. Ben göreve geldiğim andan itibaren tüm ÖSYM'deki çalışan arkadaşlarıma takım arkadaşlarım olarak hitap ettim. Gerçekten sınav gerek soru hazırlama, gerek bilgi işlem, gerek sınav hizmetleri gerek alandaki sınav görevlileriyle bir takım oyunu. Bu takım oyununu tam oynadığınız zaman başarıya ulaşabilirsiniz. Aksi taktirde birisinin aksamasıyla aksarsınız. Bunun örneklerini gördük.

Ancak 36 yıllık kurum; bizim konseptimize, bizim yeni güvenlik anlayışımıza, bize ayak uyduramayan bizim beklentilerimizi karşılamayan çalışanlarımız oldu ve onlarla yolumuzu ayırmak durumunda kaldık. Aksi taktirde ben ÖSYM çalışanlarının son derece gayretli, düzgün, işlerini hassasiyetle yaptıklarına inanıyorum.''

''Birtakım aksamalarda sizin YÖK'e gönderdiğiniz personelin rolü olduğu kanaatinde misiniz?'' sorusuna Demir, ''Kısmen öyle gördüğümüz için zaten o kararları almak durumunda kaldık'' yanıtını verdi.

''Ne tür şeyler, aksama nerede oldu?'' sorusunu Demir, ''Bunlar çok spesifik konular. Bu konulara girmeyelim'' şeklinde yanıtladı.

''ÖSYM'yi yıpratma amaçlı davranışlar olduğundan mı şüpheleniyorsunuz?'' sorusu üzerine Demir, ''Onu düşünmüyorum. Ben arkadaşlarıma güveniyorum ama bazı arkadaşlarım beklentilerimizi yerine getiremediler'' dedi.

KPSS soruşturması hatırlatılarak, hakkında soruşturma açılan bir aday olup olmadığı konusundaki soru üzerine Demir, savcının araştırmalarının alanda ve ÖSYM içinde devam ettiğini belirterek, büyük oranda raporların tamamlandığını ancak ne zaman iddianameye dönüşeceğini bilmediğini anlattı.

Bazı adayların tercihlerinin değiştirildiği yönünde basına yansıyan haberlerin anımsatılması üzerine Demir, son 10-15 gündür ÖSYM'yi karalama kampanyası içine girildiğini savundu. Adayların T.C kimlik numaraları ve şifreleriyle bütün işlemlerini yapabildiklerini, dolayısıyla şifrelerini kimseye vermemelerinin önem taşıdığını vurguladı. ÖSYM'nin bilgi işlem sisteminde bütün işlemlerin silinemez bir şekilde kaydedildiğini anlatan Demir, her bir adayın hangi saatte ne işlem yaptığının izlenebildiğini ifade etti. ÖSYM'de bir değiştirme yapmanın mümkün olmadığını söyleyen Demir, ''Adayların kendi şifrelerini başkalarına vermemeleri gerekiyor'' dedi.

Bugüne kadar, söyleyeceklerinin çarpıtılmaması için adayları endişeye sevk etmemek amacıyla geri planda kalmayı tercih ettiklerini söyleyen Demir, seçim ve sınavların da bunda etkili olduğunu anlattı.

Savcılığın, hakkında soruşturma açmak için Danıştaya başvurduğunun anımsatılması üzerine Demir, Danıştayın vereceği karara saygı duyacaklarını ifade etti. Demir, şunları söyledi:

''Gerçekten zor bir dönemde göreve geldik, bunu kabul etmek gerekir. Çalışanlar yorulmuş ve bütün kamuoyunun odakları sizin üzerinizde. Bunun arkasından bir seçim süreci yaşadık. Ben şunu net bir şekilde söylüyorum, hak ve adaletin tesisi bakımından sınav güvenliği anlamında ben vicdanen rahatım ve hiçbir sorun olduğunu düşünmüyorum. Ama şunu kabul ediyorum, basınla ilişkilerimiz daha iyi olabilirdi. Orada eksikliklerimiz oldu.''

''O dönemde neden sustunuz?'' sorusuna Demir, ''Benim birinci önceliğim adaylar. Adayları rahatsız edecek, adayları endişeye sevk edecek herhangi bir şey yapmak istemedim. O yüzden belki basınla ilişkilerimizi biraz daha iyi tutup bilgi verebilirdik ama çekindiğimiz tek nokta söylediğimiz şeyler çarpıtılarak adaylar rahatsız edilebilir mi diye endişe içerisine girdik. Artı seçim atmosferi vardı. Biz siyaset üstü bir kurumuz, öyle olmak zorundayız. Burada söylediğimiz her söz, seçim meydanlarında kullanıldığında biz ciddi anlamda rahatsız olacaktık. O yüzden girmedik ve o nedenle sınavların sonrasını beklemeyi tercih ettik'' yanıtını verdi.

BARKODLA YOKLAMA

Sınavlarda teknolojinin verdiği imkanları sonuna kadar kullanmak istediklerini söyleyen Demir, cevap kağıtlarının görüntülerinin internetten yayınlanmasının bir devrim niteliğinde olduğunu ifade etti. Bundan sonraki hedeflerini de anlatan Demir, şöyle konuştu:

''Adayların ve sınav görevlilerinin yoklamalarını, sınava girişlerini binada elektronik olarak almayı hedefliyoruz. Bunun pilot denemesini yaptık. Sınav yaptığımız binada kapının önüne koyacağımız bir barkod okuyucuyla hangi adayın sınava girdiğini o anda orada tespit ediyoruz. Böylece tüm Türkiye'deki adayların ne kadarının sınava girdiğini, kimlerin sınava girdiğini anında tespit edeceğiz. Bu, 2012'de hedeflerimiz arasında.

Bir başka konu, bugüne kadar bizim özellikle cep telefonuyla iletişimi kesecek jammer kullanma imkanımız yoktu ama kanun artık bu imkanı bize veriyor. Bunu bir yatırımla yapabiliriz bu yönde çalışmalarımız var.

Ayrıca, sınav güvenliği içerisinde düşündüğümüz kapıda adayların üstlerinin aranması görüntüleri benim de rahatsız olduğum bir konu. Bunun daha medeni olması için el detektörleri temin edip polisimize vereceğiz. Bunları yapabiliriz bir yatırımla.''

Kopya çekmek için teknolojik aletlerin kullanıldığına değinen Demir, ''50 dolara kalem görünümünde kameralar bulabiliyorsunuz. Bir örnek vereyim. Kıbrıs'taki gazetelerde bir ilan vardı, 'Düğme kamera, ben sınavda kullandım, ihtiyacım kalmadı satıyorum' diye. Bunlar gerçek. Benim elimde bu şekilde bir kamera var. Bugünkü teknolojide bu imkanlar olduğu için bunları adaylar kullanmasın diye kalemini silgisini, peçetesini, şekerini biz temin ediyoruz'' diye konuştu.

''MAAŞ HESABI YAPMADIM''

''Maaşınızın Eylül ayında artmasını beklediğiniz için istifa etmediğiniz söyleniyor. Bu doğru mu?'' sorusu üzerine Demir, şunları kaydetti:

''Göreve başladığımız 10 ay içinde yapmadığımız tek hesap maaş hesabıdır. Hiçbir zaman maaş hesabı yapmadık, yapmayız da. Biz buraya bir görevi ifa etmek üzere geldik. ÖSYM gibi Türkiye'nin en kritik kurumlarından birisini o çalkantılı dönemden, Türkiye'ye yakışan, Türkiye'de sosyal barışı tesis eden bir kurum haline getirmek için buradayız. Bunu sağlamak için buradayız. Yaptığımız sınavlarda bunu sağladığımıza inanıyoruz. Çok daha mükemmel bir sınav sistemini kurmak durumundayız Türkiye'de. Bunu yapana kadar görevimizin başındayız.

İçimiz son derece rahat olduğu için, net bir şekilde söylüyorum, istifamı gerektiren bir konu olsaydı bugüne kadar kesinlikle istifa etmiştim.''

''Bu süreçte kırıldığınız birileri var mı, mesela YÖK Başkanı?'' sorusunu Demir, ''Profesyonel bir çalışma yapıyoruz. Kırılmalar belki hissiyat olarak olabilir ama çalışmaya devam ediyoruz'' diye yanıtladı.

İntihal yaptığı iddialarını da yanıtlayan Demir, şunları söyledi:

''Anadolu'da bir laf vardır, iflas etmiş tüccar eski defterleri karıştırır diye. Maalesef basınımız böyle bir gayretin içerisine girdi. 1990 yılındaki bir yayını bulup bunu büyük bir olaymış gibi yansıttı. Olayın özü şu, 1990 benim doktorayı tamamladığım ve İngiltere'de doktora sonrası yapmak üzere kaldığım tarihler. Çok değerli bulduğum bir Alman dergisinde yayınlanmış, İngilizce'ye tercüme edilmiş bir çalışma. O yıllarda tekstil endüstrisi Türkiye'de parlıyor, İngilizce bilen çok fazla yok. Ben bunu tercüme edersem Türkiye'deki tekstil endüstrisine katkım olur düşüncesiyle el yazması olarak bunu tercüme ettim ve ilk yazının başına, 'Bu eser şu kaynaktan tercüme edilmiştir' ifadesini koyarak Türkiye'ye gönderdim. Fakat gönderdiğim o dergi bunu çok sayıda dergide yayınlamayı tercih etmiş. Birinci sayıya o açıklamayı koymuş, ikinci sayıya koymamış. O yıllarda internet yok, cep telefonu yok. Postayla iletişim söz konusu. İkinci, üçüncü sayı bize eriştiği zaman bunun bir basım hatası olduğunu fark edince müdahale ettik ve beşinci sayıda sanıyorum bir açıklama getirdik, 'Bu çalışma bir tercüme çalışmasıdır' diye. Bunun ötesinde ben bunu hiçbir bilimsel çalışmamda malzeme olarak kullanmadım.''

Sıradaki Haber
Muhalefet Terörle Mücadele Konusunda Tam Destek Verdi
Yükleniyor lütfen bekleyiniz