Son Dakika Haberler
  • Koronavirüs
    • Koronavirüs Haberleri
    • İllere Göre Haftalık Vaka Haritası
    • Kontrollü Normalleşme Haritası
    • İstatistikler
    • İnteraktif Harita
    • Koronavirüs Rehberi
  • Ramazan
  • Gündem
  • Türkiye
  • Dünya
  • Ekonomi
  • Spor
  • Yaşam
  • Diğer
    • Özel Haber
    • Dosya Haber
    • VIME
    • Kültür-Sanat
    • Sağlık
    • Teknoloji
    • Eğitim
    • Güncel
    • TRT'den Haberler
    • TRT Kariyer
    • TRT Vot World
Dünya
Haber Giriş: 5 Nisan 2021 Pazartesi 12:03Son Güncelleme: 5 Nisan 2021 Pazartesi 15:08 Kaynak: TRT Haber, AA, SETA, TC Dışişleri Bakanlığı

Lübnan'da devleti kilitleyen siyasi sistem

  • Facebookta Paylaş
Lübnanda devleti kilitleyen siyasi sistem
[Fotoğraf: Getty]
ABONE OL
Follow @trthaber
okuma süresi Okuma süresi

Lübnan'da iktidarın çok sayıda mezhep ve etnisite arasında bölüştürülerek ülkede demokrasinin tesisi ve iç savaşın bitirilmesi amacıyla dizayn edilen siyasi sistem bugün devleti kilitleyen bir mekanizma olarak değerlendiriliyor.

Ola Karakurt
Ola Karakurt

Çok kimlikli toplumsal yapısına göre şekillenen siyasi bir sisteme sahip 4 milyon nüfuslu Lübnan, her parlamento seçiminin ardından hükümet kurma sürecinde bakanlıkların dağılımı konusunda aylarca süren anlaşmazlıklara sahne oluyor.

15 yıllık iç savaşı bitirmek ve ülkede demokrasinin tesisi için dizayn edilen bu sistem şiddeti durdurmakta başarılı olsa da ülkede ekonomik ve sosyal reform taleplerinin karşılanması konusunda işlevsiz kaldı. Dahası, devletin en temel görevleri yerine getirememesinin arkasında sebep olarak gösterilmeye başlandı. 

Uzlaşmaya varılamadığından bazen 2 buçuk yıl boyunca cumhurbaşkansız, birçok kez de aylar boyunca hükümetsiz kalan Lübnan'daki bu sistem halkın siyasi tabakaya yönelik öfkesine neden oluyor.

Ülke Profili: Lübnan

Peki tüm bu tıkanıklara yol açan siyasi yapı nasıl ve ne zaman uygulamaya konuldu? Hükümetlerin kurulması neden aylar sürüyor?

Sistemin temel taşı: Fransız işgalinden sonra devreye giren Ulusal Pakt

Fransız işgali döneminde Lübnan anayasası, ülkenin siyasi ve iktisadi denetimine Fransa’nın tam olarak hakim olacağı şekilde hazırlanmıştı. Bu çerçevede yapılan anayasa, vatandaşlık hukukundan ziyade din ve mezhepler arası egemenlik dağılımı üzerinde yükseldi.

Fransız manda yönetiminin sona ermesinden sonra ülkedeki siyasi sistem, 1943 yılında üzerinde uzlaşılan (yazılı olmayan) Ulusal Pakt doğrultusunda kuruldu.

Grafik: TRT Haber / Şeyma Özkaynak

[Grafik: TRT Haber / Şeyma Özkaynak ]

Bu sistemde Cumhurbaşkanlığı makamı Maruni Hristiyanlara tahsis edilirken, Başbakanlık Sünni, Parlamento Başkanlığı ise Şii kesime verildi. Parlamento, Hristiyanlar ile Müslümanlar arasında 6/5 oranında bölüştürüldü. Bu sistemdeki en geniş yetki cumhurbaşkanının elindeydi.

Lübnan'ın çok unsurlu dini ve etnik yapısında Sünni, Şii, Alevi ve Dürziler Müslüman kesimi oluştururken, Hristiyan kesim Maruni, Rum Katolik, Ermeni Ortodoks, Ermeni Katolik, Süryani Ortodoks, Süryani Katolik, Keldani, Aşuri, Kıpti Ortodoks ve Kıpti Katolik gibi mezheplerden meydana geliyor.

Grafik: TRT Haber / Hafize Yurt

[Grafik: TRT Haber / Hafize Yurt]

Din ve mezheplere dayalı sistem siyasi istikrar getiremedi

Klasik siyaset bilimi tanımlarındaki sınıflandırılmalara uymayan nevi şahsına münhasır bu siyasi yapı Lübnan'a istikrarı getiremedi.

Bunun nedenlerinden biri Müslüman nüfusun Hristiyan nüfusa oranla daha hızlı artmasıydı. Müslüman cemaat liderleri Cumhurbaşkanlığının ve dolayısıyla nihai iktidarın Hristiyanların elinde olduğu bir sisteme karşı çıkmaya başladı.

Bir başka sorun ise 1948'de İsrail'in kurulmasından sonra Filistinli sığınmacıların Lübnan'a akın etmesiyle baş gösterdi. Filistin Kurtuluş Örgütünün (FKÖ) Lübnan'ın içinde artan gücü, Hristiyanlar ile Müslümanlar arasındaki ilişkileri gerginleştirdi. Bu sorun dini gruplar arasında bölünmeye yol açtığı gibi aynı zamanda siyasi anlamda cepheleşmelere de neden oldu.

Artan gerginlik sonucu 1975 yılında ülke iç savaşa sürüklendi. 15 yıl süren bu savaş, Suudi Arabistan'ın Taif kentinde varılan anlaşmayla sona erdi.

İç savaştan sonra siyasi sistem Taif Anlaşması ile güncellendi

Bu gerginliğin etkisiyle 1975'te başlayan ve 15 yıl süren iç savaşı bitirme girişimleriyle Lübnan'daki siyasi sistemde bazı değişiklikler yapıldı.

22 Ekim 1989'da Suudi Arabistan'ın Taif kentinde imzalanan anlaşmayla savaşan Lübnanlı aktörler parlamentonun Hristiyanlar ile Müslümanlar arasında 6/5 oranı yerine yarı yarıya bölüştürülmesini kabul etti.

Grafik: TRT Haber / Şeyma Özkaynak

[Grafik: TRT Haber / Şeyma Özkaynak]

Hristiyanların elinde olan Cumhurbaşkanlığı makamının yetkileri de önemli ölçüde azaltıldı. Bu yetkilerin bir kısmı Sünni başbakanın liderliğindeki kabineye devredildi.

1990'un ağustos ayında Lübnan Parlamentosunda yasalaşan Taif Anlaşması doğrultusunda, 1943'teki bağımsızlıkta uygulamaya konulan anayasada ilk temel değişiklik yapıldı. Böylece bugüne dek geçerliliğini koruyan yeni anayasa kararlaştırıldı.

Ancak Taif Anlaşması'nda hayata geçirilemeyen bazı maddeler de oldu. Lübnan'da reform yapılması ve savaş sırasında barışın tesis edilmesi için Lübnan'a giren Suriye ordusunun ülkeden çıkması için oluşturulan çerçeve planlandığı gibi işlemedi.

Mayıs 1991'de Lübnan ordusu kurulduktan sonra ülkedeki tüm milisler anlaşma doğrultusunda silahını bırakırken Hizbullah silahı bırakmayan tek taraf oldu.

Savaş sırasında barışın tesisi için Lübnan'a giren Suriye ordusu da Taif Anlaşması'nın öngördüğünün aksine ülkeden çıkmadı.

1991'de savaşın sona ermesinin ardından göreceli olarak istikrara kavuşan Lübnan'da hem Hizbullah'ın silahı hem Suriye ordusunun varlığı siyasi aktörler arasında gerilim kaynağı olmaya devam etti.

Taif Anlaşması'nın öngördüğü reformların çok az bir kısmı hayata geçirilirken, ülkedeki mezhepçi bölüşmelere dayalı siyasi sistem, birlik ve berberlik duygusunun gelişmesinin önüne geçti. Devlet kurumlarında ise yolsuzluk yüksek düzeye ulaştı.

Lübnan'da Ekim 2019'da başlayan halk ayaklanması, yolsuzlukla suçladığı siyasi tabakanın tamamına karşı sloganlar benimsemişti. Fotoğraf: AP

[Lübnan'da Ekim 2019'da başlayan halk ayaklanması, yolsuzlukla suçladığı siyasi tabakanın tamamına karşı sloganlar benimsemişti. Fotoğraf: AP]

Cemaatin kimliği Lübnan kimliğinin önüne geçiyor

Lübnan’ın siyasal yapısı zayıf ve yapay, sosyal yapı da oldukça karmaşık. Zaman zaman birbiriyle çatışan etnik ve dini grupları bir arada tutabilecek meşru ve güçlü bir devlet çatısı oluşturulamadı.

Cemaatçi toplum kurgusu, güçlü bir Lübnan kimliğinin oluşmasını engelledi. Siyasal niteliği olan her işin cemaat kotasına bağlanmak zorunda olması parçalı yapıyı gittikçe derinleştirdi.

Lübnan’daki tek milli kurum Lübnan ordusu. Ancak bu ordunun gücü çok sınırlı. Öyle ki, ordunun ülkedeki silahlı milislerle kıyaslandığında onlarla eşit hatta belki daha zayıf imkanlara sahip olduğunu söylemek mümkün.

Dış müdahalelerin gölgesinde iç bölünmüşlük derinleşti

Lübnan'ın zayıf siyasi ve sosyal yapısı ülkeyi dış müdahalelere açık bir hedef haline de getirdi. Suriye ordusu, 2005'te eski Lübnan Başbakanı Sünni lider Refik Hariri suikastından sonra oluşan baskı sonucu Lübnan'dan çekilmek zorunda kalsa da Suriye'nin Lübnan siyaseti üzerindeki etkisi devam ediyor.

İç savaş sırasında Lübnan'a giren Suriye Ordusu, 2005 yılında eski Başbakan Refik Hariri suikastından sonra oluşan baskı sonucu ülkeden çekildi. Fotoğraf: Reuters

[İç savaş sırasında Lübnan'a giren Suriye Ordusu, 2005 yılında eski Başbakan Refik Hariri suikastından sonra oluşan baskı sonucu ülkeden çekildi. Fotoğraf: Reuters]

Şii Hizbullah'ın İran ve Suriye'nin desteğiyle son yıllarda ülkedeki siyaset sahnesinde konumunu güçlendirmesinden sonra, İran'ı tehlikeli bir rakip olarak gören ve Hizbullah'ın yükselmesinden rahatsız olan Suudi Arabistan Lübnan'a yardımları kesti. Bu adımdan en çok etkilenen kesim Sünniler oldu.

Lübnan'ın Sünni lideri Saad Hariri'nin 2017'de Riyad'da alıkonulduğu iddialarından sonra uğradığı maddi ve manevi yıpranmışlık seçim sonuçlarına doğrudan yansıdı. 2018'de düzenlenen seçimlerde parlamentodaki sandalyelerinin 3'te 1'ini kaybeden Hariri, gittikçe Şii Hizbullah ve müttefiki Maruni Hristiyan lider Mişel Avn'ın partisine karşı güç kaybetti.

Grafik: TRT Haber / Şeyma Özkaynak

[Grafik: TRT Haber / Şeyma Özkaynak]

Lübnan iç siyasetine yansıyan İran-Suudi Arabistan çekişmesi, ülkedeki bölünmüşlüğü derinleştirip uzlaşma zeminini gittikçe daraltıyor.

2014'te boşalan Cumhurbaşkanlığı koltuğunun 2 buçuk yıl boyunca doldurulamaması bu uzlaşmazlık atmosferinin tezahür ettiği krizlerden sadece biri.

Cumhurbaşkanı krizi 2016 yılında Saad Hariri ve Mişel Avn arasında karşılıklı bir anlaşmayla çözülse de gittikçe manevra alanı daralan siyasi sistem nedeniyle ülkedeki ekonomi de olumsuz etkilendi.

Daralan ekonomi, artan yolsuzluk ve vergiler Lübnan halkını sokaklara itti. 2019'un sonlarında başlayan ayaklanmaların benimsediği "Hepsi yani hepsi" (istifa etsin) anlamına gelen "Killun yani killlun" sloganı halkın sadece hükümete karşı değil tüm siyasilere karşı beslediği öfke ve duyduğu güvensizliği ortaya koydu.

Teknokratlar kabinesi ve tekno-siyasi hükümet tartışmaları

Başbakan Saad Hariri'yi koltuğundan eden bu ayaklanmalardan sonra ülkedeki siyasiler sokağın baskısı karşısında yeni arayışlara girdi. İşte 'Teknokratlar hükümeti' terimi tam bu süreçte Lübnan siyasetine girdi.

Kabinedeki bakanlıkların liyakat kriterini gözetmeksizin siyasi partiler arasında bölüştürülmesi yerine hükümetin ülkedeki ekonomik ve sosyal sorunları çözebilecek uzman ve ihtisas sahibi isimlerden oluşturulması anlamına gelen 'Teknokrat hükümeti' önerisi, özellikle Hizbullah'ın muhalefetiyle karşılaştı. Hizbullah sadece uzmanlardan değil uzmanlar ve siyasi isimlerden oluşan karma bir hükümet (tekno-siyasi hükümet) isteğini ortaya koydu.

Ancak ülkedeki siyasi sistemin tek sorunu liyakatsizlik ve onunla bağlı olarak artan yolsuzluk değildi. Önemli sorunlardan biri de anayasadaki hükümet kurma sürecine dair boşluklar... Bu boşluklar nedeniyle Lübnan, daralan uzlaşma zemini karşısında sık sık aylar boyunca hükümetsiz kaldı.

Hükümeti kurma sürecine dair anayasa boşluğu

Lübnan Anayasası'nın 53'üncü maddesinin 2'nci bendine göre, Cumhurbaşkanlığı makamının hükümeti kurmakla görevlendireceği kişi konusundaki kararını açıklaması için milletvekilleriyle istişare etmesi gerekiyor.

Cumhurbaşkanını, istişare sonucu parlamentoyu oluşturan 128 milletvekilinden 65 ve üzerinin desteğini alan ismi görevlendirmekle yükümlü tutan madde, görevlendirmenin ardından kabinenin oluşturulmasına dair ise bir süre belirtmiyor.

Portre: Lübnan Cumhurbaşkanı Mişel Avn

Hükümetteki koltukların dağılımı konusunda partiler arasındaki anlaşmazlıklar her hükümet kurma sürecinde tekerrür ederken, güçlü aktörler kabinenin 3'te 1'ini (Sülüs muattil) elinde bulundurmak için çetin bir müzakere yürütüyor.

Bir anlamda blokaj görevine karşılık gelen kavrama tutunan siyasiler, Lübnan Anayasası'nın 69. maddesini esas alıyor. Her ne kadar anayasanın 65. maddesine göre savaş ve barış kararı almak, olağanüstü hal ilan etmek, uluslararası anlaşmalara onay vermek gibi esas konular meclisin 3'te 2'sinin onayını gerektirse de 69. maddenin b fıkrasına göre, hükümetin düşürülmesi için 3'te 1'lik oy oranı yeterli.

Hükümeti kurmakla görevlendirilen Saad Hariri (sağda) ile Cumhurbaşkanı Mişel Avn (solda) arasındaki 'bakan sayısı' tartışmaları nedeniyle aylardır hükümet kurulamıyor. Fotoğraf: AA

[Hükümeti kurmakla görevlendirilen Saad Hariri (sağda) ile Cumhurbaşkanı Mişel Avn (solda) arasındaki 'bakan sayısı' tartışmaları nedeniyle aylardır hükümet kurulamıyor. Fotoğraf: AA]

Hükümet kurmakla görevlendirilen Saad Hariri ile Cumhurbaşkanı Mişel Avn arasındaki 3'te 1 anlaşmazlığı, tarafların tavizsiz tutumu nedeniyle hükümet kurma sürecini aylar boyunca geciktirdi. 

Portre: Lübnanlı Sünni lider Saad Hariri

Siyasi tabakanın gündemi sandalye sayısı anlaşmazlığıyla meşgul edilirken, sokaktaki halk geçim sıkıntıları ve Lübnan lirasının dolar karşısında hızlı çöküşü gölgesinde protestolarını devam ettiriyor.

Etiketler: Lübnan
Bu haberler ilginizi çekebilir:
İranlı uzman Cemşidi: Rejim siyasi ve ekonomik açıdan bir çıkmazdadır
İranlı uzman Cemşidi: Rejim siyasi ve ekonomik açıdan bir çıkmazdadır
Lübnan Başbakanı Diyab: Ülke karanlık bir tünelden geçiyor
Lübnan Başbakanı Diyab: Ülke karanlık bir tünelden geçiyor
Son Haberler
Tümü
  • 01:50
    İETT otobüsü Beşiktaş’ta bariyerlere çarptı, bir yolcu yaşamını yitirdi
  • 01:38
    Sivas'ta yangın: 1 ev, samanlık ve ahır kullanılamaz hale geldi
  • 01:30
    İsrail polisinden Filistinlilere müdahale
  • 01:18
    Türkiye'den Prof. Dr. Sevil Atasoy'a başarı mesajı
  • 01:34
    Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu Irak Türkmen Cephesi Başkanı ile görüştü
Dünya Son Haberler
  • Sanal ortamda gerçekleşecek İklim Zirvesi bugün başlıyor
  • Karabağ Savaş Suçlarını Araştırma Komisyonu kuruldu
  • Biden ‘ilk 100 günde 200 milyon doz aşı’ hedefine erken ulaşacak
  • Ukrayna Devlet Başkanı, BM Genel Sekreteri ile Rus askeri hareketliliğini görüştü
  • Beyaz Saray'dan Rusya ile 'İstikrarlı ve öngörülebilir' ilişki açıklaması
Foto Galeri
Suriyeli mültecilerin gönderilmesi Danimarka'da protesto edildi
Suriyeli mültecilerin gönderilmesi Danimarka'da protesto edildi
Video Galeri
Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan Taha Akgül'e tebrik telefonu
Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan Taha Akgül'e tebrik telefonu
Sıradaki Haber
Twitter’dan geri adım
Yükleniyor lütfen bekleyiniz