Açık 16.6ºC Ankara
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Düzce
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • İstanbul
  • İzmir
  • Kahramanmaraş
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kilis
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Şanlıurfa
  • Şırnak
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak
Türkiye
AA 17.12.2015 20:50

İstanbul'da DAİŞ terör örgütüne dava

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca hazırlanan DAİŞ iddianamesi 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nce kabul edildi.

İstanbul'da DAİŞ terör örgütüne dava

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca, DAİŞ silahlı terör örgütüne yönelik soruşturma kapsamında hazırlanan ve İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nce kabul edilen iddianamede, "DAİŞ terör örgütü içerisinde faaliyet gösterdiği değerlendirilen grubun, sözde mescitlerde dersler verdikleri şahısları çatışma bölgelerine gönderdiği, terör örgütünün adını kullanarak baskı, cebir, şiddet ve tehdit uyguladığı, örgüte eleman ve lojistik destek sağladığı, grup lideri şüpheli İlyas Aydın'ın sözde şeriat mahkemesinde, insanların öldürülmesi için karar verdiği" belirtildi.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosu'nca hazırlanan ve gönderildiği mahkemece kabul edilen 67 sanıklı 315 sayfalık iddianamede, 23 şüphelinin kayıp olduğu, ifadelerinin alınamadığı ancak bu şüphelilerin örgütte olduklarına dair deliller bulunduğu kaydedildi. Çatışma bölgelerine giderek faaliyet gösteren şüphelilerin de örgüt üyesi kabulünün gerektiği ve bu kişiler hakkında dava açılmasının talep edildiği iddianamede, 44 şüphelinin ise ifadesine yer verildi.

DAİŞ'in dünya üzerindeki Müslüman devletlerin yönetimlerini yıkarak yerine radikal selefi görüşler doğrultusunda bir devlet kurmayı amaçladığı aktarılan iddianamede, örgütün Suriye ve Irak'ta işgal etmiş olduğu bölgelerde, sözde şeriat mahkemeleri kurup yaptığı sözde yargılamalarla birçok cezalandırmalarda bulunduğu ve kendilerinden olmayan Müslüman grupları dahi kolaylıkla kafir ilan ettikleri anlatıldı.
Terör örgütünün, özellikle Türkiye gibi demokratik yönetim tarzına sahip devletleri Dar-ül Harp (küfür devleti) saydığı için bu devletlerde oy kullanılamayacağını, resmi görevlilere tabi olunamayacağını, imamların arkasında namaz kılınamayacağını dikte ettiği kaydedilen iddianamede, örgütün amacına ulaşmak için, ciddi bir örgütlenme içerisinde, her türlü cebir, şiddet yöntemlerine başvurduğu belirtildi.

- Türkiye'ye yönelik saldırı olacağı bilgileri

İddianamede, örgüt kurucularının, DAİŞ askerlerinin ulaştığı tüm emirliklerin, cemaatlerin, eyaletlerin ve örgütlerin meşruluğunun ortadan kalkacağı açıklamasını yaptığına işaret edilerek, DAİŞ'in Terörle Mücadele Kanunu (TMK) kapsamında bir terör örgütü yapılanması olduğu kanaatine varıldığı vurgulandı.

Muhtelif tarihlerde istihbarat birimlerinden, DAİŞ terör örgütünce Türkiye'ye yönelik eylemlerin yapılacağı bilgisinin iletildiği anlatılan iddianamede, örgüt güdümünde yayın yapan internet sitelerinden elde edilen bilgiye göre, örgüt tarafından geçmişte Suriye'nin Halep ili sınırlarında bulunan Süleyman Şah Türbesine yönelik saldırı düzenleneceği ve türbede görevli Türk birliklerinin öldürüleceği bilgisinin de örgütün kafir olarak gördüğü devletlere karşı eylemleriyle birlikte değerlendirildiği dile getirildi.


İddianamede, örgüt tarafından ülkeye yönelik terör saldırılarının önlenmesi amacıyla, Türkiye'de DAİŞ'le irtibatlı faaliyet gösteren şahıslar hakkında gerekli çalışmaların yapılması, şahısların örgütsel irtibatlarıyla suç delillerinin tespiti için 21 Nisan 2014'te alınan soruşturma izniyle teknik takibe başlandığı bilgisi verilen iddianamede, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın TMK'nın 10. maddesiyle görevli biriminin kapatılmasının ardından, 2012 tarihli dosyanın 2014 tarihli soruşturma dosyasıyla birleştirildiği kaydedildi.
- "Sohbetlere katılanlar çatışma bölgelerine gönderildi"

Mevcut delillerden anlaşıldığı kadarıyla, DAİŞ terör örgütü mensuplarınca Diyanet İşleri Başkanlığı'na bağlı olmayan sözde mescitlerde dini sohbetler verildiği, dini sohbetlere katılan şahıslara ilk zamanlarda İslam dini hakkında bilgiler verildiği ancak devamında Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin "tağut" olduğunun ifade edildiği konuşmaların yapıldığı aktarılan iddianamede, bu kişilerin kendileri gibi düşünmeyenleri "kafir" ilan ettikleri dile getirildi.

İddianamede, bu kişilerin, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin okullarına çocukların gönderilmemesi yönünde propaganda yaptıkları, sohbetlere katılan şahısların çocuklarını okullara göndermedikleri, ailelerin parçalandıklarının görüldüğü ve sohbetlere katılan şahısların sözde cihat amacıyla çatışma bölgelerine gönderildiği, örgüte lojistik destek sağladıkları, bölgede şeriat mahkemeleri kurdukları, başka dinlere mensup din adamlarının öldürülmesi yönünde karar verdikleri, bu bağlamda 3 rahibin kafasının kesilmesi suretiyle öldürüldüğünün emniyet tarafından değerlendirildiği paylaşıldı.

İddianamede, DAİŞ terör örgütü içerisinde faaliyet gösterdiği değerlendirilen gruptakilerin "sözde mescitlerde dersler verdikleri şahısları çatışma bölgelerine gönderdiği, terör örgütünün adını kullanarak baskı, cebir, şiddet ve tehdit uyguladığı, örgüte eleman ve lojistik destek sağladığı, grup lideri şüpheli İlyas Aydın'ın sözde şeriat mahkemesinde insanların öldürülmesi için karar verdiği" kaydedildi.

- "Daha çok ikna ve rızaya dayalı faaliyetler tespit edildi"

Soruşturma dosyası kapsamında, uluslararası bir faaliyet içerisinde olduğu anlaşılan örgütle ilgili, delil toplama yetki ve imkanına göre, şüpheli "Ebu Ubeyde" kod adlı İlyas Aydın grubunun ele alındığı anlatılan iddianamede, "Her ne kadar dosya kapsamında örgüt içerisinde hiyerarşi olduğu, şüphelilerin örgüt adına faaliyet gösterdikleri ve örgüt üyesi oldukları görülmekte ise de dosya kapsamındaki şüpheliler arasında dikey ve sert bir hiyerarşi görülmemektedir. Daha çok aynı örgüt adına ikna ve rızaya dayalı faaliyetler tespit edilmiştir" denildi.

Grup içerisinde "hoca" konumuna yükselen şüpheli Aydın'ın örgüt yöneticisi olduğuna ilişkin delillere yer verilen iddianamede, şüphelinin 12 Ocak 2014'te, "takvahaber.net" adlı internet sitesinde yayınlanan videosunda, "Bütün Müslümanları şu anda maddi manevi, her türlü burada yapılan hak ve batıl savaşına yardıma davet ediyorum" dediği, Youtube'da yayınlanan 9 Ocak 2014 tarihli bir videoda ise, "DAİŞ'a katılan veya katılmayan herkesi Şam'a, cihada katılmaya davet ettiği", DAİŞ adlı örgütün eylemlerini meşru olarak kabul edip örgütün ideolojisini benimsediğinin görüldüğü vurgulandı.

- Şüpheli Aydın, 2011'deki operasyonda serbest bırakıldı

İstanbul İstihbarat Şube Müdürlüğü'nün 7 Ağustos 2012 tarihli bir yazısına değinilen iddianamede, yazıda, liderliğini "Ebu Hanzala" kod adlı Halis Bayancuk'un yaptığı yapılanmanın deşifre edilerek faaliyetlerinin engellenmesi amacıyla 1 Nisan 2008'de gerçekleştirilen operasyonda gözaltına alınan 35 kişiden, Bayancuk''un da aralarında olduğu 24 kişinin 5 Nisan 2008'de tutuklandığına yer verildiği kaydedildi. Aynı yazıda, yine İstanbul'da El Kaide terör örgütüyle ilgili, liderliğini Bayancuk'un yaptığı yapılanmaya yönelik 12 Nisan 2011'deki operasyonda gözaltına alınan 42 kişiden, Bayancuk ve 18 kişinin tutuklandığı ve şüpheli İlyas Aydın'ın ise tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldığı bilgisinin yer aldığı kaydedildi.
Şüpheli Aydın'ın ilerleyen süreçte Tekfirci/Selefi Halis Bayancuk grubu içerisinde "hoca" konumuna geldiğine değinilen iddianamede, İstanbul İstihbarat Şube Müdürlüğü'nün 7 Ağustos 2012 tarihli yazısında, "şüpheli Aydın'ın, gruba üye olan Musa Olğaç'ın çatışma bölgesine gitmek için Türkiye'den çıkış yapması ve Bayancuk'un tutuklanmasıyla dağılma sürecine giren grubu tekrar toparlamak için çaba sarf ettiği, grup içerisinde başlayan hizipleşmelerin buna engel olduğu, Aydın'ın aralarında Güngören grubuna mensup şahısların da yer aldığı yeni bir yapılanmaya giderek kendi sohbet/ders grubunu oluşturduğu, grup içerisinde faaliyet gösteren şahıslardan çatışma bölgelerine gitmek isteyenlere ve gelenlere aracılık edildiği ve lojistik destek verildiği" bilgisinin yer aldığı anlatıldı.

İddianamede, İstihbarat Şube Müdürlüğü'nün 11 Nisan 2014 tarihli yazısında, "DAİŞ görüşlerini ve faaliyetlerini övücü mahiyette yayın yapan 'takvahaber.net' isimli internet sitesinde, 8 Ocak 2013'te, 'DAİŞ'in Suriye saflarında savaşan Türkiyeli iki mücahidin, 6 Ocak'ta Halep'te DAİŞ kontrolündeki Şeyh Süleyman bölgesinde laik Özgür Suriye Ordusu militanlarınca pusuya düştükleri esnada şehit edildikleri' şeklindeki habere yer verildiği, 13 Ocak 2014'de şüpheli Aydın'ın ses kaydında DAİŞ'e destek veren açıklamalarda bulunduğu, öldürülmeden önce Türkiye'de oldukları belirlenen Ahmet Gündüz ve Serhat Türk'ün Suriye'ye gitmeden önce İlyas Aydın grubu ile bağlantılı olarak faaliyet gösterdikleri, şahısların Suriye'de DAİŞ'e katıldıkları ve örgüt yararına malzeme/eleman aktarımı faaliyeti yürüttükleri" şeklinde bilgilerin verildiği vurgulandı.

- "Ebu Ubeyde (İlyas Aydın), Ebul Banat kafa keserken yanındaydı"

Emniyet tarafından savcılığa gönderilen yazılara göre, şüpheli İlyas Aydın'ın 12 Ocak 2014'te "takvahaber.net" isimli internet sitesinde, "Ebu Ubeyde Hoca-Şam'a Nasihat" isimli video içerisinde Suriye'de devam eden savaşta DAİŞ adıyla faaliyet yürüten terör örgütünü övücü, bu örgüt içerisinde savaşmayı teşvik edici sözler söylediğinin tespit edildiği dile getirilen iddianamede, 28 Haziran 2013'te Suriye'nin İdlip bölgesinde Hristiyan din adamı olduğu iddia edilen 3 şahsın, Çeçen uyruklu şahıslar tarafından kafaları kesilerek öldürüldüğüne ilişkin video görüntülerinin ulusal ve uluslararası basın yayın organlarında yer bulduğu ve görüntülerin incelenmesinde birinci şahsın kafasını keserek infaz edenin Magomed Abdurakhmanov olduğunun belirlendiği belirtildi.

Bu kişinin, 4 Temmuz 2013'de Başsavcılığın eski TMK 10. maddeyle görevli birimindeki soruşturması kapsamında diğer bazı şüphelilerle birlikte alınan ifadesinde, 'kafa keserek infaz eylemini gerçekleştirdiğini' ikrar ettiği bilgisi verilen iddianamede, Abdurakhmanov'un bilgisine başvurulması için Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü'nden 17 Haziran 2014'te izin alındığı, kolluk tarafından 20 Haziran 2014'te tutuklu bulunduğu Maltepe 3 Nolu L Tipi Cezaevi'nde şahısla görüşüldüğü, El Kaide terör örgütü ve DAİŞ içerisinde faaliyet yürüten şahıslarla ilgili olarak emniyet arşivinden teşhiste bulunabileceğini beyan etmesi üzerine bu kişiye fotoğraf teşhisi yaptırıldığı ve Abdurakhmanov'un şüpheli İlyas Aydın'a ait ait fotoğrafı göstererek, "Suriye'nin Atme şehrinde gördüğünü" söylediği anlatıldı.

Daha önce El Kaide terör örgütü içerisinde faaliyet yürütmek iddiasıyla yakalanan Tacikistan vatandaşı Mukhammad Mirzoyorov'un şüpheli sıfatıyla alınan ifadesine de yer verilen iddianamede, bu kişinin, "Magomed Abdurakhmanov'u ben 'Ebul Banat' ismiyle tanıyorum. Kendisi ilk başlarda Ketibetül Muhacirin içerisinde bulunuyordu. Sonrasında buradan ayrılarak kendi tugayını kurdu. Kendi ketibesini kurduktan sonra sizden ismini İlyas Aydın olarak öğrendiğim, benim 'Ebu Ubeyde' olarak bildiğim şahıstan dersler ve talimatlar almaya başladı. Ebu Ubeyde isimli şahıs, Ebul Banat'ın insanların kafasını kestiği zamanlarda yanında bulunuyordu. Oradaki Şeriat Mahkemesini Ebu Hanife ve Ebu Ubeyde yönetiyordu. Ebul Banat aşırı tekfirci bir kişidir. Kendisi Suriye'de bulunan ve kendilerini tekfirci olarak gören şahıslar tarafından 'hoca' olarak kabul edilmektedir" beyanında bulunduğuna dikkat çekildi.

İddianamede, "Dosyadaki ses kayıtları, Emniyet İstihbarat Daire Başkanlığı'nın yazıları, ifadeler ve teşhislere göre şüpheli İlyas Aydın'ın "Ebu Ubeyde" kod ismiyle örgüt içerisinde faaliyet gösterip "hoca" sıfatıyla yönetici konumuna geldiği anlaşılmıştır" denildi.

İddianamede, örgütün Sultanbeyli'de sözde mescit olarak kullandığı yerde meydana gelen bombalama olayı ve bir şüphelinin Sancaktepe'deki evinin önünde PYD mensupları tarafından silahla yaralanması eylemlerine yer verilirken, "aileleri tarafından 'kayıp' oldukları bildirimi yapılan kişilerin DAİŞ örgütüne katılmaları, sözde cihat amacıyla Suriye'ye götürülmeleri, Fransız, Tunus ve Fas uyruklu kişilerin örgüte götürülmeye çalışılması, şüphelilerden bazılarının ailelerinin de örgüte katılması, Kocaeli'deki bir soruşturma kapsamında dosyanın iki şüphelisinden Haziran 2015'de çok sayıda mühimmat ele geçirilmesi, örgüt adına göçmen kaçakçılığı, müştekilerin yakınlarını kaçırmaları ve örgüte lojistik destek amaçlı faaliyetler" başta olmak üzere çeşitli bilgiler verildi.

AA
 

Sıradaki Haber
Putin'e Türk bayrağıyla soru sordu
Yükleniyor lütfen bekleyiniz