Çok Bulutlu 18.7ºC Ankara
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Düzce
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • İstanbul
  • İzmir
  • Kahramanmaraş
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kilis
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Şanlıurfa
  • Şırnak
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak
Kültür-Sanat
TRT Haber 19.08.2021 09:59

Gravürle tarihi yapılara saygı duruşu

Gravür tarzı resim sanatının önemli temsilcilerinden Mustafa Sarıtaş, eserleriyle tarihi yapı ve meydanları gelecek nesillere aktarıyor. Ayasofya Camii kabul defterinin kapağını çizen Sarıtaş, İstanbul'u ‘kapısı açık bir altın kafes’ olarak görüyor.

Fransızca ‘gravure’ kelimesinden türetilen gravür ‘kazıma resim sanatı’ olarak tanımlanıyor. 15.yüzyılda ilk ortaya çıktığı dönemlerde çinko, bakır, muşamba ve ağaç gibi çeşitli materyaller üzerine kazınarak veya taş üzerine yağlı kalemle işlenerek elde edilen gravür, imkanların artmasıyla kağıt üzerine çizilmeye başlandı.

Gravürle tarihi yapılara saygı duruşu

Sanat olarak icra ediliyor

19. yüzyıla kadar sanat olarak icra edilmesinin yanı sıra belgeleme tekniği olarak da kullanılan gravür, günümüzde tamamen sanat olarak icra ediliyor.

O sanatçılardan biri de Mustafa Sarıtaş... Türkiye’de gravür tarzı resim sanatının önemli temsilcilerinden olan Sarıtaş, eserlerinde genellikle İstanbul’un tarihi yapı ve meydanlarını işliyor. Bunun yanı sıra portre çizimleri de yapan Sarıtaş, hem geleneksel, hem de modern çizim tekniklerini kullanıyor.

Gravürle tarihi yapılara saygı duruşu

Teknolojik imkanlardan faydalanıyor

Çağın getirdiği teknolojik imkanlardan da faydalanan Sarıtaş, bazı çizimlerini tablet üzerinde yapıyor. Sanatı yapanın ‘el’ olduğunu, nereye çizildiğinin çok da önemli olmadığını söyleyen Sarıtaş, teknoloji sayesinde eserlerin arşivlenerek kalıcı hale geldiğini vurguluyor.  

Gravürle tarihi yapılara saygı duruşu

"Şükrü Ertürk'ün eserlerinden etkilendim"

Gravür sanatıyla tanışma sürecini anlatan Mustafa Sarıtaş, "19 Mayıs Üniversitesi Eğitim Fakültesi Güzel Sanatlar Bölümü mezunuyum. Uzun yıllar farklı resim teknikleriyle çalışmalar yaptım. Son yıllarda da gravür tarzı resim sanatına yöneldim. Gravür sanatçısı Şükrü Ertürk'ün sergisinde bu sanatla tanıştım. Sergiye girerken bize büyüteç dağıtılmıştı. Bu beni çok etkiledi. Çünkü çok detaylı çalışmaları görme fırsatım olmuştu. Bu bende bir etki yaptı ve gravür sanatına yöneldim" dedi.

Gravürle tarihi yapılara saygı duruşu

"Gravür tekniğini tarihi yapılara uygulamaya çalıştım"

Eserlerinde daha çok tarihi yapı ve meydanları işlediğini anlatan Sarıtaş, şunları söyledi:

"Türkiye'de restorasyon çalışmalarının en yoğun yapıldığı bir dönemde yaşıyoruz. Bunun için de gravür tekniğini tarihi yapılara uygulamaya çalıştım. Gravür tarzı çizim tekniğini tarihi yapıyı en güzel yansıtan bir tarz olarak görüyorum. Onun için gravüre ilgi duyuyorum. Taşın dokusunu, ışığın gölgesini ve perspektifini en güzel yansıtan tekniklerden biri olarak görüyorum bu sanatı. 1700-1800'lü yıllarda şehir belgeleri, kıyafetler genellikle bu tarzda çizilmiş. ‘Kralın Doğudaki Ressamı’ unvanıyla tanınan Jean-Baptiste Van Mour’un Osmanlı kıyafetleri, Antoine Ignace Melling'in İstanbul çizimleri tarihi belge niteliğinde günümüze aktarılmış. O kadar uzun süre saklanabilmesinin özelliği de metale, ahşaba ve taşa kazıma yapmışlar. Bir nevi dönemin matbaa tekniği gibi düşünebiliriz."

Gravürle tarihi yapılara saygı duruşu

"Hem geleneksel hem de modern çizim teknikleri kullanıyorum"

Teknolojik imkanlarının çoğalmasıyla eserlerin daha çok korunabildiğini söyleyen Sarıtaş, "Günümüzde imkanlar çoğaldı. Eser, çok güzel bir tarama yapılıp arşivlendiği zaman kalıcı hale geliyor. Bunu dijital tekniklerle çoğaltma imkanımız da var. Eserlerimi oluştururken hem geleneksel hem de modern çizim teknikleri kullanıyorum. Geleneksel bir sanatı yaşatmanın en güzel yolu, günümüz teknolojisine uyarlayabilmek. Zaten sanat sonuç olarak gelenekselden beslenir. Bunu göz ardı edersek kendimizi geliştiremeyiz. Çünkü çizen ‘el’dir. Dijital bir çizim de yapsak sonuçta biz orada da elimizle çiziyoruz. O yüzden geleneksele bağlı kalıp günümüz teknolojisine de uyarlamayı bilmek lazım" diyor.

Gravürle tarihi yapılara saygı duruşu

"İstanbul'u kapısı açık bir altın kafes olarak görüyorum"

İstanbul'daki tarihi yapı ve meydanları çizmekten keyif aldığını söyleyen Sarıtaş, İstanbul tutkusunu şu sözlerle anlatıyor:

"İstanbul'u kapısı açık bir altın kafes olarak görüyorum. Çizmeye ömrümün yetmeyeceği yerler var. Mesela bir Galata Köprüsü'ne çıkıp etrafa bir baktığım zaman, Topkapı Sarayı'nı, Eminönü'nü, Karaköy'ü, Ortaköy Camii'ni görüyorum. Beni İstanbul'da en çok etkileyen camiler."

Gravürle tarihi yapılara saygı duruşu

"Ayasofya Camii kabul defterinin kapağını çizdim"

Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi'nin kabul defterinde çiziminin yer aldığını söyleyen Sarıtaş, "Ayasofya Camii ibadete açılınca orayı çizmek istedim. Buranın tekrar cami olarak açılması beni çok etkiledi. Çizimimi sosyal medya hesabımda paylaştım. Yetkililer de çizimimi sosyal medyadaki paylaşımımdan görmüşler, değerlendirdiler. Bu konuda bizi seçmeleri beni fazlasıyla onure etti" diye konuştu.

Sıradaki Haber
Oscar ödüllü Tanovic: TRT desteği olmasa film olmazdı
Yükleniyor lütfen bekleyiniz