Parçalı Bulutlu 26ºC Ankara
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Düzce
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • İstanbul
  • İzmir
  • Kahramanmaraş
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kilis
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Şanlıurfa
  • Şırnak
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak
Dünya
The Washington Post, The New Yorker, AA, 19.08.2020 11:56

Portre: Suudi Arabistan Kralı Selman bin Abdülaziz

Suudi Arabistan Kralı Selman bin Abdülaziz, tahta geldiği 2015'ten bu yana petrol zengini Körfez bölgesinin en büyük ülkesi Suudi Arabistan'da pek çok şey değişti. 85 yaşındaki Kral nasıl bir politika izledi? İşte Kral Selman'ın portresi...

okuma süresi
Okuma süresi
Portre: Suudi Arabistan Kralı Selman bin Abdülaziz
[Fotoğraf: Reuters]

Suudi Arabistan Kralı Selman bin Abdülaziz Al Suud, tahta geçtiği 2015'ten bu yana ülkesinde pek çok 'dramatik' değişime imza attı.

Petrol zengini Körfez bölgesinin 'ağabeyi' olarak görülen Suudi Arabistan, Kral Selman döneminde iki veliaht prensin görevden alınmasına sahne olurken, "Vizyon 2030" adı altında ekonomik, sosyal ve kültürel reformların adresi oldu.

Ancak bu 'reformlara' karşın ülkede özgürlükler çemberi git gide daraldı. Muhalif isimlerin kimi gözaltına alındı, kimi suikast timleri eliyle öldürüldü.

İşte 85 yaşındaki Kral Selman'ın portresi...

Selman bin Abdülaziz, 31 Aralık 1935'te kurucu Kral Abdülaziz Al Suud'un 25'inci oğlu olarak Riyad'da dünyaya geldi. Annesi Prenses Hissa bint Ahmet Sudeyri.

Grafik: TRT Haber-Hafize Yurt[Grafik: TRT Haber-Hafize Yurt]

Prenses Hissa'nın, tıpkı Al Suud hanedanı gibi Arap Yarımadası'ndaki Necid bölgesinin güçlü ailelerinden biri olan Sudeyrilere mensup olması, çocuklarını kurucu Kral Abdülaziz Al Suud'un diğer eşlerinden olan çocuklarına nazaran daha avantajlı bir konuma getirdi.

Öyle ki 'Yedi Sudeyri' olarak anılan Hissa bint Ahmet'in 7 oğlundan ikisi; Fahd ve Selman kral pozisyonuna ulaşırken, bir diğer ikisi; Sultan ve Nayef veliaht prensi iken vefat etmişti.

Kral Selman, ağabeyi Kral Abdullah'ın vefatından sonra, 23 Ocak 2015'te, Suudi Arabistan'ın 7'nci kralı oldu.

Diğer Suudi krallar gibi Haremeyn-i Şerifeyn (iki kutsal camiinin) hizmetkarı unvanını kullanan Kral Selman, aynı zamanda Bakanlar Kurulu Başkanı ve ülkenin silahlı kuvvetleri başkomutanı konumunda.

Riyad Emiri

Tahta oturmadan önce Selman bin Abdülaziz, Haziran 2012'den itibaren üstlendiği veliaht prensliği ve Bakanlar Kurulu Başkan Yardımcılığı görevlerini yürütüyordu.

Siyaset hayatına atılışı ise 1954'te vekaleten, 1955'te de asaleten Riyad bölgesi Emiri olarak atanmasıyla başladı.

Kral Selman bin Abdülaziz, 48 yıl boyunca Riyad Emiri olarak görev yaptı. Fotoğraf: Reuters[Kral Selman bin Abdülaziz, 48 yıl boyunca Riyad Emiri olarak görev yaptı. Fotoğraf: Reuters]

Kral Selman, 1960 yılında bu görevden istifa ettikten 3 yıl sonra (yani 1963'te) yeniden aynı pozisyona getirildi. O tarihten itibaren bu görevi 48 yıl boyunca yürüterek çölde bir kasaba büyüklüğünde olan Riyad şehrinin, lüks oteller, alışveriş merkezleri ve uluslararası şirketlere ev sahipliği yapan modern bir kente dönüşüm sürecine yön verdi.

Savunma Bakanlığından krallığa giden yol

Kasım 2011 yılında dönemin Veliaht Prensi, Bakanlar Kurulu Başkanı ve Savunma Bakanı Sultan bin Abdülaziz'in vefat etmesinden sonra, Selman bin Abdülaziz, Kral Abdullah'ın kararıyla Savunma Bakanı olarak atandı.

Prens Sultan'dan sonra veliaht koltuğunu devralan İçişleri Bakanı Nayef bin Abdülaziz'in ise Haziran 2012'de vefat etmesinden sonra, Kral Abdullah, Selman bin Abdülaziz'i Veliaht Prens ve Bakanlar Kurulu Başkan Yardımcısı olarak tayin etti.

Veliaht Prens koltuğunda yaklaşık 2,5 yıl geçirdikten sonra Selman, 23 Ocak 2015'te, vefat eden Kral Abdullah'ın yerine tahta geçti.

Kral Selman döneminde Suudi Arabistan kritik gelişmelere sahne oldu. Bu gelişmelerin çoğu, Veliaht Prensi ve Savunma Bakanı konumunda olan Kral'ın oğlu Muhammed bin Selman'ın 'eseri' olarak değerlendiriliyor.

Ülkenin yaşadığı kritik hadiselerin başında elbette 5 yıldan beri devam eden ve ülkenin hazinesine büyük yük oluşturan Yemen Savaşı...

Kral olduktan 2 ay sonra Yemen'de operasyon başlattı

Tahta oturduğu gün Kral Selman, henüz 30 yaşındaki oğlu Muhammed bin Selman'ı (MBS) Savunma Bakanı olarak atadı. Baba oğul, Yemen'de İran destekli Şii Husilere karşı operasyon başlatma kararı aldığında göreve başlayalı sadece 2 ay olmuştu.

Kral Selman bin Abdülaziz (solda), Veliaht Prensi ve Savunma Bakanı Muhammed bin Selman (Sağda). Fotoğraf: Reuters[Kral Selman bin Abdülaziz (solda), Veliaht Prensi ve Savunma Bakanı Muhammed bin Selman (Sağda). Fotoğraf: Reuters]

Suudi Arabistan'ın liderliğini yaptığı ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) başta olmak üzere çok sayıda Arap ülkesinin katıldığı koalisyon, 25 Mart 2015'te, Yemen Cumhurbaşkanı Abdurrabu Mansur Hadi'nin hükümetini, başkenti ele geçiren Husilere karşı desteklemek gerekçesiyle Yemen'e askeri müdahalede bulundu.

Halihazırda devam eden operasyon, Husileri Sana'dan püskürtmek konusunda başarılı olmadığı gibi, ülkenin kalan kısımlarının, meşru Hadi hükümeti ile operasyondan sonra BAE tarafından desteklenen ayrılıkçı Güney Geçiş Konseyi arasında bölünmesine yol açtı.

Operasyondan önce bile dünyanın en fakir ülkeleri arasında yer alan Yemen'de açlık ve salgın hastalıkları savaşın etkisiyle korkunç bir boyuta ulaştı. Birleşmiş Milletlerin (BM) 'dünyanın en kötü insani krizlerinden biri' olarak nitelendirdiği Yemen'de yaklaşık 20 milyon kişi yardıma ve korumaya muhtaç.

Gerçekleştirdikleri hava saldırılarında çok sayıda sivilin ölmesi ve insan haklarının ihlal edildiği gizli tutuklama merkezleri kurması nedeniyle Suudi Arabistan ve BAE sık sık eleştirilerin hedefi oldu.

Veliaht Prensliği oğluna devretti

Selman döneminde yaşanan 'radikal' değişimlerin en önemli sahnelerinden biri veliaht prenslik koltuğu oldu.

Kral Selman'ın tahta çıkmasıyla boşalan veliaht prens koltuğu, önce 'otomatikmen' ikinci Veliaht Prens Mukrin bin Abdülaziz'e devredildi.

İkinci Veliaht Prens koltuğuna ise ilk kez torunlar kuşağından bir isim atanarak, bu pozisyona dönemin İçişleri Bakanı Prens Muhammed bin Nayef getirildi.

Ancak bu atamalardan yaklaşık 3 ay sonra Mukrin, 29 Nisan 2015'te 'isteği üzerine' görevden alındı. Yerine Muhammed bin Nayef geçti. Kral Selman, İkinci Veliaht Prens pozisyonuna bu sefer Yemen'deki savaş ile beraber ön plana çıkan Savunma Bakanı Muhammed bin Selman'ı tayin etti.

MBS olarak da anılan Muhammed bin Selman, o tarihten sonra iç ve dış çevrelerde konumunu güçlendirmeye yöneldi. Bir taraftan kendisine yakın isimleri, Suudi Arabistan'ın bürokrasisinde önemli konumlara getirmeye başladı.

Diğer yandan komşu Birleşik Arap Emirlikleri'nin (BAE)  defakto lideri Abu Dabi Veliaht Prensi Muhammed bin Zayed ile ABD'de 2016'da yönetime gelen Donald Trump ve özellikle onun damadı ve Başdanışmanı Jared Kushner ile de yakın bir ilişki kurdu.

Donal Trump'ın 2017 yılının mayıs ayında ilk yurt dışı seyahati olarak Suudi Arabistan'a gerçekleştirdiği 'tarihi' ziyaretten yaklaşık bir ay sonra, Kral Selman, Muhammed bin Nayef'i görevden azlederek yerine oğlu MBS'yi atadı.

Amerikan dergisi The New Yorker, bin Nayef'in koltuktan feragat etmesi için bir gün boyunca kraliyet sarayında alıkonulduğunu, saatlerce tehdit edildiğini, görevden alındıktan sonra ise ev hapsinde tutulduğunu iddia etmişti.

Suudi Arabistan eski Veliaht Prensi Muhammed bin Nayef, Haziran 2017'de görevden alınarak yerine Muhammed bin Selman atandı. Fotoğraf: Reuters[Suudi Arabistan eski Veliaht Prensi Muhammed bin Nayef, Haziran 2017'de görevden alınarak yerine Muhammed bin Selman atandı. Fotoğraf: Reuters]

Katar ile kriz

Selman döneminde yaşanan bir başka önemli gelişme petrol zengini Körfez bölgesinde yaşanan kriz ve Katar'a yönelik abluka. Suudi Arabistan, BAE, Bahreyn ve Mısır 5 Haziran 2017'de 'terörü desteklediği' gerekçesiyle Katar ile diplomatik ilişkilerini kesti. Deniz, hava ve kara ulaşım yollarını kapattığını duyurdu.

Bu iddiaları şiddetle reddeden Doha, Katar'a asker göndermeye hazır olduğunu açıklayan Türkiye'nin de desteğiyle krizin kritik aşamasını atlatmayı başardı.

ABD Başkanı Donald Trump, krizin ilk evresinde Twitter üzerinden yaptığı paylaşımlarla önce Suudi Arabistan'a örtülü destek vermişti. Ancak daha sonra ABD'den gelen tepkiler, Körfez İşbirliği Konseyine (KİK) üye ülkelerin arasındaki çatlağın giderilmesi ve ablukanın sona erdirilmesinden yanaydı.

BAE ve Suudi Arabistan başta olmak üzere Katar'a yönelik tecridi sürdüren ülkeler ile Doha arasında yürütülen çözüm arayışlarından sonuç alınamadı.

Kraliyet ailesini hizaya çekmek: Ritz Carlton tutuklamaları

Kral Selman bin Abdülaziz, Riyad Emiri olduğu dönemden beri disiplinli ve sert bir prens olarak ünlenmişti. Hatta The Washington Post'a göre, Selman, o dönemde resmi sarayında bir hapis inşa etmişti ve suç işleyen prensleri orada cezalandırıyordu. Aynı haberde Kral Selman'ın kraliyet ailesi içindeki anlaşmazlıklarda da belirleyici rol oynadığını ve bu durumlarda hakemlik yaptığı öne sürülüyor.

Ancak uzmanlara göre, Selman kral olduğunda, belki de ileri yaşı nedeniyle birçok kritik konuda tasarrufu MBS'ye devretti.

Kraliyet ailesinin içindeki 'rakipler'i saf dışı bırakmak bu meselelerden biriydi.

Suud ailesinin içinde büyük nüfuza sahip olduğu bilinen Prens Muhammed bin Nayef'i, ABD Başkanı Donal Trump'ın desteğiyle eledikten sonra veliaht koltuğuna oturan MBS bu sefer 'yolsuzlukla mücadele' gerekçesiyle kraliyet ailesinin birçok önemli ismini ve bazı büyük iş insanları Riyad'daki Ritz-Carlton otelinde toplu bir şekilde alıkoydu.

2017'nin ekim ayında davet edildikleri toplantıya katılmak için Ritz-Carlton oteline gelen çok sayıda prens ve iş insanı haftalar boyunca orada alıkoyuldu. Fotoğraf: Reuters[2017'nin ekim ayında davet edildikleri toplantıya katılmak için Ritz-Carlton oteline gelen çok sayıda prens ve iş insanı haftalar boyunca orada alıkoyuldu. Fotoğraf: Reuters]

2017'nin ekim ayında davet edildikleri toplantıya katılmak için otele gelen bu isimlerin bazıları günlerce, bazıları ise haftalarca orada tutuldu. 'Yolsuzlukla' elde ettikleri malvarlıklarının bir kısmını 'devlete iade etmeleri' istenen bu isimler ancak bunu kabul ettikten sonra özgürlüklerine kavuşabildi.

Bu isimlerin çoğu daha sonra otelde şantaj ve işkenceye uğradıkları iddialarını reddetse de batı merkezli birçok medya kuruluşu hukuk dışı uygulamaların yaşandığını öne sürmüştü.

Ritz-Carlton olayından sonra Kral Selman ve Veliaht Prensi MBS, kraliyet ailesinin içinde gücünü büyük ölçüde konsolide etti ve muhalif sesleri susturdu. Bu durum 2020'ye kadar öyle devam edecekti. Fakat 2020'nin mart ayında batı merkezli bazı medya kuruluşu, 'darbe planladıkları' gerekçesiyle, kralın kardeşi Ahmet bin Abdülaziz ve eski veliaht prensi Muhammed bin Nayef başta olmak 20'ye yakın prens ve çok sayıda bürokratın tutuklandığını öne sürmüştü.

Ülkede 'reform' rüzgarları

Suudi Arabistan, hiçbir zaman insan hakları konsunda yol katetmiş bir ülke olarak öne çıkmasa da petrol zengini ülkedeki yüksek refah düzeyi sayesinde halk nezdinde geniş bir toplumsal memnuniyetsizlik durumundan bahsetmek yakın bir zamana kadar pek mümkün değildi. Bu durum, 2011'de Orta Doğu'da 'Arap Baharı' adıyla bilinen halk ayaklanmaları süreciyle birlikte kısmen değişti.

Mutlak monarşi ile yönetilen ülkedeki 'utangaç' reform talepleri yükselmeye başlayınca Kral Abdullah, kesenin ağzını açmış, işsiz ve yoksul kesimlere yaklaşık 29 milyar dolarlık ödenek ayırmıştı. Ayrıca kadınlara yerel seçimlerde seçme, seçilme ve Şura Meclisinde yer alma haklarını tanımıştı.

Suudi Arabistan ve BAE, monarşilerine tehlike olarak gördükleri bölgedeki demokratikleşme çabalarını baltalamak için milyarlarca dolar harcadı. Mısır ve Sudan'da askeri darbeleri finanse ederken kanlı bir iç savaşa sürüklenen Suriye ve Libya'da demokratik yönetimin ortaya çıkmaması için müdahalelerini sürdürdüler.

Kral Selman yönetime geldiği 2015'ten bu yana tıpkı Kral Abdullah'ın yaptığı gibi Suud ailesinin otoritesini zedeleyebilecek reformlardan kaçındı. Genç Veliaht Prens Muhammed bin Selman ise muhafazakar yapıya sahip ülkede sosyal ve ekonomik 'modernleşme' planlarını devreye soktu. Kadına araba kullanma hakkı tanındı. Ülkede daha önce yasak olan sanat ve eğlence etkinlikleri düzenlenmeye başlandı. Ülkede ilk kez sinema salonları açıldı.

İnsan hakları ihlalleri ve Cemal Kaşıkçı cinayeti

Ancak bu 'reform' iddialarının karşısında, ülkede ciddi derecede artan insan hakları ihlalleri ve eleştirel seslere karşı baskıcı bir rejim yükseliyordu.

Suudi Arabistan hapishanelerinde tutulan kadın hakları savunucusu Luceyn Hazlul. Fotoğraf: Reuters[Suudi Arabistan hapishanelerinde tutulan kadın hakları savunucusu Luceyn Hazlul. Fotoğraf: Reuters]

Hapse atılan çok sayıda insan hakları savunucusu, avukat ve sivil toplum aktivistinin işkenceye maruz kaldığı ve adaletsiz mahkemelerde yargılandığı iddiaları üzerine Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Konseyi Riyad’a ağır eleştiriler yöneltti.

Luceyn Hezlul, Semer Bedevi, Nevf Abdülaziz gibi çok sayıda kadın hakları savunucusunun yanı sıra onay görmeyen din adamları ve kanaat önderleri de hala hapiste tutulmaya devam ediyor.

Ülkenin içinde git gide daralan özgürlük alanı karşısında yurt dışında yaşamayı tercih eden gazetecileri, aktivistleri ve eski yetkilileri korkutmak ve onların ülkeye iadesini sağlamak için ayrı bir çabaya girildi.

Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı kraliyet ailesine yakın, içeriden biri olarak, genç veliahdın politikalarına yönelik yapıcı eleştirilerinin bedelini ağır ödedi.

Suudi Gazeteci Cemal Kaşıkçı, ülkesinin İstanbul'daki büyükelçisinde bir suikast timi tarafından hunharca katledildi. Fotoğraf: Reuters[Suudi Gazeteci Cemal Kaşıkçı, ülkesinin İstanbul'daki büyükelçisinde bir suikast timi tarafından hunharca katledildi. Fotoğraf: Reuters]

Yazı yazmaktan men edildikten sonra ABD'ye kaçan ve orada The Washington Post'ta yayımladığı köşe yazılarında Veliaht'a eleştirilerini sürdüren Suudi gazeteci, İstanbul'daki Suudi Arabistan Başkonsolosluğu binasında bir suikast timi tarafından katledildi, cenazesinin akıbeti ise hala aydınlanmadı.

Sıradaki Haber
Japonya ekonomisi ikinci çeyrekte yıllık yüzde 27,8 daraldı
Yükleniyor lütfen bekleyiniz