Parçalı Bulutlu 18.6ºC Ankara
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Düzce
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • İstanbul
  • İzmir
  • Kahramanmaraş
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kilis
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Şanlıurfa
  • Şırnak
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak
Dünya
TRT Haber 30.10.2023 11:26

Mısır ve Ürdün'ün endişeleri nereye varır?

İsrail’in 7 Ekim’de Gazze’ye başlattığı saldırılar, bölgede sessiz akan nehirleri hareketlendirdi. İsrail’in Mısır ile 1978’de, Ürdün ile ise 1994’te imzaladığı anlaşmalar, bugünlerde çokça tartışılıyor.

Mısır ve Ürdün'ün endişeleri nereye varır?

İsrail’in 7 Ekim’den bu yana Gazze Şeridi’ne düzenlediği ağır saldırılar çevre ülkelerde büyük bir tepki doğurdu. Her ne kadar bölge ülkelerinin yönetimleri diplomatik temaslarla sınırlandırsa da tepkilerini, hem Mısır hem de Ürdün’de Tel Aviv yönetimine karşı öfke hiç olmadığı kadar yüksek.

Ürdün’de İsrail Büyükelçiliği sürekli olarak protestocuların hedefinde. Ayrıca başkent Amman başta olmak üzere birçok şehirde yüzbinler Gazze’ye destek vermek için sokaklara çıkıyor.

Fotoğraf: AA[Fotoğraf: AA]

Mısır’da da durum farklı değil. Uzun bir süredir siyasi protestoları görmenin mümkün olmadığı ülkede halk ilk defa başkent Kahire’deki meşhur Tahrir Meydanı’nda Gazze için toplandı.

1948, 1967 ve 1973’te İsrail ile savaşmış Mısır ile Ürdün’den yükselen rahatsızlık, Gazzelilerin göçe zorlanması politikası ile yönetim katlarına da yükseldi.

Zira gerek Birleşmiş Milletler (BM) gerekse de Arap Ligi’nde diplomatik çalışmalar yürüten iki ülke, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun “zorunlu göç” politikasına tepki verdi.

Şimdi gelin, iki ülkede de İsrail’e karşı artan tepkinin nedenlerine yakından bakalım…

Ürdün ne düşünüyor?

İlk önce nüfusunun yaklaşık yarısı Filistinlilerden oluşan Ürdün’e bakalım.
Kurulduğu günden itibaren Filistin meselesinin içerisinde olan Ürdün, hem iç hem de dış politikasını bu soruna göre dizayn etmek zorunda kalıyor. Öyle ki, uzmanlar krallığın en önemli güvenlik sorunu olarak İsrail-Filistin çatışmasını gösteriyor.
Gazze’ye 7 Ekim’den bu yana gerçekleşen saldırılar Amman’dan yakından takip ediliyor. Zira mecrasından çıkacak bir çatışmanın en fazla Ürdün’ü etkileyebileceği düşünülüyor.

Dolayısıyla İsrail’in Gazze’de sürdürdüğü “katliam politikası” Ürdün için büyük bir endişe kaynağı. İç istikrarı için Gazze’yi yakından takip eden Amman’ı endişelendiren tek konu çatışmaların yayılması değil.

Tarihi Filistin topraklarından Ürdün’e başlayacak yeni bir göç dalgası da oldukça endişe verici olarak görülüyor. Esasen Netanyahu’nun Gazze için “zorunlu göç” açıklaması ve politikası, ilk bakışta Amman’ı doğrudan etkileyebilecek bir durum değil.

Fotoğraf: AA[Fotoğraf: AA]

Ancak Kral Abdullah Filistinli mültecilerin Mısır'a ya da Ürdün’e gönderilmesinin kendileri için "kırmızı çizgi" olduğunu kuvvetli bir şekilde vurguladı.

Zira Ürdün, Gazze’de yaşayan Filistinlilerin Sina’ya yerleştirilmesinin, Batı Şeria’da yaşayan Filistinlilerin Ürdün’e gönderilmesine emsal teşkil edebileceğini düşünüyor. Ürdün yönetimi, böylesi bir nüfus transferini ülkenin ulusal güvenliğine ve siyasi istikrarına karşı "varoluşsal bir tehdit" olarak görüyor.

Ürdün Dışişleri Bakanı Eymen Safedi Kral Abdullah’tan bir adım daha ileri giderek Batı Şeria’da yaşayan Filistinlilerin Ürdün’e itilmesini "savaş sebebi" olarak değerlendirdi ve Ürdün’ün bu konudaki kararlılığını açık bir şekilde ortaya koydu.

Ancak Ürdün için “kırmızı çizgi” olarak görülen konu İsrail sağının dünden bugüne tarihi Filistin topraklarını işgal için öne sürdükleri teorinin en temel maddesi.

Tarihi Filistin'in dışında (Ürdün ya da Sina'da) bir Filistin devleti kurma fikrinin İsrail düşünce dünyasında uzun bir geçmişi var. “Ürdün Filistin'dir” ifadesi, onlarca yıldır İsrail sağının sloganıydı.

Sina Yarımadası için de paralel öneriler var.

Mısır ne düşünüyor?

Halihazırda Gazze’nin İsrail’in kontrolü dışında tek bir sınır kapısı var. Refah Sınır Kapısı. Bu kapı, Mısır’ın Sina Yarımadası’na açılıyor. Yani Gazze’den başlayacak kitlesel bir göçün zorunlu güzergahı Sina.

İsrail her ne kadar daha sonra Gazzelilerin sürgün edilmesi gibi bir düşüncesinin olmadığını söylese de pratikte uyguladığı yöntemler, tam tersine işaret ediyor.
Bu durum ve Gazze’deki gelişmeler Kahire’de yakından takip ediliyor. Mısır yönetimi konuya hem göç hem de ulusal güvenlik penceresinden bakıyor.

Uzmanlara göre Gazze, İsrail ile Mısır arasında tampon bölge görevi görüyor. Mısır, Gazze’yi topraklarına taşıyarak Sina Yarımadası’nı tampon yapmak istemiyor.

Kahire ayrıca bölgede tırmanacak gerginliğin kendi iç güvenliğine etki etmesinden endişe ediyor.

Mısırlı yetkililere göre, yerinden edilme çağrıları, Gazze Şeridi'ni nüfusundan arındırmayı ve Filistin davasını tasfiye etmeyi amaçlıyor. Zira tarihi Filistin topraklarından göç edenlerin bir daha geri dönme şanslarının olmadığı geçmişte yaşanan örneklerden dolayı çok iyi biliniyor.

Grafik: TRT Haber[Grafik: TRT Haber]


İsrail hükümetinin Gazze'deki bir milyonu aşkın Filistinliye verdiği Mısır sınırına gitmeleri emrini değerlendiren Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi, Filistinlileri topraklarından Sina ya da başka bir yere sürmeye yönelik her türlü girişimi reddettiklerinin altını çizdi.

"Gazze'de şu an yaşanan, sivilleri Mısır'a göçe sürükleme girişimidir. Filistinlilerin topraklarından sürülmesini reddediyoruz."

Gazze halkının Mısır'a kitlesel göçe zorlanması fikrine sert tepki gösteren Mısır lideri, bunu, "Batı Şeria'dan Ürdün'e yaşanacak benzer bir göçün" de ilk adımı olarak değerlendirdi.

Mısır lideri Sisi, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Gazzelileri Mısır'a gitmeye zorlama fikri, İsrail tarafından işgal edilen Batı Şeria'da yaşayan Filistinlilerin de benzer şekilde yerlerinden edilmesine yol açacak ve bu bir Filistin Devleti kurulmasını imkansız hale getirecektir."

Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi, Gazze Şeridi’ndeki askeri operasyonların devam edeceği ve bunların kontrolden çıkabilecek güvenlik ve askeri etkileri olacağı konusunda da uyardı.

Fotoğraf: AA[Fotoğraf: AA]

Filistinlileri Sina’ya sürmenin savaşı oraya taşımak anlamına geleceğine dikkat çekti.

“Bu, İsrail’e yönelik saldırıların Mısır topraklarına kaydırılması anlamına geliyor” diyen Sisi, Gazze Şeridi’ndeki kuşatmanın nihai amacının Filistinlileri Mısır’a nakletmek olduğunu vurguladı.

Mısır Cumhurbaşkanı Sisi’nin sözlerinden de anlaşılabilecek endişe ve rahatsızlık, iki ülkeyi uzun bir aradan sonra karşı karşıya getirebilir.

Tel Aviv, Mısır ile 1978’de imzalanan Camp David Anlaşması, Ürdün ile ise 1994’te imzalanan Vadi Araba Anlaşması’ndan beri yakın ilişkilere sahip.

Öyle ki, İsrailli yönetici elitlerinin zaman zaman yaptığı açıklamalar, Tel Aviv’in Amman ve Kahire’nin istikrarına büyük bir önem atfettiğini gösteriyor.

Mısır ile Ürdün, Gazze’de ateşkesin sağlanması, Gazzelilerin zorunlu bir göçe maruz bırakılmaması ve bölgede artan tansiyonun düşürülmesi konusunda diplomatik çabalarını sürdürüyor.

Kahire, daha önceki çatışmalarda görüldüğü üzere İsrail ve Hamas üzerindeki etkisini ateşkese çeviremiyor. Her iki aktörle de görüşebilen Mısır, geçtiğimiz yıllarda arabuluculuk rolünü etkin şekilde kullanıyordu.

Bu durum, devam eden saldırılara ve muhtemel senaryoya Kahire’nin etki gücünü oldukça kısıtlıyor. Benzer bir durum Amman için de geçerli.

Ne İsrail ne de Hamas üzerinde güçlü bir etkisi bulunmayan Ürdün, çatışmaların seyrini etkilemekten oldukça uzak.

Sonuç olarak Gazze saldırıları, iki ülke içinde de İsrail ile barışı sağlayan Camp David ve Vadi Araba Anlaşmaları tartışmalarını yeniden başlattı.
 

Sıradaki Haber
İsrail, Gazze Şeridi'ne düzenlediği saldırılarda 14 Filistinliyi daha öldürdü
Yükleniyor lütfen bekleyiniz