Çok Bulutlu 21.1ºC Ankara
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Düzce
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • İstanbul
  • İzmir
  • Kahramanmaraş
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kilis
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Şanlıurfa
  • Şırnak
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak
Gündem
TRT Haber 12.08.2022 12:00

Uluslararası hukukun yeni çıkmazı: Otonom silahlar

Teknolojideki ilerlemeler harp sahasında da ciddi bir değişimler getirdi… İnsansız sistemlerin öne çıktığı bu dönemin ardından sıkça konuşacağımız başlıklardan biri de otonom silah sistemleri. Yapay zeka ile hareket eden bu silahların hatalı bir işe imza atmaları halinde kimin sorumlu olacağı meselesi uluslararası hukukun yeni çıkmazı olabilir...

okuma süresi
Okuma süresi
Uluslararası hukukun yeni çıkmazı: Otonom silahlar

Saatin 06.15’i göstermesiyle birlikte alarm çaldı. Her sabah olduğu gibi hazırlanıp evden çıktığında gün henüz ağarmıştı. Önce birkaç ısınma hareketi yaptı. Sahilde koşusunu tamamlayıp ofise geçtiğinde kahvesi hazırdı.

Önündeki ekranlar açılana kadar kahvesinden bir yudum aldı. O sırada son onay da gelmişti. Bir süre ekrana baktıktan sonra önündeki kırmızı tuşa bastı. Ekranda büyük bir toz bulutu görüldü. Az önce dünyanın en çok aranan teröristlerinden birini öldürmüştü. Operatörü olduğu SİHA görev üssüne dönerken, o da öğlen yemek yiyeceği restoranda rezervasyon yaptırmak için çoktan telefonuna sarılmıştı…

Silahlı insansız hava araçları son yıllarda en dikkat çekici platformlardan biri haline geldi.[Silahlı insansız hava araçları son yıllarda en dikkat çekici platformlardan biri haline geldi.]

Son yıllarda özellikle üst düzey teröristlerin etkisiz hale getirilmesinde en önemli platformlardan biri hiç şüphesiz SİHA’lar… Yukarıdaki kurguya çok benzer hikayelerin yaşanması pek de zor değil. Her ne kadar insansız sistemler ön plana çıksa da aslında geri planda çok daha farklı bir gelişmenin ayak seslerini de duyuyoruz. Otonom silah sistemleri…

Peki gerek örnekte anlattığımız SİHA operatörü gerek yakın gelecekte sıkça göreceğimiz otonom silah sistemleri… Bu platformların katıldığı operasyonlar sırasında bir hata olsa ve suçsuz biri yanlışlıkla vurulsa? Ya da teröristle birlikte masum siviller de öldürülürse? Veya yüz tanıma sistemine sahip SİHA’lar kırmızı kategorideki bir teröristi tanımladığı anda kimseden emir almadan ateş etse ve o operasyonda çevrede bulunanlar da hayatını kaybetse?

Doç. Dr. Gökhan Güneysu, Anadolu Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde Milletlerarası Hukuk Anabilim Dalı Öğretim Üyesi. Ülkemizde otonom silahların hukuki boyutunu çalışan ender isimlerden. Biz de hem yukarıdaki sorularımıza cevap bulabilmek hem de sürecin diğer boyutlarını öğrenebilmek için Güneysu ile bir araya geldik…

Otonom silahların masum sivilleri öldürmesi durumunda hukuken kimin sorumlu olacağı meselesi güncelliğini koruyor.[Otonom silahların masum sivilleri öldürmesi durumunda hukuken kimin sorumlu olacağı meselesi güncelliğini koruyor.]

“SİHA’lar ve otonom silah sistemleri aynı şeyler değil”

Sohbetin başında hem SİHA’lar hem de otonom sistemlerden birlikte bahsedince Doç. Dr. Güneysu’nun bu ikisinin kesinlikle farklı şeyler olduğu ve ayrı ayrı ele alınması gerektiği uyarısıyla karşılaşıyoruz.

Günümüzde kullanıldığı şekliyle SİHA’ların esasen uzaktan kontrol edilen, otonomi özelliği olmayan veya varsa bile bu özelliği genellikle kullanılmayan savaş araç-gereçleri olarak tanımlıyor Güneysu.

Otonom silahlara geçmeden önce işin SİHA boyutunu detaylandırmak istiyoruz. ABD’nin Afganistan ya da Irak gibi yerlerde yaptığı SİHA operasyonlarında üst düzey teröristle birlikte çoğu zaman onların aile üyelerinin kimi zaman da diğer sivil masumların öldüğü operasyonlara imza attığını biliyoruz.

Uluslararası hukukun yeni çıkmazı: Otonom silahlar

“İnsansız araç da olsa pilotun sorumluluğu devam ediyor”

Net bir sorumuz var. Böyle bir durumda SİHA operatörü hukuken ne kadar sorumlu?

“Otonom çalışmayan bir SİHA kullanarak savaşa katılan askeri personelin yani operatörün silahlı çatışmalara uyma konusundaki yükümlülüğü devam ediyor” yanıtını veriyor Güneysu.

Bu sistemleri kullanırken hukuka aykırı olarak, örneğin sivilleri katleden bir operatörün savaş suçu işlediği konusunda herhangi bir şüphe olmaması gerektiğini öğreniyoruz. Hukuken, SİHA kullanan operatör ile piyade tüfeği kullanan asker arasında en ufak bir farklılık söz konusu değilmiş“ Savaş hukukunun bütün ilkeleri operatör için de uygulanır.” diyor Güneysu.

Bu ilkeleri kısaca hatırlatalım… Ayrımda bulunma ilkesi, orantılık ilkesi, askeri gereklilik ilkesi bunların başlıcaları. Ayrımda bulunmada kastedilen, çatışma sırasında askeri hedef ve personel ile sivil şahıs ve nesneler arasında ayrımda bulunmak zorunluluğu. Bir sivil şahıs veya obje direkt olarak bir saldırının hedefi olamıyor.

Doç. Dr. Gökhan Güneysu farklı bir pencere daha açıyor. ‘Sivil statüsünün kaybı’ tabirini kullanıp, “Örneğin bir ibadethane askeri bir karargaha dönüştürülürse, bu andan itibaren askeri bir hedef haline gelir. Orantılık ise askeri hedefe doğru olarak yöneltilmiş bir saldırının sivil şahıs ve nesneler üzerindeki yan etkisinin nazara alınmasını emreder. Çok küçük bir askeri kazanım için, örneğin, binlerce sivilin ölümüne neden olunması bu ilke ile engellenmek istenmiştir” ifadesini kullanıyor.

Güneysu’nun anlattıklarından, sayılan ve sayılmayan tüm hukuk kurallarının operatörler için de aynı şekilde uygulanacağını anlıyoruz. Uzaktan kumanda edilse dahi esasen neden olunan tahribatın direkt operatöre atfedilebilir olduğunu öğrenip, madalyonun ‘otonom silah sistemleri’ tarafını çeviriyoruz.

Fahrizade'ye 13 kurşun isabet etmiş ancak yanında oturan eşinin burnu bile kanamamıştı.[Fahrizade'ye 13 kurşun isabet etmiş ancak yanında oturan eşinin burnu bile kanamamıştı.]

İşler giderek çetrefilli bir hal alıyor

İran nükleer programının kilit isimlerinden Muhsin Fahrizade suikastında yapay zekaya sahip silahın kullanıldığı tezi ne doğrulandı ne de yalanlandı. Ancak bu tür işlerde ‘yalanlanmayan’ hususların aslında ‘doğrulandığı’ da kabul edilir.

Fahrizade suikastında yapay zekaya sahip bir tüfek kullanılmıştı. Benzer bir durum SİHA’lar için de gelişebilir ve bir süre sonra otonom SİHA’ların rol oynadığı operasyonları görebiliriz.

“Bahsettiğiniz olay gerçekleştiğinde mesele daha çetrefilli hale gelecek. Çünkü kurallara aykırı olan fiiller bir insana atfedilebilir olmayacak” diyor Doç. Dr. Güneysu ve devam ediyor:

“Otonom sistemleri, bir kez çalıştırıldıktan sonra başkaca bir insan komut veya girdisi olmadan askeri anlamda kritik görevleri ifa edebilen savaş araçları olarak tanımlamak mümkün. Bunların illa SİHA olması da gerekmez. Deniz ortamında kullanılacak otonom sistemlerin geliştirilmesine çalışıldığını biliyoruz. Aynı şekilde karada çalışan otonom sistemler de mevcut.

Burada, askeri personelin bir otonom silahı ateşledikten sonra o sistem üzerinde kontrolünü devam ettirmeyeceği tezini iyi algılamak gerek. Sonuçları öngörülemez bir kullanımdan bahsediyoruz. Bu, piyade tüfeği veya standart SİHA’dan farklı bir durum. Otonom sistemin nerede ve kime saldıracağı önceden bilinemez.”

Uluslararası hukukun yeni çıkmazı: Otonom silahlar

Hukuken kim sorumlu?

Düşman askerine saldırması amacıyla gönderilen bir sistemin, esas nedeni ne olursa olsun, muharip olmayan sivillere saldırması halinde cezai olarak kimi sorumlu tutmamız gerekir?

Güneysu, bu sorumuza yanıt verirken, silahı aktive eden askerlerin sorumluluğundan bahsetmemenin pek de mümkün olmayacağı görüşünü paylaşıyor. Ama bir parantez açıyor. Eğer sistem bu hatayı, diyelim ki bir sensör arızası nedeniyle yapmışsa ve görevliler o sensörün bozuk olduğunu biliyorsa, o zaman sorumluluk doğabileceğini vurguluyor.

Günümüzde uluslararası ceza hukukunun otonomiden kaynaklanan problemler karşısında yeterli bir çözüm sunmasının pek olası görünmediğinden bahsediyor Doç. Dr. Gökhan Güneysu ve sözlerini şöyle tamamlıyor:

“Belki de bu nedenle büyük devletler otonomi konusunda ciddi harcamalar yapıyor. Savaş hukuku kuralları, insanları muhatap alır ve insancıl değerleri korur. Robotik savaşların neden olacağı karmaşa karşısında çaresiz kalması gerçekçi bir beklentidir.

Bununla beraber; devlet sorumluluğu konusunda biraz daha iyimserim. Söz konusu sistemi kullanan devlet hangisiyse, o devletin sorumluluğunu kabul etmek akla yakın bir çözüm. Ancak burada da devletlere çok ciddi yaptırımlar olmadığını görüyoruz.

Kanaatimce, devlet sorumluluğu cihetine gitmeden önce esasen ciddi insani ve hukuki riskleri de beraberinde getirecek olan otonom sistemlerin topyekûn yasaklanması opsiyonu tartışılmalı. Yeni Zelanda, Brezilya gibi bu yasağı savunan devletler de var. Ancak, görünen o ki siyasi, askeri ve ekonomik güce sahip devletler, silah teknolojisinde otonomi fikrine sıcak bakmaya devam edecek. Dolayısıyla gerçekçi beklenti bu sistemlerin üretimin ve geliştirilmesinin devam edeceği şeklinde olmalı.

Robot savaşçılar meselesi henüz filmlerdeki seviyede olmasa da yakın gelecekte bu noktaya ulaşmaları pek de sürpriz olmaz.[Robot savaşçılar meselesi henüz filmlerdeki seviyede olmasa da yakın gelecekte bu noktaya ulaşmaları pek de sürpriz olmaz.]

Otonom sistemler şu an için filmlerden bildiğimiz Cyborglar veya Terminatör seviyesinde değil. Bununla beraber, yapay zeka çalışmaları hızla devam ediyor. ABD, Çin ve Rusya Federasyonu gibi devletler otonomiye ciddi bütçeler ayırıyor. Kısa bir zamanda o seviyelere ulaşılmayacağının garantisini kim verebilir?

Eğer otonom sistemleri yaygın olarak kullanan ordular ortaya çıkarsa, bu uluslararası ilişkilerde savaşa başvurulmasını destekleyecek bir atmosferin yaratılması anlamına gelebilir. Bu teknolojiye sahip olanlar için savaşlar artık daha ucuz hale gelir. Ekonomik ve siyasi bağlayıcılık azalır.

Bu teknolojiye sahip olmayanlar için ise daha karanlık bir dünya nizamından bahsetmek olasıdır. Bu nedenlerle, Türkiye Cumhuriyeti de bu alanda çalışmalar yapmaya devam etmeli. Büyük güç asimetrisisin zayıf tarafında kalmak milli bağımsızlık için büyük bir tehlike.”

Sıradaki Haber
İstanbul'da yakalanan terörist, Karayılan ile irtibatını anlattı
Yükleniyor lütfen bekleyiniz