Çok Bulutlu 26.4ºC Ankara
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Düzce
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • İstanbul
  • İzmir
  • Kahramanmaraş
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kilis
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Şanlıurfa
  • Şırnak
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak
Dünya
TRT Haber 28.03.2022 09:31

Şarm El-Şeyh’te yeni bir koalisyon mu kuruldu?

Mısır Cumhurbaşkanı Sisi, İsrail Başbakanı Bennett ve BAE Veliaht Prensi Zayed’in Şarm Eş-Şeyh’te buluşması, bölgede yeni bir koalisyon mu kuruluyor iddialarını gündeme getirdi. Bu görüşmeye ve muhtemel sonuçlarına yakından baktık.

okuma süresi
Okuma süresi
Şarm El-Şeyh’te yeni bir koalisyon mu kuruldu?
[Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi, İsrail Başbakanı Neftali Bennett ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) Veliaht Prensi Muhammed bin Zayed. Fotoğraf: Reuters]

Dünya, Şubat ayı sonlarında patlak veren Rusya-Ukrayna savaşına odaklanmışken, Ortadoğu’da başka bir gündem daha vardı. Bu gündem Mısır’ın turizm kenti Şarm Eş-Şeyh’te gerçekleşen zirveydi.

Toplantı, Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi, İsrail Başbakanı Neftali Bennett ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) Veliaht Prensi Muhammed bin Zayed’i bir araya getirdi. 1980’li yıllarda ABD’nin aracılığıyla İsrail ile normalleşen Mısır’dan yaklaşık 60 yıl sonra (2020’de) Körfez’in önemli ülkelerinden BAE, İsrail ile resmi ilişkileri başlatmıştı.

Şüphesiz bugüne kadar üç lider birçok kez ayrı ayrı görüşme gerçekleştirdi ancak 3 lideri bir karede toplayan görüşme geçtiğimiz hafta gerçekleşti. Gerek Batı basınında gerekse de İsrail basınında görüşmenin içeriğine dair birçok görüş paylaşıldı.

Rusya ile Ukrayna arasındaki savaş, Avrupa’da ve dünyanın diğer bölgelerinde petrol ve doğalgaz arzı konusunda tartışmaları yeniden gündeme getirirken ABD, petrol arzı konusunda arayış içerisine girdi. Rusya’ya uygulanacak en etkili yaptırımlardan biri olması beklenen petrol ve doğalgaz, gelişmiş ülkelerin hem kaynak çeşitliliği hem de enerji arz güvenliği konusundaki zaaflarını da ortaya çıkardı.

Savaşın doğurduğu bu yeni durum, önemli petrol ve doğalgaz kaynaklarına sahip ama Batı (ABD) ile ilişkileri sorunlu iki ülkeyi, İran ve Venezuela’yı diplomasi sahnesine çıkardı. İlk bilgiler Venezula’dan geldi. Mart ayı başlarında ABD’li resmi bir heyet ülkeyi ziyaret etmiş ve Devlet Başkanı Nicolas Maduro ile görüşmüştü. Beyaz Saray, görüşmelerde enerji tedarik konusunun gündeme geldiği açıkladı.

İkinci gelişme ise, beklenildiği gibi İran tarafında yaşandı. Şöyle ki, 2015 yılında İran'ın Birleşmiş Güvenlik Konseyi'nin beş daimi üyesi olan ABD, İngiltere, Fransa, Rusya ve Çin'in yanı sıra Almanya ve Avrupa Birliği ile yaptığı nükleer anlaşma sonucu İran'ın uranyum zenginleştirme faaliyetlerinin sınırlandırılması karşılığında yaptırımların hafifletilmesi üzerinde anlaşılmıştı. Ancak eski ABD Başkanı Donald Trump, 2018'de anlaşmadan tek taraflı çekilmişti.
ABD'nin çekilmesi sonrasında anlaşmanın yeniden canlandırılması için bir süredir Uluslararası Atom Enerjsi Ajansı'nın (IAEA) merkezinin yer aldığı Avusturya'nın başkenti Viyana'da müzakereler yürütülüyor.

İşte, Rusya-Ukrayna savaşı bu müzakerelere ivme kazandırdı. ABD ve İran tarafından biran önce anlaşmaya varılması noktasında açıklamalar yapıldı, Almanya’nın yeni Şansölyesi de ilk İsrail ziyaretinde bunu dile getirdi.

"Şimdi iyi ve makul bir çözümü temsil eden bir şeye nihayet evet deme zamanı"

İki tarafın da hazır olduğu anlaşma için görünen tek engel Rusya’nın sürpriz şartları.. Henüz net olarak kamuoyu bilmese de Rusya, Ukrayna savaşı dolayısıyla uygulanan yaptırımların İran ile ilişkilerine zarar vermemesini istiyor. Müzakerelerin bir sonuca ulaşmasının yakınlaştığı bir dönemde Rusya’nın böyle bir talepte bulunması, müzakerelere engel koyma olarak değerlendiriliyor.

Şarm Eş-Şeyh’te bir araya gelen üç liderin ayrı ayrı ajandasının olduğu bilinse de, kuzeyde devam eden savaşın doğurmaya başladığı sonuçlara hazırlanmak istedikleri biliniyor. İsrail, muhtemel bir nükleer anlaşmanın İran’ın nükleer güç elde etme çalışmalarına büyük katkı sunacağını dile getiriyor ve bunu kendisi için doğrudan bir tehdit olarak görüyor.

Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi, İsrail Başbakanı Neftali Bennett ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) Veliaht Prensi Muhammed bin Zayed. Fotoğraf: Reuters[Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi, İsrail Başbakanı Neftali Bennett ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) Veliaht Prensi Muhammed bin Zayed. Fotoğraf: Reuters]

BAE, 2015’ten beri savaştığı Yemen’de İran destekli Husi güçlerin doğrudan ve artarak devam eden tehdidi altında.. Son olarak yerel medyada, Husi füzelerinin Abudabi’ye hem de Dubai Expo sürerken düştüğü öne sürüldü. Mısır ise, dünyanın en büyük hububat üreticileri olan Rusya ve Ukrayna’daki krizden doğrudan etkilenme tehlikesiyle karşı karşıya.

Her ne kadar, Körfez ülkelerinin güvenliğini kendi güvenliğinden ayrı görmediğini iddia etse de Mısır, Suudi Arabistan ve BAE’nin Yemen’de İran destekli Husilere karşı mücadelesine destek vermiyor. Ancak, her iki ülke için de (BAE ve İsrail) Mısır’ın istikrarı oldukça önemli. Dolayısı ile temel gıda ürünlerindeki artışı engellemek için Mısır'a yardım konusunda bir arayış içerisindeler.

Öte yandan İran Devrim Muhafızları’nın ABD’nin terör örgütleri listesinden çıkarılmasının düşünülmesi de 3 ülkenin önemli bir ortak gündemi.
Bazı temel motivasyonlarını sıraladığımız Şarm Eş-Şeyh görüşmesi için İsrail’in Haaretz Gazetesi’nde de Mısırlı kaynaklara dayandırılan bir analiz yayımlandı. Yazıda, üç liderin bir araya geldiği toplantının bölgede ABD desteğiyle İran karşıtı bir koalisyon kurma amacı taşıdığı öne sürülüyor.

Tamamen gizlilik içinde ayarlanan görüşmenin, petrol üretimini artırmasını isteyen ABD ile BAE arasındaki buzları eritme çabalarıyla eş zamanlı olarak gerçekleştiği de vurgulanıyor.

İsrail için “istikrar yapıcı güç” ifadelerinin kullanıldığı yazıda, buğdayın %85’ini Rusya ve Ukrayna’dan alan Mısır için altarnatif kaynakların bulunması konusunda çalışıldığı da ifade ediliyor. Mısırlı kaynaklar, görüşmenin 3 ana konuya odaklandığını söylüyor.

-Nükleer Anlaşmaya karşı bir cephe oluşturmak ve itiraz mesajını ABD’ye iletmek.
-Suriye’nin İran ekseninden uzaklaştırılması
-Ukrayna-Rusya savaşının yansımaları ve enerji güvenliği

Konuyla ilgili bir analiz de İngiliz Financial Times Gazetesinde yayımlandı. “İran’ın Ortadoğu’daki düşmanları safları sıklaştırıyor” başlığıyla yayımlanan yazıda, nükleer anlaşma ihtimali Mısır, İsrail ve BAE’yi safları sıklaştırma konusunda uyardığı ve muhtemelen İran karşıtı gruba Muhammed bin Selman’ın da katılabileceği öne sürüldü. Öte yandan İran Devrim Muhafızları’nın bölgede gerginliği artırmaması şartıyla terör örgütleri listesinden çıkartılması da 3’lü zirvenin önemli bir maddesiydi.

Ortadoğu’da yeni sürecin başlangıcı olarak adlandırılan Şarm Eş-Şeyh görüşmesinin temel motivasyonlarını ve muhtemel çıktılarını Erdek Meslek Yüksekokulu, Yönetim ve Organizasyon Bölümü öğretim görevlisi, Uluslararası İlişkiler Uzmanı Dr. Ceyhun Çiçekçi ile konuştuk.

Erdek Meslek Yüksekokulu, Yönetim ve Organizasyon Bölümü öğretim görevlisi, Uluslararası İlişkiler Uzmanı Dr. Ceyhun Çiçekçi[Erdek Meslek Yüksekokulu, Yönetim ve Organizasyon Bölümü öğretim görevlisi, Uluslararası İlişkiler Uzmanı Dr. Ceyhun Çiçekçi]

Bilindiği üzere 3 liderin görüşmesi Beşşar Esed’in BAE’ye düzenlediği sürpriz ziyaret sonrasında gerçekleşti…

"Amerikan geri çekilmesinin sembolik bir ifadesi"

Ceyhun Çiçekçi, Esad’ın hem Rusya hem de İran’ın desteğiyle ayakta kalmış olmasının ona yeniden bir oyuncu kimliği sağladığını anımsatarak, “Her ne kadar Amerikan/Batı merkezli dünyada karşılığı henüz olmasa da Esad, bölgesel düzeyde güç dengelerini Rusların kotardığı jeopolitik bir atmosferde önem kazanıyor. Ayrıca Amerikan geri çekilişinin de sembolik bir ifadesi olarak okunabilir, Esad’ın BAE ziyareti” ifadelerini kullanıyor.

Gerçekleşen ziyaretin ve üçlü toplantının Suriye’nin İran ekseninden uzaklaştırılmasına dair bir intiba oluşturduğunu dikkat çeken Çiçekçi sözlerine şöyle devam ediyor;

“Esad’ı İran’dan uzaklaştırmak ise başlı başına problemli bir süreç, varsa şayet böyle bir hedef, oldukça zor bir misyon bu. Sadece İsrail özelinde bakılsa bile uzun yıllardır Suriye topraklarının ve buradaki İran uzanımlı varlıkların hedef alındığını biliyoruz. Ayrıca Golan Tepeleri’nin ilhakı da başlı başına bir sorun olarak orta yerde duruyor.

Bu mazi, kısa süre içerisinde büyük dönüşümler üretmeye engel teşkil edebilir ama Arap dünyası içerisinde kendisine yeniden bir konum verilmesine engel değil elbette. Fakat Ortadoğu siyasetinin büyük dönüşümlere gebe olduğu ve hızlı değişimlerin yaşandığı bir süreç içerisinde Esad’ın “normalize” edilmesi ve hiç değilse diplomatik iletişimin kurulabilmesi, bölgesel güvenliği güçlendirebilecek bir olgu. Muhtemelen benzer bir perspektif hakim sürece.”

Yeni bir koalisyonun doğduğuna dair yapılan analizlere de değinen Çiçekçi, “İran karşıtı ortak bir pozisyon, son yıllarda yaşanan büyük dönüşümlerin esas mimarı olarak düşünülebilir.

İran’ın bir tehdit olarak algılanması, Amerikan gücünün geri çekilme sürecinde bölge devletlerini bir diğeriyle omuz omuza vermeye zorlamış görünüyor. Bu yeni de değil. 2013’ten bu yana kamuoyuna açık bir biçimde yürütülen süreçler, 2020 itibariyle bir normalleşme anlaşması formatına dönüştürüldü, yine 2015’te imzalanan İran Nükleer Anlaşması ve onun artçı etkilerinin belirlediği bir süreçten bahsediyoruz” diyor.

Ancak Çiçekçi’ye göre yalnızca bir masanın etrafından toplanmak, ortak tehdit algılamaları koalisyon için yeterli değil.

"Koalisyona dair ciddi soru işaretleri var"

Çiçekçi, “Buradan yola çıkılarak oluşturulabilecek bir “koalisyona” dair ciddi soru işaretleri var. Evet, çok belirgin bir İran karşıtlığı ilişkilere rengini veriyor olabilir, ilgili bölge devletlerini aynı masanın etrafına diziyor olabilir. Fakat söz konusu devletlerin stratejik kültürleri, bir diğeriyle askeri iş birliğini kurumsallaştırabilecek bir kapasiteye sahip değil.

Bir zamanlar “Arap NATO’su” olarak isimlendirilen potansiyel oluşumlar, kolektif bir savunma mekanizmasını ima ediyordu. Fakat böylesi bir yapının teşkili, her üyeye bir diğerini savunma yükümlülüğü getireceğinden, söz gelimi İsrail için dahi büyük bir sorun bu. Daha ziyade istihbarat iş birliği şeklinde cereyan edecek bir ilişki biçiminden bahsedebiliriz. Ve tabii ki İsrail menşeli silah anlaşmaları yakın zamanda gündeme gelebilir. Bu seviyenin ötesine kısa ve orta vadede geçilebileceğini sanmıyorum”

Diğer taraftan üçlü zirvenin ekonomik bir tarafının olduğu da biliniyor. Mısırlı siyasi kaynaklar, özellikle Rusya-Ukrayna savaşından kaynaklı enerji krizinin görüşmenin gündemlerinden biri olduğunu vurguluyor. İsrailli analistler ise, yine savaştan kaynaklı hububat krizine dikkat çekiyor.

Biz de Çiçekçi’ye görüşmenin ekonomik tarafını soruyoruz.

Ukrayna’daki savaşla birlikte astronomik artış gösteren temel ihtiyaç malzemeleri, Mısır’daki hayat pahalılığını da köpürttüğüne dikkat çeken Çiçekçi, “Bahsi geçen fotoğrafta Mısır, belki de ekonomik açıdan en zayıf unsur olarak göze çarpıyor. Elbette ki BAE’nin ve Suudi Arabistan’ın 2013’ten bu yana Mısır rejimine yönelik olarak finansal desteği bilinen bir gerçek. Fakat görüşmenin üçlü bir minvalde şekillenmesi, daha ziyade doğalgaz üretiminin ve küresel enerji güvenliğinin bir konu başlığı olabileceğini gösteriyor. Çünkü her üç ülke de enerji kaynaklarına sahip ülkeler. İsrail ve Mısır’ın Doğu Akdeniz’de büyük doğalgaz yataklarına sahip olduğu da biliniyor.

BAE’nin Biden yönetiminin enerji arzı konusundaki taleplerine sırtını dönmesi akabinde gelişen bu toplantı, muhtemelen küresel piyasalarda artan enerji fiyatlarına dair ortak değerlendirmeleri de içeriyor. Hatta Ukrayna işgali vesilesiyle artan enerji güvenliği sorunlarına bölgesel düzlemde bir alternatif yaratılabilme ihtimalleri konuşulmuş olabilir. Avrupa’nın Rus gazına olan yüksek bağımlılığı sebebiyle, başta EastMed olmak üzere apar topar üretilen projelerden de anlaşılabildiği üzere, alternatifler yaratılması için yoğun baskılar söz konusu. Muhtemelen üç devletin ortaklaşa konuşabilecekleri bir başlık da bu.”

Uzmanlar, Ukrayna-Rusya savaşıyla birlikte hem dünyanın hem de bölgenin önemli değişimlere gebe olduğu konusunda hemfikir. Şüphesiz geçtiğimiz hafta çekilen fotoğraf karesi de bunun önemli bir göstergesi. 

 
 

Sıradaki Haber
Danimarka, Rusya’nın Ukrayna’da işlediği suçların araştırılmasına öncülük edecek
Yükleniyor lütfen bekleyiniz