Sergi değil, berber salonu

Düzce’de çırak olarak berberliğe başlayan Sadettin Çelikçioğlu, işin inceliklerini öğrendikten sonra İstanbul’a yerleşti. Bir otelde on yıl boyunca berberlik yapan Çelikçioğlu, kısa sürede tatlı dili ve usta makası sayesinde çevre edindi. Sonrasında 1985 yılında kendi dükkânını açtı. Yıllar içerisinde o dükkân klasik berber salonlarının ötesine geçti.

Sanat tutkunu bir berber

Nişantaşı’nın Teşvikiye Mahallesinde bulunan Berber Sadettin dışarıdan bakıldığında benzerlerinden ayırt edilecek bir özelliğe sahip değil. Ancak içeri girdiğinizde sizi bir renk cümbüşü karşılıyor. Dükkânın duvarları Ali Atmaca’dan Cüneyt Arkın’a kadar, ressamların ve resim tutkunlarının çizdiği onlarca tabloyla bezeli. Ve o tabloların ardında bambaşka hikâyeler var.

“Şurada oturuyordum çay içiyordum, bir bey geldi arkama geçti. Oturuşumu, duruşumu falan beğenmiş. ‘Beyefendi senin resmini yapacağım’ dedi. Bir baktım bir hafta sonra bir resim getirdi. Ali Atmaca’ymış. Çok da değerli bir ressammış sonra tabii arkadaş olduk. Bu berber resmini yapmış bana”

Sadettin Çelikçioğlu tablosunu hemen duvarına asmış. Bu ilk tablo bir geleneğin de habercisi olmuş.

“Tabloyu astıktan sonra bir galerici de tablo getirdi. Sonra Cüneyt Arkın bir resmimi yaptı. O yapınca öteki ben de yapacağım dedi. Böyle o getirdi bu getirdi. Bu sefer ben almaya başladım. Müzayedelere gitmeye başladım. Aşağısı da depo gibi, orada da bir sürü resim var. Sık sık değiştiriyorum bunları. Gelen müşteriler yeni resim yok mu diye soruyor ben de gidiyorum aşağıdakilerle tekrar değiştiriyorum. Böyle işte her gelen duvara bakıyor.”

Günde en az 20 kişinin içeri girip “Burası galeri mi?” diye sormaları Çelikçioğlu’nu oldukça mutlu ediyor. Güler yüzü ve sohbetiyle insanların ilgisini kazanmış Çelikçioğlu. Tıraş olmasalar bile gelip geçenler ve dükkanın ününü duyanlar bakmadan geçmiyorlar.

O tablolara hafif bir müzik eşlik ediyor. Caz müzik hayranı olan Çelikçioğlu çocukluğundan beri TRT Radyo’sunun frekansını hiç değiştirmiyor.

Eskiye sadakat

Dükkânın eşyaları konusunda da aynı hassasiyete sahip Sadettin Çelikçioğlu. Müşterilerinin de bu yönde ısrarı var. 37 senedir dükkânda bulunan ayna ve mermerlerden pikaba kadar hiçbir şey değişmemiş. Modern ve yeni görünüme sahip çok fazla dükkân olduğunu ancak hiçbirinin eski olan kadar güzel bir duygu vermediğini söyleyen müşterilerini kırmamış Çelikçioğlu.

“Eskiye sadık kaldık. Televizyonumuz eski, pikabımız eski, her şey eski. Zaten değiştirmeye kalktık müşteriler dedi biz modern dükkan çok görüyoruz. Biz buranın böyle eski halini istiyoruz. Ve o yüzden hiç değiştirmedim. 37 senedir burası böyle.”

Geçirdiği güzel günleri, tıraş ettiği herkesi ve yetiştirdiği çırakları da yâd ediyor Çelikçioğlu:

“Burada çok güzel günler geçirdik. Çok değerli insanları tıraş ettim. İlk müşterim Ahmet Mete Işıkara idi. Daha koltukları almamıştım burada gazete kesip koydum, üzerinde tıraş ettim. Ali Rıza Çarmıklı vardı o da aynı. Aydan Siyavuş vardı rahmetli oldu. Saymakla bitmez çok baya müşterilerimiz gitti ama ne oluyor devir daim ediyor. Onların çocukları falan derken bir gün gelecek ben de gideceğim Ömer geçecek başa. En gencimiz o çünkü.”
 

Kurgu: Cihan Karaahmetoğlu