Rize'de toplu açılış töreninde konuşan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Şam'daki kimyasal silah saldırısı ile ilgili olarak "Ben inanıyorum ki bu Beşşar Esed'in artık son çırpınışlarıdır. Çünkü müntakim olan Allah inanıyorum ki bu yavruların intikamını onlardan alacaktır. Bize birileri diyor ki 'Türkiye yalnızlaştı'. Hayır, yalnızlaşmadık. Bizim yanımızda onların tankı, topu, uçağıyla o yavruların üzerine iniyorlarsa bilesiniz ki bizim yanımızda da önce hak var, sonra halk var" dedi.
Başbakan Erdoğan, Beyaz Saray'dan yapılan açıklamayı şu sözlerle eleştirdi:
"Demokrasi 'sandık değildir' diyenlerin kim olduğunu öğrendiniz mi? İşlerine geldiği zaman sandık, işlerine gelmediği zaman 'sandık değil'. Bunu ben söyleyince Beyaz Saray'dan bana cevap geliyor. Üzüldüm. Niye? Çünkü bunun muhatabı Beyaz Saray değildi. Çünkü ben burada Amerika'yı ifade etmedim. Ben burada İsrail'i ifade ettim. Peki Beyaz Saray'a ne oluyor da Beyaz Saray bunu konuşuyor."
BİZ HEP MAZLUMUN YANINDA OLDUK
Rize'de toplu açılış töreninde konuşan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Suriye ve Mısır konusunda önemli açıklamalar yaptı.
Başbakan, şöyle konuştu:
"1071 yılından bugüne kadar bu topraklar üzerinde, bu geniş coğrafyada sesimizin, sözümüzün ulaştığı her yerde biz sadece hakkı savunduk, sadece barışı savunduk, sadece dostluğu, kardeşliği, dayanışmayı savunduk. Bin yıldır kardeşin kardeşi katletmesine, Müslümanın Müslümana kıymasına, mezhep çatışmalarına asla müsamaha göstermedik, kardeşin kardeşi katlettiği çatışmaların içinde hiçbir zaman olmadık. Biz hep arabulucu olduk, hep mazlumun yanında yer aldık.
İçeride ya da dışarıda kim ne derse desin Türkiye hak bildiği yolda dosdoğru yürüyen bir devlettir. Hiç kimse ama hiç kimse bize istikamet çizemez. Hiç kimse bize ne yapacağımızı öğretmeye, dayatmaya kalkışamaz.
Çanakkale zaferimizde biz Kahireli, Sinalı, Mısırlı, Kudüslü, Şamlı, Halepli kardeşlerimize 'neden buraya geldiniz' diye sorduk mu? Sormadık. Onlar da bize 'neden buraya geldik' demeden Çanakkale'de bizimle beraber savaştırlar, bizimle bizim vatanımızı savundular, bizim dedelerimizle şehit oldular, Çanakkale'de de şehit oldular, Sarıkamışta'da da şehit oldular. Şimdi soruyorum, ey bugün bize 'orada ne işiniz var diyenler' önce başınızı iki eliniz arasına alın bizim tarihi bir sorumluluğumuz var. Bizim Mısır halkına karşı bir vefa borcumuz var. Türkiye'nin Filistin'e, Suriye'ye karşı vefa borcu var. 'Bize ne Mısır'dan, bize ne Suriye'den Filistin'den' diyen vefasızlık etmiş olur. Tarihine, medeniyetine en önemlisi ecdadına, dedelerine, şehitlerine büyüklerine sırtını dönmüş olur.
PEKİ BEYAZ SARAY'A NE OLUYOR?
Demokrasi sandık değildir diyenlerin kim olduğunu öğrendiniz mi? İşlerine geldiği zaman sandık, işlerine gelmediği zaman sandık değil. Bunu ben söyleyince Beyaz Saray'dan bana cevap geliyor. Üzüldüm. Niye? Çünkü bunun muhatabı Beyaz Saray değildi. Çünkü ben burada Amerika'yı ifade etmedim. Ben burada İsrail'i ifade ettim. Peki Beyaz Saray'a ne oluyor da Beyaz Saray bunu konuşuyor. Beyaz Saray bunu dillendirmemeliydi. Beyaz Saray böyle bir şeyi konuşmamalıydı. Eğer bunu konuşması gereken varsa İsrail konuşmalıydı. Bu, NATO'da birlikte olan iki ülke olarak bir ortağın, bir diğer ortağa böyle bir yaklaşımı yakışık almadı. İşte dünyanın çifte standardını göstermesi bakımından bu da çok önemli.
CHP'LİLERE SORUYORUM GAZETELERDEKİ O MASUM ÇOCUKLARIN YÜZLERİNE BAKABİLDİNİZ Mİ?
CHP'li milletvekilleri Suriye'deki iç savaş sırasında Şam'a giderek, Beşşar Esed ile görüştü. Anamuhalefet partisinin sorumlularına soruyorum gazetelerde, televizyonlarda yeni doğmuş bebeklerin, 3 yaşında 5 yaşında o masum çocukların solgun yüzlerine bakabildiniz mi? Destek verdiğiniz sırtını sıvazladığınız o zalimin insanlık dışı katliamıyla gururlandınız mı? Kendi ülkesinin başbakanını diktatörlükle itham edenler, kendi ülkesinin başbakanını dünyaya şikayet edenler, acaba sırtını sıvazladıkları Esed için diktatör sıfatını kullanabilecek cesarete sahipler mi"
BİZ YÜREĞİMİZİN SESİNİ DUYARAK KONUŞUYORUZ
"AK Parti'nin ilkelerinde etnik milliyetçilik yoktur, bizde dinsel milliyetçilik yoktur, bizde bölgesel milliyetçilik yoktur" diyen Başbakan Erdoğan, "Kılıçdaroğlu, biz 780 bin kilometrekarenin tamamında aynı şeyi söyleriz. Biz bir yerde başka, bir yerde başka olanlardan değiliz. Biz akşam başka sabah başka konuşanlardan değiliz. Biz yüreğimizin sesini duyarak konuşuruz. Çünkü fikrinin, düşüncesinin namusuna sahip olamayanlardan siyasetçi olmaz bunu böyle biliniz" şeklinde konuştu.
DİKTATÖRE DİKTATÖR DİYEMEZSİN
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun kendisiyle ilgili diktatör ithamında bulunduğunu hatırlatan Başbakan Erdoğan, Hatay Reyhanlı'da 53 kişinin öldüğü terörist saldırının ardından CHP'ye rehberlik eden suç örgütünün çıktığını vurguladı. Başbakan Erdoğan şöyle konuştu:
"Biz bunları unutmadık. CHP'nin terör örgütleriyle ilişkisini, başka ülkelerin diktatörleriyle ilişkisini, sokak çatışması için yaptığı çağrıları unutmadık ve unutmayacağız. Onlar, Türkiye düşmanı diktatörlerle yürüyorlar. Diktatörün ne olduğunu da bilmiyorlar. Diktatöre, diktatör diyemezsin. Diktatör olan ülkede konuştuğun anda o meydanda seni sallandırırlar. Sen geleceksin, Türkiye'nin başbakanına diktatör diyecek kadar özgürlüğü yaşayacaksın, utanmadan bunu söyleyeceksin, bir de 'özgürlük yok' diyeceksin"
CHP Genel Başkanı'nın hakaretlerine kendisinin cevap vermediğini söyleyen Başbakan Erdoğan, bu konuda yargıya başvurduğunu anlattı. Başbakan, "Ben bir şey söylüyor muyum? Her şey yargıda. Şu ana kadar da CHP genel başkanından eski rakamla 100 milyar lira kazandım. Şimdi 100 bin. Benim Kayseri belediye başkanım, meydanda sucuk dağıttı. Ben biraz daha bekliyorum. Daha büyük rakamlara çıkacak. İnşallah fakir fukarayı Kılıçdaroğlu'ndan gelenlerle şöyle biraz sevindirelim istiyoruz" dedi.
10.8ºC
Ankara
