Ülke ekonomisi için bir dönem motor vazifesi gören Detroit, ABD'nin gücünün, zenginliğinin ve refah seviyesinin en güçlü simgesiydi. Şehir 1950'li yıllarda otomotiv sanayisindeki hareketliliğin etkisiyle en parlak günlerini yaşadı. O dönem yaklaşık 1 milyon 800 bin nüfusa iş ve yaşam sunan şehir için 1990'lardan sonra alarm çalmaya başladı.
Büyük otomotiv firmalarının daha ucuz iş gücü için şehri terk etmeleri göçe neden olurken, yüzbinlerce kişiye iş imkanı sunan General Motors ve Chreysler'in 2009'da iflasını istemesi şehre asıl darbeyi vurdu. Artan işsizliğe, gelir vergilerindeki düşüş de eklenince kent borç batağına saplandı. Şehrin 18,5 milyar dolarlık borcunu ödeyemeyeceğine hükmeden federal mahkeme, geçtiğimiz ay Detroit'in iflasını onaylamıştı.
ŞEHİR ESKİ İHTİŞAMINDAN ÇOK UZAKTA
Detroit'te kent hayalet bir şehri andırsa da halk, şehrin yeniden ihtişam dolu günlerine döneceğine inanıyor. Gerçekleşen iflasın ardından yağmalanan kamu daireleri, okullar ve özel fabrikalar, yerel yönetimler ve sahipleri tarafından satışa çıkarılmış durumda.
ABD'NİN SUÇ ORANI YÜKSEK EN BÜYÜK ŞEHİRLERİNDEN
Şehrin en büyük sıkıntılarından biri de güvenlik. Sokaklarda polis araçlarına veya sirenlerine rastlamak neredeyse imkansız. Zira Federal Araştırma Bürosu'nun (FBI) büyük şehirlerdeki suç oranlarına yönelik rakamları Detroit'in ABD'de en tehlikeli şehirlerden biri olduğunu ortaya koyuyor.
Detroit'te 2011'de 344, 2012'de 386 cinayet işlendi. Geçtiğimiz yıl ise rakam 333'e gerilemiş olsa da halen ülkenin büyük şehirleri arasında en yüksek suç oranı bu şehirde görülüyor. Şehirde, polisin olay yerine gelmesi ise yaklaşık bir saati buluyor.
NÜFUS HER GEÇEN GÜN AZALIYOR
Gerçekleşen iflasın ardından yağmalanan kamu daireleri, okullar ve özel fabrikalar, yerel yönetimler ve sahipleri tarafından satışa çıkarılmış durumda. Nüfusun her geçen gün azaldığı kentte parklar da kullanılmaz hale gelmiş.