Açık 11.7ºC Ankara
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Düzce
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • İstanbul
  • İzmir
  • Kahramanmaraş
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kilis
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Şanlıurfa
  • Şırnak
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak
Çocuk
TRT Haber 06.03.2023 12:59

Depremden etkilenen çocuklara mektup arkadaşı aranıyor

Kahramanmaraş depremlerinin açtığı yaraları 7’den 70’e herkes sarmaya çalışıyor. Milyonlarca kişinin yaşamını etkileyen felaket sonrası hassas grupların başında çocuklar geliyor. "Mektup Arkadaşı" projesi ile Türkiye'nin her köşesinden insanlar, depremden etkilenen çocuklarla gönül köprüsü kuruyor.

Depremden etkilenen çocuklara mektup arkadaşı aranıyor

Depremden kurtularak aileleriyle çadır kentlere, geçici barınma noktalarına ya da başka şehirlerdeki yakınlarının yanına yerleşen çocuklara destek için başlatılan ‘Mektup Arkadaşlığı’ projesi ile depremin yaraları sarılmaya çalışılıyor.

Proje, depremden etkilenen 7 yaşındaki Alperen'in “Ben okumayı çok seviyorum, bana mektup yazar mısın?” çağrısıyla başladı.

Bu çağrıya kulak veren Farkındalık Eğitmeni Gürçin Gökçebağ'ın Alperen'in isteğini sosyal medyada duyurmasıyla proje çığ gibi büyüdü.

Gürçin Gökçebağ’a bu projede Psikolojik Danışman Elif Nazlı Karabacak ve Sürdürülebilirlik ve İletişim Uzmanı Begüm Yağcı da destek oluyor.

“Bir anda e-postama binlerce mektup gelmeye başladı”

Gökçebağ, mektup arkadaşı talebine depremden etkilenen başka çocukların da katılmasıyla büyüyen projelerini şöyle anlatıyor:

“Alperen'in 'Ben okumayı çok seviyorum, bunun için bana mektup yazabilir misiniz?' demesiyle biz de 'Tabii!' dedik hemen, çok heyecanlandık. Bunu, belki başkaları da yazar diye, sosyal medya hesabımda paylaştım. Bu paylaşımın ardından çevrem, öğrencilerim, herkes bir anda yazmaya başladı. Sonra bunu başka depremzede miniklerimize de yapabilir miyim derken onlara ulaştık. Ve en nihayetinde proje gittikçe büyüdü. Ve şu anda depremden etkilenen yaklaşık 30 miniğimize mektuplar yazıldı. Hala da yazılmaya devam ediyor.”

Depremden etkilenen çocuklara mektup arkadaşı aranıyor

Gökçebağ’ın sosyal medyadaki paylaşımı yoğun bir ilgi gördü. Bunun uzun bir yol olduğunu fark eden Gökçebağ, daha sağlam adımlarla yürüyebilmek için uzman isimleri bir araya getirdi. 

“Bir anda e-postama binlerce mektup gelmeye başladı. Ben bunları tek tek okuyamazdım. Bu yüzden bir psikolojik danışman ile çalışmam gerektiğine karar verdim. Psikolojik Danışman Elif Nazlı Karabacak ile birlik olduk. Onunla devam ederken bu projeyi nasıl sürdürülebilir kılarız, nasıl büyütebiliriz, nasıl daha farklı yerlere erişebiliriz diye düşünürken, ekibimizin üçüncü bir üyesi sevgili Begüm Yağcı da bize katıldı. Şimdi üçümüz bu projeyi yürütüyoruz. Lakin şu an arka planda çalışan psikologlar, psikiyatristler, pedagoglar da var.”

Uzmanlar her bir mektubu tek tek inceleyerek, çocuklara ulaştırmadan önce onlar için yeni sorun veya problem olabilecek bir detay içermediğinden emin olmaya çalışıyorlar.

“Kalbinde mektup yazmayı seven herkes mektup arkadaşı olabilir”

Sürdürülebilirlik ve İletişim Uzmanı Begüm Yağcı da yazma sevgisi olan herkesin çocuklara mektup arkadaşı olabileceğini söylüyor.

Depremden etkilenen çocuklara mektup arkadaşı aranıyor

“Mektup arkadaşlığı için herhangi bir yaş sınırı koymuyoruz. Çünkü iletişim kurmak isteyen herkes bunu yapabilir. Biz zaten o çocukların çok hassas bir durumu olduğu için mektuplarda yazılan her şeyi okuyoruz. İçerik olarak çocukları rahatsız etmeyecek, üzmeyecek bir yapı oluşturmak için bu konularda uzman arkadaşlarımız yazılanları ve çizilenleri özenle analiz ediyorlar.”

Mektuplar kimi zaman zarflara konularak elden, kimi zaman da e-posta yoluyla ulaştırılıyor. Bu tamamen ebeveynlerin ve çocuklarının bulundukları yerlerdeki koşullara bağlı.

Depremden etkilenen çocuklara mektup arkadaşı aranıyor

“İyi ki yazmışım çünkü ona yazmak bana da çok iyi geldi”

Bazı aileler, çocukların mektuplar ellerine geçtiğinde yaşadığı sevinci projeyi yürüten ekiple paylaşıyor. Yani bir anlamda geri bildirim de alıyorlar. Yağcı, mektuplarına çocukların verdiği tepkileri şu sözlerle anlattı:

“Onların mektup okuduğunda, aldığında neler yaptığını görüyoruz. Bunu gördüğümüzde biz ağlıyoruz. O kadar mutlu oluyorlar ki. Mektup kağıtlarını seviyorlar. Okurken kendilerini değerli, kıymetli ve yalnızlık hissinden uzak hissediyorlar. Başlattığımız bu yolculuğun en güzel tarafı da bu. Çünkü o çocuğun gözünde o mutluluğu görüyorsunuz. Dünyanın en güzel şeyi bence bir çocuğu sevindirmek. Kendilerini ne kadar kıymetli hissettiklerini görüyorsunuz.”

Yazmanın iyileştirici bir gücü olduğuna inanan Yağcı, bunun mektubu alan çocuklar kadar mektubu yazan kişilere de iyi geldiğine dikkat çekiyor.

“Mektupların çocuklara yaşattığı mutluluk hepimizde aynı şekilde bir duygu yaşatıyor. Mektup yazan arkadaşlarımızla da iletişimimiz devam ediyor. Şunu söyleyen çok, 'İyi ki yazmışım. Çünkü ona yazmak bana da çok iyi geldi'. Yani yazmanın iyileştirici bir gücü var sizin için de.”

Depremden etkilenen çocuklara mektup arkadaşı aranıyor

“Yalnız olmadığını bilmek iyileştirir”

“Depremin yaşandığı andan itibaren destek ve dayanışma anlamında muhteşem bir kültüre sahip olduğumuzu gördük” diyen Gürçin Gökçebağ, ‘Mektup Arkadaşı Aranıyor’ projesiyle en önemli ihtiyaçlardan biri olan ‘ilişki’ açığını da kapattıklarını düşünüyor.

“Herkes elinden geldiğince deprem bölgelerine maddi manevi destek verdi. Lakin belki de en temel ihtiyacımız olan ilişki ihtiyacını unutmuşuz. Çünkü yalnız olmadığını bilmek iyileştirir. Aynı problemlerden başkalarının da geçtiğini bilmek, görülmek iyileştirir. Şu anda oradaki miniklerimizin birçoğu görülmediğini ya da “farklı” olduğunu düşünüyor. Görülmek çok temel bir ihtiyaçtır. Bu süreçte yorulduk ve yorulmaya devam edeceğiz. Çünkü yol çok uzun ve boyutlu. Yine de o çocukların bir ihtiyacına cevap vermek için bu projenin çok kıymetli olduğunu düşünüyorum.”

Gökçebağ, her mektubun, mektuptaki her kelimenin birer dilek olduğuna vurgu yapıyor:

“Hani bir dilek dileriz, 'İyi olmanı diliyorum, sağlıklı olmanı diliyorum, mutlu olmanı diliyorum' deriz. Biz bunu dilediğimizde bunun nereye gittiğini bilmeyiz ama bunu demeye devam ederiz. Ben bu mektupları da gönderilen birer dilek olarak değerlendiriyorum. Ve o dilekler yerlerine, o miniklerin kalplerine, zihinlerine ulaşıyor. Bu anlamda mektup arkadaşı olmanın da böyle bir sağaltıcı yönü var.”

“Ben depremzede bir çocuk olsaydım ne okumak isterdim?”

Psikolojik Danışman Elif Nazlı Karabacak ise mektupları titizlikle incelemekte oldukça önemli bir rol oynuyor. Depremzede çocukları rahatsız edecek herhangi bir içerik yoksa koordinasyon sağlanıyor ve mektuplar sahiplerine gönderiliyor.

Depremden etkilenen çocuklara mektup arkadaşı aranıyor

Peki, çocuklar kendilerine gönderilen mektuplarda en çok neyi okumaktan veya görmekten hoşlanıyor? Karabacak bunun cevabını şöyle verdi:

“Çocuklar mektupları okurken gelen güzel dilekleri ve bu dileklerin sahiplerinin kim olduğunu tanımaktan hoşlanıyorlar. Kendi isimleriyle ilgili şiirler yazılınca çok fazla hoşlarına gidiyor. Veya kendi hayatıyla ilgili bir şeyler paylaşanlar çok hoşlarına gidiyor. Örneğin kendisini anlatanlar, kendi çocuğunu anlatanlar, kendi hikayelerinden bahsedenler var. Yani insanlar kendilerinden bahsettikçe çocuklar aslında onları tanımış oluyor ve büyük ihtimalle daha fazla bağ kuruyorlar. O yüzden bunlar onların çok fazla hoşuna gidiyor.”

Depremzede çocuklara mektup yazarken bunları okuyanların yalnızca birer çocuk olduğunu ve oldukça hassas bir dönemden geçtiklerini hiçbir zaman unutmamak gerektiğini söyleyen Karabacak, şunları söyledi:

“Mektuplar şöyle düşünerek yazılmalı; 'Ben depremzede bir çocuk olsaydım ne okumak isterdim?' Herkes acısını paylaşmak, geçmiş olsun demek istiyor. Ama zaten o insanların etrafında çok fazla acı var. Mektubu okuduklarında daha neşeli şeyler görmek istiyorlar. Bu yüzden deprem, enkaz, kayıp veya doğal afet gibi kelimelerin kullanılmaması gerekiyor mektuplarda.”

Depremden etkilenen çocuklara mektup arkadaşı aranıyor

Çocukların ‘başa çıkma mekanizması’ henüz gelişmediği için güzel içerikler görmeye ve okumaya ihtiyacı olduğunu söyleyen Karabacak, ilişkilerin iyileştirici bir gücü olduğundan mektup arkadaşlığının çocuk psikolojisi üzerindeki önemine dikkat çekti.

“Güzel mektuplar geldiğinde çocuklar, dünyanın güvensiz bir yer olduğu veya bu olumsuzlukların kendisi yüzünden yaşandığı gibi yanlış algılarından uzaklaşmış oluyorlar. Daha güvende, ilişki içinde hissediyorlar. Çünkü ilişkiler her zaman iyileştirir. İnsan sosyal bir varlık olduğu için her zaman bir ilişkiye muhtacız. Çocuklarda özellikle başa çıkma mekanizmaları henüz gelişmediğinden büyüklerinin onlara yazdığı mektuplarda büyüklerin yaşadığı tecrübeleri görmek de ayrıca iyileştirici oluyor.”

ETİKETLER
Sıradaki Haber
Deprem bölgesinden gelen çocukların okula adaptasyonu
Yükleniyor lütfen bekleyiniz