Açık 12.7ºC Ankara
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Düzce
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • İstanbul
  • İzmir
  • Kahramanmaraş
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kilis
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Şanlıurfa
  • Şırnak
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak
Gündem
AA 12.12.2015 14:39

"Türkiye bu coğrafyanın kilit taşıdır''

Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş, "Neredeyse dünyanın bütün orduları Suriye'deki çatışmaları bahane ederek bölgeye gelmiş vaziyettedir" dedi.

"Türkiye bu coğrafyanın kilit taşıdır''

Kurtulmuş, AK Parti Ordu İl Danışma Meclisi Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, Türkiye'nin son dönemde yaşadıklarına değinerek, "Hükümetin kurulduğu gün ne tesadüf ki Ruslara ait bir uçak sınırlarımızı ihlal ettiği için düşürüldü. Çevremizde yaşananlar Türkiye'nin niçin güçlü, niçin güçlü olması gerektiğini çok açık bir şekilde gözler önüne seriyor. Türkiye sıradan bir ülke değildir. Türkiye Ortadoğu'da ya da dünyanın başka bir yerinde yeni kurulmuş bir ülke değildir. Dünyanın en zor coğrafyasında oturuyoruz. Dünyanın en çok problemlerinin yaşandığı bölgesinde yaşıyoruz" diye konuştu.

Suriye'de şu anda neredeyse 15, 16 ülkenin askeri varlığının bulunduğu vurgulayan Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Ondan önce de örgütler eliyle bir çok büyük gücün, kendi güçlerini denemeye kalktığı bir ülke haline geldi. Yüzlerce farklı silahlı grup bugün Suriye'nin içinde varlığını koruyor. Şehir şehir, kasaba kasaba bir birine düşmüş olan bir Suriye var. Önce iç savaş, arkasından da vekalet savaşları dediğimiz örgütler eliyle başka güçlerin vermiş olduğu savaşlar devri geride kaldı. Maalesef geride kaldı dediğimiz bu iki devrin sonunda 350 bin masum insan öldürüldü."

Kurtulmuş, şimdi Suriye'de dünyanın neredeyse bütün ordularının olduğunu dile getirerek, dünyanın bütün ordularının Suriye'deki çatışmaları bahane ederek bölgeye geldiğini söyledi. Akdeniz'in uçak ve savaş gemileriyle dolduğunun altını çizen Kurtulmuş, "Aynı şekilde Basra Körfezi ve Hazar Denizi savaş gemileriyle dolmuştur. Maalesef bölge bir barut fıçısı haline gelmiş, adeta kaynayan bir kazan olma durumuna düşmüştür" değerlendirmesinde bulundu.

- "Ne yaparsanız yapın, Türkiye bu bölgenin kilit taşıdır"

"Türkiye olarak diyoruz ki Allah'a aşkına falanca ülkenin, bilmem kaç bin kilometre ülkeden gelip Suriye'de ne işi var ya da dünyanın başka bir yerindeki gücün Suriye'deki varlığının sebebi nedir" ifadesini kullanan Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, şunları kaydetti:

"Biz DAİŞ terörüne karşı, Irak'taki Kürdistan yerel yönetiminin yetkililerinin ve daha önemlisi dönemin Musul Valisi'nin 'gelin bizi eğitin' diye daveti üzerine oraya gittiğimizde, Türkiye'ye 'orada ne işi var' diyenlere sormak hakkımız değil mi? Türkiye, kardeşimiz, komşumuz, akrabamız olan Irak halkının daveti üzerine oradadır. DAİŞ terör örgütüne karşı Musul'un korunmasında hareket eden Musul Ulusal Muhafızını eğitmek için oradadır. İyi de bilmem kaç bin kilometre öteden gelenler acaba hangi davet üzerine oradadır? Bu ülkeler Suriye, Irak'ta ne arıyorlar?"

Kurtulmuş, oynanan senaryonun bu coğrafyanın daha fazla kanayan bir yara haline gelmesini sağladığına dikkati çekerek, "Bu coğrafyada etnik mezhep kimlikler üzerinden ülkeler, insanlar arasına kalıcı fitneler koyuyor. Sünniler, Şiiler, Türkler, Araplar, Kürtler... Bizse Türkiye olarak diyoruz ki, bu coğrafyanın insanları olarak hepimiz aynı medeniyetin mensuplarıyız. Biz bu coğrafyada insanların mezheplerinden dolayı bölünmesinden yana değiliz. Tarih boyunca kardeşçe yaşamış bu milletlerin inşallah yeniden bir arada kardeşçe yaşayacağı günler gelecektir. Bu ülkenin, bu bölge insanlarının etnik ayrışma üzerinden bir birlerinden ayrılmasına asla kabul edeceğimiz bir şey değildir" dedi.

Şimdi yeni oyunun bu sınırların ayrılması değil, mevcut sınırların da biraz bölünmesi olduğunu belirten Kurtulmuş, şöyle konuştu:

"İşte onun için bir taraftan Suriye'deki bu karışıklık üzerinden Türkiye'ye göz dağı verilmeye çalışıyorlar. Bir taraftan da Türkiye'nin içerisinde terör örgütleri de harekete geçirilerek Türkiye'ye göz dağı verilmeye çalışılıyor. Ne yaparsanız yapın, Türkiye bu bölgenin kilit taşıdır. O kilit taşını aldığınız zaman sütun düşer ve dökülüp dağılır. Türkiye bu coğrafyanın kilit taşıdır. Ne yaparsanız yapın bu kilit taşı, kilit taşı vazifesini görecek, güçlü olarak varlığını sürdürecek. Daha da güçlenecek ve bölgeyi inşallah bu sorunlardan kurtaracaktır."

"Rusya ile yaşanan bu krizin daha fazla devam etmesini istemiyoruz"

Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş, Rusya ile yaşanan krizin daha fazla devam etmesini istemediklerini söyledi.

Kurtulmuş, AK Parti Ordu İl Danışma Meclisi Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, Türkiye'nin Rusya ile ilişkilerine değinerek, "Krizi tırmandıracak taraf asla olmayacağımızı ifade ettik ama maalesef zaman içinde Rusya'dan arka arkaya çok yüksek dozda bazı açıklamalar geldi. Hatta zaman zaman gerçeğin tam zıttı olan bazı açıklamalar geldi" dedi.

"Onlardan birisi de Türkiye'nin DAİŞ terör örgütünden petrol aldığı zırvasıydı" ifadesini kullanan Kurtulmuş, "Açık söylüyorum bu açık bir zırvadır, asla kabul edilemez. Zaten uluslararası camiada da hiç bir karşılığı olmamıştır. Söylenmiş, kullanılmış ve çöp tenekesine atılmış bir söz olarak kalmıştır" diye konuştu.

Kurtulmuş, "Komşumuz, stratejik dostumuz, müttefikimiz ve ticari alanda çok ilişkilerimiz olan Rusya ile bu ilişkilerin en kısa zamanda normale döneceğini düşünüyoruz" değerlendirmesinde bulunarak, sözlerini şöyle sürdürdü:

"İnşallah böyle olmasını ümit ediyoruz ama bir yandan teyakkuz halinde olduğumuzu ifade etmek istiyoruz. Ekonomide Ruslar tedbir alırsa ne olur? Bunu en detayına kadar çalıştık. Gerekli adımlarımızı atar biz de tedbirlerimizi alırız. Başka alanlarda hangi tedbirler gerekiyorsa orada da tedbirlerimizi alırız. İnşallah bu tedbirleri almaya gerek kalmaz ama biz teyakkuz halinde her türlü tedbiri alarak bu milletin hakkını, hukukunu korumaya, bu milletin, bu coğrafyanın, bu ülkenin egemenliğini korumaya kararlı bir hükümet olarak bu sorumluluğun bilincinde olan bir hükümet olarak Allah'ın izniyle bütün tedbirlerimizi aldık, almaya devam ediyoruz."

- "Bu memlekette yaşayan her vatandaşımızın hakkını, hukukunu koruyacağız"

Birilerinin Türkiye'nin ayağına çelme takmak istediğini vurgulayan Kurtulmuş, bu noktada terör örgütünün bir araç olarak kullanıldığını belirtti. Kurtulmuş, şunları kaydetti:

"20 Temmuz'dan bu yana terör örgütlerinin eş zamanlı olarak faaliyetlerini artırmış olması, özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da bazı ilçelerimizde ve illerimizde PKK terör örgütünün haince saldırılarını artırmış olması gerçekten tesadüfi bir durum değildir. Olay çok açıktır. Güçlü bir Türkiye olmasını istemeyenler terör örgütüne yeniden can suyu verdiler, terör örgütünü yeniden harekete geçirdiler. Şimdi herkes şunu bilsin, terör örgütünün ortaya koymuş olduğu bu faaliyetler dolayısıyla yüreğimiz sızlıyor. Evvelki gün bir şehit cenazesinde Ankara Kocatepe Camisi'ndeydik. 6 yaşında ufacık çocuk... Çocuk ağlamamak için kendisini tutuyor ama tir tir titriyor, sonunda dayanamadı ve hüngür hüngür ağladı."

Kurtulmuş, "Savaşta dahi böyle kalleşlik olmaz. Yazıktır, günahtır, ayıptır. Bu memleketin çocukları böylesine bir duruma nasıl getirildi?" diyerek, şu değerlendirmede bulundu:

"Bunlar nasıl böyle ölüm makineleri haline getirildi? Bu gencecik insanlara nasıl kıyıyorlar? Nasıl oluyor da o hendekleri kazıyorlar? Orada yaşayan insanlara hayatı zindan ettiler. Hendekleri kazıyorlar yetmiyor, insanları öldürüyorlar yetmiyor, o bölgenin belki 20 yıl geriye gitmesine sebep oluyorlar yetmiyor, hınçlarını o bölgenin tarihi eserlerinden, kültürünü, kimliğini yansıtan eserlerden alıyorlar. Sur'daki Kurşunlu Camisi ya da Fatih Paşa Camisi... Böylesine bir şey olmaz, bu kabul edilemez. Bizler gibi Kürt kardeşlerimiz de bundan son derece rahatsızlık duyuyor ama birileri bu terör örgütünü ve maşalarını kullanarak Türkiye'nin ayağına çelme takmaya çalışıyor. Boşuna heveslenmesinler Türkiye teröre teslim olmayacak ve Allah'ın izniyle bu memleketin her sokağı, caddesi, ovası, ilçesi terörden temizlenene kadar bu mücadele devam edecektir."

Terör olaylarının siyasi tarafında da hain oyunlar olduğunu vurgulayan Kurtulmuş, "Diyorlar ki 'Türkiye'yi 1990'lara döndürdünüz.' Şunu demek istiyorlar aslında, 'Türkiye'de 1990'lar yeniden geri gelsin.' Hiç heveslenmesinler, Türkiye 1990'lara geri dönmeyecektir. Türkiye'yi 1990'lara geri götürmek isteyen hükümet değil, terör örgütünün ta kendisidir. Bu memlekette yaşayan her vatandaşımızın hakkını, hukukunu koruyacağız. Onlar için her türlü tedbiri alacağız. Kürt vatandaşlarımızın bu ülkenin birinci sınıf, özgür yurttaş olmalarını sağlayacak adımları atacağız" diye konuştu.

Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş, Reform paketi ile birlikte ekonomide devrim niteliğinde adımlar atacaklarını ve çok daha güçlü bir Türkiye'yi kuracaklarını söyledi.

Kurtulmuş, AK Parti Ordu İl Danışma Meclisi Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, 1 Kasım'da AK Parti'nin birinci parti çıkarak tek başına iktidara geldiğini anımsattı.

Önlerinde seçimsiz 4 yıl olduğunu ve bundan sonra hizmet üreteceklerini belirten Kurtulmuş, "Geçtiğimiz hafta Sayın Başbakanımız Reform Eylem Planını açıkladı. İnşallah bundan sonra bu eylem planını anlatarak değil, bunları yaparak milletimizle paylayacağız. Bu hükümete eğer bir isim bulunacaksa bu hükümet bir reform hükümetidir. 13 yılda AK Parti'nin bu memlekette yapmış olduğu önemli hizmetler, reformlar var. Yapamadıklarımız, eksik kalanlar da var. Bu anlamda reform anlayışı içinde yapacaklarımızı ilk bir yıl içinde milletimizin önüne koyduk" dedi.

Kurtulmuş, birinci reformun ekonomik reformlar olduğuna dikkat çekerek, şöyle devam etti:

"2002 yılından bu yana geçen süreçte Türkiye ekonomisinin genel ve makro dengeleri güçlü bir hale gelmiştir ama tek başına bu yeterli değildir. Şimdi önümüzdeki dönemde ekonomik reform planının ana gayesi bu memlekette reel ekonomiyi güçlendirmek, Türkiye ekonomisini ayaklarını yere sağlam basan hale getirmektir. Böylece, daha güçlü bir üretim yapısına sahip bir Türkiye olacaktır. Olası bir takım bölgesel ve küresel ekonomik rüzgarlardan etkilenmeyecektir. Reform paketi ile birlikte ekonomide devrim niteliğinde adımlar atacağız ve çok daha güçlü bir Türkiye'yi kuracağız. İnşallah bu 4 yıl içinde Türkiye bunu sağlayacaktır."

- "Bu anayasanın değişme vakti gelmiştir"

İkinci alanın hukuki ve siyasi reformlar olduğunu vurgulayan Kurtulmuş, "Çok işler yapıldı. 2010'da referandum da yaptık ama sonuç itibariyle Türkiye'de hukuki, siyasi reformları tamamlamak mecburiyetindeyiz. Bunun en başında Türkiye'de yeni anayasa ihtiyacı ayan beyan ortadadır. Eğer bu parlamento yeni anayasa yapma sorumluluğunu yerine getiremezse biliniz ki siyaseten çok fazla şey yapmış olmayacaktır" ifadesini kullandı.

Kurtulmuş, Türkiye'deki 1982 Anayasası'nın, 1980 darbesinin getirdiği anayasa olduğunu dile getirdi.

Kurtulmuş, "Bu sistemin geçmiş dönemlerde ne kadar ciddi zaaflar içinde olduğunu gördük. Onun için diyoruz ki 'gelin hep beraber yeni bir anayasa yapalım.' Bu anayasanın değişme vakti gelmiştir. Yeni anayasada başkanlık sistemi dahil, Türkiye'nin ihtiyacı olan her konuyu açık yüreklilikle tartışalım" diye konuştu.

Üçüncü alanın ise toplumsal bütünleşme olduğunu belirten Kurtulmuş, şöyle devam etti:

"Türkiye'nin bütün kesimlerinin, hiç kimsenin kendisini ikinci sınıf hissetmeyeceği, herkesin eşit ve özgür yurttaşları olacağı bir Türkiye'nin inşa edilmesi, kurulmasıdır. Örneğin, irfan merkezleri ve cemevlerinin yasal statüye kavuşturulmasıyla Alevi yurttaşlarımızın beklentileri karşılanacak, onların da hak, hukuklarını geliştirecek adımları atacağız. Ayrıca Roman vatandaşlarımızın da hak ve hukuklarının geliştirmesi noktasında üzerimize düşeni yerine getireceğiz."

- "Kem sözleri dinleyecek vaktimiz yok"

Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, artık ağır ağır gidecek vakitleri olmadığını vurgulayarak, koşarak gideceklerini bildirdi.

Koşarak giderken laf söyleyenlere de hızlarını kesip cevap vermeyeceklerini ifade eden Kurtulmuş, "Biz, 'kem söz sahibinindir' diyerek koşmaya devam edeceğiz. Kem sözleri dinleyecek vaktimiz yok. Biz bu süreçte kararlılıkta yolumuza devam edeceğiz. İnşallah Türkiye çok kısa bir süre içinde bu adımlarını atacak ve güçlü Türkiye olma, milletin bütünüyle sahibi olduğu bir sistemi kurma yolunda adımlarını tamamlayarak çok daha güçlü bir hale gelecektir" değerlendirmesinde bulundu.

Kurtulmuş, 1 Kasım'ı sadece bir siyasi sonuç olarak değil, aynı zamanda yeni ve güçlü Türkiye istikametinde milletin kendilerine verdiği önemli bir destek olarak gördüklerini belirterek, şunları kaydetti:

"Milletimiz çok önemli kavşakta bir kere daha doğru yola gitmiş, doğru istikamete sapmıştır. Yeni Türkiye'yi, güçlü Türkiye'yi seçmiştir. Bu duygu ve bilinçle çalışmalarımıza devam edeceğiz. Milletin vermiş olduğu bu emaneti asla yere koymayacağız. Milletin vermiş olduğu bu emanet karşısında asla bir an bile duraksama içinde olmayacağız. Asla şımarmayacağız, kibirlenmeyeceğiz çünkü diyeceğiz ki bu zaferin sahibi de hakimi de bizatihi milletin kendisidir."

AA

Sıradaki Haber
''Türkiye insani yardımda dünyada ilk üçe giriyor''
Yükleniyor lütfen bekleyiniz