Parçalı Bulutlu 25.6ºC Ankara
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Düzce
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • İstanbul
  • İzmir
  • Kahramanmaraş
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kilis
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Şanlıurfa
  • Şırnak
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak
Gündem
01.03.2015 15:43

Nasuhi Güngör'den "Tarihî Çağrı" değerlendirmesi

TRT Haber ve Spor Yayınları Dairesi Başkanı Nasuhi Güngör, Çözüm Süreci’ni ve dünkü tarihî çağrıyı TRT Haber’e değerlendirdi.

Nasuhi Güngör'den "Tarihî Çağrı" değerlendirmesi
TRT Haber ve Spor Yayınları Dairesi Başkanı Nasuhi Güngör, Çözüm Süreci’ni ve dünkü tarihî çağrıyı TRT Haber’e değerlendirdi.
 
Çatışma halinden barış haline geçilmek için uğraş verildiğini ve bu süreçte barışı istemeyen, çatışma ortamının sürmesinden medet uman güçler bulunduğunu belirten TRT Haber ve Spor Yayınları Dairesi Başkanı Nasuhi Güngör, “Sizinle ilgili rahatsızlıığı olan ülkeler fırsat bulurlarsa gereğini yaparlar” uyarısında bulundu.
 
İşte Nasuhi Güngör’ün açıklamalarından satırbaşları:
 
-Bizi, bizim çocuklarımızı, bizim annelerimizi, bizim geleceğimizi her şeyimizi etkiliyor. Bu tür süreçlerde daima beklenmedik kırılmalar, birden bire masadan kalkmalar oluyor. Kritikliğinize baktığımızda, bir metne yazılabilecek her cümle kamuoyunda umut uyandırabilir. Bu yüzden bu hassas süreçlerde bunları göze alarak masaya oturmak gerekli. 
 
-Bir çatışma halinden bir barış haline geçiyoruz. Her an yüreğiniz ağzınızda değilde, geleceğinize güvenle bakabileceğiniz bir zemine oturtulması gerekiyor. 
 
-Bazı şeylerin adını koyarsınız, bir pakettir, bir müzakeredir... Bir takım güven krizleri olabilir. Bunları unutmadan konuşmak gerekiyor. Dün Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan’ın açıklamalarına baktım. Sayın Yalçın Akdoğan Başbakan danışmanı olduğu dönemde de çok önemli aktörlerden biriydi. İki gündür açıklamalarda çok soğuk kanlı bir duruş sergiliyor. Bu süreçle ilgili aceleci tutumlar da var. Kongre süreçleri nasıl gelişir, itirazlar olacak mı?.. Baktığımızda yanlış bir algıyla, iki taraf varmış gibi algılıyoruz. Aslında bu işin çok tarafı var. Bölgeden medet uman güçler var, ülke içinde de medet umanlar var. Dünden beri bir barış hali var aslında. Ama birileri "barışta nerden çıktı" gibi bakıyor.
 
-Bu tür müzakerelerde, siyaset ne yapıyor sorusunu sormak gerekli. Siyasetçi elbetteki tabana bakar, ne yaparsam oyumu arttırırım der. Ama bu hassas süreç, tümüyle seçim takvimi üzerinden endekslenen bir iş midir? 
 
-Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın başbakanlığı döneminde yaptığı 2005 konuşması var. Sorunun adını koyuyor ve “Bu benim sorunumdur" dedi. 2011 konuşmasında "Ben kardeşler arasında hesaplaşma olmaz, helalleşme olur, helalleşmeye geldim" dedi. Bugünlere öyle çok kolay gelmedik. 
 
-Bazen seçmene başka bir gözle bakıyoruz. "Seçmen bunları anlamıyor" gözüyle bakılıyor. Ancak insanlar evlatlarını yanlarında görmek istiyor. 
 
-Bu durumun seçimle bir irtibatı var fakat sadece seçim takvimi demek yanlış olur.
 
-Bu sürecin bir görünen aktörleri var.  Bu tür müzakerelerin bir de geniş kamuoyu tarafları vardır. Bunlar masada görünmezler ama bence asıl taraf onlar. Asıl kararı verecek olan onlar.
 
-Ben devletleri insanların vücutları gibi düşünüyorum. Siz kendi içinizdeki hastalıkların tedavisini bulmazsanız, hastalık yayılır. Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Devlet yanlış yaparsa bu yanlıştan dönmesini bilir, dönerse de büyük devlet olur" demişti.
 
-Devletler arası ilişkiler her zaman toz pembe olmuyor. Sizinle ilgili hesapları olanlar, kangren haline getirmek için uğraşır. Her terör örgütü, bir şekilde birileri tarafından yönlendirilir, zenginleştirilir. Sizin yapmanız gereken içindeki hastalığı tedavi etmektir. 
 
-31 yıldır, sizin üzerinize adeta kılıç gibi sallanan bir sorunu çözmek için, “Daha demokratik bir devlet olacağım" kararını aldınız ve herkes bunu alkışlarla karşıladı. Herkes bekleyecek, süreci nasıl götüreceksiniz. Verilen sözler yerine getirilecek mi? Bu çok seçenekli bir oyun teorisine ihtimal gösteren bir süreç.
 
-Ben kendi bakış açımı şöyle özetleyim: Sizin bir imparatorluk geleneğiniz var ve bundan kopmuşsunuz. Etrafınızda bir takım ülkeler oluşmuş. Artık şunu konuşalım, sınırınızın hemen ötesinde ortak gelecek algısı kurabiliyor musunuz? Kürt siyasi hareketinin bizim coğrafyamızda ortaya çıkarttığı bir durum var. Biz Suriye Kürtlerini de Irak Kürtlerini de kuşatan bir süreç yönetmeliyiz.
 
-Bütün hepsini kuşatacak bir barış projesi inşa etmek zorundayız. Türkiye bunun mimarı olmak zorundadır. 
 
-DAİŞ diye bir yapı, Türkiye'yi tehdit eden bir yapı birden bire ortaya çıktı. Kobani meselesi, sadece Kobani denen bölgeden ibaret değil. Kendi iç barışınızı kurmanızın yolu da, Suriye'deki ve Irak'taki Kürtlerden de geçiyorsa, bunu yapmaktan başka çare yok. Biz geri dönüşü olmayan bir yoldayız. Kimse karamsarlığa kapılmasın. Bu barış Kürtler olmadan mümkün olmayacak.
 
-MHP'nin bu konudaki eleştirilerini önemsiyorum (Başkanlık sistemi). Bunu doğru düzgün tartışmak gerekiyor. Ve henüz ortada olmayan şeyleri varmış gibi yansıtmamak gerekiyor. Sayın Recep Tayyip Erdoğan çok güçlü bir cumhurbaşkanı şu anda. Kendi kendizin rahatını kaçırmanız için bir sebep yok. Ama Sayın Erdoğan şunu söylüyor: Bu ülke bundan sonra sadece kendi siyasi sınırları çerçevesinde değil. Bütün bunları yönetecek, daha hızlı kararlar alabilecek bir siyasi sistemi konuşalım.
 
-Kürtler tarafından bakalım. Türkiye'den ayrı, Türkiye'den kopartılmış bir parçanın içinde olmanın, Kürtlere getirebileceği bir fayda ve zarar listesi yazalım. Zarar listesi daha uzun olacaktır.
 
Herkesin bence muhalefet etmesinin bir dili var. Biraz sert bir dil. HDP'nin Sayın Genel Başkanı, bir şeyler söylüyor bir yandan da kendi tabanına hitap edecek bir şeyler söylüyor. MHP'nin sayın yöneticileri de kendi kitlelerine bir şeyler söyleme ihtiyacı duyuyor.
 
-İç Güvenlik Paketi görüşmeleri tuhaf ittifaklarla gerçekleşti. Bence bu siyasetin ilginç savrulmalarından bir tanesi. İç Güvenlik Paketi ile ilgili yeni değerlendirmelerin olacağını düşünüyorum. 6-7 Ekim olaylarına hep atıfta bulunuluyor siyasi aktörler. Barış, dil vs bir sürü şey söylüyorsunuz. Ama 3 gün içinde sokakları yangın yerine çeviriyorsunuz. Bunun kabul edilebilir bir tarafı yok. Taraflardan birinin ajandasında gizli unsurlar varsa bu iyi yürüyecek bir iş değil.
 
 
.
Sıradaki Haber
DSP'den seçim öncesi flaş karar
Yükleniyor lütfen bekleyiniz