"Meclis İç Tüzüğü'ne göre bir yol takip edilir"

Bir gazetecinin CHP'nin dört eski bakan hakkındaki fezlekelerin görüşülmesi talebiyle ilgili TBMM'nin toplanıp toplanmayacağını sorusu üzerine Bozdağ, "CHP'nin başvuruda bulunması durumunda Meclis İç Tüzüğü'ne göre bir yol takip edilir" yanıtını verdi.

Bozdağ, fezlekenin iç siyaset malzemesi yapıldığını belirterek, şöyle konuştu:

"Yerel seçim dolayısıyla siyasi partiler, iç siyasetin bir aleti olarak görüyor. Projelerini anlatsalar daha iyi olur ama maalesef bizim ana muhalefet partisinin projeyle işi olmadığından o nasıl karalarız, nasıl kirletiriz, onun hesabı içinde. AK Parti, karalanıp kirletilecek bir parti değildir. "

Ergenekon davası kapsamında uzun tutukluluk nedeniyle bazı sanıkların tahliyesine yönelik soruyu Bozdağ, şöyle yanıtladı:

"Türkiye, bir hukuk devleti, hukuk devletlerinde insanlarla ilgili suç isnadı olduğunda adil yargılanmayla sonuçlandırılması lazım. Gecikmiş adalet, adalet değildir. Siz bir vatandaşınızı yargılıyorsunuz, 10-15 yıl sürüyor, hala 'senin suçun şu' diyemiyorsunuz. Bir hukuk devletine bu yakışmaz. Hatırlarsanız, Hizbullah sanıkları tutukluluk süresinin 10 yıla düşmesiyle tahliye olmuştu. O zaman da benzer tartışmalar olmuştu. Yargılamalar uzatılmış, bir türlü karar verilememişti. Yargılamaların makul sürede tamamlanması, herkesin hukuk devletine inancını güçlendirir."

Bozdağ, terörle ilgili suçların tutukluluk süresinin 10 yıldan 5 yıla çekildiğini anımsatarak, "Tabii 10 yıldan 5 yıla tutukluluk süresini çekmek, sadece Terörle Mücadele Kanunu kapsamındaki suçlarla ilgili. Biz de normal ağır cezayı gerektiren suçlarda tutukluluk süresi 2 yıldır. Normal süre 2 yıldır. İstisnalarla 3 yıla, yine sonlandırılamazsa 5 yıla çıkartılır" ifadesini kullandı.

ERGENEKON DAVASINDA GEREKÇELİ KARARIN YAZILMAMASI 

Ergenekon davasının epey sürdüğünü ancak 7 ayı aşan süredir gerekçeli kararın yazılmadığını hatırlatan Bozdağ, "Mahkeme kendine göre gerekçesini oluşturduktan sonra kararını açıklar. Gerekçeli kararını oluşturur, dosyaya koyar, koyamıyorsa da 15 gün içinde yazar, dosyaya koyar. 15 gün geçmiş, 1 ay geçmiş, 2 ay geçmiş, 7 ay geçmiş ve hala mahkeme, gerekçeli kararını hala dosyaya koymadı. Bu, doğru değildir" diye konuştu.

Bozdağ, gerekçeli karar yazılamadığı için sanıkların Anayasa Mahkemesine, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine (AİHM) gidemediğini vurgulayarak, "Bu haklarını gerekçeli karar açıklanamadığı için kullanamıyorlar. Kullanamaması nedeniyle bu insanlar açısından birtakım mağduriyetler oluşuyor. Ben 7 aydır gerekçeli kararı yazamayan hakimlerin sorumluluğu olduğunu düşünüyorum" dedi.

"MAHKEMELERİN BAZI KARARLARINA KATILMIYORUM"

İlker Başbuğ'un Anayasa Mahkemesinin kararı doğrultusunda serbest kaldığını belirten Bozdağ, şöyle konuştu:

"Son tahliyeleri, terör kapsamındaki suçları 10 yıldan 5 yıla çekmemizden kaynaklanan tahliyeler değildir. Hatırlarsanız, Başbuğ ile ilgili Anayasa Mahkemesi, mahkemenin gerekçeli kararını yazmamış olması ve tahliye taleplerini etkin denetlememiş olmasını hak ihlali gördü ve bu yönde karar verdi. Daha sonra nöbetçi ağır ceza mahkemesi de Başbuğ'un tahliyesine karar verdi. Bu düzenleme olmasaydı bile ilgili mahkeme, Anayasa Mahkemesinin kararını referans alarak tahliye kararı verebilirdi. O yüzden baktığınızda bazı tahliyeler, Anayasa Mahkemesinin kararına referansla yapılıyor, bazıları da 5 yıla indirilmesini referans göstererek yapıyor."

Adalet Bakanı Bozdağ, mahkemelerin bazı kararlarına katılmadığına işaret ederek, sözlerini şöyle tamamladı:

"Ben tutukluluk süresinin 5 yıla indiği gerekçesiyle yapılan bazı tahliyelerin gerekçelerine katılamadığımı daha önce de açıkladım çünkü hem Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi hem de Anayasa Mahkemesi, hukukumuzdaki tutukluluk süresinin hesabında mahkum olan kişilerin tutukluluk sürecinden çıktığını ifade ediyor. Tutuklu, 'mahkemenin karar aşamasına kadar geçen sürece' denir. Karar verilir, tutukluluktan çıkar, hükmen tutuklu olur. Dolayısıyla 5 yılın hesabında karardan sonra geçen süre hesaplanmamaktadır.

Bazı mahkemeler, bu süreci farklı değerlendirerek karardan sonraki süreci de tutukluluk süreci içine katan değerlendirme yapıyor. Bu değerlendirmeye katılmıyorum."