Financial Times'taki makalede Türkiye'nin 1949 yılında İsrail'i tanıyan ilk Müslüman ülke olduğunun altı çizildi.
Gazete, İran'daki İslam devriminden bu yana Amerika Birleşik Devletleri'nin Orta Doğu siyasetinin temel taşlarından olan Türkiye ile İsrail'e her konuda büyük yatırımlar yaptığına dikkat çekiyor.
Financial Times, iki ülke arasındaki dostluğun yerini son 3 üç yılda kademeli olarak sürtüşmenin aldığını belirtiyor.
Gazete, bu sürecin diplomatik ilişkilerde seviyenin düşürülmesi ve askeri işbirliğinin sonlandırılmasıyla sonuçlandığını belirtiyor.
Washington'un iki ülke arasındaki ilişkilerin yeniden düzelmesi dileğinin kısa sürede gerçekleşmesinin olası görünmediğini yazan Financial Times'a göre, konu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve İsrailli meslektaşı Benyamin Netanyahu için hem ulusal hem de şahsi gurur meselesi halini aldı.
Financial Times, iki ülke arasındaki ilişkilerin yapısına bakıldığında, iki halkın karşlılıklı güven ve işbirliği ağlarının nispeten zayıf kaldığını; varolan dostluğun daha ziyade resmi düzeydeki ilişkilerle ayakta tutulduğunu belirtiyor.
Erdoğan hükümetinin Türk dış politikasını Arap dünyasına daha yakınlaştıran adımlarının, İsrail ile ilişkileri soğuttuğunu vurgulayan gazete, gerginliği kontrol altında tutmak için İsrail'e, özür dilememe kararını yeniden gözden geçirmesini tavsiye ediyor.
Makale, gerginliğin nihai galibi İran olduğu takdirde, ne Türkiye'nin, ne de İsrail'in bundan bir fayda göreceğini unutmaması gerektiğini belirterek son buluyor.