Çok Bulutlu 23.9ºC Ankara
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Düzce
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • İstanbul
  • İzmir
  • Kahramanmaraş
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kilis
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Şanlıurfa
  • Şırnak
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak
Gündem
22.06.2018 22:36

Cumhurbaşkanı Erdoğan TRT ortak yayınında gündemi değerlendirdi

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, TRT ortak yayınında gündemi değerlendirdi, soruları yanıtladı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan TRT ortak yayınında gündemi değerlendirdi

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, TRT 1, TRT Habe ve TRT World'de yayınlanan 'Cumhurbaşkanı Özel Yayını'nda Leyla Köselerli ve  Fahrettin Altun'un sorularını yanıtladı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları:

(Seçim çalışmaları) Bizim tabii 2 aydan daha fazla oldu. Biz bu süreci il kongreleriyle de beraber geçirdik. Bu il kongrelerimizi aynı zamanda seçim mitingleri olarak geçiriyorduk. Bir taraftan kapalı spor salonlarının dışında açık alanda konuşmalarımız, kapalı spor salonlarının içinde de kongremizi yapıyorduk. Şu anda seçim kampanyamızı da buna ilave ettik. 100’e yakın bu konuda konuşmalarımız oldu. Yoğun bir süreci yaşamış olduk. Örneğin dün il olarak Gaziantep’le noktaladık. Gaziantep’ten sonra yine bir toplu yayına girdik. Bugün de İstanbul’un 7 ilçesini dolaştık. 7 ilçeyi dolaştıktan sonra sizlerle ortak yayındayız. Bir gün kala artık halkımıza, milletimize diyoruz ki Pazar gününe birlikte hazırlanalım.

"Bütün vatandaşlarımızın sandığa gitmesini istiyorum"

Ziyaretlerin veyahut da bu gezinin, memlekete gitmenin kazası olabilir ama bu seçimin kazası olmaz. Ben vatandaşlarıma partili partisiz fark etmez demokratik haklarını kullanmasının gereğini hatırlatmak istiyorum. Çünkü bu seçim normal bir seçim de değil. Bir dönüm yaşıyoruz. Bu dönüm noktasında vatandaşlarımın demokratik hakkını muhakkak kullanmalarının gereğini kendilerine hatırlatmak istiyorum.

 


 

Biz hamdolsun son dönemlerde 85-86 katılımla hep seçimlerimizi yaptık. Batı ülkeleri gibi 30- 35- 40 oranlarında seçim yaşamıyoruz. Bu bizim için demokratik katılım gücümüzün, ne kadar iyi konumda olduğunu gösteriyor. Hele şimdi bir yeni yönetim sistemini ilan edeceğimiz bu seçimde, ben bütün vatandaşlarımızın sandığa gitmesini, sandıkta bu konuyla ilgili kararı belirlemede bir güç kaynağı olmasını istiyorum.

"Yurt dışı oyları 2 milyonu aşmış durumda"

Son kullandıkları oylara baktığımız zaman, bu seçimde aldığım rakamlar ile zannediyorum 2 milyonu aşmış vaziyette.Yurt dışındaki vatandaşlarımızın bütün haklarını zorlaştırmalarına rağmen, birçok engeller önlerine çıkarmalarına rağmen, yılmadılar, usanmadılar hatta yüzlerce kilometre uzaklıklardan gelip oylarını kullandılar. Çok eza, cefa çektiler. Gerçekten benim yani Türkiye dışındaki bütün vatandaşlarımızın bu konudaki duyarlılığı, her türlü takdirin üstündedir. Şimdi bu seçimlerde de yine ben vatandaşlarımın buralarda atacakları oylarla Türkiye'deki bu yeni yönetim sisteminin değişikliğine katkılarının olacağına inanıyorum.

 


 

"280 bin derslik yaptık"

Her şeyden önce tabii yatırımlar noktasında Türkiye neredeydi nereye geldi buna bakmamız lazım. Yatırımlarda eğitim öncelikli, sağlık ikinci sırada. Biz göreve geldiğimizde birinci sırada savunmaydı. Eğitimi bir numara yaptık. Eğitim altyapısına yüklendik. 280 bin derslik yapmışız. Hatırlayın, ben kendi dönemimi hatırlıyorum sınıflarımızda 75 öğrenci vardı. Aynı dönemde Anadolu’da 100’ü aşkın öğrenci olan sınıflar vardı. Bugün İstanbul ilçelerindeki mitinglerimi yaparken çocuklara sordum. Bir tanesi 25, bir tanesi 18 diyor. Bu civarda. Resmi rakamlarla şu anda 32. Biz başka bir şey yaptık. Biz teksir kağıdıyla okuduğumuz dönemler oldu. Saman kağıdı var ya, orada basarlardı notları mürekkep dağılırdı. Biz şimdi o acıları yaşadığımız için bütün ortaöğretim ve ilkokullarda kitapları hazırladık, masaların üzerine koyduk. Öğrenciler kitaplarını masalarının üzerinde hazır buldu. Nereden nereye getirdik bu işi.

"Üniversite burslarını 45 liradan 470 liraya çıkardık"

Üniversite, öğrenciler 45 lira burs alıyordu. Biz bunu 470 liraya getirdik. Master 970 lira alıyor. Doktora öğrencileri asgari ücret alıyor.

(Muharrem İnce'nin açıklamaları) Üniversiteler zaten ücretsiz. Şu anda devlet üniversitelerinde ücretli olan var mı? Hepsi ücretsiz ama beyefendinin bundan bile haberi yok. Herhalde bunu özel üniversitelerle veya vakıf üniversiteleriyle karıştırdı. Bunu dahi bilmiyor. Böyle bir insan cumhurbaşkanı adayı Türkiye'de. Dersini çalışmamış.

 


 

"268 milyon yolcu Marmaray'ı, 23 milyon araç Avrasya Tüneli'ni geçti"

Marmaray'ı yapmak bize nasip oldu. Biz 29 Ekim 2013'te açtık, şu ana kadar 268 milyon yolcu Marmaray'dan geçti. Bu insanı heyecanlandırmaz mı, duygulandırmaz mı? Aynı şekilde Avrasya Tüneli. Biz dedik ki raylı sistemi yaptık ama bir de lastikli sistemi yapalım. Bunun için yine Asya-Avrupa arasında Avrasya Tünelini yaptık. Avrasya Tüneli de 20 Aralık 2016'da açıldı. Oradan da 23 milyon araç geçti. Bir başka Yavuz Sultan Selim Köprüsü, 26 Ağustos 2016'da açıldı. Buradan da 69 milyon araç geçti. Burayı Bay Muharrem kötülüyor. Bay Muharrem, sen burayı kötüleyeceğine buradan ne kadar araç geçti bunu araştır. Bunun fiyatları sana yüksek geliyorsa sen buradan geçmezsin, merhum Özal'ın yaptığı köprüden geçersin veya merhum Demirel'in yaptığı köprüden geçersin. Mecbur değilsin oradan geçmeye.

 


 

"Destinasyon olarak THY dünyanın bir numarası"

Havalimanı meselesi. Dünya artık çok ciddi bir rekabetin içerisinde Batıda öyle havayolu firmaları var ki THY’yi özellikle izliyorlar. Destinasyon olarak THY dünyanın bir numarası. Bunu şu anda batı firmaları yakalayamıyor. Filomuz da 400’e yaklaşıyor. Geniş gövdelerde de THY çalışmalarını yapıyor.  Yeni havalimanında 6 pist olacak, 100 bin kişi çalışacak. Bu Batı'yı çıldırtıyor, 'Bu çılgın Türkler ne yapıyor' diye. Daha çok çıldıracaklar

 


 

Burada toplam proje alanı 76 buçuk milyon metrekare. Bizim Atatürk Havalimanı’mız ise 12 milyon metrekareydi. İlk etapta yılda 90 milyon yolcu taşıyacak burası. Ama 2023’te yolcu potansiyeli 150 milyona çıkıyor. Şimdi bu onları rahatsız etmez mi?

Bir de şu var. Bizim yeni aldığımız geniş gövdeli uçaklar, dünyanın diğer ucuna gidiyor. 16 saat 18 saat uçabiliyor. Bu tabii birilerini rahatsız ediyor.

"Savunma sanayiimizin yüzde 65'ini karşılıyoruz"

Bir diğer önemli adım da savunma sanayii. Savunma sanayiinde ihtiyacımızın yüzde 20'sini karşılayabiliyorduk ama şimdi yüzde 65'ini karşılar hale geldik.

 


 

Bunların en önemlisi de bir İHA'lar, iki SİHA'lar, üç kısa süre sonra havada göreceğimiz Akıncı. Biz bunlar için, göreve geldiğimizde ben o zaman Bush'a rica ederdim, bize insansız hava aracı... 'Hay hay' derdi. Sonra 'Kongre müsaade etmedi' derdi. Bu, Obama döneminde de böyle oldu. Sayın Trump, 'Bizim kaliteli silahlarımız var' diyor, 'şu var' diyor, 'bu var' diyor. 'Tamam, ver o zaman' diyoruz. 'Ver' dediğimiz zaman da bu sefer, 'Kongre müsaade etmedi'. En son ne çıktı? F-35 olayı çıktı. F-35'e bizi sokan sizsiniz. Şu ana kadar da 800 milyon dolar ödeme yapmışız. Neyi konuşuyorlar? Senato müsaade etmeyecek anlamına gelen bir yazı senatodan çıkmış. Tabi burada Trump'ın tavrını bekliyoruz, bu ayrı mesele. Bu arada da bu F-35'lerden bir tanesinin devir teslimini perşembe günü yaptılar. Temennim odur ki burada bir yanlışa, gaflete düşmezler. Şunu bilmeleri lazım, Türkiye artık eski Türkiye değil, o CHP'nin geçmişteki Türkiye'si değil. O Nuri Demirağ'ların, Allah rahmet etsin, uçak ürettiği dönemde CHP zihniyeti onların uçak fabrikasını kapattı ve orayı gaz ocağı fabrikası haline dönüştürdü. Türkiye o Türkiye değil. Biz şimdi evelallah nasıl Hürkuş'u ürettiysek daha ileri teknolojiyle savaş uçaklarımızı da üretir hale geleceğiz.

 


 

"Yabancı kuruluşlar kurlarla ilgili olayı iyice düşürmeye başladılar"

Her şeyden önce şunu söyleyeyim. Pazartesi Türkiye çok farklı bir şekilde uyanacak. Zaten bugünden o yabancı birçok köşeler filan hatta kredi kuruluşları vesaire onlar kurlarla ilgili olayı iyice düşürmeye başladılar. Bu gösteriyor ki onlar da yaptırmış oldukları kamuoyu araştırmalarında artık Türkiye'de durum, onların planladığı veya bekledikleri gibi değil tam tersine gidiyor. Bunu biz de zaten arazide görüyoruz. Büyümedeki 7,4 oranı çok çok önemli biz şimdi G7 ülkeleri arasında 2., OECD ülkeleri arasında birinci sıradayız.Türkiye artık işsizlikte son dönemlerin en düşük rakamlarına kadar geldi. Genç işsizlikte de bir düşüş var. Bunlar bir şey gösteriyor. Türkiye karşı tarafa bir güven veriyor.

"Bay Muharrem’in Bay Kılıçdaroğlu’nun ciddi bir oyununa geldiğini düşünüyorum"

Gerek Sayın İnce gerek Sayın Kılıçdaroğlu’nun kongrelerde birbirlerine karşı hakaretlerini bilirsiniz. Tüm seçim kampanyası boyunca ben bunları dev ekranlarda gösterdim. Şu anda ben yine de bay Muharrem’in Bay Kılıçdaroğlu’nun ciddi bir oyununa geldiğini düşünüyorum. Seçimi kazanamayacağını biliyor zaten. Ama seçimden sonra ben Bay Kemal’i daha rahat yerim. Burada benim milletimin Pazar günü bunlara anlayacakları dilden bir demokratik cevap vermeleri lazım.

 


 

"Bunlarla milleti aldatamazsın"

Edirne cezaevinde terör örgütünün arkasında olduğu bir kişiyi ziyaret ediyor. İcazet alıyor veya destek alıyor. Bu adam 7 Haziran seçimlerinin akabinde Kürt kardeşlerimi sokağa döküp, 53 Kürt kardeşimin ölümüne neden olan kişidir. Tutuklu olmak bu noktada seni temize çıkarmıyor. Belki de bu süreç içerisinde mahkum olacaksın. Bunları bizim görmemiz lazım.

 


 

Bizim üzüntümüz, muhalefetin Cumhurbaşkanı adayının onu ziyaret edip meydanlara çıkıp söylemesi. Bunlarla milleti aldatamazsın. Biz Güneydoğu’da güçlüyüz. Hele ben bu kayyumlarla başlayan süreçle Güneydoğu şu anda bir başka. Buralarda biz çok ciddi yatırımlar yaptık. Biz yapım ekibiyiz. Niye? Buralar bizim vatan topraklarımız. Terör örgütü yakıp yıktı diye öylece bırakamayız.

 


 

"Şanlıurfa ve Gaziantep’te açık ara öndeyiz"

Kürt anneleri bu şekilde ağlatan bu PKK terör örgütü bu HDP nasıl oluyor da hala oy alıyor. Anlamakta zorlanıyorum. Ben şu anda devranın değiştiğini düşünüyorum. Van, Diyarbakır mitingleri muhteşemdi. Şanlıurfa, Gaziantep muhteşemdi. Şanlıurfa ve Gaziantep’te açık ara öndeyiz. İnşallah bu defa Diyarbakır’da farklı bir netice koyacak diye inanıyorum. Mardin inşallah koyacak diye inanıyorum.

"Ret politikalarını ayaklarımızın altına alan biziz"

İnkar politikalarını ayaklarının altına alan biziz, ret politikalarını ayaklarımızın altına alan biziz, asimilasyonu ortadan kaldıran biziz. TRT Şeş, yayın yapıyor. Bu özgürlük değil mi? Bu özgürlükleri veren biz değil miyiz?

 


 

"Zeytinlik Operasyonu’nu yapmış olsaydık belki de Fırat Kalkanı’na gerek kalmayacaktı"

Terörle mücadelede Türkiye’nin güvenlik güçlerinin ne denli bir özgüven sahibi olduğu ortaya çıktı. Şahsen zaman zaman kendi göbeğimizi kendimiz keseriz dedim. Gerek Fırat Kalkanı, gerek Zeytin Dalı harekatı bunun en somut örnekleriydi. Sayın Obama döneminde Zeytinlik Operasyonu diye Fırat Kalkanı Harekatı’nın öncesi operasyonu yapacaktık. Fakat bizi aldattılar. Bu Zeytinlik Operasyonu’nu yapmış olsaydık belki de Fırat Kalkanı’na gerek kalmayacaktı. Münbiç’i de o Zeytinlik Operasyonu içerisinde halledecektik. Ama bu verilen sözler yerine gelmedi.

Gelmeyince de bu Trump yönetimi iş başına geldi. Onunla da bu durumu konuştuk. Ona da aynı şeyleri söyledim ikili görüşmemizde. Dedim ki; ‘siz yanınıza PYD’yi alıyorsunuz, YPG’yi alıyorsunuz bunlar terör örgütüdür. Bunlar PKK’nın yan kollarıdır. Yapmayın, gelin biz bunu beraber yapalım.’ Dediler ki; ‘benim generallerim bana bu konuda Türkiye’nin silahlı kuvvetleriyle bu iş olmaz, ÖSO ile bu iş olmaz diyorlar.

Dedim ki; ‘biz buraya iki tugay tahsis ederiz. Özgür Suriye Ordusu da bu işte rol alacak ve biz beraberce bu işi başarırız.’ Baktım ki heyetler arası toplantıya geçtik. Bunlar aynı şeyde direniyorlar. Aynı şeyde de direnince ben ‘kusura bakmayın. Siz yolunuza, biz yolumuza…

"ÖSO'nun lider kadrolarının bize olan sadakatlerini de gördüm"

Biz o toplantıdan sonra kararımızı verdik ve Fırat Kalkanı Harekatı’nı başlattık. Fırat Kalkanı Harekatı’yla da onlar aslında ne kadar yanıldıklarını gördüler ve biz 3 bin DEAŞ’lıyı derdest ettik. Demek ki Türkiye bunları yapabiliyor. Kiminle? Özgür Suriye Ordusu’yla. ÖSO’nun bu konudaki hakkını da kendilerine teslim etmek lazım. Onların şehadete çok farklı bir inançları vardı. Bizim askerlerimize de güvenleri gerçekten çok çok iyiydi.

 


 

Onların lider kadrolarını ağırladım. Onlarla da görüşmelerim oldu. Lider kadrolarının bize olan sadakatlerini de gördüm. Hele hele bunların içerisinde biri vardı ki çok enteresan. Her tarafından delik deşik olmuş. Midesini komple almışlar. O haliyle hala savaşıyor ve onun öldürülmesi için de özel yüklü bir prim vermişler. O hiç yılmıyor. Böyle insanlar var ÖSO’nun içinde.

"12 gözlem noktasıyla Afrin tamamen kontrol altında"

Bu çalışmaların akabinde de biz Rusya’yla münasebetlerimizi iyi götürdük. Biz en azından Fırat’ın batısındaki çalışmalarımızı çok daha verimli bir şekilde götürelim dedik. Benim Sayın Putin’le olan gerçekten özel ilişkilerim, bunun yanında istihbaratın ağırlığı, dışişleri bakanımın, dışişleri bakanlarıyla münasebetleri ve yoğun ilişkilerimiz, bunların hepsi önce Soçi çalışması, ardından Ankara… Tabii bunların hepsi Astana çatısı altında yürütüldü. Buna sadık kalmak suretiyle çalışmaları sürdürdük. Daha sonra Zeytin Dalı Operasyonu’na girdik.

Zeytin Dalı Harekatı’nda da bizim bütün çalışmamız Rusya’yla beraber oldu. Rusya’yla beraber başarılı gitti. Şu an itibarıyla Zeytin Dalı Operasyonu’nda 4600’ü aşkın terör örgütü mensuplarını etkisiz hale getirdik. Hala devam ediyor. Burada artık PYD veya YPG kim olursa olsun bizim orada 12 gözlem kulemiz var ve bu 12 gözlem noktasıyla Afrin tamamen kontrol altında.

 


 

"YPG, PYD tamamen orayı boşaltacak"

Bir de İdlib var. İdlib noktasında da Rusya’yla, İran’la… Merkezi yönetimle de bütüm münasebetleri Rusya tarafı yürütüyor. Şu anda Cerablus ve El Bab’a 200 bin civarında bir geri dönüş oldu. Bunun daha da artacağını bekliyoruz. Bunların olması bizi rahatlatacak. Bu ayın 4’ünde Dışişleri Bakanı’mız Amerika’ya gitti. Orada Pompeo ile bir görüşmesi oldu. Bu görüşmeyle de birlikte Münbiç’te bir yol haritası belirlendi. Bu 90 günlük bir yol haritası.

Bu yol haritasıyla da oradan YPG, PYD tamamen orayı boşaltacak. Yüzde 90-95’i Arap’tır. Sakinleri gelip oraya yerleşecek. Onların da oraya yerleşmesiyle bu 200 bin sayısı çok daha artacaktır diye düşünüyorum. Başka yerler için de bu durum söz konusu. Görüşmeler çok sağlıklı bir şekilde devam ediyor. Temenni ederim ki bu sağlıklı gidiş bölgeyi çok daha rahatlatacaktır. Kuzey’de de gelişmeler farklı noktalara gelecektir.

Cumhurbaşkanı Erdoğan TRT ortak yayınında gündemi değerlendirdi

"Biz hakkımızın dışında bir şey istemiyoruz"

En deneyimli iki siyasi lider vardır. Bir Putin, bir de ben. Çünkü başbakanlık ve cumhurbaşkanlığı sürecimizi şöyle art arda koyduğumuz zaman 15-16 yıllık bir sürecimiz var. Putin’in hakeza öyle. Şimdi bu süreç içerisinde yaptıklarımız, yapacaklarımız var. Amerika’nın da bu attığımız adımlardaki duruşumuz onlara mesaj veriyor.

Bunlar öyle eğilip, bükülen bir takım değil. Öyleyse hakkı neyse hakkını ister. Biz hakkımızın dışında bir şey istemiyoruz. Dolayısıyla da koalisyon güçleriyle ilgili ortada bir Fransa var, Almanya, İngiltere var. Bunlar Türkiye’nin burada haklılığını görmeleri, bunu teslim etmeleri lazım. Bunu teslim etmezlerse biz eğilip bükülmeyiz. Burada bizim duruşumuz bu defa hakkımızın gereğidir. Buradan tehdit yiyen Türkiye’dir.

 


 

Macron ile diyaloğu

Sayın Macron’un ‘ne zaman çıkacaksınız, fazla durmayın’ diye lafları oldu. Kendisine dedim ki; ‘Sayın Macron, siz Cezayir’de ne kadar kaldınız? Ruanda’da ne kadar kaldınız? Onların takvimini bir önünüze getirin. Bizimkini konuşuruz. Biz orada işimiz bitene kadar kalacağız. Kaldı ki biz orada katliama gitmedik. Ama siz Cezayir’de katliama gittiniz. Ruanda’da katliama gittiniz. Biz bunları yapmıyoruz. Biz sadece terör örgütleriyle uğraşıyoruz. Bu terör örgütleri Suriye’nin kuzeyinde bir koridor oluşturmak, Türkiye’yi kuşatmak istediler. Bu örgüt bir terör örgütüdür.’

"CHP darbe girişiminin içinde"

Anamuhalefet partisi CHP bir kere bu darbe girişiminin adeta içinde. O geceden daha önce bir radyo programında ‘bir darbe olsa tankların önüne ilk ben çıkarım’ diyen kişi Kılıçdaroğlu’dur. O gece, 23.17 Atatürk Havalimanı’na beyefendi iniyor. Atatürk Havalimanı’nda on binler var. O saatlerde ben de açıklamamı yapmışım. O açıklamada ne diyorum? ‘Bütün vatandaşlarımı meydanlara davet ediyorum.’ Ben de geliyorum diyorum.

 


 

Binali Bey o da bir yandan Ankara’ya hareket etmiş. Biz de Marmaris’ten Enerji Bakanı Berat Bey, kızım, eşim, torunlarım beraberce oradan çıkıyoruz ve son ana kadar pilota Ankara mı İstanbul mu söylemiyoruz. Belli bir mesafeden sonra pilota söylüyoruz ve İstanbul’a biz de geliyoruz. İstanbul’a geldiğimizde tabii üzerimizde F-16’lar uçuyor ama halk orada büyük bir heyecanla bekliyor.

23.17’de gelen o beyefendi oradan tanklarla anlaşıyor. Tankların arasında otomobiliyle Bakırköy Belediye Başkanı’nın evine geçiyor veya Belediye Başkanlığı’na gidiyor. Oradan süreci takip ediyor. Çünkü kahvesini içerken elimizde belgeler var.

"Bağdat Caddesi’nden tanklar geçiyor bu tanklar alkışlanıyor"

Senin zerre kadar teröre karşı, darbeye karşı, çünkü bu bir darbe, bir tavrın olsa on binler orada dururken sen niye oradan ayrı duruyorsun. Sen de gelseydin o vatandaşların arasına karışsaydın. O vatandaşlarla beraber darbeye karşı yüreğini ortaya koysaydın. Ama onda yürek yok ki, korkağın teki bu. Hemen öbür tarafa geçiyor. ‘Bana haber vermedi ki’ diyor. Ben sana özel davetiye mi çıkaracağım.

Ben Cumhurbaşkanı olarak milletin tamamına bu çağrıyı yapmışım ve milletin tamamı da oralarda. Enteresan olan bir şey var. Bağdat Caddesi’nden tanklar geçiyor bu tanklar alkışlanıyor. Bu da manidar. Bunun üzerinde düşünmek lazım.

“Havalimanındasın, on binler orada, sen de onların arasına gel katıl”

Biz 3’e çeyrek kala geliyoruz. Hemen valimizi, birinci ordu komutanını havalimanına çağırıyoruz ve değerlendirmemizi yapıyoruz ve ben hemen Genelkurmay Başkanvekilimizi orada Başbakan’ımızla da değerlendirmesini yaparak orada o işi bitiriyoruz. Vekaleten Genelkurmay Başkanlığını da Birinci Ordu Komutanı Ümit Paşa’ya veriyoruz. Ümit Paşa da orada gerekli talimatı yaptığı bir basın açıklamasıyla bildiriyor. Bunlar tabii önemli. Niye? Biz laf yapmıyoruz, biz ortaya bir tavır koyuyoruz. Ve böyle bir anda ne ister? İrade ister, cesaret ister… Eğer bu irade, bu cesaret sizde yoksa bunlardan hiçbirini yapamazsınız. Ama bunlarda bu yok. Kaçıyor oraya gidiyor. Niye kaçıyorsun ya? Havalimanındasın, on binler orada, sen de onların arasına gel katıl.

Cumhurbaşkanı Erdoğan TRT ortak yayınında gündemi değerlendirdi

“Kılıçdaroğlu darbeye karşı değildi”

7 Ağustos’ta Yenikapı’da yaptığımız büyük organizasyonda ben Sayın Bahçeli’ye davet çıkardım. Sayın Bahçeli hemen döndü, katılıyorum dedi. Ama bu Cuma akşamına kadar dönmedi. Katılmayacağını söyledi. Baskılar geldi, baskılar geldi son anda Cuma günü katılacağını söyledi. Ondan sonra da bir taraftan ‘ben zaten bundan yanaydım, yürümeyeceğini biliyorum’ gibi terse kampanyalar yapmaya başladı. Çünkü o darbeye karşı değildi.

“Niye şimdi yargıya müdahale ediyorsunuz?”

Bakın hala darbenin lehinde açıklamaları olan birisidir. Şu anda hala içeridekileri savunan birisidir. Hani yargıya müdahale etmiyordunuz? Niye şimdi yargıya müdahale ediyorsunuz? Bırakın yargı kararını versin. Açığa aldıklarımız var doğru, tekrar göreve iade ettiklerimiz de var. Onun için burada ana muhalefet partisinin, gerekse genel başkanının kesinlikle darbeyle mücadele diye bir derdi yok. Biliyorsunuz darbeye yönelik yaptığı açıklama da zaten yok.

“Kemal Batmaz’la ilgili bazı belgeler çıktı ortaya”

Bugün Batmaz’la ilgili bazı belgeler çıktı ortaya. Şimdi onlar hemen meydana dökülecek. Ben bugün bunu söylemiş olayım. Bu Kemal Batmaz’la ilgili belgeyle de bunlar ciddi manada da köşeye sıkışmış olacaklar.

 


 

“Biz hazırız, hazırlıklarımızı yaptık”

Vatandaş hazır olduğuna göre mesele yok. Biz de hazırız, hazırlıklarımızı yaptık. Dersimizi çalıştık ve aylardır bunun üzerinde kafa yorduk, çalıştık. Gerek devlet yapısı içinde olan arkadaşlarımız gerek toplum kuruluşlarında olan arkadaşlarımız gerek akademisyenler ve iş hayatının içerisinde olan arkadaşlarımızla etraflıca bu çalışmaları yaptık, hazırlığımız ona göre tamamladık. Böylece de dün akşam ilk açıklamayı yaptık, bu akşam sizlerle de ikinci açıklamayı yapıyoruz.

Bundan sonra da Pazar günü milletimizin bize ‘devam’ demesi halinde de tabii bir an önce giydirmeyi yapacağız. Şu anda şablonumuz hazır. Hemen aktörlerin giydirilmesi olacak. Ondan sonra da yola çıkacağız. Bu belli bir süre ki ben bunu 100 gün olarak ifade ettim. Bu 100 günlük süre içerisinde tabi bazı yerlerde aksamalar olabilir. Bu aksamaları da bu 100 gün içinde telafi ederek yolumuza devam edeceğiz.

“Yeni yönetim sistemi güçler ayrılığını güçlendiriyor”

Yeni yönetim sisteminde demokrasinin ve Cumhuriyet’in temel niteliği olan güçler ayrılığını kesinlikle zayıflatmıyor, tam tersine daha da güçlendiriyor, tahkim ediyor. Parlamenter sistemde hükümet, Meclis çokluğu içinden çıktığı için pratikte yasama ve yürütme aynı gücün kontrolünde oluyor. Hükümet cenahından gelmeyen hiçbir tasarı veya teklifin Meclis Genel Kurulu’ndan geçme şansı yoktu. Biz hükümetle Meclis’in irtibatını bu attığımız adımla kopartarak bu pratik işleyişi bozmuş oluyoruz.

“Hükümetin bütçe dışında kanun tasarısı gönderme yetkisi bulunmuyor”

Yeni sistemde hükümetin bütçe dışında Meclis’e kanun tasarısı gönderme yetkisi bulunmuyor. Kanun tasarısı teklifi sadece milletvekillerine ait. Dolayısıyla milletvekilleri ve Meclis, tarihimizde ilk defa kendi iradeleriyle yasama çalışması yapma imkanına kavuşuyor. Meclis’in hükümeti denetim araçları daha da güçlendirilmiş olarak devam ediyor. Yargı da bu denge içerisinde çok daha sağlıklı çalışma imkanı bulacak. Yüksek yargı organlarının üye seçiminin bir kısmının Cumhurbaşkanı ile Meclis arasında dağıtılmış olması bu dengeyi daha da güçlendiriyor. Özetle yeni sistemde herkes kendi işini yapacak, kimse diğerinin üzerinde tahakküm kurmaya çalışmayacak.

Cumhurbaşkanı Erdoğan TRT ortak yayınında gündemi değerlendirdi

“Projelerimizi bir an önce hayata geçirmeye gayret ettik”

Göreve geldiğimiz günden itibaren eğitimden sağlığa, ekonomiden sanayiye, ulaşımdan enerjiye kadar her alanda önemli ve büyük projeler gerçekleştirdik. Bu çalışmalarımızı yaparken sonuç odaklı ve projelerimizi bir an önce hayata geçirmeye gayret ettik. Mevcut yapının getirdiği zorluklar nedeniyle çalışmalarımızın önemli bir bölümünü istediğimiz sürede ve düzeyde hayata geçiremedik. Bakıyorsunuz bürokratik oligarşik yapıların hantallığı, kurumlardaki iş ve işleyiş süreleri önümüze hep birer engel olarak çıktı. Bu bazen üstten oldu, bazen altımızdaki talimat verdiğimiz kesimden oldu.

“Bürokraside kademeler azalıyor”

Cumhurbaşkanı Hükümet Sistemi’yle birlikte bu sorunları ortadan kaldırmayı amaçlıyoruz. Yeni dönemde çözüm üreten devlet, sorun çözen devlet, sonuç odaklı devlet anlayışıyla çalışmalarımızı sürdüreceğiz. Devlet burada ciddi manada hızlanıyor. Bir de tabii daha az bürokrasi, daha az karar alma süreçleri ve bürokraside kademeler azalıyor. Görev alanları netleştirilerek yetki karmaşasının da önüne geçiliyor. Tüm hizmetlerde sonuç odaklı olmanın kararlılığı içerisinde olacağız ve verim odaklı çalışacağız. Yeniliklere de hızla adapte olacağız.

“Hem kendi tarihimizdeki hem de dünyadaki yönetim modellerini inceledik”

Aylarca önceden bu çalışmalara başladık. Cumhurbaşkanlığı Sistemi ile ilgili çalışırken bu konuda belli bir arkadaş grubuyla bunları yürüttük. Örneğin hem kendi tarihimizdeki hem de dünyadaki yönetim modellerini inceledik. Özellikle Amerika, Rusya, Brezilya, yarı başkanlıkta Fransa ve Güney Kore’yi de inceledik. Ecdadımız bu tip yönetim pratiklerini uygulayarak yüz yıllar boyunca milletimize, ecdadımıza hizmet etmiştir. Günümüzde ise az önce saydığım ülkeler, Amerika ve Rusya başta olmak üzere başkanlık sistemiyle yönetilen birçok ülke var. Hepsi bu yönetim yapısını getirirken neyi amaçlamış? Hangi sorunu çözmüş, bunları detaylı inceledik.

“Bu sistem kendimize özgü bir sistemdir”

Yeni modeli incelerken kendi sorunlarımızı da masaya yatırdık. Bizim sorunlarımız diğer ülkelerle farklılık gösteriyor. Dolayısıyla ortaya koyduğumuz modelin de bize özgü olması gerekiyor. Ben Türkiye modeli dedim. Biz kendi içimizde adeta bir bal arısı gibi hepsinden alıyoruz nasibimizi ve bunu mix etmek suretiyle Türkiye modelini ortaya koyduk. Bu sistem 2023 hedeflerimize, 2053 ve 2071 vizyonlarımıza katkı sağlayacak kendimize özgü bir sistemdir. Biz inşallah sıçrayacağız.

“Bakanlık sayısını 16’ya indiriyoruz”

Yeni yönetim modeli özellikle yürütmenin çok daha hızlı, pratik ve sonuç odaklı hareket etmesine olanak sağlıyor. Burada özellikle bunun için bakanlıklarımızın sayısını azaltıyoruz. İşlevselliğini ve verimliliğini artırmak için bazı birleşmeler gerçekleştirdik. İlk başbakan olduğum zaman 37 olan bakanlık sayısını o zaman 26’ya indirmiştim. Şimdi de 26 olan bakanlık sayısını 16’ya indiriyoruz. Yeni yapıda bakanlıkların yanı sıra politika önerileri geliştirecek icrai faaliyetleri izleyip raporlayacak 9 da kurul oluşturduk.

Cumhurbaşkanı Erdoğan TRT ortak yayınında gündemi değerlendirdi

Ayrıca Cumhurbaşkanı ile bire bir çalışacak ofisler kurduk. 4 ofis ve bunlar adeta sürekli olarak Cumhurbaşkanına yakın destekle feedback sağlayacaklar.

Cumhurbaşkanı Erdoğan TRT ortak yayınında gündemi değerlendirdi

Bütün bunların yanında bir de bana en yakın çalışanlar olacak. Onlar kim olacak? Özel kalemim, İdari İşler Başkanlığı, tabii hepsinden öte de atayacağımız başkan sayısına göre başkanlarımız. Bütün bunlarla birlikte beraber bir de bizim bağlı başkanlıklar var.

Cumhurbaşkanı Erdoğan TRT ortak yayınında gündemi değerlendirdi

"Ofisler bürokrasiye takılmadan çalışmalar gerçekleştirecek"

Kurullarımızda iş dünyasından, üniversitelerden, kültür ve sanat alanında, teknoloji alanında, bilim alanında, ekonomi, dış politika gibi alanlarda uzman kişileri politika inşa sürecine dahil edeceğiz. Yeni modelde ilk etapta insan kaynakları, yatırım, finans ve dijital dönüşüm olarak 4 tane ofis kuruyoruz. Bu ofisler Cumhurbaşkanı ile bire bir çalışacak bürokrasiye takılmadan Cumhurbaşkanı’nın öncelikleri doğrultusunda projeleri yönetecek ve çalışmalar gerçekleştirecek. Cumhurbaşkanlığı’na bağlı Strateji ve Bütçe Başkanlığı ve İletişim Başkanlığı bunlar iki yeni başkanlık olarak bunları kurduk.

"Türkiye hedeflerine ve vizyonlarına güçlü şekilde yürüyecek bir döneme geliyor"

Bizim şu anda milli bütçemizin nereden nereye geldiği ve geleceği büyük önem arz ediyor. Burada 16 Nisan halkoylamasıyla Türkiye, 2023 hedeflerine, 2053 ve 2071 vizyonlarına daha özgüvenli ve güçlü şekilde yürüyecek bir döneme giriyor. Milletimizin bize verdiği bu görevi verimli ve sonuca ulaşacak şekilde nasıl modelleriz diye düşündük ve bunun üzerinde çalıştık.

“Türkiye’yi yatırımcı dostu bir ülke haline getiriyoruz”

Cumhurbaşkanlığı yeni yönetim sistemiyle birlikte istişare mekanizmalarının kurumsallaştığı, kararların daha hızlı uygulandığı bir yapı oluşturuyoruz. Özellikle küresel sermayenin Türkiye’ye çekilmesinde bu yapı çok büyük bir mıknatıslama görevi yapacak. Türkiye’yi yatırımcı dostu bir ülke haline getiriyoruz. Yatırımlarla birlikte ülkemiz daha hızlı büyüyecek, milli gelirimiz ve istihdam artacak.

Birleştirilecek bakanlıklar

Mevcut bakanlıklar, yeni bakanlıklar… Mevcut bakanlıklarda şu anda Adalet Bakanlığı, Milli Savunma Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Gençlik ve Spor Bakanlığı, Maliye Bakanlığı, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı, Dışişleri Bakanlığı, Avrupa Birliği Bakanlığı, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı… Buralarda yeni bakanlıklarla 12 bakanlık sadece Maliye’nin yanına Hazine Müsteşarlığı’nı katarak Hazine ve Maliye Bakanlığı yapıyoruz.  Dışişleri Bakanlığı ne oluyor? Avrupa Birliği Bakanlığı’nı kaldırıyoruz, Dışişleri Bakanlığı’nın çatısı altına ve o Dışişleri Bakanlığı oluyor. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nı Çalışma, Sosyal Hizmetler ve Aile Bakanlığı haline getiriyoruz. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nı ve Orman ve Su İşleri Bakanlığı’nı birleştiriyoruz ve Tarım ve Orman Bakanlığı yapıyoruz. Bir diğeri, Kalkınma Bakanlığı ile Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nı, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı olarak birleştiriyoruz. Son olarak da Gümrük ve Ticaret Bakanlığı ile Ekonomi Bakanlığı’nı birleştiriyoruz, Ticaret Bakanlığı yapıyoruz.

 

Birleştirilecek bakanlıkların personellerinin durumu

(Bakanlıkların birleşmesi) Burada aslında sağa sola dağılma söz konusu değil. Hepsi kamu çalışanlarımız olarak mevcut görevlerine devam edecek. Biz bazı bakanlıklarımızı birleştiriyoruz. O bakanlıkların personelinin birleştirilmesi aynı zamanda cereyan ediyor. Burada idari noktada bir tasarruf sağlıyoruz. Personeli tasfiye etmek gibi bir şey söz konusu değil. Yeni bir işlev kazandırılacak.

 


 

“Parlamenter demokrasiye dönüş yok”

(Muhalefet adaylarının parlamenter sistem açıklamaları) Bu arkadaşlar ne dediklerinin farkında ne de parlamenter demokrasi nedir onu bilmiyorlar. Biz bir defa 16 Nisan’da bu işi bitirdik mi? Bitirdik. Bu sisteme geçtik mi? Geçtik. Şimdi parlamenter sisteme dönüş için anayasa değişikliği yapması gerekmez mi? Veyahut da parlamentoda gerekli çoğunluğu sağlaması gerekmez mi? Sen şimdi parlamentoda sayısal durum nedir bunu bilmiyorsun.

Anayasayı değiştirecek güce sahip misin, değil misin onu bilmiyorsun ve parlamenter demokrasiye döneceğiz diyorsun. Bu vatandaşı enayi yerine koymaktır. Ben de vatandaşıma diyorum ki; parlamentoda yeterli sayıyı elde edemeyeceklerine göre parlamenter sisteme dönme şansları yok. Anayasal değişikliği yapabilme, böyle bir imkan da olmayacağına göre parlamenter demokrasiye dönüş yok.

Milletimin Pazar günü ister CHP olsun, ister Saadet olsun, ister İyi Parti olsun, hangi parti olursa olsun, HDP olsun hepsinin oylarına talibiz. Gelin beraber olalım, kardeş olalım, hep beraber Türkiye olalım.

Kaynak: TRT Haber

Sıradaki Haber
Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu: S-400'lerin tehdit olmayacağı konusunda NATO'dan güvence aldık
Yükleniyor lütfen bekleyiniz