Çok Bulutlu 20.3ºC Ankara
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Düzce
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • İstanbul
  • İzmir
  • Kahramanmaraş
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kilis
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Şanlıurfa
  • Şırnak
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak
Ekonomi
02.09.2014 13:45

"Ekonominin koordinasyonu bana bağlı, görev tanımım aynı"

Başbakan Yardımcısı Babacan, gündeme ilişkin soruları cevapladı.

"Ekonominin koordinasyonu bana bağlı, görev tanımım aynı"

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, NTV-CNBC-e ortak yayınına katılarak gündeme ilişkin soruları yanıtladı.

Yeni kabinedeki görev alanı ile ilgili olarak Babacan, görev tanımında herhangi bir değişiklik olmadığını, ekonominin koordinasyonunun kendisine bağlı olduğunu belirtti.

Yeni kabineye ilişkin, uluslararası piyasaların kendisini tercih ettiğine ilişkin haberlerin olduğunun hatırlatılması üzerine Babacan, Türkiye'nin son 12 yılda her alanda çok başarılı performans sergilediğini söyledi.

Bu 12 yıllık büyük dönüşüme liderlik yapan Recep Tayyip Erdoğan'ın, halkın tercihiyle şu anda Cumhurbaşkanı, Ahmet Davutoğlu'nun da Başbakan olduğuna işaret eden Babacan, "Bu yeni Türkiye, yeni döneminde artık çok daha güçlü bir şekilde, geçmiş başarılarından destek alarak ama çizgilerini koruyarak, ikinci bir sıçramayla 2023 hedeflerine doğru hareket ediyor" diye konuştu.

Babacan, 18 Kasım 2002'den bu yana kabinede olduğunu anımsatarak, şunları kaydetti:

"Bu süre içinde hem içeride hem dışarıda herhalde biraz aşinalık oluştu ve bu dönemde de tekrar hükümette olmamla alakalı da yazıldı, çizildi ama tabi bu konulardaki nihai karar sayın Başbakanımızındır, sayın Cumhurbaşkanımızındır. Çünkü ortaklaşa verilen bir karar hükümetin kurulması. Ama öte yandan benim eskiden beri söylediğim, siyasetin aslında süresi sınırlı bir askerlik görevi olduğu, yani benim açımdan. Dolayısıyla bir gün bu görev süresinin dolup, tekrar normal hayata dönmem gerektiği... Benim yıllardır arzum, isteğim bu yöndeydi ama şu ana kadar fırsat olmadı. Şu ana kadar devam etmem, kalmam yönünde irade oluştu."

Böyle bir hizmete davet olunca, bunu reddetmenin olmayacağını dile getiren Babacan, hangi ülkede olursa olsun böylesine onurlu görevlere "hayır, olmaz" demenin pratikte de ahlaken de mümkün olmadığını ifade etti.

Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun, başbakan yardımcılıklarının görev dağılımında değişiklik yaptığı hatırlatılarak, "Sizin görevlerinizde bir değişiklik var mı?" sorusu üzerine de Babacan, 2009 Mayıs'tan bu yana görevlerinin ve sorumluluk alanlarının aynı olduğunu söyledi.

"HUKUKTA İYİ BİR NOKTADA OLUNMAZSA, GELİŞMİŞ EKONOMİ DE OLUNAMAZ"

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, "Adli yılın açılışından dolayı hükümetle yargı arasında bir soğukluk oldu. Bu son durumu nasıl görüyorsunuz?" sorusunu da şöyle yanıtladı:

"Bir ülkenin topyekün resmine bakacak olursanız, gerçek başarının ancak pek çok alanda aynı anda ilerlemeyle oluşabildiğini görüyorsunuz. Hem demokraside ilerlemeye devam etmek hem de hukuk devleti özelliğinizin iyileşmesi gerekiyor. Öte yandan, Türkiye'nin temel hak ve özgürlükler alanındaki 12 yıllık ilerlemesine devam etmesi gerekiyor. Türkiye'nin ekonomide mutlaka gelişmiş ekonomi olma yönünde devam etmesi gerekiyor. Bunların hepsi birbiriyle iç içe konular aslında. Bunlar hep beraber ilerledikten sonra o ülkeye biz ileri ülke, ileri demokrasi, gelişmiş ekonomi, hukuk devleti diyoruz."

Bu çerçevenin tümüne bakıldığında, Türkiye'de öncelikle demokrasinin iyi işlemesinin son derece önemli olduğunu vurgulayan Babacan, bu kapsamda sosyal kesimin de hükümetle iç içe çalışmasının gerektiğini söyledi.

Hukuk devleti niteliğinin geçmişte iyileştiğine ancak alınacak daha uzunca mesafe olduğuna dikkati çeken Babacan, demokraside ve hukuk devleti niteliğinde iyi bir noktada olunmazsa, gelişmiş ekonomi de olunamayacağını ifade etti.

"YARGI, HIZLI VE GÜVENİLİR ÇALIŞMALI"

Ekonomi açısından hukuki güvenliğin son derece önemli olduğunun altını çizen Babacan, anayasanın, yasaların ve ikincil düzenlemelerin kolay anlaşılır olması gerektiğini söyledi. Bunlarda gri alanların olmaması gerektiğini vurgulayan Babacan, "Tüm hukuk metinlerimizin mutlaka bazı dış referanslara dayanması lazım. Yani evrensel hukuk normlarına dayanan bira anayasa, yasal düzenlemeler olmalı. Aksi halde kanun devleti olursunuz. O kanunlara çok yanlış şeyler yazarsınız ve onu uygulamaya çalışırsınız, sonuçta iyi şeyler olmaz" diye konuştu.

Tüm bunların yanında yargının hızlı ve güvenilir çalışması gerektiğine de dikkati çeken Babacan, şunları söyledi:

"Güvenilir dediğimizde, bağımsız ama aynı zamanda tarafsız çalışması gerekiyor. Türkiye'nin son yıllarda yaşadığı önemli problemlerin temeline inin, aslında orada hep yargıyla ilgili sorunların olduğunu göreceksiniz. Yargının bağımsızlığı esastır ama yargının bağımsızlık alanını kendi siyasi, ideolojik ya da mensubiyet duyduğu bir gurubun çıkarları için kullanıyorsa bazıları, o zaman o yargıda tarafsızlıktan söz edilemez. Yani bağımsızlığı kullanıp, kendi ideolojik, siyasi ya da ait olduğu zümreyle alakalı bir takım planlı programlı işler içine giriyorlarsa, bu da kesinlikle kabul edilemez. Bununla sonuna kadar mücadele etmek ve Türkiye'de, yargının kredibilitesini ve güvenilirliğini artırmak lazım. Yargıya güven olmazsa, genel anlamda ülkemizde hukuki güvenlik olmazsa o zaman Türkiye'nin ekonomide ilerlemesi de çok zor."
Babacan, Türkiye'nin bir kaç yıl içinde yüksek gelirli ülke sınıfına gireceğini belirterek, bunun için yargıyla ilgili sıkıntıların acil olarak çözülmesi gerektiğini kaydetti.
 

 

Türkiye'yi son 12 yılda ekonomi ve diğer alanlarda başarılı kılmış temel ilkelerin sapasağlam yerinde durduğunu ifade eden Babacan, Türkiye'nin 2023 hedeflerine ulaşması için atılması gereken adımların, yapılması gereken reformların detaylı bir şekilde programda bulunduğunu söyledi.

Türk ekonomisinde cari açığın üzerinde çalışılması gereken bir alan olduğunu dile getiren Babacan, cari açığını önemli sebeplerinden birisinin tasarrufların düşük olmasından kaynaklandığını, Türkiye'de tasarrufların milli gelire oranının yüzde 12-13 seviyesinde kaldığını belirtti. Babacan, "Tasarruflarımız büyümemizi hatta bulunduğumuz refah seviyemizi sağlayacak düzeyde değil. Tasarruflarımızı artırıp bu refah seviyesini destekleyecek noktaya çıkartmalıyız ki dış finansmana bağımlılığımız azalsın" diye konuştu.
Tasarrufların kısa vadede maliye politikaları, para politikaları, makro ihtiyati politikalarla artırılabileceğini anlatan Babacan, bütçede açık ne kadar azsa, ne kadar tasarrufa dikkat edilirse toplam tasarrufa o kadar katkıda bulunulacağını vurguladı. Babacan, mali disiplinin en önemli amacının da bu olduğunu kaydetti.
Merkez Bankasının para politikalarıyla tasarrufu teşvik eden tedbirler almasının öngörüldüğünü dile getiren Babacan, makro ihtiyati tedbirlerle de bankacılık sistemi üzerinden bu amaca yönelik adımlar atıldığını söyledi. Babacan, son 1 yılda bunun yapıldığını, geçen yıl milli gelirin yüzde 7,9'u seviyesindeki cari açığın bu yıl yüzde 6, hatta bunun da biraz altına inebileceğini ifade etti.

Babacan, bireysel emeklilik sisteminin yapısal adımlar açısından bir örnek oluşturduğunu, sermaye piyasalarının gelişmesinin de çok önemli olduğunu vurguladı. Sermaye piyasalarının gelişmesi konusunda arzu edilen noktada olmadıklarını dile getiren Babacan, Borsa İstanbul'un kurulduğunu, yasal düzenlemelerin yapıldığını, ancak uygulamayla ilgili yoğun çaba gerektiğini söyledi.

Ali Babacan, şöyle konuştu:

"Şirketlerimizin kredi ağırlıklı değil de sermaye ağırlıklı bilanço yapısına sahip olmasıyla alakalı yeni bir çalışma başlattık. Şirketlerimize baktığımızda, şirket sahipleri, sermayedarlar, sermayesini şirkete koyma yerine başka yerlerde değerlendirmeyi tercih ediyor. Şirketin bilançosuna baktığımız zaman bilançolar çok borçlu. Dolayısıyla krediyi değil, sermayeyi teşvik eden bir çalışma başlatmış durumdayız.

Sermaye piyasaları ve vergi düzenlemelerini entegre bir şekilde kullanıp, sermayedarları, şirket sahiplerini kararlarında sermaye yönünde teşvik etmeye yönelik bir grup tedbir üzerinde çalışıyoruz. talimatlarımızı bundan yaklaşık 3-4 hafta önce verdik. Sermaye Piyasası Kurulu ve Maliye Bakanlığı beraber bir şey hazırlıyorlar. Bitirince bize getirecekler, çalışacağız, belki önerilerimiz olacak."

Finansal eğitimi ve tasarruf bilincinin de bu alandaki önemli konular olduğunu ifade eden Babacan, enerjide de tasarruf, yerli ve yenilenebilir kaynakların kullanımının artırılmasının tasarrufları destekleyecek unsurlar olduğunu anlattı.

Babacan, alınacak tedbirlerin mutlaka sonuç vereceğini inandıklarını vurguladı.
 

Sıradaki Haber
İletişimde net satış geliri 17 milyar lirayı aştı
Yükleniyor lütfen bekleyiniz