Yaklaşık 4 milyar izleyiciye hitap eden ve 66 ülkeden 232 üyesi ile dünyanın en büyük yayın birliği olan Asya-Pasifik Yayın Birliği’nin (ABU) “Ateş Altında Gazetecilik” temasıyla, TRT ev sahipliğinde düzenlenen 2025 Küresel Haber Forumu ve Haber Grubu Toplantısı devam ediyor. Etkinliğin ilk günü olan 21 Mayıs’ta gerçekleştirilen “Haber Grubu Toplantısı”nda, 31 üye yayıncı bir araya gelme ve haber değişimi, ortak yapımlar, iş birliği olanakları gibi başlıkları ele alma imkanı buldu.
Etkinliğin ikinci gününde gerçekleştirilen “2025 Küresel Haber Forumu” ise İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Filistin Devleti Resmî Medyasından Sorumlu Bakanı Ahmad Assaf, TRT Genel Müdürü ve ABU Başkanı Mehmet Zahid Sobacı ve ABU Genel Sekreteri Ahmed Nadeem’in açılış konuşmaları ile başladı. Gazetecilerin barışı ve gerçeği savunma misyonuna değinilen konuşmalarda, dezenformasyonla mücadele ve yayıncılık vesilesiyle insani değerlere katkı konularının altı çizildi.
Etkinlikte konuşan Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, bugün çok çeşitli coğrafyalardan medya profesyonelleriyle, dünyanın içinden geçtiği kaotik ve belirsiz süreçte gazeteciliği, haberciliğin önündeki meydan okumaları, dijitalleşmeyi ve medyanın yerel, ulusal ve uluslararası görünümlerini müzakere edeceklerini belirtti.
Küresel medya ekosisteminin önündeki en temel meselenin hakikati odağına alan bir haber anlayışını egemen kılmak olduğunu söyleyen Altun, bunu temin etmek için de ortak çalışmaya, işbirliklerine ve dünya halklarının, farklı toplum kesimlerinin adil şekilde temsil edilmesine ihtiyaçları olduğunu ifade etti.
Fahrettin Altun, bu ihtiyacı genellemelerden, ön yargılardan, korkulardan, ötekileştirmelerden arınmış, özgüvenli, hakikati keşfetmek için uğraş veren medya profesyonellerinin karşılayabileceğini belirterek, bugün tüm dünyada 4 milyar insana erişen Asya-Pasifik Yayın Birliği'nin küresel düzlemde söz konusu ihtiyacı karşılayacak başlıca kurumsal yapılardan biri olduğunu dile getirdi.
Ne yazık ki 19. yüzyıldan itibaren Batı merkezli, tek kutuplu, tek yönlü enformasyon akışının dünyanın tümüne dair söylemleri, anlatıları önemli oranda şekillendirdiğine işaret eden Altun, dünyanın, bu tek yönlü enformasyon akışının neden olduğu kalıp yargılar, özcü ve toptancı bakış açıları nedeniyle barış içinde birlikte yaşamanın değil, anlamsız iktidar çekişmelerinin yurduna döndüğünü kaydetti.
Altun, karşılarında kendisini yeniden üretmeye çalışan, yapay zeka başta olmak üzere yeni medya teknolojileri ile birlikte daha da güçlenmeye gayret eden adaletsiz bir medya düzeni olduğunu söyledi. Söz konusu adaletsiz medya düzenini derinleştiren başlıca unsurlardan birinin de Batılı sosyal medya şirketlerinin yeni tahakküm araçlarından birine dönüşen “algoritma diktatörlüğü” olduğunu kaydeden Altun, sosyal medya platformlarının kullandığı algoritmaların farklı toplum kesimlerine göre kalibre edilmiş güdümlü içerikler ürettiğine, böylelikle mevcut tahakküm mekanizmaları ve zulüm politikalarının kalıcı hale sokulmak istendiğine vurgu yaptı.
İletişim Başkanı Altun, kendilerine düşenin her şeyden önce bu adaletsiz düzeni ve temsil krizini gözler önüne sermek, hakikatin sesini duyurmak ve hakikat cephesini güçlendirmek olduğuna dikkati çekti. Bugün, şahit olunan dehşeti ifade etmekte zorlanılan, kelimelerin dahi yara bere içinde kaldığı bir Filistin gerçeği olduğunu belirten Altun, “İsrail hükümetinin Filistin topraklarında mazlum ve masum halka yönelik uyguladığı bu hudutsuz katliam, bedeli ne olursa olsun en yüksek perdeden haykırılması gereken bir hakikattir. Bu toplantı da buluşma da bu amaca hizmet etmektedir. Filistin halkının maruz kaldığı zulüm, tüm askeri ve teknolojik imkanların kullanıldığı bir soykırıma dönüşmüş vaziyettedir.” diye konuştu.
Altun, yakın bir geçmişte küresel bir teknoloji firmasının, Filistin'i desteklediği için bir yazılım mühendisinin işine son verdiğini, o mühendisin İsrail'in, uyguladığı katliamlarda yapay zeka teknolojisini nasıl sömürdüğünü gözler önüne serdiğini ve İsrail'in işlediği insanlık suçunu 'tarihteki ilk yapay zeka destekli soykırım' olarak nitelediğini anımsattı.
Masumların canına kıymak için sofistike ağların kurulduğu bu işgalde, binlerce bebek, çocuk, kadın, yaşlı, sağlık çalışanı ve gazetecinin katledildiğini hatırlatan Altun, “Bugünlerde saldırılarını yeniden artıran İsrail, insanları ve insanlığı hunharca katletmeye devam ediyor. Daha dün İsrail, Kudüs Başkonsolosluğumuzdan bir görevlinin de aralarında bulunduğu diplomat bir gruba Cenin kentini ziyaretleri sırasında ateş açtı. Bu vahim olay, İsrail'in hukuksuzluğunu, sistematik zorbalığını ve kendileri dışında hiç kimseye hayat hakkı tanımadığını bir kez daha ortaya koydu. Böylesi bir çapraz ateş altında gazetecilerin üstlendiği sorumluluk, canı pahasına dünyayı hakikate uyandırmaktır.” ifadesini kullandı.
Fahrettin Altun, bu hakikat uğruna gazetecilerin insanüstü gayretlerine şahitlik ettiklerini dile getirerek, “TRT Arabi muhabiri Rubai Halit'in, canlı yayın sırasında ailesinin evinin bombalandığını fark ettiği ve ağlayarak anlattığı anlar hepimizin zihinlerinde dipdiri. İsrail saldırısında bir bacağını kaybeden TRT Arabi kameramanı Sami Şahada'nın 'Tek ayak olsam da baston ile kalsam da görevime ve Gazze'nin sesi olmaya devam edeceğim' sözleri kulaklarımızda. 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü'nde bu yıl İsrail ordusunun uzun namlulu silahla hedef alarak öldürdüğü Anadolu Ajansı kameramanı Said Ebu Nebhan'ın acısı kalbimizde. 7 Ekim 2023'ten bu yana İsrail, 222 basın mensubunu katletti. 222 gazeteci katledildi. Evet, 222 insan, evlat, ana, baba. Bu sayı 100 yıl boyunca savaşlarda öldürülen gazetecilerin sayısından daha fazla.” sözlerini sarf etti.
Hakikat nöbeti tutarken İsrail saldırılarında can veren gazetecilere, hakikat erlerine Allah'tan rahmet dilediğini söyleyen Altun, “Tüm bu acımasız saldırılara ve zulme rağmen gazeteciler, hakikati duyurmaktan bir an dahi vazgeçmediler. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın ifade ettiği gibi 'Gazze'den dünyaya bir iletişim koridoru' açtılar. Ben, Filistin gerçeğinin sesi olan bu koridorun ayakta kalması için cansiperane şekilde çalışan başta TRT ve Anadolu Ajansı olmak üzere tüm medya kuruluşlarımız ve gazetecilerimize canıgönülden şükranlarımı sunuyorum.” dedi.
Altun, “Türkiye, Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde her zaman ve zeminde Filistin'in gür sesi olmuş, olmaya da devam edecektir. Birleşmiş Milletler kürsüsünden 'İsrail devletinin sınırları neresidir?' diye soran, İsrail'in genişleyen ilhak haritasına dikkati çeken Sayın Cumhurbaşkanımız, İsrail'in işgalci politikalarını durdurmak için uluslararası topluma defaatle çağrıda bulundu. Bu doğrultuda Türkiye, İsrail ile ticari ilişkilerini kesti, Uluslararası Adalet Divanı'nda İsrail'in yargılandığı davaya müdahil olma bildiriminde bulundu.” diye konuştu.
Filistin'deki zulüm bitene dek gayretlerinin devam edeceğini belirten Altun, “Türkiye'nin mücadelesi, yalnızca Filistin için değildir, yalnızca bölgemiz için değildir. Tüm dünyada daha adil bir sistemin tesis edilebilmesi, zulmün sonlanması içindir.” değerlendirmesinde bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın güçlü liderliği ve arabuluculuğunda, istikrarlaştırıcı bir güç olarak Türkiye'nin son birkaç haftada küresel barış ve adalet için ortaya koyduğu gayretlere işaret eden Altun, şunları paylaştı:
“Türkiye'nin aktif rol aldığı sürecin ardından Suriye'ye yönelik yaptırımların kaldırılması kararı alınmış ve böylelikle özgür Suriye'nin yeniden inşası için çok önemli bir adım atılmıştır. 2022 yılında Rusya-Ukrayna arasında Türkiye'de yapılan ilk görüşmelerden 3 yıl sonra barış masası yeniden ülkemizde kuruldu. Taraflar İstanbul'da bir araya gelerek müzakerelerin devam etmesi ve esir takası yapılması noktasında mutabık kaldı. İran ile Avrupa ülkeleri arasındaki nükleer görüşmenin adresi de yine İstanbul oldu. Diyaloğun, uzlaşının ve barışın kalbi İstanbul'da atarken Antalya, NATO Dışişleri Bakanları Gayriresmi Toplantısı'na ev sahipliği yaptı. Öte yandan yine Sayın Cumhurbaşkanımız, Hindistan ve Pakistan arasında süregiden gerilimin sonlandırılması noktasında güçlü bir inisiyatif üstlendi ve söz konusu gerilimin sonlandırılmasına katkıda bulundu. Şunu açık bir şekilde ifade etmeliyiz. Tüm taraflarla yapıcı ilişkiler geliştiren, tüm tarafların güvenini kazanan Türkiye, istikrarlaştırıcı gücüyle, aynı haftada birden fazla barış masasının kurulduğu bir diplomasi ve barış merkezi haline gelmiştir. Tüm bu süreçte, dünya güzel haberler için Türkiye'ye odaklanmış, uluslararası medya kuruluşları, haber ekipleriyle İstanbul'da adeta karargâh kurmuştur.”
Hakikat için savaşmalı, birlik, beraberlik içinde olmalı ve suni ayrışmalara asla itibar etmemeleri gerektiğini ifade eden Altun, dünyayı daha iyi, güzel, yaşanabilir bir dünya yapmak için çalışmaları gerektiğini vurgulayarak sözlerini sonlandırdı.
Etkinliğin ev sahipliğini yapan TRT Genel Müdürü ve ABU Başkanı Mehmet Zahid Sobacı, yayın kuruluşu temsilcilerine seslendiği konuşmasında, Küresel Haber Forumu’nun haberin üretiminden etik sorunlara, güvenlikten dezenformasyonla mücadeleye kadar geniş bir yelpazede görüş alışverişinde bulunma imkanı sunduğunu belirtti. Dünyanın içinde bulunduğu şartlar ve çözümsüzlük halinin, haber yayınlarını ve tüm paydaşlarını doğrudan etkilediğini belirten Sobacı, “Savaş, soykırım, işgal, tehcir, kıtlık, mahrum bırakma gibi insanî değerleri ayaklar altına alan her türlü sorun, bilhassa bunların yıkıma uğrattığı bölgelerde görev yapmaya çalışan basın mensuplarını da tehdit ediyor. ABU olarak, mesleklerini büyük fedakârlıklarla icra eden ve dünyayı haberdar etmek için canlarını ortaya koyan kahraman basın emekçilerine kayıtsız kalmamız elbette söz konusu olamaz. Bu sebeple, bu yılki Küresel Haber Forumu’muzun temasını “Ateş Altında Gazetecilik” olarak belirledik,” ifadelerini kullandı.
Gazetecilerin ve basın mensuplarının en zorlu çalışma alanının çatışma bölgeleri olduğunu belirten Sobacı, “Silah ve bomba sesleri altında, vahameti ortaya koyacak bir kare olsun yakalama gayesiyle koşturan arkadaşlarımız, gözü dönmüş caniler tarafından doğrudan hedef alınıyor. Ölüm kusan savaş uçaklarının gölgesinde birkaç saniye olsun video geçebilmek telaşıyla, harabeye dönmüş şehirlerin yıkıntıları arasında vazifesini ifa eden meslektaşlarımızdan geriye o son birkaç saniyelik görüntüler kalıyor. Üzülerek tanıklık ediyoruz ki, gazetecilerin kendilerini korumak için giydikleri “PRESS” yazılı ekipmanlar, bugün artık onların daha kolay hedef alınabilmesini sağlayan birer ölüm alameti haline gelmiş durumdadır,” şeklinde konuştu.
Tüm bunlar yaşanırken, uluslararası yetkililerin ve sözde önde gelen medya organlarının sessizliği ve kayıtsızlığının, basın emekçilerine doğrultulan namlulara cesaret verdiği ifadelerini kullanan Sobacı, uluslararası raporların da bu tutumu gözler önüne serdiğini belirtti. Bu raporlara göre 2024 yılının dünya genelinde en fazla gazetecinin katledildiği yıl olarak kayıtlara geçtiğini ve bu ölümlerin çoğunun Gazze’de gerçekleştiğini ifade eden Sobacı, “7 Ekim 2023’ten bu yana 53 binden fazla Gazzeliyi hayattan koparan İsrail saldırılarında, tam 222 gazeteci hayatını kaybetti. Gazetecilere ait çadırların, canlı yayın araçlarının, ekipmanların bu kadar açık ve kasıtlı olarak hedef alındığını, belki de ilk kez Gazze’de gördük. TRT’nin ilkeli ve hakkaniyetli habercilik anlayışıyla, dünyayı yaşananlardan haberdar eden ekiplerimiz de defalarca İsrail şiddetine maruz kaldı. Yaşattığı mezalimi örtbas edebileceğini zanneden işgalci İsrail’in, Gazze’de, Kudüs’te, Batı Şeria’da görevli mesai arkadaşlarımıza yönelik saldırılarına rağmen, hakikatin sesini tüm dünyada yankılandırma gayemizden bir an olsun geri adım atmadık ve bundan sonra da atmayacağız. Hakikat uğruna bedel ödemekten asla korkmadık ve bundan sonra da korkmayacağız. Zira TRT olarak bizler, dünyanın vicdan sancaktarı ve mazlumların tek umudu Türkiye’nin kamu yayıncısıyız,” şeklinde konuştu.
Türkiye’nin dünyada patlak veren krizde insani değerlerden yana güçlü bir duruş sergilediğini belirten Sobacı, “Türkiye, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde, daha adil bir dünya tasavvurunun gerçeğe dönüşmesi için var gücüyle çalışıyor. Gazze’deki soykırımdan Sudan İç Savaşı’na, Somali-Etiyopya geriliminden Rusya ile Ukrayna arasında süren çatışmaya ve daha pek çok krize kadar, bölgesel ve küresel her meselede, Türkiye, güçlüden değil haklıdan yana bir çözüm için elini taşın altına koyuyor; tarafları diyalog zemininde bir araya getirerek pek çok uluslararası krizin çözümünde kilit rol üstleniyor. Biz de TRT ailesi olarak, Türkiye’nin uluslararası arenada temsil ettiği değerlere ve yürüttüğü insani diplomasiye yayıncılık cephesinde katkı sunmak için var gücümüzle çalışıyoruz. Televizyon ve radyo kanallarımız, uluslararası dijital haber platformlarımız, 41 dil ve lehçedeki internet ve radyo yayıncılığımız ile hem ülkemizi hem de dünyayı, yaşanan olaylardan haberdar ediyoruz. Türkiye’nin haber ekranı TRT Haber ile 7/24 gündemin nabzını tutuyor; ülkemize, bölgemize ve dünyaya dair haberleri en hızlı ve en doğru şekilde izleyicilerimize aktarıyoruz. Bu gayretimizin karşılığını ise, milletimizin teveccühüne mazhar olarak alıyor; 6 yılı aşkın süredir ülkemizin en çok izlenen haber kanalı olma konumumuzu koruyoruz,” dedi.
Dijitalleşme sürecinin fırsatlarla beraber riskler de getirdiğini belirten Sobacı, “Hem mesleklerini hakkıyla icra eden gazeteciler hem de dünyadan haberdar olmak isteyen kullanıcılar, hakikate giden yolu, zihinleri tehdit eden bir dijital ateş altında yürümek zorunda kalıyor. Bugün artık yapay zekâ teknolojisinin de devreye girmesiyle birlikte, bu mücadele adeta bir “algoritmatik savaş” hâlini almış durumdadır. Yayıncılar olarak, karşı karşıya kaldığımız tüm bu tehditler; etik değerlere sahip çıkmanın, istişare etmenin ve birliktelikler geliştirmenin ne denli kıymetli olduğunu bizlere gösteriyor. Bu şartlar altında, insani değerleri idrak eden, ahlaki ölçüleri bilen ve vicdani sınırları tanıyan bir yayıncılık anlayışını hep birlikte inşa etmek zorundayız. Zamanın ruhuyla uyumlu değişim ve dönüşümleri de bu anlayıştan hareketle gerçekleştirmeliyiz Zira biliyoruz ki, habercilik artık bir mücadele alanıdır ve bu mücadelede hakikatten yana saf tutmak, bizim, “Ateş Altında Gazetecilik” yapan meslektaşlarımıza karşı borcumuzdur,” ifadelerini kullandı.
2025 Küresel Haber Forumu’na katılan ve açılışta konuşan Filistin Devleti Resmi Medyadan Sorumlu Bakanı Ahmad Assaf, son 20 ayda öldürülen gazeteci sayısının son 100 yılda öldürülenlerden fazla olduğuna dikkat çekti. Gazetecileri öldürenlerin yargılanması için uluslararası özel bir mahkeme kurulması çağrısında bulunan Assaf, gazetecilerin korunması için atılması gereken adımlara da değindi. Assaf, bu öneriyi Birleşmiş Milletler dahil herkese sunacağını belirterek, bu cinayetlerin durması isteniyorsa, faillerin sorumlu tutulması gerektiğini vurguladı. Assaf, Filistin halkıyla gösterdiği dayanışma için Türkiye’ye teşekkür etti.
Açılışta konuşan ABU Genel Sekreteri Ahmed Nadeem de açılış konuşmasında, ABU ve TRT'ye yayıncılığa katkıları için teşekkürlerini iletti.
2025 Küresel Haber Forumu’nda bugün yalan haber ve dezenformasyon, yapay zeka ve haber güvenirliği, savaş alanlarında gazetecilik gibi önemli konular tartışılacak ve deneyim paylaşımı gerçekleştirilecek.
Bu akşam gerçekleşecek “Asiavision Haber Ödülleri Gala Programı’nda” ise 13 farklı kategoride Asya-Pasifik bölgesinin en başarılı haber ve medya içerikleri ödüllendirilecek.
Etkinliğin son günü olan 23 Mayıs’ta medya profesyonellerine yönelik özel masterclass oturumları gerçekleştirilecek. Yeni nesil habercilik teknikleri, güvenlik önlemleri ve inovatif uygulamalar, uzman isimler tarafından katılımcılarla paylaşılacak.