Vural'dan PYD çağrısı

MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, Suriye'nin Türkiye sınırına yakın yerlerindeki PYD yapılanmasına karşı önlem alınmadığını öne sürdü.

Vural, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ı da iftar sofralarında sürekli ayrılık, ötekileştirme ve nefret söylemleri kullandığını savunarak eleştirdi.

Meclis'te basın toplantısı düzenleyen MHP’li Vural, "Hükümet, Suriye tezkeresini Meclis'ten hatıra olarak mı aldı? Ben angajman kuralları dinlemem. Meclis'in hükümete verdiği yetkiyi kim kullandırmıyor, bunun cevabını istiyorum." dedi. Erdoğan'ın Ramazan ayının ruhaniyetine uygun mesajlar vermesinin daha iyi olacağını ifade eden Vural, "Erdoğan'ın katıldığı iftar programı menüsü; fitne, fesat, tefrika, tehdit, sonunda da teröristbaşı Öcalan'ın sağlığı için dua olarak karşımıza çıkıyor." diye konuştu.

Şerafettin Elçi'nin adının Şırnak'taki havaalanına verilecek olmasını da eleştiren Vural, ülkeye hizmet edenlerin adının verilmesi gerektiğini savundu. Vural, "Öcalan ismini de o zaman bir yere ver. 'Öcalan evlenecekmiş' haberleri geliyor. Nikah şahitliğini, teröristlerle birlikte ağlamaktan bitap düşen Başbakan yardımcın ile birlikte yaparsın." diye konuştu.

SURİYE’NİN KUZEYİNDEKİ GELİŞMELER

Suriye'nin kuzeyindeki terör örgütü oluşumuna karşı hangi önlemlerin alınacağının hükümet tarafından açıklanmadığını anlatan Vural, "Suriye tezkeresini Meclis'ten hatıra olarak mı aldı?" diye sordu.

Vural, tezkerenin 3 Ekim 2012 tarihinde çıkarıldığını hatırlatarak, Türkiye'ye yöneltilecek risk ve tehditlere karşı zamanında ve süratle hareket etmek ve gerekli tedbirleri almak ihtiyacı için Meclis'ten yetki alındığını kaydetti. Hükümetin, gelişmeler karşısında oldukça ağır kaldığını ifade eden Vural, "Bu ne sürat? Kaplumbağa hızıyla yapsaydınız bugün PKK, PYD egemenliği altında sınırınıza paçavra asılmazdı. Ben angajman kuralları dinlemem. Meclis'in hükümete verdiği yetkiyi kim kullandırmıyor, bunun cevabını istiyorum." şeklinde konuştu.

İMRALI’DA BASIN TOPLANTISI

Terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan'ın İmralı'da basın toplantısı düzenleme isteğinin ortaya çıktığını belirten Vural, şöyle devam etti: "Dünyanın neresinde ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkum birisi basın toplantısı yapar? Benim önerim şu; Sayın Başbakan ile sözde çözüm ve barış projesi ortağı Öcalan, İmralı'da beraber basın toplantısı yapsınlar. Hangi konularda anlaştılar, hangi konularda adım atacaklar, 3 safhayı anlatsınlar. Oslo'da, İmralı'da neler görüştüklerini, AKP'nin seçim işbirliği için PKK'dan hangi taleplerde bulunduğunu, rejim değişikliğini nasıl yapacaklarını, KCK paralel devlet yapılanmasını nasıl meşrulaştırdıklarını beraber açıklasınlar. Çözüm ve barış ortakları bunu yapmalı. Süreci anlatın, millet de bilsin. Kahire'de gizli toplantıda PYD yetkilileriyle görüşüldü mü, görüşülmedi mi, sınır güvenliği konuşuldu mu, konuşulmadı mı? İstanbul'da muhaliflerin yaptığı toplantıda, Kürdistan bölgesinin özerkliği konusunda mutabakata varıldı mı, varılmadı mı?"

JÖLELİ EKONOMİ BENZETMESİ

Vural, hükümetin, milletin 595 milyar dolar tasarrufunu erittiğini, 330 milyar dolar cari açık, 608 milyar dolar dış ticaret açığı verdiğini ileri sürerek, "Başbakan, saçı başı dağılmış, dökülmüş, pejmurde ekonomiye yeni danışmanlarıyla birlikte jöleli ekonomi uyguluyor. Jöleli ekonomiyi kimse yutmaz. Jöle sürmekle bunlar olmuyor." dedi.

Kızılay'daki bir bankanın şubesinden, Meclis'teki ve Güvenevler'deki banka hesaplarına EFT yaptırdığını anlatan Vural, 50 lira yatırdığı bu işlem için bir bankanın 100, diğer bankanın 90 lira ücret aldığını belirterek, buna ilişkin dekontu gösterdi.

“SURİYE’NİN KUZEYİNDEKİ GELİŞMELER RİSKLERİ ARTIRACAK”

Gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Vural, Suriye'de sınırına yakın yerlerdeki gelişmelerle ilgili Türkiye'yi bekleyen tehlikenin ne olduğunun sorulması üzerine, Türkiye'nin birlik ve bütünlüğüne yönelik tehditlerin meşruluk kazandığını söyledi. Hükümetin, Suriye'nin kuzeyinde meydana gelen gelişmelerin riskleri artıracağını ve bunun önlenilmesi gerektiğini öngördüğü için tezkere çıkarıldığına dikkati çeken Vural, "Caydırabildik mi? Caydıramadıksa, Türkiye caydırıcılığını kaybetmişse, bu yetkiyi isteyen AKP samimi değil o zaman." diye ifade etti.

Vural, başka bir soru üzerine, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun, BM Güvenlik Konseyi'ni göreve çağırmasının sorumsuzluk olduğunu öne sürerek, 'BM ve NATO'yu bölgeye çağırma iradesinin yansıması' şeklinde yorumladı.