Tekin, sektördeki gelişmeleri takip etmek için Uluslararası Şeker Örgütü (ISO) ve Dünya Pancar ve Kamış Üreticileri Birliği (WABCG) tarafından Londra'da düzenlenen toplantılar ile Dubai'de düzenlenen 11. Kingsman Şeker Konferansına katıldığını söyledi.
Katıldığı konferans ve toplantılarda şekerin geleceğinin masaya yatırıldığını anlatan Tekin, son zamanlarda dünyada obezite-şeker ilişkisinin de tartışıldığını ifade etti. Özellikle ABD, AB, Japonya ve Kore gibi gelişmiş ülkelerde, gelişmişlikle doğru orantılı olarak obezitede de artış görüldüğünü anlatan Tekin, söz konusu artışın nedenlerinin kamu kurum ve kuruluşlarınca araştırıldığını belirtti.
Tekin, Amerika Birleşik Devletleri Tarım Bakanlığının (USDA) araştırmasına göre; 1970 yılı ile 2010 yılı arasında ortalama bir ABD vatandaşının kişi başına aldığı kalori miktarının hesaplandığını belirterek, "Verilere baktığımız zaman 1970'te bir kişinin aldığı toplam kalori 2 bin 77, 2010'da ise bu rakam 2 bin 590 kalori. Kalorideki artış miktarı 513 birim, bu 513 kalorinin hangi ürünlerden alındığına baktığımızda ise et, yumurta ve kabuklu yemişlerde 529'dan 545 kaloriye çıkarak 16 birim artış, süt ürünlerinde 247'den 274 kaloriye çıkarak 27 birim artış, meyvede 65'ten 81 kaloriye çıkarak 16 birim artış, sebzede 129'dan 125 kaloriye düşerek 4 birimlik azalış, unlu ve tahıllı mamullerde 430'dan 610 kaloriye çıkarak 180 birimlik artış, yağlarda 346'dan 590 kaloriye çıkarak 244 birimlik artış, ilave şeker ve tatlandırıcılarda 333'den 367 kaloriye çıkarak 34 birimlik artış olmuş" diye konuştu.
"40 yılda günlük kalori miktarı yüzde 25 arttı"
Günlük toplam kalori alımının 1970'den 2010'a kadar yaklaşık yüzde 25 arttığını ifade eden Tekin, bu oranın ilave şeker ve tatlandırıcılarda yüzde 10, yağlarda yüzde 71, unlu ve tahıllı mamullerde yüzde 42 olarak hesaplandığını kaydetti. USDA'nın 1970 ile 2010 kalori bazlı karşılaştırmasına göre, obeziteye sebebiyet veren kalori artışının ana unsurunun şeker olmadığını söyleyen Tekin, "Günlük kalori miktarındaki artış nedeniyle obezitede artış söz konusuysa, araştırma sonucuna göre buna neden olan asıl ürünler unlu ve tahıllı mamuller ile yağlar. Obeziteye şeker tüketiminin etkisi diğer gıda maddeleriyle kıyaslandığında oldukça düşük miktarda kalmaktadır. Yani obezitede şeker, yağdan ve unlu mamullerden daha masum" ifadelerini kullandı.
"Sadece şeker hedef tahtasına konmamalı"
Tekin, şekerin kontrollü tüketilmesi gerektiğinin altını çizerek, şöyle konuştu:
"USDA tarafından yapılan araştırma, obez insan sayısı artışının, sadece şeker tüketimine değil daha çok unlu ve yağlı ürün tüketiminin artması, hareketsizlik, yaşam tarzı ve yemek yeme alışkanlıklarımızdaki değişiklik gibi nedenlere bağlı olduğunu ortaya koydu. Tabii ki şeker tüketimimize dikkat etmemiz gerekiyor. Ancak sadece şekeri hedef göstermek sorunun ana nedenlerini gözden kaçırmamıza yol açabilmektedir. USDA tarafından yapılan araştırmaya göre, Amerikan halkında görülen obezitede şeker tüketiminin etkisi, diğer gıda maddeleriyle kıyaslandığında daha düşük miktarda kalıyor. Buna göre, gıdalardan alınan kalori baz alınarak yapılan değerlendirmede, tüm gıda maddeleri içinde şekerin payı 1970 yılında yüzde 16 iken, 2010 yılında yüzde 14'e düşüyor."
Türkiye'de şekerin obeziteye etkilerinin tartışıldığı bu dönemde araştırma sonuçlarının çok önemli olduğuna işaret eden Tekin, "Tek başına şekerin obeziteye sebebiyet verdiğini ifade etmek, şekere haksızlık olur" diyerek sözlerini tamamladı.
"Şeker tüketiminin direkt obeziteyle ilgisi yok"
USDA'nın araştırma sonuçlarını değerlendiren Ankara Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Taner Demirer, "Obezite ile direkt ilişkisi olan faktörler genetik yapı, hareketsizlik ve fazla yağ tüketimidir. Bunlardan en önemlisi genetik faktörlerdir. Şeker tüketiminin direkt obeziteyle ilgisi olmamakla birlikte fazla tüketimini önermiyoruz" şeklinde konuştu.
(AA)
21.1ºC
Ankara
