Akhisar Ağır Ceza Mahkemesi'nde, Soma'daki maden faciasına ilişkin 8'i tutuklu 45 sanığın yargılandığı davaya tutuksuz sanıkaların ifadalerinin dinlenilmesiyle devam edildi. Duruşmanın beşinci gününün sabah bölümünde, tutuksuz sanıklardan Fuat Aydın Ünal, Serkan Kocaman, Soner Günay, Nazmi Cem Nesimoğulları, Hüseyin Alkan ve Batuhan Ünlüyol'un ifadeleri alındı.
Ünal, savunmasında, madende 2013 yılının Eylül ayından itibaren emniyet vardiya mühendisi görevinde bulunmasına karşın asıl görevinin "havalandırma mühendisliği" olduğunu ve madendeki hava akışının organizasyonunda sorumlu bulunduğunu dile getirdi.
"Havalandırma defteri" rastgele doldurulmuş
Mahkeme başkanı Aytaç Ballı'nın sanık Ünal'a, bilirkişi ve iş müfettişi raporlarında "havalandıram defterinin, değerlerin her gün aynı şekilde kopyalanmasıyla doldurulduğu" izlenimi oluştuğu yönündeki iddiaları sordu.
Ünal, 119 sayfa havalandırma defterinin sadece 19 sayfasının kendisince doldurulduğunu bildirdi. Ünal, olay gününü de kapsayan 30 Nisan 2014 tarihli havalandırma defterinin, son sayfasının kendisi tarafından doldurulmadığını vurguladı.
Mahkeme başkanı Ballı'nın, defterin kim tarafından doldurulduğunu sorması üzerine, "Harun Kaymaz olay günü doldurmuş, ben de imzaladım" yanıtı veren Ünal, neden imza atığına ilişkin soruya da "Olay günü eksik kalmasın diye doldurmuş, ben de imzalamak zorunda kaldım" karşılığını verdi.
Tutuksuz sanıklardan Serkan Kocaman da madende işgüvenliği biriminde vardiya mühendisi olarak çalışmakla birlikte asıl görevinin "patlatma mühendisliği" olduğunu anlattı.
Kocaman, bu çerçevede iddianamede üzerine atılı suçlamaları kabul etmediğini ifade etti.
"Deniz olsaydım isyanım kıyılara vururdu"
Kocaman'ın savunması sırasında ölen madencilerden Kader Yıldırım'ın annesi Esma Kaya, sanık savunmalarına tepki gösterdi. Ayağa kalkarak söz isteyen Kaya, mahkeme başkanının "sabırlı olun, sonra size de söz vereceğim" uyarına karşın, tepkilerini şu sözlerle ifade etti:
"Ben şimdi deniz olsaydım isyanım kıyılara vuruyordu. Bana bunların yalanlarını dinletiyorsunuz, nasıl sabredeyim. Siz benim evladım yaşındasınız. Onlara, 'siz hiç evladınızın ölüsünü kucağınıza aldınız mı' diye sor."
(AA)