Toz veya Kum Fırtınası 26ºC Ankara
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Düzce
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • İstanbul
  • İzmir
  • Kahramanmaraş
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kilis
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Şanlıurfa
  • Şırnak
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak
Gündem
AA 12.07.2014 14:14

"Seçilecek cumhurbaşkanı herkesi kucaklamalı"

Cumhurbaşkanı adayı İhsanoğlu, Bursa'da basın toplantısı düzenledi.

"Seçilecek cumhurbaşkanı herkesi kucaklamalı"

Cumhurbaşkanı adayı Ekmeleddin İhsanoğlu, seçim çalışmaları kapsamında geldiği Bursa'da, tarihi Kozahan'da düzenlenen basın toplantısında, adaylığının açıklanmasının ardından bazı kişilerin, adına takıldığını söyledi.

Özellikle sosyal medyada bu konuda paylaşımlarda bulunulduğunu belirten İhsanoğlu, şöyle devam etti:
"Her tarafıma takıldılar ama hiçbir şey olmadı. Orhan Gazi'nin lakabı Şücaeddin. Ne demek Şücaeddin? 'Dinin yiğidi' demektir. Şücaeddin, Bahattin, Nurettin, Kudbettin, Necmettin, dilimizde, kültürümüzde çok var. Orhan Gazi, 14'üncü yüzyıla ait bir isimdir. Aynı yüzyılda yaşamış bin Ekmeleddin vardır; Bayburtlu Ekmeleddin. Bunu bilmeyenler takıldılar. Başka bir şeye takılamadıkları için buna takıldılar. Şücaeddin'e 'Şüca' derler, Ekmeleddin'e de 'Ekmel' derler. Bunu bile 'Adını değiştirdi' diye çıkardılar. Birtakım siyasi tartışmalar yürüttüler. Bunların arkasında da paralı asker gibi sosyal medyada onların fikirlerini yürütüp mesele yaptılar. Yani Türkiye'de siyasi tartışmalar bu kadar ucuzladı mı?"

Cumhurbaşkanı seçiminin ne milletvekili ne de yerel seçimlere benzediğini anlatan İhsanoğlu, dolayısıyla partilerin öne çıktığı bir yarış olmadığını dile getirdi.

İhsanoğlu, seçilecek kişinin, temsil edeceği Cumhuriyet'in ve milletin birliğinin teminatı, anayasanın uygulanmasının gözeticisi olacağına işaret ederek, "Devlet organları arasında, hükümet ve Meclis dahil, iş birliğini, uyumu sağlayacak. Başka görevleri de vardır. Şimdi bunu yapmak için ne yapmak lazım? Bütün milleti kucaklamak, 76 milyona sahip çıkmak lazım. Bir tarafı tutup bir tarafı bırakmak olmaz. Size oy verenler 'iyi' olacak, size oy vermeyenler 'kötü' olacak ve siz yukarı çıktığınız zaman, size oy verenlerin temsilcisi olacaksınız. Bu, Türkiye'yi çok kötü bir yere götürebilir" ifadesini kullandı.

"9 SENE DÜNYAYI 62 KERE DEVRİALEM YAPTIM"

Türkiye'nin, etrafını ateş çemberlerinin sardığını, komşularının parçalandığını söyleyen İhsanoğlu, ülkenin komşularıyla ihtilaflarını barışçıl çözmesi gerektiğini bildirdi.
Yine Türkiye'nin, bölgesinde ve dünyada müessir bir noktada bulunması gerektiğine değinerek, şunları kaydetti:

"Cumhurbaşkanının, dış dünyayla daha rahat ilişkiler kurabilen, dış dünyadaki problemlerle çalışma şekli daha uyumlu olan ve o tecrübeye sahip birisi olması lazım. Herkesin sevdiği bir insan olması lazım. 9 sene dünyayı 62 kere devrialem yaptım. 100 ülke gezdim, bizim teşkilatın 57 ülke devlet temsilcileri, cumhurbaşkanları, başbakanları, bakanlarıyla görüştüm. Büyük devletlerin reisleriyle konuştum. Sayın Obama ile konuştum, görüştüm birkaç defa. Sayın Putin ile aynı şekilde, Sayın Medvedev'le aynı şekilde. Fransız, Alman cumhurbaşkanı, İngiliz başbakanı ve aklınıza gelecek, Tayland başbakanından tutunuz Afrika ülkelerinin, Arap ülkelerinin, Çin'in başbakanıyla konuştum. Şimdi bütün bunlarla münasebetleriniz karşılıklı saygı üzerine ve milli menfaatlerinizin dengeli bir şekilde yürütülmesi esasına kurulmuşsa ve ihtilaflarda taraf tutmamak gibi bir prensipten hareketle yapıyorsanız, diğer ülkeler gibi geminizi çok rahat yürütürsünüz."

İhsanoğlu, Türkiye'de öncelikle basın özgürlüğü, kanun hakimiyeti ve adaletin insanlara eşit götürülmesinin sağlanması gerektiğini iddia etti.

Son yıllardaki önemli davalara değinen İhsanoğlu, "Son yıllara gördüğümüz o büyük davalar ne oldu? Anayasa Mahkemesi sonunda her şeyi sıfır noktasına getirdi. Bu, doğru mu? Bu reva mıdır; insanları bu kadar yıllarca hapislerde çürütmek ve bunlara zulmetmek?" diye konuştu.

Suçluluğu kanıtlanmadan insanların 5-6 sene cezaevlerinde tutulmasının doğru olmadığını ifade eden İhsanoğlu, yargılamalar sonucu verilen kararların bir üst mahkemede bozulmasıyla adalet sistemine güvenin kalmayacağını savundu.

Türkiye'nin artık bunları aşması gerektiğini vurgulayan İhsanoğlu, "Bunları aşmak için bu anlayışın, devletin zirvesinde olması lazım. Devletin zirvesinde bu anlayış olmadığı takdirde bu devlet aksak bir şekilde olacak, aksak bir şekilde devam edecektir. Hele, öfkelenen, başkasına tepeden bakan bir anlayışınız varsa o zaman çok daha büyük bir sıkıntıya gireceksiniz. Bizim davamız budur" değerlendirmesinde bulundu.

"TÜRKİYE'NİN EN YÜCE MAKAMINA YÜCELİKLER İÇİNDE YÜKSELMEK LAZIM"

Ekmeleddin İhsanoğlu, çıktıkları yolda barış, sevgi, saygı, birlik ve dirlik ekmek istediklerini anlattı.
Daha verimli, müreffeh bir hayat için önce huzurun sağlanması ve sevgi ekilmesi, bundan sonra da herkesin birbirine saygılı olması gerektiğini belirten İhsanoğlu, şöyle konuştu:

"Diyoruz ki AK Parti'li kardeşlerimize; 'Biz de onlardanız, onlar da bizdendir. Ayrımız, gayrımız yok. DSP'li, CHP'li, MHP'li neyse hepimiz bu vatanın evladıyız. Türkiye'de bugün büyük bir uzlaşma başlamıştır. Bu uzlaşma gün geçtikçe artıyor, iki parti arasında başladı, 6 parti oldu.' Bu kampanya daha başlamadan önce dedim ki 'Medeni, centilmence, çelebice bir yarış istiyoruz. Bu şerefli göreve gelecek insanlar, şerefli şekilde davranması lazım. Türkiye'nin en yüce makamına yücelikler içinde yükselmek lazım. Kem sözle olmaz. Kem söz sahibine aittir. Onun için bu kem sözlerin hiçbirine cevap vermiyorum.

Bir yabancı gazetenin bir nüshasında, ortasına fotoğrafımın montajını yapmışlar. Montaj kelimesi çok meşhur oldu ya işte montajın alası var. Filistin davasında çok büyük hizmetler yapan biri olarak tarihe geçtim. Cenabı Allah bana bu hizmetleri nasip etti. Gazze'ye birkaç defa gittim. Ateşkes sağlamak için gittim. İnsanlara tıbbi, mali ve insani yardım götürmek için gittim. Hükümetin kuruluşuna katkıda bulundum. Kudüsü Şerif'e gittim. Kudüsü Şerif'teki insanların yaralarına merhem olmak için stratejik plan yaptım. Barınma, eğitim, sağlık ihtiyaçlarının planını yaptım. Allah bana Mescidi Aksa'da ve Hazreti Peygamber Efendimizin miraca yükseldiği noktada namaz kılmayı nasip etti. Allah herkese bunu nasip etsin ama bunu yapan bir insana iftira atmak çok acı bir şeydir. İşte internette Filistin Cumhurbaşkanı'nın bana Kudüs Yıldızı Nişanını verirken çekilen fotoğrafı ile başka bir fotoğraf var. Artık onu söylemek istemiyorum. Giriniz internette, 'Abbas, İhsanoğlu, Kudüs, nişan' diye girin, ikinci resmin ne olduğunu göreceksiniz. Bu iftiraları atanlar, Allah'tan korkmuyor mu? Peki halktan utanmıyorlarsa Allah'tan korkmuyorlar mı? Birkaç saat içinde yalancının mumunun söneceğini bilmiyorlar mı?"

Orta Anadolu insanının, içindeki zenginliği dışına vurmadığını bildiren İhsanoğlu, "Bu, bir terbiyedir. Genlerimiz de budur. Böbürlenmeyi hiç sevmiyorum. Tevazuyu da babamdan öğrendim. Babam Yozgatlıydı ve az konuşurdu" ifadesini kullandı.

Yalan söylemenin kötü bir şey olduğunu ancak bunu bazı kişilerin din adına yaptığını belirten İhsanoğlu, şöyle devam etti:

"Namazı kılacağız, orucu tutacağız, zekatı vereceğiz, hacca gideceğiz, şehadetin gereğini yerine getireceğiz ama İslamın 6'ncı şartı, haddini bilmektir. Haddini bilmeyen insanlar, ahlaka riayet etmeyen insanlar, yalan söyleyen insanlar, iftira eden insanlar, bunları hali nedir? Hazreti Peygamber, 'Ben ahlakın güzelliklerini tamamlamak için gönderildim' diyor. Yani Peygamber Efendimizin en önemli misyonu, bu dünyada güzel ahlakı tamamlamaktır. Şimdi siz oruç tutacaksınız, namaz kılacaksınız fakat ahlak bakımından çok farklı bir noktada olacaksınız. Bu yakışır mı? Bunun ismi başka bir şeydir. Bunu söylemek istemiyorum. Bu işlere kulak asmayın. Bu millet, bu bölge, demokrasi tarihimizde çok güzel örnekler vermiştir, 10 Ağustos'ta da bu örneklerin yenisini verecektir ve bütün millet bunu görecektir."

İhsanoğlu, dış politikadaki başarılarını kötülemek ve örtmek isteyenler olduğunu savundu.
Bireysel ve toplumsal özgürlüklere değinen İhsanoğlu, "Basın hürriyeti ve sosyal medya olduğu sürece, bu ülkede ambargoları koyarsınız, yasakları koyarsınız, bu millet hakikate ulaşmada hiçbir zaman sıkıntı duymayacaktır. Allah, bize bu hürriyetleri vermiştir. Yaşadığımız bu çağdaş dünyada Avrupa sistemi içine girmek isityorsak bunlara iyi bir şekilde sahip çıkacağız ve inşallah 10 Ağustos'ta milli iradeyle Çankaya'ya oturacak cumhurbaşkanı, bu değerlerin koruyucusu olacak" diye konuştu.

AYASOFYA MÜZESİ'NİN YENİDEN CAMİYE DÖNÜŞTÜRÜLMESİ TARTIŞMALARI

Ekmeleddin İhsanoğlu, bir gazetecinin, "Halkın cumhurbaşkanı olacağınızı söylüyorsunuz. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan da seçimler öncesinde 'Halkın başbakanı olacağım' demişti. Sizce Erdoğan, bu sözünü yerine getirdi mi?" sorusuna, "Sayın Erdoğan, Başbakanımız ve TBMM'de güvenoyu almış hükümetin başındadır. Görevini ifa ediyordur. Bunun tartışılacak bir tarafı yoktur. Şimdi de 3 adaylı bir yarışa giriyoruz. Önemli olan, yarışın adil şekilde olması" yanıtını verdi.

Başka bir basın mensubunun sorusu üzerine İhsanoğlu, Ayasofya Müzesi'nin yeniden camiye dönüştürülmesi konusundaki görüşünü de açıkladı.

Bunun çok hassas ve tarihi bir konu olduğunu vurgulayan İhsanoğlu, "Halkımızın bu konudaki taleplerini biliyorum. 1980'de Ayasofya ibadete açıldığında orada ibadet imkanı bulan mutlu insanlardan biriyim. Bu konuda hükümetin alacağı kararı ise doğrusu bilmiyorum. Sayın Başbakan Erdoğan'a sorulduğunda, 'Önce bir Sultanahmet'i doldurun, sonra Ayasofya'ya bakarız' dediğini hatırlıyorum" değerlendirmesinde bulundu.
İhsanoğlu, Irak'ta son günlerde yaşananlarla ilgili soruyu ise "Bu IŞİD çetesi yeni çıkmadı. Merhametsiz, İslamiyete en büyük zararı veren, İslamiyetin ve insaniyetin bütün değerlerine ters düşen, insanları merhametsizce öldüren, ülkeleri yakan bir harekettir. Bu hareket o kadar büyük bir noktaya geldi ki kendilerine göre Irak ve Suriye İslam Devleti kurmuşlardı. Bu gibi hareketleri yapanlar çetelerdir, bunlar müşriktir, bunlar katildir. Buna göre muamele etmek lazım. Bu gibi hareketler, bunlarla nasıl uğraşacağınızı bilirseniz uzun soluklu olamaz" diyerek cevapladı.

"BİR GÜN BUNLARI UZUN UZUN YAZACAĞIM"

Cumhurbaşkanı adayı İhsanoğlu'na, "Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, bir televizyon programında dış politikalar konusunda size yönelik eleştirici açıklamalar yaptı. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusu da yöneltildi.

İslam İşbirliği Teşkilatındaki görevini hatırlatan İhsanoğlu, şunları kaydetti:

"Şimdi her şeyi söyleyebilecek durumdayım. Bu göreve (İslam İşbirliği Teşkilatı Genel Sekreterliği), hükümetin teklifiyle geldim. Bunu her zaman söylemişimdir, Sayın Başbakan'ın desteğiyle ve o zaman Dışişleri Bakanı Gül'ün desteğiyle o göreve böyle geldim. Bunu da defalarca söyledim. İkincisi, Türk hükümetinin birçok politikasını destekledim. Bu benim hem vatandaş olarak hem Türk olarak görevimdir hem de İslam İşbirliği Teşkilatı Genel Sekreteri olarak görevimdi. Bunun en bariz örneklerinden biri, Türkiye'nin Güvenlik Konseyine üye seçilmesinde bizim teşkilattan en azından 50 oy gelmişti. Bu, Türkiye'nin Güvenlik Konseyine seçilmesinde büyük bir destek olmuştur. Türkiye, rakiplerine fark atmıştır. Kıbrıs konusunda da çok hizmetlerim olmuştu, başka konularda da. Bir gün bunları uzun uzun yazacağım ama farklı düşündüğüm noktalar da vardır. Bu benim tabii hakkımdı. Genel sekreter olarak hiçbir zaman pozisyonumu Türkiye'nin çıkarlarına ters düşecek şekilde kullanmadım. Bilakis bir konuda biraz farklı düşündüm, onu da Sayın Başbakanımıza, Sayın Bakan'a da izah ettim. Onların da o konuda aldıkları tavır o istikametteydi, benim düşündüğüm gibi. Son noktaya gelince, burada ağzımı açmak istemiyorum."

ÇÖZÜM SÜRECİ

İhsanoğlu, "Cumhurbaşkanı seçilemezseniz siyasette aktif görev almayı düşünür müsünüz?" sorusunu ise yanıtsız bıraktı.

Çözüm süreciyle ilgili soru üzerine İhsanoğlu, Türkiye'nin bu sorunlarını aşması, silahların tamamen terk edilmesi gerektiğini dile getirdi.

Annelerin, evlatlarını şehit vermek istemediğine işaret eden İhsanoğlu, "Vatan uğrunda şehit verirsiniz, vatanın korunması düşmanlara karşı verirsiniz ama iç kavgada da artık bunu başka türlü halletmemiz lazım. Bu topraklarda bin seneden beri beraber yaşıyoruz. Her şeyimiz müşterek. Fark olan nedir? Dil meselesidir. Herkes kendine göre dil konuşuyor. Bunların ayrıştırma faktörü değil, birleştirme faktörü olması lazım" görüşlerini iletti.

Bir gazeteci, İhsanoğlu'nun seçim kampanyasına getirilen eleştirileri hatırlattı.

Mizahın güzel bir şey olduğunu anlatan İhsanoğlu, şöyle konuştu:

"Biraz da milletin eğlenmesi lazım. Mesela 'Ekmek istiyorsan Ekmel, lavaş istiyorsan Mansur Yavaş.' Güzel şeyler. Hoşuma gidiyor bunlar. Biraz da gülmek lazım değil mi? Yeter ki zarif olsun, yeter ki seviyeli olsun. Şimdi tabii haklısınız. Biz diyoruz ki 'Türkiye, büyük bir tarladır.' Bu tarlaya ne ekersen onu biçersin. 'Ekmek' fiilinden hareket ediyoruz. Sevgi ekersen sevgi, saygı ekersen saygı elde edersin. Fırtına ekmek istemiyoruz. Düşmanlık ekmek istemiyoruz. Bu birliği sağlamak lazım. Çünkü burada köprüden, barajdan bahsetmeyeceğiz. Onları elbette hükümet yapacak. Biz yol göstereceğiz. Halkın iradesiyle seçilen cumhurbaşkanının, halkın birlik ve beraberlik ruhunu Çankaya'ya taşıması, milleti bir arada tutması, içeride huzuru, yurt dışında itibarı sağlaması lazım."

CELAL BAYAR'IN ANIT MEZARINA ZİYARET

İhsanoğlu, basın toplantısı öncesi eşi Nazife Füsun İhsanoğlu, CHP Genel Başkan Yardımcıları Gürsel Tekin, Erdoğan Toprak ve MHP Genel Sekreteri İsmet Büyükataman ile Hünkar Köşkü'ne ziyarette bulundu.
Kozahan'da bir ayakkabıcıya ayakkabısını boyatan İhsanoğlu, hanın ikinci katında ipek satılan bir dükkana girip esnafla sohbet etti.

İhsanoğlu ve beraberindekiler daha sonra otobüsle Osman Gazi ve Orhan Gazi'nin türbelerinin bulunduğu Tophane'ye geçti. Bu sırada, elinde AK Parti bayrağı bulunan ve İhsanoğlu ile yanındakilere tepki gösteren kişi, polis tarafından uzaklaştırıldı.

Osman Gazi Türbesi'nde, sanduka üzerindeki Osmanlıca yazıyı okuyan ve yanındakilere anlatan İhsanoğlu, türbeler hakkında görevlilerden bilgi aldı.

Orhan Gazi Türbesi'ni ziyaretinin ardından İhsanoğlu'nun yanına yaklaşan bir kadın, "Kusura bakmayın ama Recep Tayyip Erdoğan'a oy vereceğim" dedi. İhsanoğlu bu söze, "Ne güzel. Bu, demokratik bir seçim. 3 tane aday var. Dileyen dilediğine oyunu verecek" karşılığını verdi.

Tophane sırtlarından şehrin manzarasını da izleyen İhsanoğlu, vatandaşlarla sohbet etti.
Öğle namazını Ulu Cami'de kılan İhsanoğlu, buradaki Kabe örtüsünü inceledi. İhsanoğlu, daha sonra cami bahçesinde Nazmi Sütütemiz adlı vatandaşın cenaze namazına katılarak, ailesi ve yakınlarına taziyede bulundu.

İhsanoğlu, 3'üncü Cumhurbaşkanı Celal Bayar'ın, Gemlik ilçesi Umurbey Mahallesi'ndeki anıt mezarını da ziyaret etti. Dua eden İhsanoğlu, anıta çiçek bıraktı. CHP Gemlik İlçe Başkanı Mehmet Uğur Sertaslan, İhsanoğlu'na, üzerinde zeytin dalları figürü işlenmiş kabartma tablo hediye etti. Anıtın bulunduğu alana bir zeytin fidanı diken İhsanoğlu, Celal Bayar Vakfı ve Müzesi'ni gezdi.

AA
 

Sıradaki Haber
YSK'dan istifa kararı
Yükleniyor lütfen bekleyiniz