Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. MehmetGörmez, ''Bizim yeniden Peygamber yolu üzerinde, sünnet üzerinde düşünmek gibi bir mecburiyetimiz var'' dedi.
Prof. Dr. Görmez, Şehitkamil Kültür ve Kongre Merkezi'nde düzenlenen ''Sosyal Problemlerle Peygamber Yolundan Çözümler'' uluslararası sempozyumunda, Peygamberin sünnetinin, İslam dünyasının neresinde yaşarsa yaşasın bütün müminleri düşünce, gönül, duygu, ibadet birliğine götürdüğünü belirtti.
İnsanları Birleştiren Ve Kaynaştıran En Büyük Kaynak
Coğrafya, ırk, renk, düşünce farklılığı olduğu halde sünnetin insanları birleştiren ve kaynaştıran en büyük kaynak olduğunu ifade eden Görmez, şöyle konuştu:
''Çin'de yaşayan bir Müslüman da sabaha aynı kelimelerle, aynı cümlelerle aynı ibadetle uyanır. Sibirya'da, Moğolistan'da, Ortadoğu'da, dünyanın neresinde olursa olsun, her Müslüman aynı dualarla yatağına yatar, aynı dualarla uyanır. Yemeğe aynı kelimelerle başlar, yemeği aynı kelimelerle bitirir. Peygamberin sünneti bu birlikteliği sağlayan en büyük kaynaktır.''
Prof. Dr. Görmez, Kur'an-ı Kerim'in pek çok ayetinde Hz. Muhammed'in örnek olarak gösterildiğini vurguladı.
Asıl problemin Hazreti Peygamber'in örnek ve rehberliğini, çağa taşıyamamada olduğunu bildiren Prof. Dr. Görmez, ''Sosyal problemlerde çözüm üretebilmemiz için en önemli husus Peygamberimizin örnekliğinin bugüne taşınamamasıdır. Bunun üzerinde durmamız gerekiyor.'' diye konuştu.
Diyanet İşleri Başkanı Görmez, Hazreti Muhammed'in yolunun ebediyete kadar insanların yolunu aydınlatacak bir kaynak olduğunu vurgulayarak, bu nedenle insanların Hazreti Peygamber'in sünnetinden geleceğini inşa edecek o ruhu yakalamak zorunda olduğunu dile getirdi.
İslam dünyasındaki eğitim sorununa da dikkat çeken Görmez, konuşmasını şöyle tamamladı:
''Eğer bizim Müslümanlığımız en büyük cahiliye adeti olarak kabul edilen ırkçılığı ortadan kaldırmıyorsa, eğer sünnet anlayışımız mezhepçiliği, fırkacılığı ortadan kaldırmıyorsa, bizim Peygamber yolu anlayışımız, İslam dünyasında zulmü ve zalimliği, diktatörlüğü ortadan kaldırmıyorsa, eğer ilim ve medeniyet coğrafyası olan İslam dünyası zulüm ve mazlumiyet coğrafyasına dönüşüyorsa, eğer savaş, katliam, işgal, ölüm, fakirlik, açlık, kıtlık, mahrumiyet, terör, cehalet, cahillik, bütün bunlar ortadan kalkmıyorsa demek ki bizim yeniden Peygamber yolu üzerinde, sünnet üzerinde düşünmek gibi bir mecburiyetimiz var. Resulu Ekrem'in hadisleri bize emanet edilmiş büyük bir hazinedir. Her bir söz yolumuzu aydınlatıyor.''
60'ı aşkın ülkeden yaklaşık bin 200 din alimi, akademisyen ve kanaat önderinin katıldığı ve çeşitli sunumların yapıldığı sempozyum yarın sona erecek.