Açık 15.6ºC Ankara
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Düzce
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • İstanbul
  • İzmir
  • Kahramanmaraş
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kilis
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Şanlıurfa
  • Şırnak
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak
Sağlık
04.03.2013 12:57

İstenmeyen yağlar "aşı"ya dönüştürüldü

O yağlar aşıya dönüştürülerek vücudun hasar gören diğer bölgelerine uygulanıyor.

İstenmeyen yağlar "aşı"ya dönüştürüldü

Vücudun bazı bölgelerinde bulunan ve ''istenmeyen yağlar'' olarak adlandırılan kitlelerin, aşıya dönüştürülerek vücudun hasar gören diğer bölgelerine uygulandığı bildirildi. 

"HEYECAN VERİCİ BİR GELİŞME"

Türk Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Derneği Meme Çalışma Grubu Başkanı Prof. Dr. Akın Yücel, yaptığı açıklamada, yapısal yağ aşılamalarının, son yıllarda başta plastik cerrahi olmak üzere pek çok tıp alanında heyecan uyandıran yeni bir gelişme olduğunu belirtti.

Prof. Dr. Yücel, ''yağ aldırma yöntemiyle'' elde edilen kök hücreden zengin yağların, artık iyileşmeyen her türlü yarada, deri kalitesini bozan durumlarda, yara izlerinde, radyoterapi hasarlarında ve kanser sonrası doku kayıpları gibi sorunların tedavisinde aşılama yöntemi ile yaygın olarak kullanılmaya başladığını söyledi.

DOLGU MALZEMESİ OLARAK KULLANILIYOR

Hollywood yıldızlarından bakımlı kadın ve erkeklerin en gözde estetik uygulaması olan yağ aldırma işleminde elde edilen yağlara ''recycle modeli''nin geldiğini kaydeden Yücel, vücuttan alınan yağların, diğer bölgelerde dolgu malzemesi olarak kullanıldığını ifade etti.

Yücel, yağ dokusunun kök hücreden zengin bir içeriğe sahip olduğu gerçeğinin bulunmasının, estetik cerrahideki pek çok operasyon ve uygulamanın da içeriğini değiştirdiğine dikkati çekerek, ''Öyle ki kemik iliğinden yaklaşık 200 kat daha zengin bir kök hücre içeriğine sahip bu kaynak, artık aşı şeklinde iyileştirici ve onarıcı olarak pek çok vaka türünde kullanılıyor. Bunların başında ise özellikle kanser sonrası memesinin tamamı yahut bir bölümü alınmış kadınların tedavisi geliyor'' ifadelerini kullandı.

Embriyolojik kök hücre çalışmalarında yaşanan duraksama sonrasında tıp dünyasının, yağ kökenli kök hücrelere yöneldiğini vurgulayan Yücel, şöyle devam etti:

''Nispeten kolay bir cerrahi teknikle alınabilen ve vücutta pek de istenmeyen yağ dokusunda, kemik iliğinden yaklaşık 200 kez daha yoğun kök hücre bulunduğunun anlaşılması ile mezenkimal kök hücre çalışmaları yağ dokusu üzerinde gerçekleştirilmeye başlandı. Yağ enjeksiyonları sonrasında dokularda gözlenen iyileştirici-onarıcı etkinin, aslında aktarılan yağ dokusunun içerdiği çok sayıda kök hücreye bağlı olduğu düşünülüyor. Yapısal yağ greftleri artık her türlü iyileşmeyen yara, deri kalitesini bozan durumlar, yara izleri, radyoterapi hasarları, doku kayıpları tedavisinde yaygın olarak kullanılmaya başlandı.''

Sonuçlarının fazla öngörülebilir olmamasının yağ greftlerinin en önemli sorunu olduğunu anlatan Plastik ve Estetik Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Akın Yücel, verilen yağın ne kadarının kaldığı, işlemin kaç kere tekrarlanması gerektiği konusunun tartışmalı olduğunu söyledi.

EN BÜYÜK TARTIŞMA, MEMEDE YAĞ GREFLERİ 

Memeye yağ enjeksiyonlarının, belki de en çok tartışılan bölüm olduğunu ifade eden Prof.Dr. Yücel, bu alandaki çekinceleri şöyle sıraladı:

''Memeye yağ enjeksiyonları, geniş yağ enjeksiyonu yelpazesinin en çok tartışılan bölümüdür. Buradaki çekincelerden ilki, yaşamayan yağ parçalarının kireçlenerek radyolojik incelemelerde kanser görüntüsünü taklit etmesi ve radyoloğu yanıltmasıdır. İkincisi ise verilen kök hücrelerin yeni kanser gelişimini tetiklemesidir. Yeni geliştirilen uygulama teknikleri ile yağ dokusu, çok küçük parçacıklar halinde çeşitli doku katmanları arasına verilmektedir. Bu hem yağın tutma oranını arttırmakta, hem de kireçlenmeleri en aza indirmektedir. Ayrıca yağ enjeksiyonları sadece deri altına ya da göğüs adalesi içerisine yapılmakta, kesinlikle meme dokusunun içerisine verilmemektedir.''

İşlemin öncesinde mutlaka bir radyoloğun ve meme cerrahının görüşünün alınması ve hastanın bu konuda yeterince bilgilendirilmesi gerektiğini vurgulayan Yücel, şöyle devam eti:

''Yağ enjeksiyonları ile verilen kök hücreler embriyolojik olmadığından, kanseri tetiklemesi beklenmez. Uygulama esnasında yağ dokusundan özel yöntemlerle kök hücrelerin ayıklanması ve yağ greftlerinin bu kök hücreler ile desteklenmesi gerekiyor. Kök hücreden zenginleştirilmesi yağ grefti adı verilen bu uygulama çok sık yapılmamaktadır. ABD'de yağ enjeksiyonları meme kanseri sonrası onarımlarda neredeyse rutin olarak kullanılmaktadır. Kanser sonrası onarımlarda yağ enjeksiyonları tek başına değil, ama yardımcı bir yöntem olarak çok sık uygulanır. Avrupa'da da kanser sonrası onarımlarda yağ greftleri daha yaygın kullanılmakta.'' (AA)

Sıradaki Haber
5 liraya artık sucuk yok
Yükleniyor lütfen bekleyiniz