Türkiye'ye Yavuz Kaymakamlar Lâzım...

Düne kadar doğu, güneydoğu vilayetleri sürgün yeri kabul edilir, buralara kimse kendi rızasıyla gitmek istemezdi.

Devlet, o yüzden kimi meslek dallarında bölgeye hizmeti, sınırlı bir süre için de olsa mecburî tutuyordu.

Mecburî hizmet ya da rotasyon hâricinde bu illerimize gidenlerin/gönderilenlerin bir bölümü ise sicilinde kırık olan bürokratlardı.

İstemeye istemeye göreve giden bürokratın verdiği hizmet de zorla yenen yemek gibi ya karın, ya baş ağrıtıyordu.

Bugün bölgede yaşanan acıların önemli bölümünün ardında, o günkü kötü yönetimlerin etkisi var.

Aslında olması gereken bunun tam tersiydi.

Vücûdun sıkıntı çeken bölgesine nasıl en iyi doktorlar müdahale etmeli idiyse, aynen öyle de yıllar boyu farklı problemler yaşamış bölgeye gidecek kişilerin en kalifiye, en dirayetli, en vatan sevdalısı bürokratlar arasından seçilmesi gerekiyordu.

Ki derde derman, yaraya ilaç olunabilsin.

Son yıllarda kaliteli bürokratların mecburî olarak da değil, kendi istekleriyle bölgeye gider olmaları, yıllardır kanayan yaraların hızla sarılmasına büyük katkı sağladı.

Önceki gün 35 vatandaşımızı yitirmenin acısını yüreğinde hissederek, canından olabileceğini bile bile taziye çadırına giden Uludere Kaymakamı Naif Yavuz, işte bu yeni nesil bürokratlardan biri.

TRT Haber'e yılın ilk saatlerinde hastaneden yaptığı bağlantıda "günlerdir uyumuyorum, ilçe halkıyla beraber ben de ağlıyorum" diyen Yavuz Kaymakam, gerçek bir vatansever.

Bölge halkını 30 yılı aşkın bir süredir devletten soğutmaya, böylece canımızdan can koparmaya uğraşan hainler, her geçen gün biraz daha bozguna uğruyorsa, Yavuz Kaymakam sayesinde.

Yavuz Kaymakam gibi kaymakamlar, doktorlar, savcılar, hakimler, polisler ve askerler sayesinde.

Helal size.

İyi ki varsınız.

Acımızı hafifletiyor, ümidimizi arttıyorsunuz.