Toz veya Kum Fırtınası 24.2ºC Ankara
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Düzce
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • İstanbul
  • İzmir
  • Kahramanmaraş
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kilis
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Şanlıurfa
  • Şırnak
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak
Gündem
23.09.2019 00:42

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Terör örgütlerini silaha boğanların Müslüman kanında parmağı var

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Menfaatlerini koruma uğruna terör örgütlerini tırlar dolusu silaha boğanların dökülen her Müslüman kanında payı olduğunu gayet iyi biliyoruz" dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Terör örgütlerini silaha boğanların Müslüman kanında parmağı var
[Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, New York'ta düzenlenen etkinlikte ABD'deki Türk, soydaş ve Müslüman toplumuyla bir araya geldi. Fotoğraf: AA ]

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Birleşmiş Milletler 74'üncü Genel Kurulu görüşmelerine katılmak üzere geldiği ABD'de, Türk-Amerikan Ulusal Yönlendirme Komitesince Hilton Midtown Otel'de düzenlenen etkinlikte ABD'deki Türk, soydaş ve Müslüman toplumuyla bir araya geldi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasından satır başları: 

"İbadethanelerin tehdit kaynağı olarak görüldüğü, insanların dış görünüşünden dolayı horlandığı sıkıntılı günler yaşadınız"

Bugün burada Filistinli kardeşlerimiz var. Bugün burada mücadeleleriyle, Müslüman kimliğini sembolleştiren kardeşlerim var. Bugün burada heyecanımıza ortak olan Musevi ve Hristiyan kardeşlerimiz var. Amerikan İslam toplumunun giderek daha örgütlü hale geldiğini, iş birliği içinde hareket etmeye özen gösterdiğini müşahede ediyorum.

Bugün Amerika İslam Toplumu gerek siyasi, gerek ekonomik, gerek sivil inisiyatif açısından, hepsinden önemlisi ahlaki ve söylem üstünlüğü bakımından 11 Eylül öncesine göre çok daha güçlüdür.

Bizim ülkemizde darbe dönemlerinde şahit olduğumuz baskı, adaletsizlik ve ötekileştirme politikalarının bir benzerini sizler de burada tecrübe ettiniz.

İbadethanelerin tehdit kaynağı olarak görüldüğü, insanların sırf isminden, dış görünüşünden, kılık kıyafetinden, inancından, sakalından, baş örtüsünden dolayı horlandığı sıkıntılı günler yaşadınız. Bu haksızlıklara karşı mücadelenizi yürütürken hiçbir zaman hukuktan, meşruiyetten, demokrasi zemininden ayrılmadınız. Rabbimiz mukaddes kitabımızda 'Sizin hayır bildiklerinizde şer, şer bildiklerinizde hayır olabilir' buyuruyor. Her imtihan, doğru değerlendirildiğinde aynı zamanda bir imkandır.

"Rengimiz, dilimiz, kültürümüz ayrı olsa da bizler aynı dine inanan bir topluluğuz"

Mevla, 11 Eylül sonrasındaki o sancılı dönemi Amerikalı Müslümanlar açısından, eşsiz ilahi rahmetiyle hayra tebdil etmiştir. Müslümanlar, hayat alanlarının daraldığı bu dönemde sivil toplumun ve siyasetin imkanlarının farkına vardılar. Birlik ve beraberlik içinde oldukları zaman neleri başarabileceklerini bizzat şahit oldular. Kamuoyunu doğru bilgilendirmek noktasında mevcut medya kanalları dışında kendi iletişim araçlarına sahip olmanın önemini idrak ettiler. Bu imtihan dönemi eksiklerimizle beraber güçlü taraflarımızı da göstermiştir.

Bizler birbirini Allah için seven, Allah'ın rızası için toplanan insanlarız. Rengimiz, dilimiz, kültürümüz ayrı olsa da bizler aynı dine inanan, aynı peygambere, aynı mukaddes kitaba tabi olan bir topluluğuz.

 


 

Pasaportlarımız, ülkelerimiz ayrı olsa da yönümüz bir, kıblemiz birdir. Çünkü bizler 1,7 milyarlık İslam ümmetinin parçalarıyız. Aramızdaki farklılıklar asla kardeşliğimize, muhabbetimize mani değildir. Binlerce kilometre ötede olsak da kalplerimizin rotası aynıdır.

Ortak bir medeniyeti, tarihi paylaşıyoruz. Şii-Sünni, siyah-beyaz; Arap, Türk diyerek kimse bizi bölemez. Bizim Müslümanlar olarak başka din mensuplarıyla bir arada, barış içinde yaşama problemimiz yoktur, hiçbir zaman da olmamıştır.

 


 

"İslam'la hiçbir alakası olmayan bazı terör örgütleri üzerinden hak ve özgürlük taleplerimiz boğulmaya çalışıyor"

Bizim ortak tarihimizde Asr-ı Saadet var, Bağdat, Endülüs var, Afrika'nın, Asya'nın, Orta Doğu'nun muhteşem medeniyetleri var. Bizim ortak tarihimizde tüm insanlığın yolunu, ufkunu aydınlatan Buruniler, Farabiler, Mevlanalar, İbn-i Sinalar var. Hiç kimse bizim binlerce yıllık kardeşliğimize leke süremez. Şii-Sünni, siyah-beyaz, Arap, Türk, Kürt, Farisi diyerek kimse bizi bölemez. Her gün 5 kez Kabe'ye yönelen, aynı yaratıcıya inanan, aynı duaya 'amin' diyen yürekleri hiç kimse birbirine düşüremez.

Kardeşlik hukukumuzu gözettiğimiz sürece, aramızdaki şu muhabbeti diri tuttuğumuz müddetçe, emin olun, hiçbir sorunumuz çözümsüz değildir. Bunun için hangi kökenden, hangi ülkeden olursa olsun, Amerikan Müslümanlarının aynı ortak paydada buluşması gerekiyor. Sizlerin arasındaki koordinasyon, birlik ve beraberlik ne kadar sıkı olursa, Allah'ın izniyle sıkıntılarımızı çözme becerimiz de o kadar artacaktır.

Yoksa son iki asırda birçok defa şahit olduğumuz gibi, başkalarının bizim için yazdığı reçeteleri takip etmekten kurtulamayız. Biz hakkımızı aramazsak, biz onurumuzu savunmazsak, kimse bize onları lütuf olarak vermeyecektir.

Batı toplumlarında Müslümanlara karşı ön yargıların zemin kazandığını görüyoruz. İşte bunu Yeni Zelanda'da da gördük. Peygamber Efendimizin Aleyhisselatü vesselam mübarek şahsına yönelik ahlakla, edeple, insanlıkla asla bağdaşmayan saldırılar yaşandı, yaşanıyor. İslam'la, insanlıkla hiçbir alakası olmayan bazı terör örgütleri üzerinden hak ve özgürlük taleplerimiz boğulmaya çalışıyor. 

"Müslüman'ın Müslüman'a kanı, canı, malı, ırzı haramdır"

El Kaide, DEAŞ, Boko Haram, Eş- Şebab, FETÖ gibi katil sürülerinin eylemleri bize zarar vermesinin yanında İslam düşmanlarına da istismar zemini sunuyor. Oysa bu örgütlerin Suriye'de, Irak'ta, Somali'de, Nijerya'da, Türkiye'de, Afganistan'da ve diğer İslam coğrafyalarında katlettiği masumların neredeyse tamamı Müslümanlardır. Müslüman'ın Müslüman'a kanı, canı, malı, ırzı haramdır.

Böyle olduğu halde bu Müslüman olduklarını söyleyenler bu katliamları nasıl yaptılar, nasıl yapıyorlar? Bunlara Müslüman demek mümkün mü? Bunların bizim dinimizle alakası var mı yeri var mı? Asla. 

"Terör örgütlerinin katlettiği masumların neredeyse tamamı Müslümanlardır"

Emperyalistlere taşeronluk yapan bu örgütlerin hayatını kararttığı insanlar ne yazık ki bizim kardeşlerimizdir. 

Çıkarları için bölgemizi yangın yerine çevirenlerin menfaatlerini koruma uğruna terör örgütlerini tırlar dolusu silaha boğanların dökülen her damla Müslüman kanında payı olduğunu gayet iyi biliyoruz.

Ancak her fırsatta diğer ülkelere demokrasi, hukuk ve insan hakları dersi verenler maalesef bunları görmüyor, görmek istemiyor. 

 

 


 

"Konu Müslümanlar olunca üç maymunu oynuyorlar"

Kendi hakları konusunda aslan kesilenler söz konusu Müslümanlar olunca üç maymunu oynuyorlar.

Hiçkimse Batılı ülkelerde artan İslamofobia, antisemitizme, mülteci ve yabancı karşıtlığına bigane kalamaz, kalmamalıdır. Neo Nazi örgütler bugün insanlık için DEAŞ kadar tehlikelidir. DEAŞ, El Kaide gibi örgütlerle mücadelede sergilenen o kararlılık muhakkak bu şer şebekeleriyle mücadelede de gösterilmelidir. Yoksa Müslümanlara yönelik ırkçı saldırıların önüne geçilmesi mümkün değildir. Buradan şu gerçeği açık ve net ifade etmek istiyorum, bizim Müslümanlar olarak başka din mensuplarıyla bir arada, barış içinde yaşama problemimiz yoktur, hiçbir zaman da olmamıştır.

Endülüs'ten İstanbul'a, Şam'dan Kahire'ye, Timbuktu'ya, Kudüs'e kadar kadim İslam beldelerinin tamamı farklı inançlara ev sahipliği yapmıştır, bugün de İslam şehirlerinin tamamı gayrı müslimler için inançlarını özgürce yaşayabildikleri, ibadetlerini rahatça yerine getirebildikleri yerlerdir. Bir insana sırf inancından, etnik kökeninden, ırkından veya ten renginden dolayı düşmanlık edemeyiz. Her kim bunu yapıyorsa İslam'ın ruhunu, rahmet ve merhamet Peygamberi Efendimizin kutlu mesajını kavrayamamış demektir. Irkçılık, ayrımcılık Müslüman'a yakışmaz.

"Haset, kardeşine tepeden bakma Müslüman'a yakışmaz"

Dolayısıyla İslam bir barış dinidir, barış dini olan İslam'a kimse herhangi gölgeyi kusura bakmasınlar indiremez, yakıştıramaz. Kibir, haset, kardeşine tepeden bakma Müslüman'a yakışmaz, mezhebi, meşrebi, konumu üzerinden böbürlenme Müslüman'a yakışmaz.

Kardeşine sırt çevirme, kardeşini sırtından hançerleme bir Müslüman'a asla yakışmaz. Başka bir dinden olduğu için insanların canına, malına, haysiyetine el uzatma, hatta saygı göstermeme Müslüman'a yakışmaz. Rasul-i Kibriya Efendimizin tasviriyle Müslümanlar bir bedenin uzuvları gibidir, nasıl vücudumuzun bir organı acı çektiğinde diğer organlar da o acıyı hissediyorsa dünyanın neresinde olursa olsun din kardeşlerimizin dertleriyle dertlenmek bizim ana vazifemizdir.

"Haksızlık karşısında susan sadece dilsiz şeytandır"

Şu anda Keşmir'in acısı bizim acımızdır, Arakan'ın acısı bizim acımızdır, Filistin'in acısı bizim acımızdır. Dünyanın neresinde olursa olsun, Suriye'nin acısı bizim acımızdır. 'Hayır, ben bunu duymazlıktan gelirim' diyemeyiz, duymaya mecburuz. Bütün imkanlarımızla yanlarında olmaya mecburuz. Unutmayalım, haksızlık karşısında susan sadece dilsiz şeytandır.

Zulüm ve adaletsizlik karşısında herkes sussa şunu bilelim ki biz susmayız. Suriyeli bir çocuğun acısını, Gazzeli bir yetimin yürek sızısını, Yemen'de, Somali'de evlatlarına bir kuru ekmek dahi götüremeyen babaların hüznünü, Keşmirli kardeşlerimizin sıkıntılarını biz kalbimizde hissediyoruz.

"Birileri istemese de gazeteci Kaşıkçı'nın, Mısır Cumhurbaşkanı Mursi'nin hakkını aramaya devam edeceğiz"

Birileri istemese de gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın, Mısır Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi'nin hakkını aramaya devam edeceğiz. Hiçbir güç hiçbir tehdit bizi Filistin'in, ilk kıblemiz Kudüs-ü Şerif'in hukukunu korumaktan alıkoyamaz. 

 


 

Kudüs davası yalnızca Filistin'deki bir avuç Müslümanın değil sayısı 1,7 milyarı bulan İslam aleminin onuru, namusu, harim-i ismetidir. İşte bunun için her platformda 'Kudüs, kırmızı çizgimizdir' diyoruz.

Kudüs'ü savunmanın insanlığı savunmak, barışı, adaleti, bağımsızlığı savunmak olduğu inancıyla bu meseleye en güçlü şekilde sahip çıkıyoruz. Holokost'a nasıl bakıyorsak Gazze'yi açık hava hapishanesine çevirenlerin işledikleri katliamlara da aynı nazarla bakıyoruz.

"Pensilvanya'daki bu terörist başının ülkemize iade edilmesi konusunda gerekli adımları attık"

FETÖ terör örgütü, 40 yıl boyunca 'hizmet, himmet, eğitim' diyerek insanımızın iyi niyetini kullanmış böylece dünyanın 150 ülkesini zehirli bir sarmaşık gibi saran uluslararası bir suç şebekesi inşa etmiştir. Burada, Pensilvanya'da bildiğiniz gibi 400 dönüm bir arazi içerisinde karargahını kurmuş, oradan yönetimini sağlıyor. FETÖ'nün en büyük özelliği, istismar edemeyeceği hiçbir kutsal değer, hiçbir ilke olmamasıdır.

Yalan, iftira, ikiyüzlülük bunların adeta karekteri olmuştur. 15 Temmuz gecesi 251 insanımızı şehit eden bu terör örgütünün maskesini tüm dünyada indireceğiz, sizlerle beraber. 2 bin193 gazimizin kanını yerde bırakmayacağız. Tüm darbeciler adalet önünde hesap verene kadar bunların peşlerini bırakmayacağız.

Pensilvanya'daki bu terörist başının ülkemize iade edilmesi ve FETÖ'nün Amerika'daki faaliyetlerinin tamamen bitirilmesi konusunda gerekli adımları attık, atmayı sürdürüyoruz, birlikte hareket etmeliyiz. Sizlerin de Türkiye'de haksızlıkları, akıttığı kanı, kıydığı canları, kısacası gizlediği karanlık yüzünü Amerikalı dostlarınıza bıkmadan usanmadan anlatmanız gerekiyor.

 


 

Kaynak: TRT Haber, AA 
Sıradaki Haber
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD Başkanı Trump ile telefonda görüştü
Yükleniyor lütfen bekleyiniz