Bayram Mesajında "Tek Yürek" Vurgusu

Türkiye önce terör saldırıları, ardından da 7,2 büyüklüğündeki Van depremi ile sarsıldı. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı mesajında da bu iki konu öne çıktı.

Türk halkının Van için tek yürek olduğuna vurgu yapan Cumhurbaşkanı Gül, hiç kimsenin, terörün bölge insanının demokratik talepleriyle bir ilgisi olduğunu iddia edemeyeceğini söyledi.

Türk milletinin birlik ve beraberlik duygularına vurgu yapan Gül, şunları kaydetti:

"Devletimiz, milletimiz, sivil toplum örgütlerimiz, arama-kurtarma ekipleri tüm imkanlarıyla oradadır. Herkes olağanüstü bir gayretin içindedir. Vatandaşların ihtiyaçlarının karşılanması, enkaz altında kalanların kurtarılması, büyük acıların içerisinde sevindirici haberler alınması amacıyla takdirle karşıladığımız çalışmalar yürütülmektedir. Halkımız, dayanışmanın, yardımlaşmanın ve kardeşliğin en güzel örneğini vermiş, Van için tek yürek olmuştur."

Cumhurbaşkanı Gül, depreme karşı alınacak önlemlere de değindi.

Gül, "Bina kalitesizliği sorununun çözülmesi ve denetimlerin artırılması başta olmak üzere, gerekli kararların alınması ve tedbirlerin uygulanması konusu üzerinde titizlikle durulmasının önemine dikkat çekmek istiyorum." dedi.

"Terör Saldırıları, En Ağır Şekilde Karşılık Bulmaktadır"

Cumhurbaşkanı Gül'ün gündemindeki bir diğer konu da terörle mücadeledeki kararlılıktı.

Abdullah Gül, "Terörle ülkenin bölünmez bütünlüğüne yönelen saldırılar, en ağır şekilde karşılık bulmaktadır. Devletin şefkatinin, suçsuz insanların korunması konusundaki azami özeninin, asla bir zafiyet olarak görülmemesi gerekir. Terörün hiçbir haklı gerekçesi veya meşruiyeti olamaz. Çünkü terör, nereden gelirse gelsin büyük bir insanlık suçudur ve dünyanın ortak sorunudur." dedi.

Terörle bir yere varılamayacağına da vurgu yapan Gül, şunları kaydetti:

"Terör ve şiddetle hiçbir yere varılamayacağının artık anlaşılması gerekir. Hiç kimse, sokak ortasında masum insanları, hayatının baharında gençleri katletmenin, devletin güvenlik güçlerine saldırı düzenlemenin, bölge insanının demokratik talepleriyle bir ilgisi olduğunu iddia edemez."