Türkiye'nin önemli kalemleri ve yetkin isimleri konuyla ilgili çarpıcı değerlendirmelerde bulundu.
En ilginç değerlendirme ise Hasan Celal Güzel ile Mahmut Övür’den geldi.
Her iki isim de bundan sonra “e-muhtar” ve 28 Şubat’ın gündeme geleceğini söyledi.
HASAN CELAL GÜZEL-Gazeteci
“İlker Başbuğ internet andıcı konusundaki ıslak imzalı belgeye kağıt parçası demişti. Şimdi ise o kağıt parçası yüzünden tutuklandı. TSK'nın en başında bulunan bir ismin tutuklanması üzücü. Ama eskiden bırakın bir generali tutuklamayı, gözünün üstünde kaşın var demek bile mümkün değildi. İlk defa yargının bağımsızlığı ve demokratik hukuk devletinin gerekleri yerine geliyor.
Bu internet andıcı gide gele ortaya çıktı ki belki de onun tarafından emredilerek yapılmış. En azından haberi olduğu belli. Ben tutuklanmasını son derece normal karşılıyorum.
Biliyoruz ki lav silahına da boru parçası demişti, ıslak imzaya da kağıt parçası demişti. Küçültmeye çalışmıştı.
Ben Yaşar Büyükanıt'ın da mahkemeye çıkarılmasını ve tutuklanmasını tavsiye ederim.
Türkiye bu militarist rezaletlerden kurtulsun artık.
MUSTAFA KARAALİOĞLU-Gazeteci
Türkiye'nin girdiği bir yol aşması gereken mesafe var. Bu olaya "şuraya kadar yapıldı, herkes dersini aldı, duralım" diye bakamıyorsunuz.
Sürece bakarsak, medyada bu belgenin sahte olup uydurulduğunu yazan sürüyle yazar oldu. Ancak insanlar bir olaya bu kadar sahip çıkıp yoğunlaşınca kamuoyu merakı da kışkırtıldı ve bu noktaya gelindi.
Benim için İlker Başbuğ'un vahim hata yaptığı an, internet andıcı ve ıslak imza belgesine kağıt parçası dediği andır. Yani aslında hikaye başlı başına Türkiye'nin demokratikleşmesi için benzersiz bir fotoğraf oluşturuyor.
Ancak bu tip davaları "bir kale düşürmüş olarak" görmemeli. Türk hukuku açısından çok önemli bir adımdır.
HÜSEYİN KOCABIYIK-Gazeteci
İnternet andıçı meselesinde hukuki süreç ilerleyip deliller ortaya çıkmaya başlayınca İlker Başbuğ gereksiz savunma hatalarına düştü.
Sonra toplum internet andıçı ile karşılaştı. Bakın 13 Nisan 2009 yılında Mehmet Haberal tutuklandı. Süleyman Demirel havaalanına kadar gelip Haberal'ı uğurladı. Başbuğ o gece Demirel'i arıyor, üzüntüsünü dile getiriyor. Ve hemen bir gün sonra 14 Nisan günü internet andıçı talimatını veriyor veya teklifini onaylıyor.
Genelkurmay Başkanı hükumet aleyhine yayın yapacak internet siteleri kurulması talimatını rahatça verebiliyor. Üstelik darbeci bir general olmamasına rağmen. Niçin yapıyor bunu? Çünkü içinde askeri vesayetin hala sürdüğüne dair bir inanç var. Yani Başbuğ eski alışkanlıklarının kurbanı oluyor.
Keza dava sürecinde bütün astların veya çalışanlarının ifadeleri gelip İlker Başbuğ'a dayanıyor. Mahkeme bu tutuklamayı talep edip yapmak zorundaydı. Şaşmamak gerek.
MAHMUT ÖVÜR-Gazeteci
Bu süreç 12 Eylül ile hesaplaşmayla da devam edecek. Sıcak tarihiyle yüzleşmeye öncelik veren Türkiye'de 28 Şubat süreci de, e-muhtıra'yı yazan Yaşar Büyükanıt da gündeme gelecektir.
Askeri yapı başka bir şeydir, siyasi yapı başkadır. Bunları ayrıştırmak askeri cılızlaştırmak sayılmamalı. Ben temelde ne zaman ki genelkurmay başkanları siyasi konularda fikir beyan etmezse işte o zaman siyaset biter diye düşünüyorum.
Bakın internet andıcı süreci 2009'da başladı, neredeyse 3 yılda bu sonuca gelindi. Ama Türkiye önemli bir noktaya geldi. Türkiye 26'ncı Genelkurmay Başkanı Başbuğ'un tutuklanmasına tanıklık ediyor. Özellikle andıç olayı çok somut bir olaydır. Islak imzaya kağıt parçası, lav silahlarına boru diyen Başbuğ olayı Türkiye'nin karanlık tarihini aydınlatmaya giden bir yoldur. Yıllardır dokunulmaz olan bir mevkiye dokunuldu. Genelkurmay Başkanlığı, Milli Savunma Bakanlığı'na bağlanmalı. Türkiye cesaretten ziyade zihniyet problemini aşmak zorunda.
SÜHEYL DONAY-Avukat
Salt hukuk açısından bakarsak, bu tutuklama kararının verilirken hangi gerekçe ile verildiğini henüz tam olarak bilmiyoruz. Genelkurmay Başkanı'nın soruşturması Özel Yetkili savcılıkta yapıldı. Belli ki internet andıcı konusu görev dışı bir olay olarak kabul edilip yargılaması yapıldı. Ben bir avukat olarak buraya dikkat çekmek isterim.
MUSTAFA AKYOL-Gazeteci
Burada önemli olan tutuklama tasarrufunun kullanılması. Ve ben çok fazla tutuklama olduğu, çok sayıda davada da tutuklamaların fazla sayıda olduğunu, elektronik kelepçelerle davaların tutuksuz sürebileceğini düşünüyorum.
FİKAT BİLA-Gazeteci
Tutuksuz yargılanmalıydı. Delillerin karartılması söz konusu değil çünkü zaten aylardır süren bir davanın ortasında bir süreç. Tutuksuz yargılama yoluna gidilmesi bence uygundu ama yargıcın kararı başka oldu.
NURİ ELİBOL-Gazeteci
Türkiye sivil asker ilişkilerinin yürütülmesinde ciddi mesafeler kat etti. Bu nedenle bu Türkiye'de bir ilktir. Eskiden telaffuz etmek bile mümkün değildi. Tabii silahlı kuvvetler keşke kendi asli görevi olan yurt savunmasına, terörle mücadeleye tüm gücünü harcayıp böyle suçlamalar hiç olmasaydı. Ben üzülüyorum ama kimsenin de rütbesi ve konumu gözetilerek farklı muamele görmesine de karşıyım.