Çok Bulutlu 21.2ºC Ankara
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Düzce
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • İstanbul
  • İzmir
  • Kahramanmaraş
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kilis
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Şanlıurfa
  • Şırnak
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak
Gündem
01.12.2011 05:49

"Başbakan'ın Yatak Odasını Bile Dinlediler"

AB Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, AK Parti kapatma davasıyla ilgili ilginç bir anısını anlattı.

"Başbakan'ın Yatak Odasını Bile Dinlediler"

Brüksel Basın Kulübü’nde konuşan Bağış, Türkiye’de sadece gazetecilik yaptığı için tutuklanan hiçbir basın mensubu bulunmadığını söyledi.

Bağış, "Türkiye’de bazı gazetecilerin tutuklu olduğu doğrudur. Fakat bunların hiçbiri gazetecilik yaptıkları için tutuklanmamıştır. Bunlar ya işledikleri iddia edilen bazı suçlar, ya yasa dışı örgüt üyeliği ya da seçilmiş hükümeti demokratik olmayan yollarla devirmeye çalıştıkları gerekçesiyle tutuklanmıştır. Bu tutuklama kararlarını benim hükümetim, yürütme ya da yasama organları vermemiştir. Yargının kararıdır. Savcılar bu kişiler hakkında topladıkları kanıtlar ve belgelerle hakimleri (tutuklamaya) ikna edebilmişlerdir" dedi.

Bağış, yargılamalar sonuçlanana kadar kimsenin suçlu ilan edilemeyeceğini vurgulayarak, mahkemelerin, basın mensuplarının devam eden yargı süreçlerini gereken şekilde sonuçlandırarak iddiaları açıklığa kavuşturmalarının beklenmesini istedi.

Egemen Bağış, "Aynı yargı 4 yıl önce benim de mensubu olduğum iktidar partisini, AK Parti’yi kapatma girişiminde bulundu. Ben de savcının siyaset yasağı getirilmesini istediği 71 parti mensubu arasındaydım.

Hakkımda "kışkırtma" suçlaması vardı ve savcıya göre iki açıklamam bu kapsamdaydı. Bunlardan birinde bir toplantıda ’halkın temsilcileri halkı temsil etmeli’ sözüm savcı tarafından çok kışkırtıcı olarak değerlendirilip siyasetten yasaklanmam istenmişti. İddianamede hakkımdaki diğer gerekçe, ’kadınların mini etek giyebilme hakkı kadar başörtüsü hakkı da olduğuna inanıyorum’ şeklinde konuşmuş olmamdı. Savcı bunu da çok kışkırtıcı bulmuştu" şeklinde konuştu.

-"Babanın partisi kapatılacak, bisiklete binemeyeceksin"-

 Kapatma davasının yaklaşık 8-9 ay sürdüğünü ve bu sürede birçok olumsuzluklarla karşılaştığını anlatan Bağış, "Hatta 9 yaşındaki oğlumun hayatı bile zorlaştı. Bir gün bir arkadaşıyla sokakta oynarken arkadaşı bisikletini ödünç istiyor. Oğlum ’hayır’ deyince arkadaşı ’babanın partisini kapatacaklar, işsiz kalacak ve bundan sonra bisiklete binemeyeceksin’ şeklinde konuşmuş. Evde 2 gün ağladı. Bu tür olumsuzluklara katlanmak zorunda kaldık, Allah’a şükür geride kaldı" ifadesini kullandı.

 Yargılamaların bazen süre alabileceğini ve insanların hayatlarında bu tür acılara neden olabileceğini kaydeden Bağış, Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in yargı sürecini hızlandırmak için yargı reformu üzerinde yoğun şekilde çalıştığını anlattı.

 Türkiye’de 12 bin civarında olan toplam hakim ve savcı sayısının nüfusa oranının Avrupa ülkelerine kıyasla düşük olduğunu ama uzun süre yeni hakim ve savcı alımlarının yargı tarafından engellendiğini hatırlatan Bağış, yargı reformuyla bu engelin aşıldığını ve önümüzdeki dönemde yeni personel alımlarıyla bu alandaki yetersizliği ortadan kaldıracaklarını söyledi.

 Bağış, "bazı basın mensuplarının hükümete muhalif oldukları için tutuklandıkları" şeklinde iddialar olduğunu anımsatarak şunları kaydetti:

"Bu iddialara cevabım şudur: Hükümete muhalif oldukları için tutuklandığı söylenen basın mensuplarından çok daha hükümet karşıtı olanlar gayet iyi durumdalar. Yazıyorlar, köşeleri var, televizyon programlarına çıkıyorlar, şikayetçi değiller. Fakat maalesef yasa dışı işlere karıştıkları iddiası varsa bunların icabına bakılmalı."

Bu konuda kendisinden bir örnek vermek istediğini belirten Bağış, "Bir gün bu tür davalara bakan bir savcıdan telefon geldi. Beni savcılığa davet ediyordu. ’Neden gelip sizi ziyaret etmeliyim? Bir bakanın gidip savcıyı görmesi normal değil’ dedim. Savcı bunun üzerine ’Elimizde size ait olduğuna inanığımız bazı deliller var. Bir baskında ele geçirdik ve emin olmamız gerekiyor’ dedi. Bunun üzerine savcıya gittim. Bana bazı özel telefon görüşme kayıtları gösterdi. Bu kayıtlarda önemli, gizli ya da devlet sırrı gibi birşey yoktu. Bazılarını 20 yıldır tanıdığım birkaç arkadaşlarımla samimi telefon sohbetleriydi. ’Bu kayıtları nasıl elde ettiğini’ sordum. Bir dergiye yapılan baskında ele geçirilen bir CD’den çıktığını ve burada başka siyasetçilere ait kayıtların da bulunduğunu söyledi. Bu telefon görüşmelerinin gerçek olup olmadığını ve sesin bana ait olup olmadığını sordu. Ben de doğruladım. Sonra yasa dışı yollarla elde edilmiş bu kayıtlardan şikayetçi olup olmadığım soruldu. Şikayetçi oldum, çünkü benim rızam dışında kaydedilmiş sesimi dinlemek gerçekten kötü bir duyguydu. Maalesef bu baskınların bazılarında Başbakan’ın (Recep Tayyip Erdoğan) eşiyle yatak odalarındaki özel sohbetlerinin kaydı bile bulundu. O hale bu sadece basitçe basın özgürlüğü davası olamaz. Başka birçok unsur var. İtalya’daki Temiz Eller davasına ve başka ülkelerdeki benzer davaları hatırlatıyor. Bunlar demokratik yollarla seçilmiş hükümeti demokrasi dışı yöntemlerle devirmek isteyen grup ya da yapılanmalara ilgili" dedi.

Sıradaki Haber
YÖK Katsayı Uygulamasını Kaldırdı
Yükleniyor lütfen bekleyiniz