Çok Bulutlu 22ºC Ankara
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Düzce
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • İstanbul
  • İzmir
  • Kahramanmaraş
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kilis
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Şanlıurfa
  • Şırnak
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak
Ekonomi
AA 30.01.2015 13:18

MÜSİAD, SAMEKS verileri açıklandı

MÜSİAD Genel Başkanı Nail Olpak, Ocak ayı SAMEKS verilerini açıkladı.

MÜSİAD, SAMEKS verileri açıklandı

Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Genel Başkanı Nail Olpak, Sanayi Endeksi'nin ocak ayında bir önceki aya göre 13,93'lük düşüşle 43,64'e, Hizmet Sektörü Endeksi'nin de yüzde 2,82 azalarak 48,53 puana indiğini belirterek, "SAMEKS Bileşik Endeksi, önceki iki yılın ocak aylarında olduğu gibi, 2015 ocak ayında da 50 baz puanın altına düşerek 47,11 olarak ölçüldü" dedi.

Olpak, MÜSİAD tarafından hazırlanan ocak ayı Satın Alma Müdürleri Endeksi (SAMEKS) verilerini MÜSİAD Bursa Şubesi'nde düzenlediği basın toplantısıyla açıkladı.

Nail Olpak, 2012 yılının ekim ayında başladıkları veri toplama çalışmalarının, 2013 yılının ocak ayında düzenli bir şekilde raporlara dökülmeye başladığını belirterek, SAMEKS verilerinin gelecek aylardaki ekonomik hareketler hakkında bilgi verdiğini söyledi.

Ocak ayı verilerinin sonuçlarını açıklayan Olpak, "Bileşik endeksin ocak ayı içerisinde 47,1 puana indiğini görüyoruz. 47,1 puan bizim açımızdan değerlendirildiğinde, 50 baz puanı olumlu değer olarak gördüğümüz için aslında arzu etmediğimiz bir değerdir" diye konuştu.

Olpak, geriye doğru bakıldığında 25 aylık veri setinin içerisinde iki yerde 50 baz puanın altına iniş görüldüğünü hatırlatarak, şöyle devam etti:

"Bunlardan bir tanesi 2013 yılının haziran sonu, temmuz ayı içinde gerçekleştirdiğimiz verilerdi. Onu hafızalarımız bir miktar Gezi olaylarıyla birlikte görüyor. Demek ki satın alma müdürlerimiz hemen reaksiyon vermişlerdi o olaylardan sonra. İkincisi de yine 2014 yılının ocak ve şubat aylarında yaşananlardı. Ocakın bir mevsimsel etkileri vardır ki bu ocak ayında da onu görüyoruz. İkincisi de yine satın alma müdürleri üzerinde etkisinin olduğunu ifade etmek isterim. Özetle, SAMEKS Bileşik Endeksi, önceki iki yılın ocak aylarında olduğu gibi, 2015 ocak ayında da 50 baz puanın altına düşerek 47,11 olarak ölçüldü."

Sana Sektörü Endeksine de değinen Olpak, şunları kaydetti:

"Sanayi Endeksi'nin Bileşik Endeks'in dışında baktığımızda yüzde 43,64 değerinde olduğu görüyoruz. Dolayısıyla, ocak ayında Sanayi Endeksi, bir önceki aya göre 13,93 puanlık bir gerileme göstermiştir. Bu oldukça dikkat çekici bir değer. Bu gerilemenin sebebi analiz edildiğinde, 23 puan üretim alt endeksinde bir azalmadan kaynaklanmakta. 17,75 puan yeni siparişlerin alt endeksinin azalmasından kaynaklanmakta, istihdam 14,87 puan ve satın alma da 9,52 puan sanayi endeksinde azalmıştır. Bu noktada belki dikkati çeken artış gösteren taraf ise tedarikçilerin teslimat süresinin 3,38 puan artması şeklinde olmuştur. Yani, Sanayi Endeksi ocak ayında bir önceki aya göre 13,93'lük düşüşle 43,64 değerine düşmüştür"

Olpak, Hizmet Endeksi'nin de ocak ayında 50 baz puanın altına indiğini ancak Sanayi Endeksi'ndeki kadar net bir düşüşün olmadığını belirterek, "Hizmet Sektörü Endeksi ocak ayında bir önceki aya göre yüzde 2,82 azalarak 48,53 puana inmiştir" dedi.

Verilerde, mevsimsel etkilerin önemli olduğunu ifade eden Olpak, ocak ayının hem mevsimsel etkiler hem de aralık ayında stok dengelemelerinden sonra çıkılmış bir ay olarak göze çarptığını belirtti.

- "Dövizde yaşanan dalgalanma"

Olpak, bunların dışında önemli olduğunu düşündükleri bir başka göstergenin de döviz kurlarındaki artış olduğunu belirterek, şunları kaydetti:

"Özellikle bizim yaş grubumuzdaki sanayiciler ve bizden eski ağabeylerimiz çok net bir şekilde Türkiye'de dövize karşı bir hassasiyet sürecini bam teli olarak yaşamaktadırlar. Dövizdeki en küçük değişim kafalarda, acaba nerelere gidebilir gibi soruları getiriyor. Hatırlayalım, 5 Nisan'da yaklaşık iki katın üzerinde artışların, 2001 yılında iki katın üzerinde artışların yaşandığı bir Türkiye'de 3-5 puanlık artışlar bile acabaları, kafalarda soru işareti olarak tutmaktadır. Bizim yorumumuz, ocak ayı içerisinde özellikle dövizde yaşanan dalgalanmanın satın alma müdürleri üzerinde de böylesi bir negatif etkiyi uyandırdığı yönündedir. Elbette bu veri, şubat ve martta da kendisini sanayi üretiminde bir miktar negatif olarak gösterecektir ama temennimiz daha fazla uzayarak gitmemesidir."

Türkiye'yi en çok etkileyen pazarlardan birinin Avrupa Birliği, avro bölgesi olduğunu belirten Olpak, "Toplam ihracatımızın yaklaşık yüzde 45'ini, bir dönem yüzde 56'lara kadar gelmişti, sonra yüzde 32'lere kadar geriledi, Avrupa pazarına yapıyoruz. Avrupa pazarında hiç temenni etmeyiz ama deflasyona gidebilecek bir riskin yaşanmış olması, avroda son günlerde yaşanan değer kaybının yine aynı şekilde satın alma müdürlerini olumlu, tarafından değil de olumsuz şekilde etkilediğini görmekteyiz" değerlendirmesinde bulundu.

Olpak, genel seçimlerin bir etken olabileceğini, ancak bugünden çok ciddi bir sorun olabileceği endişesini taşımadıklarını ifade ederek, Merkez Bankası'nın piyasa beklentilerinin altında kalsa da 50 baz puanlık indirim ve bundan sonra bu indirimin devam edeceği beklentisinin ise hem sanayi üretimine hem de hizmet sektörüne yansımasını beklediklerini anlattı.

Nail Olpak, bir gazetecinin dolar kurundaki artışa karşılık avrodaki erimenin hatırlatması üzerine, "Şu anda avronun fazla değer kaybetmesi sebebiyle yüzde 45 ihracat yaptığımız bir pazarın, toplam belki ihracat rakamlarının parasal değerinde değişme olmayabilir ama karlılık noktasında bizi orta vadede, çok uzun vadede olmasa da negatif etkileyeceğini maalesef bekliyoruz" dedi.

- "Köklü bir anayasa değişikliğiyle olacaktır"

Olpak, "yaklaşan genel seçimler ile 'başkanlık, yarı başkanlık' tartışmaları"na ilişkin değerlendirmelerinin sorulması üzerine, şunları kaydetti:

"Ben seçimlerin ekonomiyi elbette küçük bir etkisi olmakla birlikte, ciddi anlamda etkileyeceği kanaatinde değilim. Bu kanaatimi de 2014 yılında yaşadıklarımız oluşturuyor. 2014'te birisi yerel seçim ama hiç de yerel seçim dinamiklerinde olmayan, son derece gergin, kıran kırana geçen bir yerel seçim yaşadık. Peşinden de bir Cumhurbaşkanlığı seçimi yaşadık, o da bir referandum havasındaydı. Bu iki seçime rağmen eğer ekonomi yönetimi 2014'ün ilk çeyreğinden sonraki son çeyreklerinde iç piyasayı soğutma yönünde bir karar almasaydı, daha fazla büyümeleri bile yaşayabileceğimiz bir tablo vardı. Çünkü yerel seçim, atmosferinin yaşandığı ilk 3 ayın büyümesi yüzde 4,8'di. Bu şunu gösteriyor; benim ekonomim o seçimin atmosferinden etkilenmemiş ve 4,8 bile büyüyebilmişti. Böylesi bir tablonun içinde bu genel seçimler de bizi toplam olarak etkilemeyecektir."

"Başkanlık ve yarı başkanlık" tartışmalarına ilişkin görüşlerini daha önce açıkladıklarını hatırlatan Olpak, demokrasilerde farklı görüşlerin tartışılmasının son derece doğal olduğunu herkesin kabul etmesi gerektiğini söyledi.

"Bize aykırı gelebilecek fikirlerin bile ortaya sürülmüş olması, birilerinin onu kabul edip etmemesinden bağımsız olarak son derece doğaldır" diyen Olpak, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Taraftarı olacaktır, karşı çıkan olacaktır ama toplumda sağlıklı olan bunların tartışmasının yapılabilmesidir. Bizim yine geçtiğimiz yıl içerisinde yaptığımız şöyle bir çağrı vardı; bugünkü mevcut sistemimizin içerisinde 'kuvvetler ayrılığı' diye bir kavramı çokça kullanıyoruz. Ama maalesef özellikle siyaset bilimcilerin gözüyle bakmaya çalışıldığında, bizim sistemimiz bir kuvvetler ayrılığından çok, neredeyse kuvvetler karmaşası gibi tasarlanmış veya bu çapraşık düzenden bir şekilde çıkmaya ihtiyacı var. Bu da köklü bir anayasa değişikliğiyle olacaktır. Ben soruyu bu eksende değerlendirmeyi tercih ederim. Eğer bu çıkışın sonucu, mevcut parlamenter sistemin içerisinde radikal değişiklikleri gerektiriyorsa odur, bir başka sistemi getirmek gerekiyorsa odur ama çözüm her halükarda, bu sistemin içinde tartışılarak ve Türk vatandaşının özgür iradesiyle, oyuyla oluşturulacaktır."

Sıradaki Haber
Avro Bölgesi'nde deflasyon şiddetlendi
Yükleniyor lütfen bekleyiniz