Parçalı Bulutlu 21.2ºC Ankara
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Düzce
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • İstanbul
  • İzmir
  • Kahramanmaraş
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kilis
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Şanlıurfa
  • Şırnak
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak
Dünya
21.08.2011 07:21

Suriye olayı turnusol kağıdı mı?

Eski AB Türkiye Karma Parlamento Komisyonu Eş başkanı Joost Lagendijk Türkiye'nin İran'la ilişkilerini gözden geçirmesi için çok uygun bir süreçten geçildiğini yazdı. Kaleme aldığı makalede, İran'ın Suriye sürecindeki tutumunun, bundan sonra yaşanacaklar için bir fikir vermesi gerektiğini anlatan Lagendijk oluşan tablonun Türkiye için bulunmaz bir fırsat olduğunu öne sürdü. İşte Lagendijk'in o makalesi...

Suriye olayı turnusol kağıdı mı?

 

 

 

Birkaç gün önce ABD ve Avrupa Birliği, bir süredir kendilerinden bekleneni nihayet yaptılar: Koordineli bir şekilde, Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed'e çekilmesi yönünde çağrıda bulundular. Washington ve Brüksel'e göre Suriye lideri, kendi halkına karşı sürekli ve vahşi saldırılarının ardından bütün meşruiyetini yitirdi.

BEYAZ SARAY TÜRKİYE'Yİ BEKLEDİ

Fakat daha bu çağrılar yapılmadan önce ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton, Amerikan ve Avrupa taleplerinin, ancak Türkiye ve Suudi Arabistan gibi ülkelerin de katılması halinde etkili olacağını açıkça dile getirmişti. Clinton'a göre bu ülkeler, Suriye üzerinde daha fazla nüfuza sahip bölgesel güçlerdi. Beyaz Saray yetkilileri de basına Başkan Obama'nın ültimatomunu, Türkiye'ye son iki haftadır yürüttüğü diplomatik girişimlerde zaman tanımak için beklettiğini söyledi. Ne yazık ki Ankara'nın Esed üzerindeki baskısı etkili olmadı, bu yüzden şimdi bir sonraki safhaya geçiyoruz. Soru Türkiye'nin Esed'e gitme çağrıları noktasında ABD ile Avrupa'nın yanında yer alıp almayacağı.

İRAN VE TÜRKİYE

Bence Türkiye, tercihen Suudi Arabistan ile birlikte, bunu yapmalı ve muhtemelen de yapacak. Bu son bağlantı Suriye krizinin bölgesel dengeler üzerinde derin bir etkide bulunduğu gerçeğinin göstergelerinden sadece biri. Suudi Kralı Abdullah, Suriye rejimine karşı çıkmaya karar verdi, zira kralın hesabına göre Esed'den kurtulmak, Şam'a yakınlığını Lübnan'da (Hizbullah) ve işgal altındaki Filistin topraklarında (Hamas) rol oynamak için kullanan İran'ı ciddi ölçüde zayıflatacak, ki haksız da sayılmaz. Riyad, Körfez'in kontrolü açısından Tahran'ı, yıllardır en büyük hasmı ve başlıca rakibi olarak görüyor. Suudilerin İran'ın bölgedeki nüfuzunu zayıflatmaktan menfaati olduğu açık. Peki ya Türkiye ve İran?

Ankara'nın BM Güvenlik Konseyi'nde İran'a yönelik yaptırımlar aleyhinde oy kullanarak nükleer enerjinin barışçı kullanımı meselesinde Tahran'la ne kadar yakın durduğunu biliyoruz. Türkiye'nin Suriye muhalefetine desteği İran'la ilişkisinde bazı çatlaklar yaratmış durumda, fakat Türk hükümeti geçmişteki bu yakınlıktan dolayı, hâlâ İran'ın politikalarına etki edecek potansiyeli olduğunu iddia ediyor. Erdoğan ve Davutoğlu açısından sorun şu: Giderek artan sayıda uluslararası gözlemci işler karıştığında bunun gerçekten böyle olup olmayacağı sorusunu soruyor. Ankara, Suriye ile ilişkileri konusunda benzer iddialarda bulunsa da Türkiye'nin tekrar tekrar dile getirdiği 'reformları hayata geçir' çağrıları Esed'in bir kulağından girip öbür kulağından çıktı. İran'ın bölgedeki müstakbel rolü tehlikeye girdiğinde İran Cumhurbaşkanı Ahmedinejad, Türkiye'nin Suriye'ye dair kaygılarına niye kulak versin ki?

ÜÇ SEBEP

Bana göre Türkiye'nin Esed'in Suriye devlet başkanı sıfatıyla artık hiçbir geleceğinin olmadığına kanaat getiren, böylece İran'ı bile bile karşısına alanların gittikçe kalabalıklaşan safında yer alması için üç geçerli sebep var.

İRAN TÜRKİYE'NİN BAŞINI AĞRITABİLİR

Birincisini, Suat Kınıklıoğlu bu hafta köşesinde yazdı: "Eğer Türkiye önde gelen bir aktör ve Ortadoğu halkları için ilham kaynağı olacaksa, Suriye krizinden doğru safta yer alarak çıkmalı." Artık bunun İran'ın değil, ABD ve Avrupa'nın safında yer almak anlamına geldiği açıkça ortada. İkinci sebep Türkiye'nin Irak'taki PKK'ya yönelik yeni saldırıları. İran'ın istediği takdirde Türkiye'nin başını ağrıtma potansiyeline sahip olduğu bir gerçek; ki Tahran PKK lideri Murat Karayılan'ın tutuklandığına dair gayet iyi ayarlanmış söylentilerle bunu yapabileceğini ustalıkla gösterdi. Fakat neticede PKK ile savaş açısından Türkiye'nin ABD ile mümkün mertebe şeffaf ve olumlu istihbarat işbirliğiyle elde edeceği daha fazla şey var, zira Irak'ta teröristlerin varlığını ve etkisini ortadan kaldırmak her iki ülkenin de çıkarına.

FARS BAHARI GELİNCE...

Son sebep ise şu: Tahminimce Türkiye ve dünyanın geri kalanı, öngörülebilir gelecekte İran'da yeni bir protesto dalgasıyla karşı karşıya kalacak. 2009'da Türkiye, hileli cumhurbaşkanlığı seçimleri sırasında ve sonrasında daha fazla demokrasi taleplerini şiddetle bastıran İran rejiminden yana tavır almıştı. Türkiye'nin Arap Baharı'na verdiği destek sonrasında Ankara, Fars Baharı gelip çattığında sessiz kalamayacağını idrak etmeli. Bu noktada da doğru safta olmak daha hayırlı.

Bütün bu sebeplerden dolayı bence Türkiye'nin önünde Suriye'deki isyanı bölgesel ittifaklarını yeniden ayarlamak ve Ankara ile Tahran arasına belli bir mesafe koymak için kullanmak gibi az bulunur bir fırsat var.

 

MAKALE - JOOST LAGENDIJK

Sıradaki Haber
Suriye'de İnsanın Kanını Donduran Eziyet
Yükleniyor lütfen bekleyiniz