"Bu kabul edilemez"

Müslümanlara karşı uyguladığı ayrımcılıktan ötürü uluslararası toplumun şimşeklerini üzerine çeken Myanmar yönetimine, bir tepki de muhalif lider Suu Kyi'den geldi.

Nobel barış ödülü sahibi Suu Kyi, Müslümanlara en fazla iki çocuk sahibi olma hakkı tanınması yönündeki girişimlerin kabul edilemez olduğunu vurguladı.

Muhalif lider Aung San Suu Kyi, Myanmar'ın başkenti Yangon'da düzenlediği basın toplantısında, hükümete sert eleştiriler yöneltti.

Myanmar yönetimini, ülkede cunta döneminde uygulanan etnik ayrımcılığı yeniden canlandırmaya çalışmakla suçlayan Suu Kyi, " Eğer gerçekten Müslümanlara 2 çocuktan fazlasına sahip olma hakkı tanınmazsa, bu en büyük insan hakları ihlallerinden biri olur ve yüzlerce yıl da geçse Myanmar bu kara lekeden kurtulamaz" şeklinde konuştu.

Myanmar yönetiminin, Müslümanların çoğunlukta olduğu Arakan bölgesi için planladığı uygulama Birleşmiş Milletler'in de tepkisine yol açtı.

Uluslararası örgütten yapılan açıklamada, "Arakan, dünyada en fazla zulüm yaşanan bölgeler arasında yer alır. İnsanları inançları yüzünden yargılamak, ayrımcılığa tabi tutmak çağdışıdır" denildi.

Myanmar'ın Arakan bölgesinde nüfusun yüzde 85'ini Müslümanlar oluşturuyor.

Bölgedeki bazı yerleşim birimlerinde bu oran yüzde 97'lere kadar yükseliyor.

Yaklaşık 60 milyonluk Myanmar'da Müslümanlar toplam nüfusun yüzde 4'ünü oluşturuyor. Yani yaklaşık 2 buçuk milyon Müslüman yaşıyor Myanmar'da.

Myanmar hükümeti, ülkede 135 etnik grubun bulunduğunu kabul ediyor ama Arakan Müslümanlarını bu etnik gruplardan biri olarak saymıyor.

Yönetim, bu insanları Bangladeşli yasadışı göçmenler olarak kabul ediyor ve Arakan Müslümanlarına vatandaşlık vermiyor.

Arakan Müslümanları sık sık Budist çoğunluğun saldırılarına uğruyor, Budistler, bu insanları öldürüyor, evlerini ateşe veriyor, mallarına el koyuyor.

Uluslararası İnsan Hakları örgütlerinin de altını çizdiği gibi bütün bunlar yaşanırken, etnik kıyım yapılırken güvenlik güçleri sadece izliyor.

Siyasi gözlemciler, nüfus planlaması konusunda geçmişte ve günümüzde bir takım düzenlemeler yapıldığını ancak bunun hiçbir zaman dinsel ya da etnik bir boyutu olmadığını belirtiyorlar.

Çin'de tek çocuğa izin veriliyor ancak bu uygulama bütün Çin yurttaşlarını kapsıyor.

Hindistan'da da 1970 yılında nüfus artışının kontrol altına alınabilmesi için erkeklerin kısırlaştırılması uygulamasına başlanmış ancak günler süren hükümet karşıtı gösterilerin ardından bu uygulamadan vazgeçilmişti.