Son gelişmeler, Amerikan karşıtlığını iyice artırdı. 11 Mart'taki katliam ise, gerilimi doruğa çıkardı. Saldırının hikâyesi ise birden fazla...
Ordu kaynakları, Robert Bales adlı çavuşun sarhoş olduğunu, üsten kaçıp, 2 köyde etrafa kurşun yağdırdığını ancak yalnız olduğunu açıklıyor.
Aynı süreçte, köylülerin birden çok asker olduğuna dair tanıklıkları çok itibar görmedi.
Taa ki, Afgan asıllı Avustralyalı bir gazetecinin saldırıdan yaralı kurtulan çocuklardan edindiği bilgiler, Amerikan ordusunun yaptığı resmi açıklamayla pek örtüşmüyordu.
Ailesi Sovyet işgalinden kaçtığında henüz 6 aylık bir bebek olan Yelda Hakim, katliamın kurbanlarıyla konuşmak için Kandahar'a ilk gittiğinde Amerikan ordusunun engeliyle karşılaştı.
Subaylar, çocukların geçirdiği travmayı bahane ederek, Hakim'e görüşme izni vermedi. Ancak daha sonra Afgan Cumhurbaşkanı Hamid Karzai'nin devreye girmesiyle Hakim çocuklarla konuştu.
8 yaşındaki Nurbinek, annesi ve babasını vuran askere ellerinde fenerle ışık tutan başka askerlerin eşlik ettiğini söyledi.
Bir başka kurban, köye baskın düzenlendiği gece 15-20 asker gördüğünü anlattı.
Katliamdan birkaç gün önce yola döşenen bombanın patlamasıyla bir Amerikan askeri bacağını kaybetmişti. Köylüler, olayın ardından bazı askerlerin köye gelerek "bunun bedelini ödeyeceksiniz" dediğini anlattı.
Olayı soruşturmak için atanan General Muhammed Kerimi de kuşkulu.
Hakim, askerin, Amerikalı askerin Afganistan'dan çıkarılmış olmasına duyulan tepkiyi de, "halk adalet istiyor ve mahkemenin Afganistan'da olmayışına öfkeli" diyerek aktarıyor.