Orta Asya steplerinden Anadolu bozkırlarına Türk kültürünü günümüze taşıyan kadın atlı okçular, cesaretleriyle ata yadigarı geleneği yaşatıyor.
Yaşam
Kimi zaman tarihte ilk Türk kadın hükümdar olarak bilinen Tomris Hatun`un savaşçı ruhuyla atlarını süren, kimi zaman da İstiklal Savaşı`nın kahraman kadınlarının cesaretiyle yay geren kadın atlı okçular, tıpkı ataları gibi zorlu parkurlarda erkeklerle omuz omuza mücadele ediyor.
Erkek ve kadının aynı kategoride yarıştığı nadir spor dallarından atlı okçuluğun kadın temsilcileri at sürüp ok atmadaki maharetleriyle izleyenleri kendilerine hayran bırakıyor.
Bu sporu başarıyla icra eden 19 yaşındaki Janset Genel, 7 yıldır atlı okçuluk sporunu yaptığını söyledi.
Tarihi ve kültürel geçmişi olan bir sporu icra ettiğini belirten Janset, şunları kaydetti:
"Babamdan görüp heveslendim ve yapmak istedim. Önce yerde ok atmaya başladım, at binmeyi öğrendim ve sonra ikisini birleştirdim. Dört 4 yaşından beridir at biniyorum. Haftanın iki günü talim yapıyorum. İkisine de ayrı ayrı çalışmak gerekiyor. Hedefim buna devam edip yeni sporcular kazanarak bu sporun unutulmamasını sağlamak. Türk kadını hiç bir zaman savaşlardan geri kalmamışlar. Biz de bu ruhu yaşatıyoruz."
Erzurum Kızıl Elma Geleneksel Sporlar ve Atlı Okçuluk Kulübü Başkanı Ayşe Melek Okuyucu da 7 yaşındayken at binmeye başladığını, 4 senedir de atlı okçuluk alanına yöneldiğini ifade etti.
Babasının vefatının ardından uzun süre at binmeye ara verdiğini dile getiren Ayşe Melek, "Uzun bir aradan sonra kendime bir at alarak yeniden at binmeye başladım. Daha sonra bu spora arkadaşlarımla beraber daha fazla katkıda bulunmaya karar verdik ve bir kulüp kurduk. Şimdi 7 atımız var ve 36 sporcu ile mücadele ediyoruz." dedi.
"Attan düşmeden binmeyi öğrenemezsiniz, bu bir kuraldır." diyen Ayşe Melek Okuyucu, şöyle konuştu:
"Ben de bir kaç kere attan düştüm ama bu spora olan bağlılığımı, sevgimi koparamadı. Örnek aldığım kadın Türk savaşçılar var. Bunların başında Nene Hatun gelir. Tarihin derinliklerine inerseniz de Tomris Hatun`u çok beğeniyorum. Ecdat yadigarı olan atlı okçuluğu yaşatmak, büyütmek için elimizden geleni yapmaya çalışıyoruz. Bu sporu yapan tüm arkadaşım aynı fikirdeler, aynı çizgideler. Rabbim bu yolda bizleri utandırmasın."
Medikal mühendisi 25 yaşındaki Hayriye Ünlü de 13 yıldır ata bindiğini ve 4 yıldır atlı okçuluk yaptığını belirtti.
"Düşe kalka öğreniliyor"
İki canlının tek vücut olduğu zor bir sporu severek yaptığını anlatan Hayriye Ünlü, şunları söyledi:
"Haftada iki gün talim yapıyorum ve atlarla ilgileniyorum. Atlarla uyum çok önemli. Bir canlıyla ortak hareket ediyorsunuz. Bu zamana kadar yaklaşık 30 kez düşmüşümdür ama düşe kalka öğreniliyor. Ailem bu sporu yapmamı çok desteklemiyor, kıyamıyorlar bana. Gerçekten bu ayrı bir tutku. Herkes çok imrenerek bakıyor. Küçük çocuklar çok ilgi gösteriyor. Biz de onları teşvik etmeye çalışıyoruz."
Konya`nın tek kadın atlı okçuluk sporcusu 17 yaşındaki Halime Çelikkol da atlı okçuluğa yöneldiğinde çok zorlandığını fakat çalışarak bu zorluğun üstesinden geldiğini ifade etti.
"Kadın ve erkek eşit şartlarda yarışıyor"
Binicilik ve ok atma gibi iki ayrı spor dalını kendilerinin birleştirerek yaptığını dile getiren Çelikkol, şunları kaydetti:
"Yaklaşık 7 yaşından beri ata biniyorum. 3 senedir de atlı okçulukla ilgileniyorum. Kadın ve erkeğin eşit yarıştığı bir sporu icra ediyoruz. Atla bir bağ kuruyorsunuz ve bu bağı da asla koparamıyorsunuz. Okçuluk ve binicilik çok zor spor, ikisini de birleştirince çok daha zorlaşıyor. Hem sporumuzu yapıp hem de tarihimizi yaşatmak istiyoruz. Geçmişten günümüze aktarımlar yaparak insanlara bu sporu tanıtmayı amaçlıyoruz."