Çok Bulutlu 26.6ºC Ankara
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Düzce
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • İstanbul
  • İzmir
  • Kahramanmaraş
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kilis
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Şanlıurfa
  • Şırnak
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak
Yaşam
22.06.2016 11:50

Türbeler Ramazan'da dolup taşıyor

İstanbul'da bulunan Eyüp Sultan, Aziz Mahmud Hüdayi ile Hz. Yuşa türbeleri, ramazan ayında vatandaşların en sık ziyaret ettiği kutsal mekanların başında yer alıyor.

Türbeler Ramazan'da dolup taşıyor
Vatandaşlar türbe ziyaretlerinde, ramazanın manevi atmosferinde Kur'an-ı Kerim okuyup, dua ediyor. Özellikle kadın ziyaretçilerin çokluğu dikkat çekiyor.
 
Aziz Mahmud Hüdayi türbesini ziyaret eden İrfan Cansu, türbeye düzenli olarak geldiğini söyledi. Bu tür yerlerin sadece ramazanda değil, diğer zamanlarda da unutulmaması gerektiğini belirten Cansu, "Her gün bir Fatiha okursak, buraya gelmemize bile gerek kalmaz ama tabii ki gelip görmek daha farklı" dedi.
 
Aylin Dilli ise türbeye huzur bulmak için geldiğini ifade ederek, "Özellikle ramazanda insan daha farklı duygularla huşu içinde oluyor. Bu da Müslüman olmamızdan kaynaklı bir huzur. Buraya gelip dualarımızı, niyetlerimizi ediyoruz. En azından Türkiye'nin şu sıkıntılı günlerinde belki bizim en çok ihtiyacımız olan şey huzur, onun için buradayız. Ben onun için buradayım, onun için dua ediyorum. Çocuklarımın geleceği için dua ediyorum. Rabbim kabul etsin inşallah" diye konuştu.
 

Türbeler Ramazan'da dolup taşıyor

 
Eyüp Sultan Türbesi
 
Geçen yıl restorasyonu tamamlanan Eyüp Sultan Türbesi de İstanbul'da en çok ziyaret edilen kutsal mekan olma özelliğini sürdürüyor.
 
Hazreti Muhammed ile aynı soydan gelen Ebu Eyyüb el-Ensari adına Fatih Sultan Mehmet döneminde yapılan türbeye, geçmişten bugüne ziyaretçiler büyük ilgi gösteriyor.
 
Ebu Eyyüp el-Ensari, Hz. Peygamber ve Müslümanların Mekke’den Medine’ye hicretinden iki yıl kadar önce, miladi 620'de eşi Ümmü Eyyüb ile Medine'de Müslümanlığı ilk kabul edenlerden oldu.
 
Hazreti Muhammed, Medine'ye hicretinin ardından, kendisini ağırlamak isteyen Medinelileri kırmamak için devesini serbest bıraktı ve devesi kimin evinin önünde çökerse orada konaklayacağını söyledi. Deve Kusva, Eyyüp el-Ensari'nin evinin önünde çöktü. Böylelikle Ebu Eyyüb el-Ensari, 7 ay boyunca Hazreti Muhammed'i ağırlama onuruna erişti.
 
Hazreti Muhammed, Mescid-i Nebevi'nin ve evinin yapımı bittikten sonra da kendi evine taşındı. Ancak kendisine yaptıkları hizmet sebebiyle Ebu Eyyüb ve eşini hiçbir zaman unutmadı. Ebu Eyyüp el-Ensari, Bedir, Uhud ve Hendek savaşlarına katıldı. Hayber, Mekke ve Taif'in fethinde de bulundu. Bu savaşlar esnasında zaman zaman Hazreti Muhammed'in korumalığını yaptı. İslamın ilk dönemlerinde az sayıdaki okur-yazardan biri olan Ebu Eyyüb, vahiy katiplerindendi.
 
İlerlemiş yaşına karşın Hazreti Muhammed'in ölümünden sonra da seferlere katılan Ebu Eyyüb el-Ensari, rivayete göre Müslüman Arapların İstanbul kuşatması sırasında hastalanarak vefat etti. Vasiyeti gereği cenazesi, İslam ordularının ulaştığı en son noktaya defnedildi. Ebu Eyyüb el-Ensari'ye ait kabir Bizanslılar döneminde yüzyıllarca varlığını korudu. Zaman zaman ziyaret mahalli olarak kullanıldı. Yanında yağmur duaları yapıldı. Hatta bazı hastalıkların şifası için müracaat edilen bir mekan oldu. Asırlar sonra kabir ortadan kayboldu. Ebu Eyyüp el-Ensari'nin mezarı, Fatih Sultan Mehmed'in hocası Bayrami şeyhlerinden Akşemseddin tarafından ilham yoluyla keşfedildi.
 
Fatih Sultan Mehmed, kabrin üzerine bir türbe yapılmasını emretti. Böylece 1453 yılında, bugün ziyaret edilmekte olan türbe inşa edilmiş oldu. Yapılan türbe orijinal haliyle günümüze ulaşırken o devre ait bütün mimari özellikleri taşıyor.
 

Türbeler Ramazan'da dolup taşıyor

 
Aziz Mahmud Hüdayi Türbesi
 
Şereflikoçhisar'da 1541'de doğan Aziz Mahmud Hüdayi'nin çocukluğu Sivrihisar'da geçti. Burada ilk tahsiline başladı. İlmini ilerletmek için İstanbul'a gitti. Medrese eğitimini ise İstanbul'da tamamladı.
 
Hocalarından Nazırzade Ramazan Efendinin özel ilgi gösterdiği, genç yaşta tefsir, hadis, fıkıh ve zamanın fen ilimlerinde alim olan Mahmud Hüdayi, bir taraftan hocası Ramazan Efendiye yardım ederken, diğer yandan da Halveti yolunun şeyhlerinden Muslihuddîn Efendinin sohbetlerine katılarak tasavvuf yolunda ilerlemeye çalıştı.
 
Edirne, Mısır, Şam ve Bursa'da kadılık ve müderrislik yaptı. Mısır'da Halveti şeyhlerinden Kerimüddin'den ders alarak, tasavvuf yolunda yetişmeye çalıştı. Bursa’da Muhammed Üftâde'den feyz aldı. Üftade Hazretleri'nin müridi ve halifesiydi.
 
İstanbul'da Küçük Ayasofya Camii tekkesinde hocalık yapmaya başladı. Bu arada Fatih Camii'nde, talebelere, tefsir, hadis ve fıkıh dersleri verdi. Burada kaldığı müddet içinde, ilim ve devlet adamlarına kadar uzanan geniş bir muhit edindi
 
Üsküdar'da kendi dergahının bulunduğu yeri satın alarak buraya dergahını inşa etti. Dergahında yüzlerce talebe yetiştirdi. Üsküdar İskelesindeki Mihrimah Sultan Camii ile Sultanahmed Camisinde belli günlerde vaaz vermeye devam etti.
 
Eserleri, sohbetleri, şiirleri, vaaz ve nasihatleriyle padişahtan halka kadar herkese yol gösterdi. Sultan 3. Murad ve 1. Ahmed'in saygısını kazandı. 7'si Türkçe, 30'a yakın eser kaleme aldı. Üsküdar'da cami ve dergah yaptırdı. Zengin vakıflar ve manevi miraslar bırakan Aziz Mahmud Hüdayi 1628 'de Üsküdar'da vefat ederek, dergahında bulunan türbeye defnedildi. Aziz Mahmud Hüdayi Vakfı bugün dergahta hizmet veriyor.
 
Yuşa Tepesi
 
Beykoz ile Anadolu Kavağı arasındaki Boğaz'a hakim bir tepede bulunan Hz. Yuşa Türbesi ramazanda en çok ziyaret edilen türbeler arasında yer alıyor.
 
Yuşa Tepesinde aynı tepeyi türbe ile bir de cami paylaşıyor. Türbe girişinde tepeyle ilgili Beykoz Müftülüğünce hazırlanan detaylı bilgilerin yer aldığı tabela bulunuyor. Tabelada, tarihin ilk dönemlerinden itibaren tepenin kutsal bir yer olarak kabul edildiği ve çeşitli uygarlıkların kendi dinlerinin mabetlerini burada inşa ettirdiği belirtiliyor.
 
Osmanlı döneminde Sadrazam Yirmisekiz Çelebizade Mehmet Sait Paşa tarafından 1755 tarihinde tepeye bir mescit yaptırıldığı, daha sonra mescidin yangın geçirdiği ve 1863 yılında Sultan Abdülaziz döneminde yeniden aynı biçimde restore edildiği kaydediliyor.
 
Kabrin 17 metre oluşuyla ilgili olarak farklı açıklamalar da bulunuyor. Hz. Yuşa'ya duyulan saygı, sevgi ve manevi şahsına hürmeten kabrinin uzun yapılmış olabileceği şeklindeki değerlendirmelerin dışında, tepenin eski çağlarda Dev Dağı olarak bilindiği, mezarın da eski inançlara göre dağlarda yaşadığı kabul edilen devler tarafından inançları nedeniyle bu büyüklükte yapıldığı iddia ediliyor.
 
Tabelada şu bilgiler yer alıyor:
 
"Yuşa peygamber bir rivayete göre Musa peygamberle birlikte Mecmeul-Bahreyn'e (boğaziçi) gelmiş ve vefat ederek bu tepeye gömülmüştür. Başka bir rivayette ise tepe adını, Karadeniz’den ilk görülen en yüksek tepe olması dolayısıyla ‘Fenikeliler’ tarafından ‘kurtarıcı’ anlamına gelen Yesu'dan almaktadır. Yuşa peygamber, Yusuf neslinden olup, Hz. Musa'nın çağdaşıdır. Hz. Musa'nın genç Yuşa ile ‘iki denizin birleştiği yere’ kadar yaptıkları tarihi ve gizemli yolculukları burada Hızır ile buluşmaları Kur'an-ı Kerim'de Kehf Suresinin 60-65. ayetlerinde anlatılır. Burada Hz. Musa'nın yanındaki ‘genç adamın’ Hz. Yuşa olduğu şeklindeki inanış en çok Beşiktaş'ta türbesi bulunan Kanuni Sultan Süleyman'ın süt kardeşi Yahya Efendi'nin (1494-1570) manevi keşfi ile irtibatlandırılarak yaygınlaşmış ve şöhret bulmuştur. Bazı tefsirlerde Yuşa'nın, Hz. Musa'nın vefatından sonra peygamber olarak gönderildiği, Hz. Musa'nın yeğeni ve yardımcısı olduğu, Hristiyanların ve Yahudilerin ona Yeşu dedikleri nakledilir. Yeşu (Yuşa) Beni İsrail'e gönderilen 4 büyük peygamberden biridir."
 
Sıradaki Haber
"Çocuk Kıyafet Bankası" çocukların yüzünü güldürüyor
Yükleniyor lütfen bekleyiniz