Çok Bulutlu 25.9ºC Ankara
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Düzce
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • İstanbul
  • İzmir
  • Kahramanmaraş
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kilis
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Şanlıurfa
  • Şırnak
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak
Yaşam
AA 08.03.2015 13:55

Osmanlı'da tecavüz davası

Orhan Özdil, tecavüz girişiminde bulunulduktan sonra öldürülen kızın katilleri hakkında Osmanlı döneminde verilen "kısas" kararının belgelerine ulaştı.

Osmanlı'da tecavüz davası

Osmanlı arşivlerinde yaptığı çalışmada, üniversite öğrencisi Özgecan Aslan'ın Tarsus'ta 11 Şubat'ta hunharca öldürüldüğü olayın neredeyse aynısına 1851 yılına ait belgelerde rastlayan Özdil, AA muhabirine yaptığı açıklamada, olayın padişah Abdülmecid döneminde 19 Ağustos 1851'de Aksaray'ın bir köyünde yaşandığını söyledi.

Mağdurun Ayşe isimli bir kız olduğunu belirten Özdil, belgelere göre olayın nasıl meydana geldiğini şöyle anlattı:

"Ayşe'yi, Osman ve Ali isimli iki gözü dönmüş cani evlerinden zorla kaçırıp köyün uzağına götürmüş ve tecavüz etmeye kalkmışlar. İffetini korumak için canını hiçe sayan kızı hunharca katletmişler. Kızın babası Mahmut ve annesi Fahrinnisa, mahkemeye başvurarak canilerden şikayetçi olmuş ama bugünkü gibi katiller suçlarını inkar etmişler. Fakat hadiseye köylülerden Molla Halil ve Mehmed Ali adlı kişiler şahit olmuş. Mahkeme huzurunda katillerin suçu şahitlerin ifadesiyle sabit görüldükten sonra mağdur aileye diyet teklif edilmişse de kederli aile kısas hususunda ısrar edince katiller Konya Hapishanesi'ne gönderilmiş. Aksaray Kadısı, kısas kararını bir üst mahkeme diyebileceğimiz Konya Kadısı'na 14 Ekim 1852'de havale etmiş, sonrasında mesele Meclis-i Vala'ya yani bugünkü Bakanlar Kurulu'na ve Şeyhülislam'a ulaştığında kısas talebi haklı bulunarak, 29 Kasım 1852'de Sadaret'e yani Başbakanlığa iletilmiş."

Özdil, konunun, dönemin başbakanı Sadrazam Damad Mehmed Ali Paşa tarafından Abdülmecid'e arz edildiğini ve 2 Aralık 1852'de padişahın bir emir çıkardığını kaydetti.

Orhan Özdil, emirde geçen ifadeleri şöyle aktardı:

"Reside-i dest-i tevkir olan işbu tezkere-i samiye-i asafaneleriyle mazbata-i mezkure ve evrak-ı melfufesi manzur-ı ali-i hazret-i şahane buyurulmuş ve tezekkür ve istizan buyurulduğu üzere verese afv etmedikleri halde ber-nehc-i şeri merkumların icra-yı kısas ve vereseden biri afv eder veya sulh olur ise kısas sakıt ve mesele deyne münkalib olacağından ol halde icab-ı şerisinin icrasıyla keyfiyetin bu tarafa işarı zımnında emr-i ali ısdarı müteallik ve şeref-sudur buyurulan emr ü irade-i seniyye-i cenab-ı tacidari iktiza-yı celilinden olarak marrü'z-zikr mazbata ve evrak yine savb-ı sami-i asafilerine iade kılınmış olmağla ol babda emr ü ferman hazret-i veliyyü'l-emrindir."

Özdil, emre ilişkin, "Padişahın emri kısaca 'kızın anne-babası katilleri affetmediği sürece kısas farzdır' ifadesini içeriyor" dedi.

Farklı dönem ve tarihlerde neredeyse aynı olayın yaşandığına dikkati çeken Özdil, "Aynı suç olmasına rağmen sonuç oldukça farklıdır. Ceza daha caydırıcı. Padişah, mahkemenin verdiği emre uyuyor. 'Mahkeme haklı, aile affetmezse hukukun emri uygulansın' diyor" ifadelerini kullandı.

(AA)
 

Sıradaki Haber
Cabbar 22 yıldır babasını unutamıyor
Yükleniyor lütfen bekleyiniz