Çok Bulutlu 12ºC Ankara
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Düzce
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • İstanbul
  • İzmir
  • Kahramanmaraş
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kilis
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Şanlıurfa
  • Şırnak
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak
Yaşam
28.08.2016 13:23

"İnsanlar sosyal medyada daha cesur ve espritüel olabiliyor"

Doç.Dr. Onat, "Yüz yüze iletişime nazaran sosyal medyada insanlar daha cesur olabildikleri için mesajla iletişimi tercih ediyorlar." dedi.

"İnsanlar sosyal medyada daha cesur ve espritüel olabiliyor"
Yaşar Üniversitesi İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler Bölüm Başkanı Doç. Dr. Ferah Onat, yüz yüze iletişime nazaran sosyal medyada insanların daha cesur olabildikleri için mesajla iletişimi tercih ettiğini belirterek, “Zaman kısıtı olmadığı için kişi kelimelerini daha dikkatli seçebiliyor, daha espritüel ve rahat olabiliyor." dedi.
 
Doç. Dr. Onat, doğru iletişimin boyutunun kişiye bağlı olduğunu vurgulayarak, bunun iletişim ihtiyaçlarından hangisine cevap verdiğiyle ilgili olduğunu kaydetti.
 
Kişinin günlük hayatta elde edemediği iletişim hazzını, eğlenme hazzını, sosyal medya aracılığıyla arkadaşlarıyla konuşurken elde edebildiğini belirten Doç. Dr. Onat, kullanımının kaçınılmaz olduğunu vurguladığı bu mecrada güvenilir, sağlam insanlarla bağlantı kurulduğunda iyi, faydalı işler yapılabildiğini ifade etti.
 
Kalabalıkların ruhunun çok güzel kullanılabileceğini vurgulayan Doç. Dr. Onat, “Hindistan’da sosyal medya üzerinden yapılan müthiş bir iş var mesela, ormanlar kuruyorlar. İşte fakir çocuklara yardım, kitap toplama kampanyaları gibi harika işler yapılabiliyor. Bu tip işler için normal oturduğunuz yerden bu kadar hızlı örgütlenebilmek mümkün değil.” ifadelerini kullandı.
 
15 Temmuz sürecinde de sosyal medyanın hızının yarattığı etkiye işaret eden Doç. Dr. Onat, şöyle konuştu:
 
“Hızlı iletişim kurmanın en iyi yolu sosyal medyadır. Daha bağımsız, patronaj ilişkisi yok, kaynak da güvenilir olunca insanlar çağrıya uyma davranışı gösterdiler. Burada hız önemli ve çok kişiye ulaşma şansı oldu. Televizyonun da etkisi oldu, mutlaka kendi aralarındaki Whatsapp gibi diğer sosyal medya araçlarıyla hızlıca kendi aralarında iletişime geçtiler.”
 
Sosyal medyanın dozunun iyi ayarlanması gerektiğini vurgulayan Doç. Dr. Onat, şöyle devam etti:
 
"Kimlerle iletişim kuruyoruz, ne yapıyoruz, zamanı nasıl ayarlıyoruz, bunları iyi belirlemek lazım. Paylaşımlarımız olumsuz şekilde geri dönebilir, ölçülü davranmamız gerekiyor.”
 
Türkiye’de eğitim düzeyinin çok yüksek olmadığını, dolayısıyla insanların çok kontrollü davranamadığını ifade eden Doç. Dr. Onat, bu yüzden normal hayatta olduğu gibi sosyal medyada da çok fazla iletişim kazası yaşandığına dikkati çekti.
 
Kitle iletişim araçlarının kullanımıyla ilgili daha fazla bilinçlendirici şeyler gerektiğini vurgulayan Doç. Dr. Onat, özellikle gazete haberlerinin altına yapılan yorumlara işaret etti.
 
İnsanların kamplaşmaya çok müsait olduğunu gözlemlediğini vurgulayan Doç. Dr. Onat, "Kendi görüşünden olmayanı çok kötü ve ağır şekilde eleştirdiğini görüyorum. Bunları yüz yüze ortamlara taşıyanlar, birbirini vuranlar var. Bunlar çok düzeysiz şeyler. İnsanlara istediklerini söyleyebilmeli hakaret etmeme kaydıyla.” dedi.
 
“Mesai saatleri dışında mesaj olmaz”
 
Operasyonel süreçlerde, bir etkinliğin düzenlenmesi, bir misafirin karşılanması veya kısa süreli bir projenin yürütülmesi gibi çok yoğun iletişim ihtiyacı olduğu zamanlarda iş yerlerine Whatsapp kullanımını -geçici ve kısa süreli olmak kaydıyla- tavsiye ettiğini belirten Doç. Dr. Onat, bu tür grupların kurumsal yapılarda sıkıntı yarattığını söyledi.
 
Doç. Dr. Onat, bu tür grupların eğlence ya da aileyle ilgili kullanılması gerektiğini ifade ederek, "Yönetici günlük hiyerarşik yapıyı buraya taşıyor, sonrasında saate saygı gösterilmiyor. Kişinin mesaisi sözleşmesiyle sınırlıdır. Mesai saatlerinin dışında bana mesaj atamazsınız. Birçok Avrupa ülkesinde mesai saatleri dışında işle ilgili sosyal medyadan ya da mail yoluyla mesaj atılması yasaklandı.” dedi.
 
İnsanların özel hayatının olduğunu belirten Doç. Dr. Onat, buraya cep telefonu yoluyla girildiğinde iş mesaisinin de devam ettiğini, bu durumun hiç sağlıklı bir durum olmadığını söyledi.
 
Doç. Dr. Onat, “İşi eve taşımış oluyorsunuz. Uzun ve kısa vadede sorun yaratır. İşe yeni başladınız, akşam evde çoluk çocukla ilgilenirken mesaj yağdırıyor, öyle mi oldu, böyle mi oldu, ama sizin odaklanmanız gereken kendi hayatınız var. Çocuklarınız var, çamaşır yıkayacaksınız ya da ayağınızı uzatıp dizi seyredeceksiniz. Özel hayata saygı gösterilmeli.” ifadelerini kullandı.
 
Bizde mahremiyet sınırlarının aşıldığına dikkat çeken Doç. Dr. Onat, acil hizmet gerektiren, 24 saat çalışan insanları bu kapsamın dışında tuttuğunu ifade etti.
 
Hukuken de bu tip mesajların fazla mesaiyi doğurduğunu vurgulayan Doç. Dr. Onat, Türkiye’de iş sıkıntısı nedeniyle insanların boyun eğmek zorunda kaldıklarını kaydetti, “Mesela benim yöneticim ya da rektör gece yarısı önemli bir işle ilgili mesaj gönderse cevap vermeyecek miyim? Elbette vermek zorundayım.” diye konuştu.
 
“Günlük yaşamda en çok 150 kişiyle görüşülebilir”
 
Sosyal medyanın hayatımıza girdiği 2007’den bugüne doğru bakıldığında, kişilerin genel olarak içinde bulundukları grup kimse ona göre davrandığını ifade eden Doç. Dr. Onat, şöyle konuştu:
 
“Bir mahalle ortamı var. Gösteriş tüketimi biraz fazla bizde. Yani işte şuraya gittim, şunu yedim, şunu giydim, şöyle güzelim, şöyle zayıfım, şu kişilerle beraberim, sanki sürekli bu şekilde yapmış gibi. Biz bu gösterişi yapma ihtiyacı hissediyoruz. Tatil yerlerini koyma, başarıları koyma, çocukların karnelerini koyma gibi. Herkes koyuyor, ben de koyayım mantığı var. İnsanlar olduğundan farklı görünüyor. Bağ kurdukları, ağlarına aldıkları kişilerin çoğuyla görüşmüyorlar. Ekli ama sokakta gördüğü zaman selam vermiyor. Yapay bir ortam oluştu maalesef.”
 
Bilimsel araştırmaların insanların günlük yaşamında en çok 150 kişiyle görüşebildiğini ortaya koyduğuna işaret eden Doç. Dr. Onat, “Kendi ‘network’umuzdaki kişilerin kimler olduğunu kontrol etmeden oluşturuyoruz. Çok aktif bireylerin dışında insanların 150 kişi sınırını aşamadığını biliyoruz. Ama bu sayı 300- 400 olduğu zaman durum sapıyor.” dedi.
 
Son olarak sosyal medya kurallarının mutlaka yazılması gerektiğine vurgu yapan Doç. Dr. Onat, şunları söyledi:
 
"Amerika 2007'den, yani sosyal medyanın kullanımının başladığından itibaren kural belirliyor. Bizde de kanunlar gözden geçirilip güncellenerek sosyal medya kurallarının yazılması gerekir. Bu kuralların herkese duyurulması gerekir."
Sıradaki Haber
"Ben ölürsem bu yörede semercilik de ölür"
Yükleniyor lütfen bekleyiniz