Kendilerini "Barış Anneleri" olarak nitelendiren grubun içinde yer alan Sakine Arat, 1980 darbesiyle cezaevine giren bir oğlunun girdiği açlık grevinde hayatını kaybettiğini, dağa çıkarılan 2 oğlunun da çatışmalarda öldüğünü söyledi.
Bir kızının ise ağabeyinin cezaevinde ölmesi ve 2 kardeşinin de dağa çıkarılmasına dayanamayarak intihar ettiğini dile getiren Arat, silahı bırakma çağrısını sonuna kadar desteklediklerini belirtti.
Kürtlerin haklarını silaha başvurmadan da elde edebileceklerine inandığını vurgulayan Arat, şöyle konuştu:
"Yeterince evlat kaybettik. Torunlarımızı da kaybetmek istemiyoruz. Eğer bu barış sağlam, dürüst ve insaniyet namına olursa silahı bırakmak en doğru şeydir. Eğer güven olursa silahlar bırakılırsa her iki taraf da birbirine sadık yan yana oturursak bundan güzel bir şey olamaz. Bu barışı yapacak adamın elini de öpeceğime Allahıma söz vermişim."
"Annenin gözyaşının rengi yoktur"
Çocuğu kandırılarak dağa götürülen Cahide Akın ise çağrının kendilerini heyecanlandırdığını ifade etti.
Atılan bu adımı sonuna kadar desteklediklerini dile getiren Akın, "Çocuklarımızın uğruna canını verdikleri özgür kimlik, ana dilin kabul edilmesi gibi haklar bir an önce verilmelidir. Birçok anne çocuklarının kemiklerini bile görememiş. Bu annelerin çocuklarının istediği şeyleri devlet kabul ederse neden olmasın. Çok heyecanlıyız, sevinçliyiz hem de üzüntülüyüz. İnşallah bu barış sürecinin altı boş olmaz" diye konuştu.
Gelişecek süreçle hiçbir annenin ağlamaması temennisinde bulunan Akın, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ne Türk annesi ne de Kürt annesi ağlasın. Annenin gözyaşının rengi yoktur. Aynı şekilde akar, ciğeri aynı şekilde yanar. Ben asker öldüğünde de gerilla öldüğünde de ağlamışım. Özgür bir kimlik, ana dilde eğitim kendi topraklarımızda çocuklarımız özgürce dolaşsalar, bunu istiyoruz. İnşallah Türk halkı da Kürt halkı da bundan sonra da beraber yaşar."
14ºC
Ankara
