Çok Bulutlu 12ºC Ankara
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Düzce
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • İstanbul
  • İzmir
  • Kahramanmaraş
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kilis
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Şanlıurfa
  • Şırnak
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak
Gündem
AA 27.07.2015 16:38

"Zorlu süreçlerden geçiyoruz"

Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, Sapanca ilçesinde düzenlenen "Yurtdışı Din Hizmetleri Konferansı"nın açılışında konuştu.

"Zorlu süreçlerden geçiyoruz"
Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, Kur'an-ı Kerim'i her türlü eşkıyalığın meşrulaştırıcı aracı haline getirme çabalarının önlenmesinin önemine işaret ederek, "Toplu halde barışa girmeyi hedef olarak koyan bir kitabın, bu coğrafyada işlenen eşkıyalıkları onaylayan bir kitap olarak takdim edilmesi ne kadar da esef vericidir. Allah'ın kitabı nasıl olur da şiddetin, insan onurunu ayaklar altına alan işkencenin meşrulaştırma aracına dönüştürülebilir" dedi.
 
Görmez, Sapanca ilçesinde düzenlenen "Yurtdışı Din Hizmetleri Konferansı"nın açılışında yaptığı konuşmada, son zamanlarda gerçekleştirilen terörist saldırılarda hayatını kaybedenlerin yakınlarına başsağlığı diledi.
 
Ülke ve millet olarak son günlerde büyük acılara şahit olunduğunu anımsatan Görmez, "Bütün İslam coğrafyasında olduğu gibi zorlu süreçlerden geçiyoruz. Suruç saldırısında hunharca katledilen kardeşlerimizi, menfur saldırılar neticesinde huzur ve güvenliğimiz için görev yapan kardeşlerimizi şehit verdik. Her bir ailenin acısını ayrı ayrı yüreğimizde hissediyoruz. Dünya mazlumlarına bir umut adası olan ülkemizin ve milletimizin birliğini, dirliğini ve huzurunu bozmak isteyenlere Rabbim hiçbir zaman fırsat vermesin" diye konuştu.
 
Görmez, dünyanın her tarafında oluşan mağduriyetlerin Türkiye'yi bir "ümit ülke" haline getirdiğini vurgulayarak şöyle devam etti:
 
"Ekonomiden sosyal yapıdan özellikle kabile kültürü, aşiret yapısı ve toprak yönetiminden coğrafyadan kaynaklanan sorunları, dine mal ederek değerlendirmek doğru değildir. Dinden kaynaklanmayan sorunları işgallerin, savaşların, dikta rejimlerinin, sömürge yönetimlerinin doğurduğu bütün sorunları İslam'dan kaynaklanmış gibi göstermek doğru bir yaklaşım tarzı olmadığı gibi Müslümanların kabul edebileceği bir durum da olmamalıdır. Üzülerek belirtmek isterim ki her türlü güç ve ideoloji taraftarları toplumsal meşruiyeti sağlamak için dine referansta bulunmaktadırlar. Bugün sözüm ona 'Selefilik' maskesi ve markası altında türeyen binbir çeşit virüs, güya öze dönüş vehmiyle İslam'ın özünü tahrip etmekte Müslümanları dalalete sevk etmektedir. İslam'ın genleriyle oynanmasına, Müslümanların kimlik ve kişilik zaafı yaşamasına yol açmaktadır."
 
"İslam inancı tehdit altına alınıyor"
 
Tarih boyunca kaos dönemlerinde ortaya çıkan illetlerin, İslam inancını tehdit altına almaya başladığına işaret eden Görmez, İslam'ın inanç esaslarının Hazreti Muhammed'in İslam'ı tebliğ etmeye başladığı günden itibaren ilmek ilmek dokunduğunu ve tarih boyunca medeniyetler kurarak yoluna devam ettiğini anlattı.
 
Görmez, kaos dönemlerinde insanların sabiteleri (değişmez nicelik) bıraktığını, kendi yorumlarını dini sabitelere dönüştürdüğünü ve bunu inanç esası haline getirdiğini belirterek "Kendisi gibi inanmayanı da katletmeye başlıyor. Tekfir ettiği insanlarla savaşmayı cihat zannederek dünyada İslam'a yapılabilecek en büyük kötülüğü yapıyor. Öncelikle biz inancımızın sabiteleri üzerinde durarak bunları asla tartışma konusu yapmamalıyız" değerlendirmesinde bulundu.
 
İbadetin ahlak ve manevi boyutunu yok sayarak sadece şekle indirgemenin son yıllarda İslam dünyasını tehdit eden illetlerden biri haline geldiğini aktaran Görmez, diğer illetin ise İslam'ın temel kaynaklarının istismar edilmesi, kötü kullanılması, Kuran ayetlerinin sloganlara dönüştürülmesi, hadislerin bağlamından koparılarak müminin mümine doğrulttuğu bir silaha dönüştürülmesi ve "ölü fikirlerin" insanı kuşatması olduğunu ifade etti.
 
Kuran'ın barış çağrısı
 
Görmez, Kuran'daki ayetlerden örnekler verdiği konuşmasını şöyle sürdürdü:
 
"Kur'andaki Taha suresi 2. ayetini bugün şöyle tercüme ediyorum, 'Ben bu Kur'an-ı size eşkıyalık yapasınız, kendi şakiliğinizin referansı haline getiresiniz diye göndermedim'. Böyle denildiği halde Kur'an-ı Kerim'i her türlü eşkıyalığın meşrulaştırıcı bir aracı haline getirme çabalarını nasıl önleyebiliriz. Toplu halde barışa girmeyi hedef olarak koyan bir kitabın, bu coğrafyada işlenen eşkıyalıkları onaylayan bir kitap olarak takdim edilmesi ne kadar da esef vericidir. Allah'ın kitabı nasıl olur da şiddetin, insan onurunu ayaklar altına alan işkencenin meşrulaştırma aracına dönüştürülebilir."
 
"Cihat nasıl yağma kültürünün adı haline getirilebilir"
 
Mahkeme ve yargı diliyle sürekli cezalardan infazlardan bahseden bir din anlayışının uzun vadede kendini marjinalleştireceği ve marjinal örgütlerin enstrümanına dönüşeceğine işaret eden Görmez, "Bugün din dili, bir mahkeme ve yargı diline dönüştürüldü, bir ceza ve infaz dili haline getirildi. Bu şekilde dinin marjinalleşmesine ve marjinal örgütlerin enstrümanına dönüşmesine yol açtı. Coğrafyada bütün marjinal yapıların yaptığı şey bana sorarsanız budur" ifadesini kullandı.
 
Görmez, bilim ahlakı gereği "Bir kutsal kitap nasıl olur da insan aklını donduracak uygulamalara kaynak olarak kullanılabilir" sorusunun sorulabileciğini vurgulayarak şunları kaydetti:
 
"Esenliğin, barışın, huzurun kaynağı olan bir din nasıl olur da tam tersine şiddetin, öldürmenin, yıkıcılığın kaynağı haline getirilebilir. Yeryüzünde zulmü ve fesadı ortadan kaldırmanın adı olan cihat, nasıl olur da esir alıp insanları köleleştirmek kadınların namusuna tecavüz etmek gibi öldürme, yağma ve çapul kültürünün adı haline getirilebilir. Aksansız bir Oxford İngilizcesi ile esirlerin boğazını kesmenin İslam ile hiçbir ilişkisi olmadığını, herhalde akıl mantık sahibi her insan bilir ama bir korku imparatorluğu kurmak için bir PR değeri olduğunu hepimiz biliyoruz. Hiç kimse hiçbir ahlak ve hukuk tanımayan yağma ve çapul kültürüne İslam'dan bir mesnet aramaya kalkışmamalıdır."
 
Konferans, 30 Temmuz Perşembe günü sona erecek.
 
(AA)
 
Sıradaki Haber
AK Parti ve CHP günaşırı toplanacak
Yükleniyor lütfen bekleyiniz