Çok Bulutlu 22ºC Ankara
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Düzce
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • İstanbul
  • İzmir
  • Kahramanmaraş
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kilis
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Şanlıurfa
  • Şırnak
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak
Gündem
16.10.2015 19:21

Sinirlioğlu: Sınırın 3 kilometre içinde vuruldu

Dışişleri Bakanı Feridun SinirlioğluTürk hava sahasına giren milliyeti belirsiz hava aracının düşürülmesi ile ilgili açıklama yaptı.

Sinirlioğlu: Sınırın 3 kilometre içinde vuruldu

Dışişleri Bakanı Feridun Sinirlioğlu, Rus uçaklarının Türk hava sahasını ihlal etmesiyle ilgili olarak, "Ruslar birkaç kez özür dilediler, istemeden olduğunu söylediler. Bir daha olmaması için tedbirler aldıklarını söylediler. Bir çalışma grubu kurulmadı aramızda" dedi.

Sinirlioğlu, düzenlediği basın bilgilendirme toplantısında, Avrupa Birliği'nin (AB) Türkiye'ye önerdiği finansman paketinin, külfet paylaşımıyla ilgili olduğunu ve Türkiye'nin kendisi için finansal bir talebinin bulunmadığını belirtti.

Pakette, Türkiye'ye tahsis edilen fonların kullanımından bahsedildiğini belirten Sinirlioğlu, şunları söyledi:

"Bunun kabul edilemez olduğunu onlara söyledik. Söz konusu olan Türkiye'ye yardım edilmesi değil, Suriyeli sığınmacıların durumunu iyileştirici tedbirlerin alınması bakımından külfet paylaşımıdır. Bu sorun tek başına Türkiye'nin sorunu değildir. Uluslararası bir sorundur. Herkesin insani, vicdani ve hukuki sorumluluğunu yerine getirmesi gerekiyor. Bizim onlara söylediğimiz, Türkiye'ye ayrılmış fonlardan Suriyeli mültecilere yardım yapılmasını kabul edemeyiz.

Türkiye'ye verilen bilgi, AB külfet paylaşımına karar verirse, Suriyeli mülteciler için verilecek olan miktar Türkiye'ye tahsis edilen fonlardan olmayacak. Daha önce önerdikleri gibi önemsiz bir miktarda da olmayacak. AB'nin 'taşın altına elimizi koyduk' diyebileceği bir rakam olacak. Bu 3 milyar da bunun bir sonucu ortaya çıktı.

AB tarafı, Göç Eylem Planı'nı sundu. Bu planın üzerinde çalıştık. Şu anda nihai değil ama üzerinde çalışılmış bir taslak var."

"AB, Türkiye'yi yeniden keşfetti"

Gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Dışişleri Bakanı Sinirlioğlu, AB ile devam eden müzakerelere ilişkin soru üzerine, Türkiye'nin, her zaman için AB'nin önemli bir stratejik ortağı olduğuna dikkati çekerek, şöyle cevap verdi:

"AB, birden bire Türkiye'yi yeniden keşfetti. Türkiye'nin ne istediğini bazen soruyorlar. Türkiye'nin ne istediğini 52 yıldır öğrenmedilerse yapacak bir şey yok. Biz, bir kriz anında hatırlanacak ve sadece taktik nedenlerle işbirliği yapılacak bir ülke değiliz. Türkiye, tarihiyle, coğrafyasıyla bir Avrupa ülkesidir. Bu konuda da kendi kendimizi onlar Avrupa, biz Türkiye'yiz gibi bir noktaya sokmayalım. Türkiye'nin AB'ye girişi bir ulusal, stratejik hedeftir. Aynı zamanda da bir dış politika hedefidir.

AB'ye tam üyelik AB'nin vereceği bir stratejik karardır. Biz o kararı zaten verdik. AB taktik nedenlerle, Türkiye'yi sadece iş birliği yapılacak bir ülke olarak görürse cevabımız bellidir. Avrupa için Türkiye stratejik bir ortaksa, eğer AB'ye Türkiye'nin üyeliği bir yarar sağlayacaksa buna karar verdilerse biz zaten hazırız birlikte çalışmaya devam ederiz. Ama Türkiye'nin katılım müzakerelerinin, tamamen siyasi nedenlerle askıda tutulması AB'ye herhangi bir yarar getirmemektedir. Bugün karşı karşıya kaldıkları kriz ve krizin aşılmasında Türkiye'nin kilit ülke olduğunu hepsi dile getiriyor. Yalnız bu kriz geçici bir kriz değil. Burası bir deprem bölgesi."

Dışişleri Bakanı Sinirlioğlu, AB'nin, Suriyeliler için tahsis edeceği paranın, nasıl kullanılacağı yönündeki soruya, ise bu konuya iki taraf arasındaki görüşmeler sonucu yapılacak tespitlerle karar verileceğini bildirdi. Paranın tasarrufu konusunda somut bir planın olmadığını dile getiren Sinirlioğlu, oluşturulacak çalışma gruplarıyla çalışmalara devam edileceğini aktardı.

"Başlangıç için 3 milyar euro verirlerse anlamlı olur"

Basında çıkan haberlerle ilgili soruya Sinirlioğlu, "Ben Türkiye için para pazarlığında bulunmuyorum. Başlangıç için 3 milyar euro verirlerse anlamlı olur. Biz 8 milyar dolar harcadığımıza göre onların gayri safi milli hasılalarına bakarak 3 milyar euro yeterli değil ama önerdikleri 500 milyondan iyi" dedi.

Sinirlioğlu, TSK'nın Suriye sınırında milliyeti belirsiz bir hava aracı düşürüldüğüne dair açıklamasına ilişkin, "Sınırın 3 kilometre içinde vuruldu. İHA'nın kime ait olduğunu tespit etmedik ama sınırın içinde düştüğü için üzerinde çalışılıyor. Kimliği belli olunca açıklayacağız" değerlendirmesinde bulundu.

Rusya'nın Türkiye'nin hava sahasını ihlalleriyle ilgi olarak Sinirlioğlu, "Ruslar birkaç kez özür dilediler, istemeden olduğunu söylediler. Bir daha olmaması için tedbirler aldıklarını söylediler. Bir çalışma grubu kurulmadı aramızda. Gelip ihlallerle ilgili bilgi verdiler, izahatta bulunmak amaçlı bir ziyaretti. Başka görüşmeler olabilir" ifadelerini kullandı.

"Bizim yasa dışı göç konusundaki tavrımız gayet açıktır"

Mülteci ve göç krizinin AB bakımından sanki yeni keşfedilmiş bir sorun gibi ele alındığına değinen Sinirlioğlu, şunları kaydetti:

"Bizim yasa dışı göç konusundaki tavrımız gayet açıktır. Türkiye, yasa dışı göçü önlemek için elinden geleni yapmaktadır. Bunu kimseden takdir almak için yapmıyoruz. Nasıl dört buçuk yıldır devam eden Suriye iç savaşı sırasında insani, vicdani ve hukuki sorumluluğu gereği açık kapı politikası uygulayıp Suriye'de ölüm tehlikesiyle karşı karşıya olan insanların çaresizliğine cevap vermekte herhangi bir tereddüt göstermediyse yine aynı şekilde hayatta kalmak çaresizliğinin sonucu olarak, büyük riskler alarak, kendilerine daha iyi bir hayat kuracaklarına inandıkları umut yolcuğuna çıkmak isteyen insanların, insan kaçakçılarının elinde, derme çatma vasıtalarla hayatlarını tehlikeye atmalarını engellemek için elinden geleni yapmaktadır ve yapmaya devam edecektir."

Sinirlioğlu, Aylan Kürdi'nin Bodrum'da sahile vuran cansız bedeninin Türkiye'nin çabalarının tek başına yeterli olmadığını gösterdiğini belirterek, söz konusu hadisenin, uluslararası toplumun birlikte hareket etmesi gerektiğinin herkesin zihnine kazınmasını sağlayan acı bir olay olduğunu söyledi.

Türkiye'nin diğer dost devletlere ifade ettiği temel hususun öncelikle göç olgusunu yaratan koşulların ortadan kaldırılması olduğunu aktaran Sinirlioğlu, bunun için birlikte sorumluluk üstlenilmesi ve çalışılması gerektiğini ifade etti.

Sinirlioğlu, son günlerde sanki bir pazarlık yapılıyor gibi "Biz AB'den belli bir miktar para istiyoruz, bunun karşılığında bu insanları Türkiye'de tutacağız ve Avrupa'ya gitmesine engel olacağız gibi" iddiaların gündeme geldiğini anlatarak, "Bu kesinlikle doğru değil. Yapılacak yardım Türkiye'nin çaresizlik ve umutsuzluk içindeki Suriyeliler'e destek olması için yapılacaktır. Külfet paylaşımı da bunu ifade etmektedir" diye konuştu.

AB ile yürütülen temaslarda Türkiye'ye bir taslak eylem planı sunulduğunu hatırlatan Sinirlioğlu, şu ifadeleri kullandı:

"Bu eylem planı daha çok alınacak polisiye tedbirler ve yasa dışı göçü önlemek için neler yapılabileceği ile ilgiliydi. Bu yaklaşımın doğru olmadığını muhataplarımıza anlattık. Çünkü sorun Ege Denizi'nde çaresizce can yelekleri ve derme çatma teknelerle, şambrellerle Avrupa'ya doğru umut yolculuğuna çıkmaya çalışanlar, orada hayatını kaybedenler değildir. Bu gelişmeye yol açan koşullardır. Bunlarla baş edemezsek eğer, buna polisiye tedbirlerle engel olmak mümkün değildir. Vicdanı olmayan ve insanların umutsuzluğunu ve çaresizliğinden gelir elde etmek için istismar eden insan kaçakçılarıyla biz mücadele etmeye devam edeceğiz."

Rusya'nın Suriye politikası

Sinirlioğlu, Suriye'yi yeniden bir arada tutmanın yegane yolunun mezhepçi olmayan, çok kültürlü, seküler, demokratik bir yönetim biçiminden geçtiğinin altını çizerek, bu görüşü Rusya ile paylaştıklarını, Ruslar'ın da buna mutabık olduklarını ifade ettiklerini kaydetti. Bununla birlikte, Rusya'nın sonrasında attıkları adımların bu söylemle bağdaşmadığını söyleyen Sinirlioğlu, sözlerini şöyle tamamladı:

"Rusya'nın gerçekleştirdiği hava harekatlarına baktığımızda gördüğümüz manzara DAİŞ ile bu harekatların hiçbir alakası olmadığı yönündedir. Ruslar, daha çok Esed'in bugün kontrol ettiği yüzde 14'lük alanın dış sınırlarında harekat düzenlemektedirler. Yani 'kontrol ettiği alanı kaybetmesin' diye onun sınırlarını tahkim edici bir strateji izlediklerini görüyoruz. Bu Suriye'nin birliğini, bütünlüğünü sağlayacak bir yol değildir."

AA

Sıradaki Haber
"Blokçular ve hayırcılar geçici seçim hükümetini bile kurdurmadılar"
Yükleniyor lütfen bekleyiniz