Çok Bulutlu 12.7ºC Ankara
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Düzce
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • İstanbul
  • İzmir
  • Kahramanmaraş
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kilis
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Şanlıurfa
  • Şırnak
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak
Gündem
AA 16.09.2014 21:44

“Not indirirken hızlı, yükseltirken yavaşlar”

Babacan, “Türkiye’yi uzaktan izliyorlar, gerçeklerini bilmiyorlar” dedi.

“Not indirirken hızlı, yükseltirken yavaşlar”

‘Haber Ötesi Özel’ programında, TRT Haber ve Spor Yayınları Dairesi Başkanı Nasuhi Güngör ve Serhat Akça'nın konuğu olan Ekonomiden Sorumlu Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, gündeme ilişkin konuları değerlendirdi.

Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşları ilgili değerlendirmelerde bulunan Babacan, şunları kaydetti;

“Türkiye’nin son 12 yılda elde ettiği başarılar dünya tarafından tescil edilmiş durumda. Ancak bunun somut göstergelerine geldiğimizde maalesef bu değerlendirmelerin geriden geldiğini görüyoruz.

Türkiye ilerliyor, kalkınıyor. Ama kredi değerlendirmesi geriden geliyor. Bu sadece bizim tespitimiz değil Türkiye’ye yatım yapan, Türkiye’yi iyi tanıyan uluslararası iş çevrelerinin de ortak kanaati. Bugün 100 yatırımcıya sorun bunların yüzde 80’inden fazlası diyecektir ki Türkiye, bu kredi notunun çok daha üzerinde bir notu hak ediyor. Türkiye açısından baktığımızda son 12 yılın en yüksek kredi derecesine ulaşmış durumdayız. Ancak bu kuruluşlar not indirirken çok daha hızlı, not yükseltirken de çok daha yavaş ve geriden gelen bir tutum takınıyorlar.

Çünkü bu kuruluşlar küçük ekiplerle Türkiye’ye geliyorlar. Türkiye’de sürekli bürosu olan kuruluş belki bir tana var yok. Belki bu da daha çok tabela görevi görüyor. Uzaktan izleniyoruz. Türkiye’nin gerçeklerini tanımakta güçlük çekiyorlar. Biz onlara gelin İstanbul’da ofis açın diyoruz. Böyle 1-2 kişi ile değil, en az 1-15 kişilik bir ekiple Türkiye’yi derinlemesine inceleyin diyoruz”.

“ÖNEMLİ OLAN REKABET GÜCÜNÜN ARTIRILMASIDIR”

Yerli malına teşvik için neler yapılacak sorusu üzerine ise Babacan, “Bu önemli bir konu. Ülkenin ithalat ile ilgili kapılarını kapatalım. Gümrük kapılarımızı yükseltelim. Bu doğru bir anlayış ve yaklaşım değil. Önemli olan çok miktarda ithalat yaptığımız ürünlerde rekabet gücünün artırılmasıdır. Buna yoğunlaşmak gerekiyor. 2 yıl önce devreye soktuğumuz Devlet Yatırım Teşvik Programı ile stratejik sektörlere yatırım teşvikleri vererek rekabet gücünü artırmak istiyoruz. Türkiye’nin rekabette güçlü olacağı sektörleri iyi tespit etmek lazım. Önemli olan o alanların tespit edilmesi ve o yönde adımlar atılmasıdır” açıklamasında bulundu.

“TEMEL İLKELERİMİZ 12 YIL ÖNCE NE İSE BUGÜNDE AYNI”

Üretim ve istihdama yönelik adımlar hakkında bilgi veren Babacan, “Ekonomi, sürekli canlı ve her an değişen ve dikkatli yönetilmesi gereken bir alan. Ama yönetilen derken de biz her şeyin devlet kontrolü altında devletin dikta ettiği bir ekonomik yapıdan da asla bahsetmiyoruz. Dışa açık serbest rekabete dayanan ama iyi belirlenmiş bir piyasa ekonomisinden bahsediyoruz. Kuralların olmadığı bir ekonomik yapı kaosu getiri. Haksız kazancı getiri ve zengin ile fakir arasındaki uçurumu büyütür. Temel ilkelerimiz 12 yıl önce ne ise bugünde aynı. Ancak şöyle bir gelişmelere baktığımızda, geçmiş 12 yıla baktığımızda 2023 hedeflerine doğru yürürken nelere öncelik vermemiz gerektiğine baktığımızda; Türkiye’nin daha yüksek katma değer üreten bir ekonomi olmak zorunda olduğunu görüyoruz. 2002’deki sorunlarımız ağırlıkla finansal sorunlardı. 2002’de kamu borcu çok yüksekti. Kamu borcunun çevrilip çevrilemeyeceği. Türkiye’nin bir iflas noktasına gidip gitmeyeceği piyasaların gündemindeki en önemli konularından birisiydi. Dolayısıyla kamu borcunu bir sorun alanı olmaktan çıkarmak kuşkusuz temel önceliğimizdi. Zemin sağlam değilse, üzerine sağlam yapı inşa edemezsiniz” dedi.

TRT HABER

Sıradaki Haber
''Süreç başarıyla devam edecek''
Yükleniyor lütfen bekleyiniz