Dışişleri Bakanı Feridun Sinirlioğlu, Suriye'de siyasi çözümün, birleşik, demokratik, laik, bir mezhebe bağlı olmayan, çok kültürlü Esed'siz bir Suriye'yi beraberinde getirmesi gerektiğini söyledi.
Sinirlioğlu, BM Güvenlik Konseyi’nin, Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’un başkanlık ettiği Ortadoğu'daki gelişmeleri değerlendirmek üzere bakanlar düzeyindeki toplantısında konuştu.
Yüz yıllardır Ortadoğu ve Kuzey Afrika’nın ırk, din, dil ve mezhep gözetmeksizin barış ve uyum içinde yaşadığını hatırlatan Sinirlioğlu, bu sayede de halkın aralarındaki farklılıklara rağmen ekonomik, siyasi ve sosyal açıdan büyük gelişme gösterdiğini anlattı.
Terör küresel bir sorundur
Sinirlioğlu ancak bugün bölgenin birçok karmaşık sorunla yüz yüze olduğunu belirterek, mezhepsel ve ayrılık yaratan politikaların, halkların demokrasi taleplerine karşılık yönetimlerin zalimce operasyonlarının birçok insanın yurtlarından edilmesine ve dünyanın diğer yerlerinde ayrımcılığa ve yabancı düşmanlığına neden olduğuna dikkati çekti. Tüm bunların da şiddet içeren aşırılık ve terörizm için üreme alanı oluşturduğuna vurgu yapan Sinirlioğlu şunları kaydetti:
Sinirlioğlu, "Terörizm ve aşırıcılık, Ortadoğu ve Kuzey Afrika özgü olay değildir. Terörizm herhangi bir din, ulus, etnik grup ve bölge ile ilişkilendirilemez ve ilişkilendirilmemeli. İkincisi, dünyada hiçbir bölge bugün şiddetten muaf değildir. Terörizm ikili ve çoklu etkili bir işbirliği gerektiren küresel ve uluslar ötesi olaydır"
DAİŞ gibi terör grupların, ortaya çıkmalarına neden olan temeldeki sebeplere inilmediği sürece yenilgiye uğratılamayacağına vurgu yapan Sinirlioğlu, DAİŞ'in PKK ve DHKP-C gibi örgütlerle Türkiye'nin ulusal güvenliğine tehdit oluşturduğunu kaydetti.
DAİŞ birden ortaya çıkmadı
Sinirlioğlu, birçok ulusun örgütün oluşturduğu tehdidi anlamakta güçlük çekerken Türkiye’nin DAİŞ’le mücadelede en başından beri elinden geleni yaptığını dile getirdi. Şu aşamada da Türkiye'nin DAİŞ’e karşı oluşturulan uluslararası koalisyonun parçası olarak örgütün hedeflerine hava saldırıları gerçekleştirdiğini anımsatan Sinirlioğlu, DAİŞ’in birden, kendiliğinden ortaya çıkmadığına işaret ederek, kendi halkını kimyasal silah ve varil bombalarıyla vuran Esed rejiminin rolünü aktardı.
Sinirlioğlu, "Esed rejimince Suriye halkının demokrasi arzusunu bastırılması, ayrılıkçı mezhepsel politikalar, savaş suçları ve insan haklarının ihlal edilmesi radikalleşme, aşırıcılık ve DAİŞ tarafından yabancı savaşçıların toplanması için üreyebilen bir zemin yarattı" ifadesini kullandı.
DAİŞ’in eylemlerinin, ön planda tutmaları gereken konularda kendilerini karışıklığa itmemesine gerektiğine değinen Sinirlioğlu, “Uluslararası toplum ve BM Güvenlik Konseyi, Suriye’deki problemin kökenini belirlemeye ihtiyaç var” diye konuştu.
Sinirlioğlu, bu noktada DAİŞ, PKK, DHKP-C gibi terör örgütlerinin zayıflatılması ve yenilgiye uğratılması için ülkelerin ellerinden gelen her şeyi yapmalarını, Suriye'de DAİŞ unsurlarından arındırılmış güvenli bir bölge kurulmasını ve Suriye halkının meşru isteklerini yerine getirecek siyasi bir dönüşüm için çalışılması gerektiğini belirtti.
Sinirlioğlu ayrıca "Oluşturmamız gereken siyasi süreç, birleşik, demokratik, laik, bir mezhebe bağlı olmayan, çok kültürlü, Esed'siz bir Suriye'yi beraberinde getirmeli" diye konuştu.
Filistin konusu
Konuşmasında Irak ve Libya'daki gelişmelere de değinen Sinirlioğlu, Filistin meselesinin de unutulmaması istedi.
Sinirlioğlu, "İşgal altında yaşayan Filistinlilerin dramını gözardı edemeyiz. Filistin halkına yönelik tarihi adaletsizlik, bölgede nefret, ötekileştirme ve radikalleşmeyi beslediğini unutmamak gerekir. Daha fazla beklemeksizin, İsrail-Filistin savaşının iki devletli çözüm temelinde sonuca kavuşturulma zamanıdır" dedi.
(AA)
23.5ºC
Ankara
