Çok Bulutlu 23.1ºC Ankara
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Düzce
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • İstanbul
  • İzmir
  • Kahramanmaraş
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kilis
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Şanlıurfa
  • Şırnak
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak
Dünya
26.02.2015 11:34

"Alman polisinde ırkçı ön yargılar var"

Uluslararası Af Örgütü, Almanya'nın NSU cinayetlerinde yeterli soruşturma yapılmadığı gerekçesiyle Alman meclisinin bu konuda daha aktif olmasını istedi.

"Alman polisinde ırkçı ön yargılar var"

Uluslararası Af Örgütü'nün Almanya Genel Sekreteri Selmin Çalışkan, aşırı sağcı Nasyonal Sosyalist Yeraltı (NSU) terör örgütünün cinayetleri hakkında Alman makamlarının yeterli soruşturma yapmadığını belirterek "Yeni bir meclis araştırma komisyonunun oluşturulmasında büyük yarar var" dedi.

Uluslararası Af Örgütü'nün yıllık raporuyla ilgili soruları yanıtlayan Çalışkan, Almanya'da 8'i Türk 10 kişiyi öldüren NSU terör örgütü hakkında yürütülen soruşturmadaki eksiklikleri eleştirdi. Çalışkan, Alman meclisinin ve hükümetinin bu konuda daha aktif olmasını istedi.

2000-2007 yılları arasında işlenen cinayetlerin arkasında NSU'nun olduğunun 2011 yılında ortaya çıkmasının ardından Alman Federal Meclisi'nde kurulan komisyonun 2013 yılında çalışmalarını tamamladığını hatırlatan Çalışkan, "NSU cinayetlerinde yeterli soruşturma yapılmadı. Federal Meclis'teki araştırma komisyonu da bu sonuca vardı. Mecliste ikinci bir araştırma komisyonunun kurulması talep ediliyor. Bence de en doğru talep budur. Çünkü birçok şey henüz net, bariz değil" diye konuştu.

NSU cinayetlerinin bugüne kadar tüm boyutlarıyla aydınlatılamadığına ve son aylarda yeni iddiaların ortaya atıldığına işaret eden Çalışkan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Polis neden 10 sene boyunca bu cinayetlerin arkasındakileri ortaya çıkaramadı? Bu zanlıları takip etmedi? İstihbarat örgütünün rolü ne? Tüm bu sorular ilk meclis komisyonunda aydınlatılamadı. Yeni bir meclis araştırma komisyonunun oluşturulmasında büyük yarar var. Herkesi bu komisyona ifade vermek üzere davet edebiliyorlar. Bir bakan bile olabilir. Davet edilenlerin reddetme hakkı yok. Kim oraya davet ediliyorsa gelecek ve bildiğini söyleyecek."

Alman polisinde ırkçı ön yargılar

NSU tarafından 2000-2007 yıllarında işlenen cinayetlerin ardından Alman güvenlik birimlerinin göçmen aileleri şüpheli olarak gördüğünü, ırkçı saldırı ihtimalini dışladığını hatırlatan Çalışkan, bunun büyük bir soruna işaret ettiğini kaydetti.

Çalışkan, "Alman polisinde ırkçı yapılar, ırkçı ön yargılar var. Biz bunu gördük. Bir taraftan kendi ırkçı yapısıyla mücadele edebilmesi için polise 'interkültürel' eğitim, kültürel farklılıklar hakkında eğitim verilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Öte yandan nefret cinayetleriyle ilgili olarak, yasal mevzuatta değişiklik yapılması gerekiyor" ifadesini kullandı.

Almanya'da ırkçılıkla mücadele, insan haklarına saygı konularında siyasetçilere büyük görev düştüğünü vurgulayan Çalışkan, şunları kaydetti:

"Almanya'da siyasetçilerden insan hakları konusunda net bir tavır bekliyoruz. İnsan hakları herkes içindir. Anayasa da bunu öngörüyor. Polis de başsavcılık da bu doğrultuda hareket etmeli. Eğer siyasetçiler bu konuda kamuoyunda net bir tavır almazsa çok kötü bir duruma geliyoruz. Çünkü topluma yanlış sinyal verilmiş oluyor. O zaman insan hakları sınıflara ayrılıyor, göçmenler artık üçüncü sınıf oluyor. Ve burada yetişen insanlarımız, hükümetin onlara sahip çıkmadığını düşünebiliyor."

Artan göçmen karşıtlığı

Çalışkan, Almanya'da son dönemde göçmenlere karşı artan hoşnutsuzluk ve yükselen mülteci karşıtlığı konularında endişelerini dile getirirken, sığınma yurtlarına karşı saldırıların kaygı verici olduğunu vurguladı.

Polisin kendi istatistiklerine göre sadece geçen yılın son üç ayında mülteci ve sığınmacılara karşı 57 şiddet eylemi düzenlendiğini, bunların arasında kundaklamaların da bulunduğunu kaydeden Çalışkan, "Savaş ve baskılardan kaçan, buraya barınabilmek için gelen mülteciler, kendilerini onlara bağıran, onlara karşı olan bir kitleyle karşı karşıya buldular. Bu korkunç bir tablo. Çünkü bu insanlar zaten savaştan geliyor. Hiçbir insan ülkesini, ailesini terk etmez, eğer çok zorunlu olmazsa" dedi.

Batı'nın İslamlaşmasına Karşı Vatansever Avrupalılar (PEGIDA) adlı hareketin Almanya'da ırkçılığı körüklediğini söyleyen Çalışkan, değerlendirmelerini şöyle sürdürdü:

"Benim endişem sadece PEGIDA gibi bir olguyla sınırlı değil çünkü bu eğilimi bütün Avrupa'da görüyoruz. Hollanda'da biliyorsunuz Vlaams Blok, Fransa'da Le Pen var, İskandinav ülkelerinde bile böyle ki bunlar insan hakları standartları ve kültürü çok yüksek sayılan ülkeler. Bu Avrupa'ya has bir şey oldu. Almanya için tabii PEGIDA çok olumsuz bir olgu çünkü ırkçılığı körüklüyor. Mültecilere ve aslında buralı olmuş göçmenlere karşı düşmanlık ve ön yargı yaratıyor."

Suriyeli mültecilerin dramı

Dünyanın bugün son 60 yılın en büyük mülteci kriziyle karşı karşıya bulunduğunu, Suriye'deki iç savaştan kaçan sığınmacıların durumunun çok zor olduğunu belirten Çalışkan, uluslararası toplumun sığınmacılara yeterince destek olmadığını söyledi.

AB içinde en fazla Suriyeli sığınmacı kabul eden ülkenin Almanya olduğunu ancak bunun da yetersiz kaldığını ifade eden Çalışkan, değerlendirmelerini şöyle tamamladı:

"Aslında Almanya diğer AB ülkelerine göre çok daha fazla Suriyeli mülteci kabul etti. Şimdi biliyorsunuz tekrar 20 bin mülteciye evet denildi. Ama geçen yıl dünya çapında 57 milyon mülteci vardı. Bu da İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra en yüksek rakam. Bu 57 milyonun, yüzde 85'i Almanya'ya gelmiyor. Onlar ABD'ye de gitmiyor. Genel olarak komşu ülkelere gidiyorlar. Suriyeliler de Lübnan'a, Ürdün'e ve Türkiye'ye gidiyorlar. Uluslararası toplum ise yeteri kadar desteklemiyor bu üç ülkeyi. Lübnan'da şu an 4 milyon nüfus var, her beş kişiden biri orada mülteci. Türkiye, bir milyon Suriyeliyi kabul etti, bunu çok olumlu buluyoruz. Bunları kıyaslarsak, Almanya ve diğer AB ülkeleri çok çok geride kaldılar."

(AA)

Sıradaki Haber
Dağıstan'da 'direnişçi' operasyonu
Yükleniyor lütfen bekleyiniz