Kültür ve Turizm Bakanlığının çalışmalarıyla koruma alanı olarak tescillenen ancak şimdiye kadar herhangi bir arkeolojik çalışma yapılmayan (iki kulplu, dibi sivri, dar boyunlu, karnı geniş testi) da bulunuyor.
Bölgede, 10'uncu yüzyılda bir geminin bölgedeki Prigos kayalıklarına çarparak battığı tahmin edildiği için bu adın verildiği tarihi mekanda tepe oluşturan amforalar, su altındaki canlılarla renkli görüntüler sergiliyor. Geçmişi yaklaşık bin yıl öncesine kadar gittiği tahmin edilen amforaların sağlam kalması ve ilk günkü özelliklerini koruması da dikkati çekiyor.
Söz konusu tarihi mekandaki ihtişamlı görüntü, izinle dalış yapanları adeta büyülüyor. Testilere ve gemiye zarar gelmemesi için bakanlık tarafından koruma alanı ilan edilen mevkide dalış ve avlanma yapılamıyor.
Dalış ekibine rehberlik eden Kubilay Kılıç, amforaların bölgede bulunmasına yol açan geminin kayalıklara çarpmasına, fırtınalı hava koşullarının neden olduğunun sanıldığını söyledi.
Enkazın yüzeyden 24 metre aşağıda bulunduğu bilgisini veren Kılıç, "Geminin üzerinde normalde olması gerekenden fazla amfora var" dedi.
Su altı fotoğraflarını yorumlayan Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ahmet Kaan Şenol ise bu amforaların, 10'uncu yüzyıl başlarında Tekirdağ civarında üretildiğinin tahmin edildiğini anlattı.
Bunların genelde o dönemde ihracat aracı olarak kullanıldığını aktaran Şenol, "Yaptığımız araştırmalara göre şarap taşımacılığında tercih ediliyordu. Bu tür batıklara özellikle Marmara Denizi'nde rastlamak mümkün ancak Kuzey Ege'de yıllardan bu yana koruma altına olan bir alanda bu kadar çok sayıda amforanın olması güzel. Bölgede kapsamlı bir arkeolojik çalışma yapılırsa bu yığının altında gemiye ait parçaların bulunması da mümkün olabilir" diye konuştu.
AA
23.1ºC
Ankara
